Cumartesi Anneleri 740. haftada öldürülen iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay için biraraya geldi. Buldan’ın eşi Pervin Buldan, “Failleri biliyoruz.” dedi ve Mehmet Ağar’ı işaret etti.
Kayıplar için her hafta bir araya gelen Cumartesi Anneleri, 740’ıncı haftasında Galatasaray Meydanı’nda toplandı. Galatasaray Meydanı’nda engellenen Cumartesi Anneleri, mecburen İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi.
Bu haftaki eylemde, İstanbul’da 1994 yılında Yeşilköy’de bir otelin çıkışında kaçırıldıktan iki gün sonra cenazeleri bulunan ve daha sonra isimleri mahkeme tutanaklarında “Öldürülecek Kürt İşadamları Listesi”nde yazılı olan Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın failleri soruldu.
‘REFORMDAN HİÇ BAHSETMEYİN’
Haftanın basın açıklamasını kayıp Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladığı “Yargı Reformu Strateji Belgesi”ni eleştiren Besna Tosun, “Biz Cumhurbaşkanı’nın çizdiği ‘Pembe Türkiye Tablosu’nda yaşamıyoruz. Kaybedilen sevdiklerimizin akıbetini öğrenemediğimiz bir belirsizliğin içinde yaşıyoruz.” diye konuştu.
BULDAN, YILDIRIM VE KARAY ANLATILDI
Tosun, Karay, Buldan ve Yıldırım’ın kaybedilme hikayesini ve hukuk mücadelesini anlattı: “İsimleri mahkeme tutanaklarında ‘Öldürülecek Kürt İşadamları Listesi’nde yazılı olan Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın katledilip bedenlerinin kaybedilmek istenmesinin 25. yılındayız. 3 Haziran 1994 günü sabah 4.30’da, Kürt iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul Yeşilköy’de bulunan Çınar Oteli’nden çıktılar. Dışarıda bekleyen 3 otomobilden çıkan telsizli, çelik yelekli ve silahlı 7-8 kişi onları durdurdu ve otelin duvarına yaslayarak aradı. Kendilerini polis olarak tanıtan bu kişiler ‘İfadelerinizi alıp bırakacağız’ diyerek onları zorla otomobillere bindirdiler. Olaydan yarım saat sonra haberi alan aileler, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı ve Yeşilköy Polis Karakolu ile irtibata geçerek yakınlarının kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırıldıkları hususunda şikâyette bulundular. İstanbul Valisi ve Başbakanlıkla görüştüler. Ancak Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın gözaltına alındıkları reddedildi.
İNFAZ EDİLMİŞ BEDENLERİ BULUNDU
04 Haziran 1994 tarihinde akşam 20.15 civarında kaçırıldıkları yerden 270 km uzakta Bolu/Yığlıca Karakaş yol güzergâhı, Taşlı Melen Mevkiinde işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri, köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimliklerini kanıtlayacak hiçbir belge, değerli eşya veya para yoktu. 1997 yılında Susurluk Komisyonu’na ifade veren dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı; dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın başını çektiği bir grubun mafyayla işbirliği yaparak yargısız infazlara giriştiğini detaylarıyla anlattı. Avcı; Savaş Buldan ve arkadaşlarının ölümünden Mehmet Ağar’ı sorumlu tuttu. Buldan, Yıldırım ve Karay dosyaları son olarak 19 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yeni bir iddianameyle Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davaya dâhil edildi. Yargılamalar sırasında tanık olarak ifade veren eski MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün mahkemeye sunduğu ‘Öldürülecek Kürt İşadamları Listesi’nde Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın da isimleri vardı. İlk duruşması 16 Mayıs 2014’te görülen ve tutuklu sanığın bulunmadığı dava ne yazık ki bugüne kadar evrensel hukuka uygun bir biçimde yürütülmedi.
”BULDAN: KARŞIMIZA KALIN DUVARLAR ÇIKTI
Ardından kaybedilen Savaş Buldan’ın eşi HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan konuştu ve kocası için yaptığı 25 yıllık mücadeleyi anlattı:
“Bizler Buldan, Karay ve Yıldırım aileleri olarak bu cinayetin açığa çıkması için mücadelemizi her daim sürdürmeye söz verdik. Ta ki failler bulunup, cezalandırılana kadar. Evet, failler bulunsun diyoruz ama biz faillerin kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Ve bu cinayetlerin bizzat devlet eliyle işlendiğini de biliyoruz. Bu cinayetleri işleyenler kendilerini inkar etmediler. Her dönem bir şekilde bunu söylediler, anlattılar. Devletin bekası için, devletin geleceği için bu cinayetleri işlediklerini ifade ettiler. Ve bazı komisyonlara da bunu aktardılar. Devlet ve hükümet, geçmiş hükümetler ve bugün ki hükümetler bununla ilgili her hangi bir şey yapmadı. Devam eden yargılama süreci sürekli ertelenen, failleri koruyan bir sistem içerisinde hizmet eden bir anlayışla yürütüldü. Bunu kabul etmediğimizi, bir an önce bu faillerin cezalandırılması ve yargı önüne çıkarılmasını bir kez daha talep ediyoruz.
”MEHMET AĞAR’IN YARGILANMASINI İSTİYORUZ
Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım da yaptığı konuşmada, Karay, Yıldırım ve Buldan’ın kaybedilme hikayesini ve yargı sürecini anlattı. Leyla Yıldırım, “Evet, onlardı ölümü yakıştıramadığımız kahraman babalarımız, annelerinin dokunmaya kıyamadığı canları, işkence görerek öldürülmüşlerdi. Biz çocukları yıllarca babalarımızın cansız bedenlerini medyada, gazetelerde görerek büyüdük. Halen faillerini izleyerek, aynı havayı soluyarak yaşıyoruz. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve çete elebaşı İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’ın yargılanmasını istiyoruz” dedi. Leyla Yıldırım, “Biz hakkımız olan adaleti istiyoruz. Katillerin gerçek anlamda yargılanmasını istiyoruz. Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki rahat yataklarında ölebilirler ama nesiller boyu katil olarak anılacaklardır. Tarihe birçok masum insanın katilleri olarak geçecekler” dedi.