Cezaevinde bile bile ölüme gönderilen 72 yaşındaki hasta mahpus, KHK’lı eğitimci İbrahim Güngör, İzmir Bornova Fidanlık Camiinde ikindi vaktinde kılınan namazdan sonra Naldöken Mezarlığına defnedildi.
TR724’ten Sevinç Özarslan’ın haberi şöyle;
Alzheimer, şeker ve prostat hastası olan İbrahim Güngör, sondadan enfeksiyon kaptığı için bir ay içinde iki kez hastaneye kaldırılmış ve en son zatürre teşhisi konulmuştu. Hiçbir kişisel bakımını tek başına yapamayan Güngör, tüm çağrılara rağmen tahliye edilmedi.
Kızı son görevini yapamadı
İbrahim Güngör’ün üç aydır İzmir Şakran Cezaevinde yatan üniversite öğrencisi kızı Sueda Güngör, izin verilmediği için cenazeye katılamadı.

Suçu; öğrencilere burs toplamak
KHK ile kapatılan İzmir Gediz Üniversitesi’nde öğrenci işleri müdürü olarak görev yapan Güngör (72), Gülen hareketine yönelik davalar kapsamında ilk olarak 18 Ocak 2019’da tutuklandı.
10 ay hapis yattıktan sonra serbest bırakılan Güngör’e evinde dini sohbet düzenlemek, insanları dini sohbete çağırmak, öğrenciler için burs toplamak gibi nedenlerle İzmir 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 8 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hakkında ifade veren bazı tanıklar, “Bizi dini sohbete çağırıyordu. Evinde sohbete gittik. Risale-i Nur ve Fethullah Gülen’in kitaplarını okuduk.” dedi.
Tahliye olduktan sonra 2022 yılında Hidrosefali hastalığı sebebiyle ameliyat olan ve beynine shunt takılan Alzheimer, prostat ve şeker hastası Güngör, cezası Yargıtay’ca onandığı için 14 Aralık 2024’te tekrar tutuklandı.
Görüşlerde kızlarının tanıyamayacak duruma kadar gelen Güngör’ün hem fiziksel hem psikolojik sağlığı gün geçtikçe kötüye gitmesine rağmen, Hızır Aslıyürek’in başkanlığı yaptığı Adli Tıp Kurumu, cezaevinde kalabilir diye rapor verdi.
Sondadan enfeksiyon kaptığı için 25 Temmuz’da tutuklu bulunduğu Menemen R Tipi Cezaevinden hastaneye kaldırılan Güngör 20 gün sora tahliye edilip hapse gönderildi. Ancak 72 yaşındaki KHK’lı eğitimci solunum yetmezliği ve yüksek ateş nedeniyle 29 Ağustos’ta ikinci kez İzmir Şehir Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırıldı.
Ailesine bile doğru dürüst bilgi verilmeden dokuz yoğun bakımda kalan Güngör 7 Eylül’de gece yarısı saat 01.00 sularında vefat etti.
”Bu bir ölüm değil, cinayet”
Adalet Bakanlığına defalarca çağrı yapılmasına rağmen İbrahim Güngör’ün cezaevinde ölüme gönderilmesine siyasetçi, hukukçu ve sanatçılar tepki gösterdi. Sosyal medya hesaplarından paylaşım yapan birçok isim, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a “Cezaevlerinde ölümler dursun” çağrısı yaptı.
DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, ”İbrahim Güngör. Hasta mahpus. Menemen Cezaevindeydi. Sonunda öldü. O kadar ihmal ve ısrarla, inatla Cezaevinde tutma!!! Bu bir ölüm değil, cinayet! Tahliye edilmesi gerekeni zorla tuttular ve öldü. Başınız göğe erdi mi?” diyerek Adalet Bakanlığı’nı eleştirdi.
Merhum gazeteci, Mehmet Ali Birand’ın eşi Cemre Birand, Güngör’ün tüm Türkiye’nin gözü önünde öldüğüne dikkat çekeren, “İbrahim Güngör gözümüzün önünde öldü. Onu tahliye etmeyenler, ‘hapiste kalabilir’ diyenler sorumludur. O kadar açık ve net. Kimse boşuna ‘ah, vah’ demesin.” dedi.
Avukat Lale Demirkazan, “Yoğun bakım ünitesinden cezaevine gönderilen 72 yaşındaki Alzheimer hastası İbrahim Güngör vefat etmiş. Yaşadığı sürece karıncayı bile incitmediğinden ve bir kuruş haram yemediğinden eminim.” ifadelerini kullandı.
Avukat Levent Mazlıgüney, Türkiye’nin tabutta tahliyeler ülkesine haline döndüğünü hatırlatarak, “72 yaşında Alzheimer ve demans hastası (hiçbir suçu olmayan) İbrahim Güngör, son zamanlarını ailesiyle değil de cezaevinde geçirince ne tür bir güvenlik sağlandı?! Tabutla tahliyeler ülkesi haline geldik!” dedi.
Sanatçı Hilal Nesin, “Türkiye’de idam var; hem de işkence ederek katlediyorlar. Alzheimer hastası, yaşlı ve ağır hasta İbrahim Güngör cezaevinde hayatını kaybetti. Bu onun kaderi değildi.” diye konuştu.
KHK’lı spiker Sırrı Er ise Adli Tıp Kurumu’nun verdiği karara tepki gösterdi: “72 yaşında Alzheimer hastası İbrahim Güngör cezaevinde vefat etmiş. Güngör’ün vebali, tüm uyarılara rağmen tahliyesine izin vermeyen ve ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verenlerin boynuna olsun!”