Birleşmiş Milletler Zorla ve Gönülsüz Kaybetmeler Çalışma Grubu’nun (WGEID) BM İnsan Hakları Konseyi 48. oturumunda sunduğu zorla kayıplar yıllık raporunda, Türkiye’nin yurtdışında MİT aracılığı ile insan kaçırmaları kınandı.
Raporda, 5 Temmuz 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, MİT’i 100’den fazla kişinin yurtdışından Türkiye’ye kaçırılmalarında oynadığı rol için övdüğü basın açıklaması eleştirilirken, “Sistematik zorla kaybetme uygulaması, doğası gereği insanlığa karşı bir suçtur” dendi.
Çalışma Grubunun raporu, 16 Mayıs 2020-21 Mayıs 2021 döneminde incelediği faaliyetler, iletişimler ve vakalara ilişkin bilgileri içeriyor. 3 Eylül-1 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenen oturumda sunulan raporda, özellikle zorla kaçırmalar, deport ve geri iadeleri kapsayan sınır ötesi transferleri ele alındı. Zorla kaybetmelerin yarısından fazlası Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Kamboçya, Gabon, Kazakistan, Kenya, Lübnan, Malezya, Pakistan, Panama, Özbekistan ve Kosova’dan Türkiye’ye yapıldığı aktarıldı.
“İŞARETSİZ UÇAKLAR KULLANILDI”
BM Çalışma Grubu, illegal transferler bağlamında Türkiye Hükümeti’ni doğrudan sorumlu tutarak, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından hızla artan sınır ötesi transferlere başvurma yönündeki artan eğilimi şiddetle kınadı. İstihbarat servislerinin, bu operasyonlar için işaretsiz uçakları veya ticari havayollarının da kullanıldığı raporda yer aldığı belirtildi.
“MAĞDURLAR GİZLİ GÖZALTILARDA TUTULUYOR”
BM Çalışma Grubu, sınır ötesi transfer operasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla Türkiye Hükümeti ile imzalanan ikili güvenlik iş birliği anlaşmalarına sert bir eleştiri getiriyor. Raporda, mağdur kişilerin sınır dışı edilmeden önce 24 saat ila üç hafta arasında gizli gözaltında zorla tutulduğuna dikkat çekiliyor. Kenya’dan kaçırılan Selahaddin Gülen’in 26 gün ve Kırgızistan’dan kaçırılan Orhan İnandı’nın 35 gün boyunca nerede olduklarının aileleri tarafından bilinmediği hatırlatıldı.
“PASAPORTLARIN İPTALİ ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI”
Raporda, yurtdışında hızlı tutuklamaları kolaylaştırmak icin mağdurların pasaportlarının iptal etmesinin uluslararası hukuka aykırı olduğuna da dikkat çekildi. Aile bireylerinin aktivizm, hakikat ve adalet arayışlarının engellendiği, gözdağı verildiği ve taciz edildiğine dair iddialar da ele alındı.
“ULUSLARARASI HUKUK İHLAL EDİLDİ”
Çalışma Grubu, İnsan Hakları Konseyi’ne sunduğu raporunda, “Türkiye’nin ve işbirlikçi devletlerin bireylerin özgürlüklerinden yoksun bırakmasının ve zorla kaybetmelerin, hangi amaçla olursa olsun, uluslararası insan hakları hukukunu ihlal eden bir zorla kaybetme teşkil eder” dendi
ERDOĞAN’IN BASIN AÇIKLAMASI ELEŞTİRİLDİ
Raporda, 5 Temmuz 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Türk istihbarat servislerini birçok devletten 100’den fazla kişinin zorla Türkiye’ye geri gönderilmesini sağladıkları için övdüğü bir basın açıklamasını da eleştirildi.
Şu ifadelere yer verildi: “1992 tarihli Tüm Kişilerin Zorla Kaybetmelerden Korunmasına Dair Bildirge, Türkiye Hükümeti tarafından özellikle 15 Temmuz 2016’dan bu yana gerçekleştirilen zorla kaybetmelerin sistematik doğası ile insanlığa karşı suçlar arasındaki bağlantı konusunda çok açıktır. Sistematik zorla kaybetme uygulaması, doğası gereği insanlığa karşı bir suçtur”.
Birleşmiş Milletler Zorla ve Gönülsüz Kaybetmeler Çalışma Grubu’nun (WGEID) BM İnsan Hakları Konseyi 48. oturumunda sunduğu zorla kayıplar yıllık raporunda, Türkiye’nin yurtdışında MİT aracılığı ile insan kaçırmaları kınandı.
Raporda, 5 Temmuz 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, MİT’i 100’den fazla kişinin yurtdışından Türkiye’ye kaçırılmalarında oynadığı rol için övdüğü basın açıklaması eleştirilirken, “Sistematik zorla kaybetme uygulaması, doğası gereği insanlığa karşı bir suçtur” dendi.
Çalışma Grubunun raporu, 16 Mayıs 2020-21 Mayıs 2021 döneminde incelediği faaliyetler, iletişimler ve vakalara ilişkin bilgileri içeriyor. 3 Eylül-1 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenen oturumda sunulan raporda, özellikle zorla kaçırmalar, deport ve geri iadeleri kapsayan sınır ötesi transferleri ele alındı. Zorla kaybetmelerin yarısından fazlası Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Kamboçya, Gabon, Kazakistan, Kenya, Lübnan, Malezya, Pakistan, Panama, Özbekistan ve Kosova’dan Türkiye’ye yapıldığı aktarıldı.
“İŞARETSİZ UÇAKLAR KULLANILDI”
BM Çalışma Grubu, illegal transferler bağlamında Türkiye Hükümeti’ni doğrudan sorumlu tutarak, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından hızla artan sınır ötesi transferlere başvurma yönündeki artan eğilimi şiddetle kınadı. İstihbarat servislerinin, bu operasyonlar için işaretsiz uçakları veya ticari havayollarının da kullanıldığı raporda yer aldığı belirtildi.
“MAĞDURLAR GİZLİ GÖZALTILARDA TUTULUYOR”
BM Çalışma Grubu, sınır ötesi transfer operasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla Türkiye Hükümeti ile imzalanan ikili güvenlik iş birliği anlaşmalarına sert bir eleştiri getiriyor. Raporda, mağdur kişilerin sınır dışı edilmeden önce 24 saat ila üç hafta arasında gizli gözaltında zorla tutulduğuna dikkat çekiliyor. Kenya’dan kaçırılan Selahaddin Gülen’in 26 gün ve Kırgızistan’dan kaçırılan Orhan İnandı’nın 35 gün boyunca nerede olduklarının aileleri tarafından bilinmediği hatırlatıldı.
“PASAPORTLARIN İPTALİ ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI”
Raporda, yurtdışında hızlı tutuklamaları kolaylaştırmak icin mağdurların pasaportlarının iptal etmesinin uluslararası hukuka aykırı olduğuna da dikkat çekildi. Aile bireylerinin aktivizm, hakikat ve adalet arayışlarının engellendiği, gözdağı verildiği ve taciz edildiğine dair iddialar da ele alındı.
“ULUSLARARASI HUKUK İHLAL EDİLDİ”
Çalışma Grubu, İnsan Hakları Konseyi’ne sunduğu raporunda, “Türkiye’nin ve işbirlikçi devletlerin bireylerin özgürlüklerinden yoksun bırakmasının ve zorla kaybetmelerin, hangi amaçla olursa olsun, uluslararası insan hakları hukukunu ihlal eden bir zorla kaybetme teşkil eder” dendi
ERDOĞAN’IN BASIN AÇIKLAMASI ELEŞTİRİLDİ
Raporda, 5 Temmuz 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Türk istihbarat servislerini birçok devletten 100’den fazla kişinin zorla Türkiye’ye geri gönderilmesini sağladıkları için övdüğü bir basın açıklamasını da eleştirildi.
Şu ifadelere yer verildi: “1992 tarihli Tüm Kişilerin Zorla Kaybetmelerden Korunmasına Dair Bildirge, Türkiye Hükümeti tarafından özellikle 15 Temmuz 2016’dan bu yana gerçekleştirilen zorla kaybetmelerin sistematik doğası ile insanlığa karşı suçlar arasındaki bağlantı konusunda çok açıktır. Sistematik zorla kaybetme uygulaması, doğası gereği insanlığa karşı bir suçtur”.
Birleşmiş Milletler Zorla ve Gönülsüz Kaybetmeler Çalışma Grubu’nun (WGEID) BM İnsan Hakları Konseyi 48. oturumunda sunduğu zorla kayıplar yıllık raporunda, Türkiye’nin yurtdışında MİT aracılığı ile insan kaçırmaları kınandı.
Raporda, 5 Temmuz 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, MİT’i 100’den fazla kişinin yurtdışından Türkiye’ye kaçırılmalarında oynadığı rol için övdüğü basın açıklaması eleştirilirken, “Sistematik zorla kaybetme uygulaması, doğası gereği insanlığa karşı bir suçtur” dendi.
Çalışma Grubunun raporu, 16 Mayıs 2020-21 Mayıs 2021 döneminde incelediği faaliyetler, iletişimler ve vakalara ilişkin bilgileri içeriyor. 3 Eylül-1 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenen oturumda sunulan raporda, özellikle zorla kaçırmalar, deport ve geri iadeleri kapsayan sınır ötesi transferleri ele alındı. Zorla kaybetmelerin yarısından fazlası Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Kamboçya, Gabon, Kazakistan, Kenya, Lübnan, Malezya, Pakistan, Panama, Özbekistan ve Kosova’dan Türkiye’ye yapıldığı aktarıldı.
“İŞARETSİZ UÇAKLAR KULLANILDI”
BM Çalışma Grubu, illegal transferler bağlamında Türkiye Hükümeti’ni doğrudan sorumlu tutarak, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından hızla artan sınır ötesi transferlere başvurma yönündeki artan eğilimi şiddetle kınadı. İstihbarat servislerinin, bu operasyonlar için işaretsiz uçakları veya ticari havayollarının da kullanıldığı raporda yer aldığı belirtildi.
“MAĞDURLAR GİZLİ GÖZALTILARDA TUTULUYOR”
BM Çalışma Grubu, sınır ötesi transfer operasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla Türkiye Hükümeti ile imzalanan ikili güvenlik iş birliği anlaşmalarına sert bir eleştiri getiriyor. Raporda, mağdur kişilerin sınır dışı edilmeden önce 24 saat ila üç hafta arasında gizli gözaltında zorla tutulduğuna dikkat çekiliyor. Kenya’dan kaçırılan Selahaddin Gülen’in 26 gün ve Kırgızistan’dan kaçırılan Orhan İnandı’nın 35 gün boyunca nerede olduklarının aileleri tarafından bilinmediği hatırlatıldı.
“PASAPORTLARIN İPTALİ ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI”
Raporda, yurtdışında hızlı tutuklamaları kolaylaştırmak icin mağdurların pasaportlarının iptal etmesinin uluslararası hukuka aykırı olduğuna da dikkat çekildi. Aile bireylerinin aktivizm, hakikat ve adalet arayışlarının engellendiği, gözdağı verildiği ve taciz edildiğine dair iddialar da ele alındı.
“ULUSLARARASI HUKUK İHLAL EDİLDİ”
Çalışma Grubu, İnsan Hakları Konseyi’ne sunduğu raporunda, “Türkiye’nin ve işbirlikçi devletlerin bireylerin özgürlüklerinden yoksun bırakmasının ve zorla kaybetmelerin, hangi amaçla olursa olsun, uluslararası insan hakları hukukunu ihlal eden bir zorla kaybetme teşkil eder” dendi
ERDOĞAN’IN BASIN AÇIKLAMASI ELEŞTİRİLDİ
Raporda, 5 Temmuz 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Türk istihbarat servislerini birçok devletten 100’den fazla kişinin zorla Türkiye’ye geri gönderilmesini sağladıkları için övdüğü bir basın açıklamasını da eleştirildi.
Şu ifadelere yer verildi: “1992 tarihli Tüm Kişilerin Zorla Kaybetmelerden Korunmasına Dair Bildirge, Türkiye Hükümeti tarafından özellikle 15 Temmuz 2016’dan bu yana gerçekleştirilen zorla kaybetmelerin sistematik doğası ile insanlığa karşı suçlar arasındaki bağlantı konusunda çok açıktır. Sistematik zorla kaybetme uygulaması, doğası gereği insanlığa karşı bir suçtur”.
Birleşmiş Milletler Zorla ve Gönülsüz Kaybetmeler Çalışma Grubu’nun (WGEID) BM İnsan Hakları Konseyi 48. oturumunda sunduğu zorla kayıplar yıllık raporunda, Türkiye’nin yurtdışında MİT aracılığı ile insan kaçırmaları kınandı.
Raporda, 5 Temmuz 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, MİT’i 100’den fazla kişinin yurtdışından Türkiye’ye kaçırılmalarında oynadığı rol için övdüğü basın açıklaması eleştirilirken, “Sistematik zorla kaybetme uygulaması, doğası gereği insanlığa karşı bir suçtur” dendi.
Çalışma Grubunun raporu, 16 Mayıs 2020-21 Mayıs 2021 döneminde incelediği faaliyetler, iletişimler ve vakalara ilişkin bilgileri içeriyor. 3 Eylül-1 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenen oturumda sunulan raporda, özellikle zorla kaçırmalar, deport ve geri iadeleri kapsayan sınır ötesi transferleri ele alındı. Zorla kaybetmelerin yarısından fazlası Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Kamboçya, Gabon, Kazakistan, Kenya, Lübnan, Malezya, Pakistan, Panama, Özbekistan ve Kosova’dan Türkiye’ye yapıldığı aktarıldı.
“İŞARETSİZ UÇAKLAR KULLANILDI”
BM Çalışma Grubu, illegal transferler bağlamında Türkiye Hükümeti’ni doğrudan sorumlu tutarak, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından hızla artan sınır ötesi transferlere başvurma yönündeki artan eğilimi şiddetle kınadı. İstihbarat servislerinin, bu operasyonlar için işaretsiz uçakları veya ticari havayollarının da kullanıldığı raporda yer aldığı belirtildi.
“MAĞDURLAR GİZLİ GÖZALTILARDA TUTULUYOR”
BM Çalışma Grubu, sınır ötesi transfer operasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla Türkiye Hükümeti ile imzalanan ikili güvenlik iş birliği anlaşmalarına sert bir eleştiri getiriyor. Raporda, mağdur kişilerin sınır dışı edilmeden önce 24 saat ila üç hafta arasında gizli gözaltında zorla tutulduğuna dikkat çekiliyor. Kenya’dan kaçırılan Selahaddin Gülen’in 26 gün ve Kırgızistan’dan kaçırılan Orhan İnandı’nın 35 gün boyunca nerede olduklarının aileleri tarafından bilinmediği hatırlatıldı.
“PASAPORTLARIN İPTALİ ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI”
Raporda, yurtdışında hızlı tutuklamaları kolaylaştırmak icin mağdurların pasaportlarının iptal etmesinin uluslararası hukuka aykırı olduğuna da dikkat çekildi. Aile bireylerinin aktivizm, hakikat ve adalet arayışlarının engellendiği, gözdağı verildiği ve taciz edildiğine dair iddialar da ele alındı.
“ULUSLARARASI HUKUK İHLAL EDİLDİ”
Çalışma Grubu, İnsan Hakları Konseyi’ne sunduğu raporunda, “Türkiye’nin ve işbirlikçi devletlerin bireylerin özgürlüklerinden yoksun bırakmasının ve zorla kaybetmelerin, hangi amaçla olursa olsun, uluslararası insan hakları hukukunu ihlal eden bir zorla kaybetme teşkil eder” dendi
ERDOĞAN’IN BASIN AÇIKLAMASI ELEŞTİRİLDİ
Raporda, 5 Temmuz 2021’de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Türk istihbarat servislerini birçok devletten 100’den fazla kişinin zorla Türkiye’ye geri gönderilmesini sağladıkları için övdüğü bir basın açıklamasını da eleştirildi.
Şu ifadelere yer verildi: “1992 tarihli Tüm Kişilerin Zorla Kaybetmelerden Korunmasına Dair Bildirge, Türkiye Hükümeti tarafından özellikle 15 Temmuz 2016’dan bu yana gerçekleştirilen zorla kaybetmelerin sistematik doğası ile insanlığa karşı suçlar arasındaki bağlantı konusunda çok açıktır. Sistematik zorla kaybetme uygulaması, doğası gereği insanlığa karşı bir suçtur”.