Ayhan Bora Kaplan soruşturmasını yürütürken ‘darbe’ iddiasıyla tutuklanan altı polisin de aralarında olduğu 11 sanık 18 Temmuz’da Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkıyor.
Gizli tanık Serdar Sertçelik’in ayağında elektronik kelepçe varken kaçmayı başarması, yurt dışına gittikten sonra Ankara Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan’la görüşme trafiği davanın temelini oluşturuyor.
Halk TV yazarı İsmail Saymaz, Sertçelik’in firar etmesinden tutun, yurt dışına kaçtıktan sonra Demircan’la kurduğu diyaloga varıncaya kadar birden çok suçun ve ihmalin yargılama konusu olacağı bu dava, henüz ilk duruşması görülmeden ‘sansür’ edildiğini iddia etti.
Saymaz şunları yazdı;
”Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul edince skandal gün yüzüne çıktı.
Meğer…
Arslan ve Bozdağ hakkındaki iddiaların yer aldığı ilk iddianame, mahkeme tarafından iade edilmiş.
Fakat bu aşamada dışarıya sızarak, benim elime kadar ulaşmış.
Bu arada aynı savcı iki gün sonra, yani 29 Haziran’da, 2024/38794 esas numaralı yeni iddianame yazmış.
İkinci iddianamede Sertçelik’i sanıklar arasından çıkararak ve metnimi 21 sayfa eksilterek, mahkemeye göndermiş. Bu iddianame kabul edilmiş.
Eksiltilen 21 sayfada ne var?
Tahmin edeceğiniz üzere…
Arslan ve Bozdağ ile birkaç kişi hakkındaki iddialar metinden çıkarılmış.
Yalnızca Bozdağ ve Mücahit Aslan’ın adının geçtiği, Sertçelik tarafından sosyal medyada yayınlanmış bölümler bırakıldı.
Sizin anlayacağınız, iddianame sansürlenerek, kabul ediliyor.
Gülünç olan şu ki…
Sansürlü iddianameye iade edilen iddianamenin esas numarası yazılmış!
Arslan ve Bozdağ hakkındaki iddiaların gerçek olduğunu iddia etmiyorum. Ancak siz gizli tanığın suçlamaları ve sosyal medyada yayınladığı ses kayıtlarına dayanarak, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasını yürüten polisleri tutukluyorsanız, o kayıtlardaki iddiaları da araştırmak zorundasınız.
Fakat savcılık soruşturma yürütmeyip kendi yazdığı iddianameyi sansürlüyor.
Adı geçenler Arslan ve Bozdağ değil de İş Bankası İcra Kurulu Başkanı ve eski Adalet Bakanlarından Seyfi Oktay olsaydı, savcılık aynı hassasiyeti gösterir miydi?
Umurunda olmazdı.
Savcılık Bozdağ’ın şikayetini dayanak alıp soruşturma açabilir, iddiaları araştırabilirdi.
Doğrusu ve olması gereken budur.
Siz iddianameden çıkarmakla iddiayı çürütmüş olmuyorsunuz.
Sadece kendinizi gülünç bir duruma düşürüyorsunuz.”