Erdoğan şöyle demişti: “Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla ‘En fazla oyu alan aday seçilir’ denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır.”
‘Muhtar seçmiyoruz, cumhurbaşkanı seçiyoruz’
Bahçeli grup toplantısında şunları söyledi:
“Elbette Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan, tekleyen ve arıza sinyali veren yönleri varsa mutabakatla ele alınıp düzeltilmelidir.
Ancak her yönetim sisteminin bir özü, hukuki ve ahlaki meşruiyetini sağlayan demokratik bir özelliği vardır ve bunun tartışılması da öngörülemez sorun ve sıkıntılara yol açma riski taşımaktadır.
Sayın cumhurbaşkanımız Almanya ziyaretinden dönerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ana omurgası, can evi, demokratik güvenliği yüzde 50+1 oy nisabıyla ilgili açıklamalarda bulunmuştur.
Sayın cumhurbaşkanımızın tespit ve değerlendirmeleri siyasetin ve kurulan ittifakların parçalı yapısına bakıldığında tutarlı ve anlamlıdır.
Fakat bu konuda bizim geçmişten bugüne söylediğimiz sözler, yaptığımız açıklamalar, paylaştığımız görüşler de bellidir ve esasen hiç değişme göstermemiştir.
(Yüzde 50+1 koşulundan yana eski ifadelerini aktararak) Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dün ne demişsek bugün aynı çizgide, aynı düşüncede, aynı görüşteyiz. Ancak Cumhur İttifakı olarak konuşup tartışarak orta yolun, makul çözümün, yeni sistemin doğasını zedelemeyecek tamirat ve onarımın karşılıklı anlayış ve uzlaşmayla yapılacağının inancına ve iradesine de sahibiz.
Sayın cumhurbaşkanımızın bahse konu açıklamasını çarpıtıp Cumhur İttifakı etrafında tezvirat ve tefrika imal eden fırsat düşkünü meczuplara da prim vermeyiz, itibar etmeyiz, bunları adam yerine bile koymayız.
Bazı zeka ve vicdan özürlülerin, ‘Erdoğan, Bahçeli’yi sırtından atacak mı?’ diye yazı kaleme almaları, AK Parti ile MHP arasında sorun olduğundan bahsetmeleri, fitne tezgahı açmaları alçak bir teşebbüs, namert bir telaffuzdur.
Allah’a çok şükür siyasi hayatımız boyunca hiç kimsenin sırtına binmedik, hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik.
Onun bunun sırtından geçinen keneler bizi anlayamaz, anlasa da anlatmaya takatleri yetmez, yetemez.
Yük aldık, yük olmadık; bedelse ödedik, yeri geldi şehadet düştü hissemize, ne gam ne tasa katiyen şikayet etmedik, önce ülkem ve milletim demekten de asla vazgeçmedik.
Milliyetçi Hareket Partisi tufeyli değildir, yancı değildir, ufakçı değildir, ulufeye talip değildir, ikbale meraklı değildir.
Bilmeyen varsa tekrar hatırlatayım; sayın cumhurbaşkanımızla diyaloğumuz hasbidir, harbidir, haysiyetlidir, hakseverlik üzerinedir, saygı ve sevgi temellidir, hiç kimse de aramıza giremeyecektir.
Cumhur İttifakı’yla ilgili polemik ve spekülasyon yapan kara sinek tabiatlı güruhun durumu aynısıyla şudur: ‘Sineğin akıllısı kiraza biner şehre gider, sineğin aptalı gübreye düşer bunlar gibi ahıra girer.’
Cumhur İttifakı’nda pazarlık yoktur.
Cumhur İttifakı’nda ihtilaf yoktur.
Cumhur İttifakı bir planın ürünü, sipariş edilmiş bir projenin üretimi değildir.
Cumhur İttifakı’nın devamından yanayız, hiçbir şart altında da bu ittifakın bozulmasına kendi adımıza söylüyorum, geçit vermeyeceğiz.
Sayın cumhurbaşkanımızın 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde başarıya ulaşması için her özveriyi gösterdik, kiminle istiyorsa görüşüp temas kurmasına destek verdik, hatta partimizden ihraç edilen bir şahısla (Sinan Oğan’ı kastediyor) bile aynı kareye girmeye içimiz acısa bile ses çıkarmadık.”