Anayasa Mahkemesi, Bylock benzeri Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco’dan gibi programların dijital kalıntılarının suç delil olmadığına ve bu programların ‘örgütsel saikle’ kullanıldığının kanıtlanması gerektiğine karar verdi.
Kronos’tan Selahattin Sevi’nin haberine göre Anayasa Mahkemesi (AYM) Üsteğmen M.G’nin 15 Temmuz sonrası tanık beyanıyla tutuklanmasının hak ihlali olduğuna dair kararında Bylock benzeri Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco ilişkin önemli bir değerlendirmede bulundu. Mahkeme, bu programın indirildiği ve örgütsel saikle kullanıldığının net bir şekilde kanıtlanması gerektiğine hükmetti.
Kararı değerlendiren Avukat Gizay Dulkadir, AYM’nin bu karar ile Kakaotalk, Coverme, Threma, Coco programlarının “kalıntılarının” dijital materyallerde bulunmasının, programın yüklendiğine ve örgütsel amaçla kullanıldığına ilişkin kesin delil olamayacağını tespit ettiğini söyledi.
Kronos’a konuşan Avukat Dulkadir, “Kararda tek itirafçı beyanıyla tutuklanmış asker. Başvurucu hakkında beraat kararı verilmiş daha sonra ama başvuru ilk tutuklama kararına karşı yapılmış. Anayasa Mahkemesi de itirafçı tanık beyanının örgütsel bağlantıyı somut vak’alarla ortaya koyamadığını, dolayısıyla kişisel tahmin değerlendirme mahiyetinde olduğunu söylüyor. İtirafçı tanıklarla ilgili yapılan değerlendirme yani ‘örgütsel bağlantıyı somut olgulara, vak’alara dayanmalıdır, kişisel tahminlerde bulunmamalıdır’ ifadesi aslında geçmişten beri kullanılan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Anayasa Mahkemesi’ne kazandırılmış bir içtihat.” değerlendirmesinde bulunuyor.
“DİJİTAL MATERYALLERDE KALINTISI ÇIKMASINA RAĞMEN ‘BU DÖRT PROGRAM DELİL DEĞİLDİR’ DİYOR”
Dulkadir, “Dört programdan, Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco’dan bahsediyor. Kovuşturma aşamasında bu dijital materyaller incelenince bu dört programın kalıntısı bulunmuş. AYM, ‘bu kalıntılar delil değildir’ diyor. Ama en önemli kısmı, ‘programın indirildiği ve örgütsel saikle kullanıldığının net bir şekilde kanıtlanması gerekiyor’ kısmı. Sadece programın indirilmesi delil değildir dese bu teknik bir gerçekliği ortaya koymak olur. Çünkü bir programın kalıntısının sizin dijital materyallerinizde çıkması onu sizin indirdiğiniz anlamına gelmez. O kalıntı pek çok yerden gelmiş olabilir. Ama anayasa mahkemesi diyor ki ‘İndirildiğinin ve örgütsel saikle kullanıldığının kanıtlanması gerekir.” dedi.
Bazı yargılamalarda bu programların Bylock’la eş tutulduğu sorusunana ise Avukat Dulkadir, “Keşke ByLock için de böyle makul ve gerçekçi bir değerlendirme yapılsaydı. Pek çok insan mağdur olmazdı. Bu nedenle kararın en önemli kısmı bu. Zira tek itirafçı tanık beyanıyla tutuklama yapmak zaten yanlış bir şey. Tek itirafçı tanık beyanıyla mahkumiyet de verilmez. Yargıtay içtihatları da bu yönde. Programlarla ilgili kararı çok önemsiyorum ben” değerlendirmesinde bulunuyor.
“AYM’NİN BU KARARI İLE BYLOCK İÇTİHADI ARASINDA ÇELİŞKİ VAR ”
“Bu kararda dört programa ilişkin verilen karar ByLock için de emsal olabilir mi?” şeklindeki soruya ise Dulkadir, “Yok, bence olamaz. Oysa Bylock da sözü edilen programlarla ilgili bu karar verilirken Bylock kararı bu haliyle AYM içtihatlarında çelişkiye yol açmaktadır” karşılığını verdi.
Anılan dört programa ilişkin Yargıtay kararlarının da olmadığını kaydeden Dulkadir, “AYM’nin kararı makul bir karar. Bir dönüm noktası diyebileceğimiz bir şey değil. Programlar konusunda bir kafa karışıklığı vardı onu çözmüş oldu. Kafa karışıklığını netleştirdi” yorumunda bulunuyor.
AİHM, ‘İTİRAFÇI BEYANI SOMUT DELİLLERLE DESTEKLENSİN’ DİYOR AMA…
Avukat Dulkadir, tanık beyanıyla tutuklanmaya ilişkin olarak “Tanık olayına Avrupa İnsan Mahkemesi şöyle yaklaşıyor: Örgütlü suçlarda, bu bir suç örgütü de olabilir, büyük çaplı bir suç örgütü de olabilir. Uluslar arası çapta bir örgüt de olabilir, terör örgütü de olabilir. AİHM diyor ki örgütlü suçlarda itirafçı tanık beyanı her zaman delildir ve itirafçı tanık beyanını önemsiyor. Örgütlerin çözülebilmesi için, bu suçların mahiyetinin ortaya çıkarılabilmesi için itirafçı tanık beyanı olmazsa olmazdır diyor. Ama bu noktada çok dikkatli davranmak gerektiğini de vurguluyor. AİHM’in kriteri şu: İtirafçı tanık beyanının başkaca somut delillerle desteklenebilir olması. Aslında Anayasa Mahkemesi hala o noktada değil. Hala diyor ki ‘itirafçı somut şeyler söylesin’. O söyledikleri delillendirilebilir mi delillendirilemez mi onu çok tartışmıyor. AİHM’in çok gerisinden geliyor. Mahkemelerde itirafçı tanık beyanlarının başkaca somut delillerle desteklenmesi hususu pek tartışılmıyor. Bizim mahkemelerimizin genel olarak uygulaması birden çok itirafçı tanık varsa o kararı onama şeklinde oluyor. Onamaya gidiyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Zira AİHM’İn içtihadı da tam bu doğrultuda değil.”
Anayasa Mahkemesi, Bylock benzeri Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco’dan gibi programların dijital kalıntılarının suç delil olmadığına ve bu programların ‘örgütsel saikle’ kullanıldığının kanıtlanması gerektiğine karar verdi.
Kronos’tan Selahattin Sevi’nin haberine göre Anayasa Mahkemesi (AYM) Üsteğmen M.G’nin 15 Temmuz sonrası tanık beyanıyla tutuklanmasının hak ihlali olduğuna dair kararında Bylock benzeri Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco ilişkin önemli bir değerlendirmede bulundu. Mahkeme, bu programın indirildiği ve örgütsel saikle kullanıldığının net bir şekilde kanıtlanması gerektiğine hükmetti.
Kararı değerlendiren Avukat Gizay Dulkadir, AYM’nin bu karar ile Kakaotalk, Coverme, Threma, Coco programlarının “kalıntılarının” dijital materyallerde bulunmasının, programın yüklendiğine ve örgütsel amaçla kullanıldığına ilişkin kesin delil olamayacağını tespit ettiğini söyledi.
Kronos’a konuşan Avukat Dulkadir, “Kararda tek itirafçı beyanıyla tutuklanmış asker. Başvurucu hakkında beraat kararı verilmiş daha sonra ama başvuru ilk tutuklama kararına karşı yapılmış. Anayasa Mahkemesi de itirafçı tanık beyanının örgütsel bağlantıyı somut vak’alarla ortaya koyamadığını, dolayısıyla kişisel tahmin değerlendirme mahiyetinde olduğunu söylüyor. İtirafçı tanıklarla ilgili yapılan değerlendirme yani ‘örgütsel bağlantıyı somut olgulara, vak’alara dayanmalıdır, kişisel tahminlerde bulunmamalıdır’ ifadesi aslında geçmişten beri kullanılan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Anayasa Mahkemesi’ne kazandırılmış bir içtihat.” değerlendirmesinde bulunuyor.
“DİJİTAL MATERYALLERDE KALINTISI ÇIKMASINA RAĞMEN ‘BU DÖRT PROGRAM DELİL DEĞİLDİR’ DİYOR”
Dulkadir, “Dört programdan, Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco’dan bahsediyor. Kovuşturma aşamasında bu dijital materyaller incelenince bu dört programın kalıntısı bulunmuş. AYM, ‘bu kalıntılar delil değildir’ diyor. Ama en önemli kısmı, ‘programın indirildiği ve örgütsel saikle kullanıldığının net bir şekilde kanıtlanması gerekiyor’ kısmı. Sadece programın indirilmesi delil değildir dese bu teknik bir gerçekliği ortaya koymak olur. Çünkü bir programın kalıntısının sizin dijital materyallerinizde çıkması onu sizin indirdiğiniz anlamına gelmez. O kalıntı pek çok yerden gelmiş olabilir. Ama anayasa mahkemesi diyor ki ‘İndirildiğinin ve örgütsel saikle kullanıldığının kanıtlanması gerekir.” dedi.
Bazı yargılamalarda bu programların Bylock’la eş tutulduğu sorusunana ise Avukat Dulkadir, “Keşke ByLock için de böyle makul ve gerçekçi bir değerlendirme yapılsaydı. Pek çok insan mağdur olmazdı. Bu nedenle kararın en önemli kısmı bu. Zira tek itirafçı tanık beyanıyla tutuklama yapmak zaten yanlış bir şey. Tek itirafçı tanık beyanıyla mahkumiyet de verilmez. Yargıtay içtihatları da bu yönde. Programlarla ilgili kararı çok önemsiyorum ben” değerlendirmesinde bulunuyor.
“AYM’NİN BU KARARI İLE BYLOCK İÇTİHADI ARASINDA ÇELİŞKİ VAR ”
“Bu kararda dört programa ilişkin verilen karar ByLock için de emsal olabilir mi?” şeklindeki soruya ise Dulkadir, “Yok, bence olamaz. Oysa Bylock da sözü edilen programlarla ilgili bu karar verilirken Bylock kararı bu haliyle AYM içtihatlarında çelişkiye yol açmaktadır” karşılığını verdi.
Anılan dört programa ilişkin Yargıtay kararlarının da olmadığını kaydeden Dulkadir, “AYM’nin kararı makul bir karar. Bir dönüm noktası diyebileceğimiz bir şey değil. Programlar konusunda bir kafa karışıklığı vardı onu çözmüş oldu. Kafa karışıklığını netleştirdi” yorumunda bulunuyor.
AİHM, ‘İTİRAFÇI BEYANI SOMUT DELİLLERLE DESTEKLENSİN’ DİYOR AMA…
Avukat Dulkadir, tanık beyanıyla tutuklanmaya ilişkin olarak “Tanık olayına Avrupa İnsan Mahkemesi şöyle yaklaşıyor: Örgütlü suçlarda, bu bir suç örgütü de olabilir, büyük çaplı bir suç örgütü de olabilir. Uluslar arası çapta bir örgüt de olabilir, terör örgütü de olabilir. AİHM diyor ki örgütlü suçlarda itirafçı tanık beyanı her zaman delildir ve itirafçı tanık beyanını önemsiyor. Örgütlerin çözülebilmesi için, bu suçların mahiyetinin ortaya çıkarılabilmesi için itirafçı tanık beyanı olmazsa olmazdır diyor. Ama bu noktada çok dikkatli davranmak gerektiğini de vurguluyor. AİHM’in kriteri şu: İtirafçı tanık beyanının başkaca somut delillerle desteklenebilir olması. Aslında Anayasa Mahkemesi hala o noktada değil. Hala diyor ki ‘itirafçı somut şeyler söylesin’. O söyledikleri delillendirilebilir mi delillendirilemez mi onu çok tartışmıyor. AİHM’in çok gerisinden geliyor. Mahkemelerde itirafçı tanık beyanlarının başkaca somut delillerle desteklenmesi hususu pek tartışılmıyor. Bizim mahkemelerimizin genel olarak uygulaması birden çok itirafçı tanık varsa o kararı onama şeklinde oluyor. Onamaya gidiyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Zira AİHM’İn içtihadı da tam bu doğrultuda değil.”
Anayasa Mahkemesi, Bylock benzeri Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco’dan gibi programların dijital kalıntılarının suç delil olmadığına ve bu programların ‘örgütsel saikle’ kullanıldığının kanıtlanması gerektiğine karar verdi.
Kronos’tan Selahattin Sevi’nin haberine göre Anayasa Mahkemesi (AYM) Üsteğmen M.G’nin 15 Temmuz sonrası tanık beyanıyla tutuklanmasının hak ihlali olduğuna dair kararında Bylock benzeri Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco ilişkin önemli bir değerlendirmede bulundu. Mahkeme, bu programın indirildiği ve örgütsel saikle kullanıldığının net bir şekilde kanıtlanması gerektiğine hükmetti.
Kararı değerlendiren Avukat Gizay Dulkadir, AYM’nin bu karar ile Kakaotalk, Coverme, Threma, Coco programlarının “kalıntılarının” dijital materyallerde bulunmasının, programın yüklendiğine ve örgütsel amaçla kullanıldığına ilişkin kesin delil olamayacağını tespit ettiğini söyledi.
Kronos’a konuşan Avukat Dulkadir, “Kararda tek itirafçı beyanıyla tutuklanmış asker. Başvurucu hakkında beraat kararı verilmiş daha sonra ama başvuru ilk tutuklama kararına karşı yapılmış. Anayasa Mahkemesi de itirafçı tanık beyanının örgütsel bağlantıyı somut vak’alarla ortaya koyamadığını, dolayısıyla kişisel tahmin değerlendirme mahiyetinde olduğunu söylüyor. İtirafçı tanıklarla ilgili yapılan değerlendirme yani ‘örgütsel bağlantıyı somut olgulara, vak’alara dayanmalıdır, kişisel tahminlerde bulunmamalıdır’ ifadesi aslında geçmişten beri kullanılan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Anayasa Mahkemesi’ne kazandırılmış bir içtihat.” değerlendirmesinde bulunuyor.
“DİJİTAL MATERYALLERDE KALINTISI ÇIKMASINA RAĞMEN ‘BU DÖRT PROGRAM DELİL DEĞİLDİR’ DİYOR”
Dulkadir, “Dört programdan, Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco’dan bahsediyor. Kovuşturma aşamasında bu dijital materyaller incelenince bu dört programın kalıntısı bulunmuş. AYM, ‘bu kalıntılar delil değildir’ diyor. Ama en önemli kısmı, ‘programın indirildiği ve örgütsel saikle kullanıldığının net bir şekilde kanıtlanması gerekiyor’ kısmı. Sadece programın indirilmesi delil değildir dese bu teknik bir gerçekliği ortaya koymak olur. Çünkü bir programın kalıntısının sizin dijital materyallerinizde çıkması onu sizin indirdiğiniz anlamına gelmez. O kalıntı pek çok yerden gelmiş olabilir. Ama anayasa mahkemesi diyor ki ‘İndirildiğinin ve örgütsel saikle kullanıldığının kanıtlanması gerekir.” dedi.
Bazı yargılamalarda bu programların Bylock’la eş tutulduğu sorusunana ise Avukat Dulkadir, “Keşke ByLock için de böyle makul ve gerçekçi bir değerlendirme yapılsaydı. Pek çok insan mağdur olmazdı. Bu nedenle kararın en önemli kısmı bu. Zira tek itirafçı tanık beyanıyla tutuklama yapmak zaten yanlış bir şey. Tek itirafçı tanık beyanıyla mahkumiyet de verilmez. Yargıtay içtihatları da bu yönde. Programlarla ilgili kararı çok önemsiyorum ben” değerlendirmesinde bulunuyor.
“AYM’NİN BU KARARI İLE BYLOCK İÇTİHADI ARASINDA ÇELİŞKİ VAR ”
“Bu kararda dört programa ilişkin verilen karar ByLock için de emsal olabilir mi?” şeklindeki soruya ise Dulkadir, “Yok, bence olamaz. Oysa Bylock da sözü edilen programlarla ilgili bu karar verilirken Bylock kararı bu haliyle AYM içtihatlarında çelişkiye yol açmaktadır” karşılığını verdi.
Anılan dört programa ilişkin Yargıtay kararlarının da olmadığını kaydeden Dulkadir, “AYM’nin kararı makul bir karar. Bir dönüm noktası diyebileceğimiz bir şey değil. Programlar konusunda bir kafa karışıklığı vardı onu çözmüş oldu. Kafa karışıklığını netleştirdi” yorumunda bulunuyor.
AİHM, ‘İTİRAFÇI BEYANI SOMUT DELİLLERLE DESTEKLENSİN’ DİYOR AMA…
Avukat Dulkadir, tanık beyanıyla tutuklanmaya ilişkin olarak “Tanık olayına Avrupa İnsan Mahkemesi şöyle yaklaşıyor: Örgütlü suçlarda, bu bir suç örgütü de olabilir, büyük çaplı bir suç örgütü de olabilir. Uluslar arası çapta bir örgüt de olabilir, terör örgütü de olabilir. AİHM diyor ki örgütlü suçlarda itirafçı tanık beyanı her zaman delildir ve itirafçı tanık beyanını önemsiyor. Örgütlerin çözülebilmesi için, bu suçların mahiyetinin ortaya çıkarılabilmesi için itirafçı tanık beyanı olmazsa olmazdır diyor. Ama bu noktada çok dikkatli davranmak gerektiğini de vurguluyor. AİHM’in kriteri şu: İtirafçı tanık beyanının başkaca somut delillerle desteklenebilir olması. Aslında Anayasa Mahkemesi hala o noktada değil. Hala diyor ki ‘itirafçı somut şeyler söylesin’. O söyledikleri delillendirilebilir mi delillendirilemez mi onu çok tartışmıyor. AİHM’in çok gerisinden geliyor. Mahkemelerde itirafçı tanık beyanlarının başkaca somut delillerle desteklenmesi hususu pek tartışılmıyor. Bizim mahkemelerimizin genel olarak uygulaması birden çok itirafçı tanık varsa o kararı onama şeklinde oluyor. Onamaya gidiyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Zira AİHM’İn içtihadı da tam bu doğrultuda değil.”
Anayasa Mahkemesi, Bylock benzeri Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco’dan gibi programların dijital kalıntılarının suç delil olmadığına ve bu programların ‘örgütsel saikle’ kullanıldığının kanıtlanması gerektiğine karar verdi.
Kronos’tan Selahattin Sevi’nin haberine göre Anayasa Mahkemesi (AYM) Üsteğmen M.G’nin 15 Temmuz sonrası tanık beyanıyla tutuklanmasının hak ihlali olduğuna dair kararında Bylock benzeri Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco ilişkin önemli bir değerlendirmede bulundu. Mahkeme, bu programın indirildiği ve örgütsel saikle kullanıldığının net bir şekilde kanıtlanması gerektiğine hükmetti.
Kararı değerlendiren Avukat Gizay Dulkadir, AYM’nin bu karar ile Kakaotalk, Coverme, Threma, Coco programlarının “kalıntılarının” dijital materyallerde bulunmasının, programın yüklendiğine ve örgütsel amaçla kullanıldığına ilişkin kesin delil olamayacağını tespit ettiğini söyledi.
Kronos’a konuşan Avukat Dulkadir, “Kararda tek itirafçı beyanıyla tutuklanmış asker. Başvurucu hakkında beraat kararı verilmiş daha sonra ama başvuru ilk tutuklama kararına karşı yapılmış. Anayasa Mahkemesi de itirafçı tanık beyanının örgütsel bağlantıyı somut vak’alarla ortaya koyamadığını, dolayısıyla kişisel tahmin değerlendirme mahiyetinde olduğunu söylüyor. İtirafçı tanıklarla ilgili yapılan değerlendirme yani ‘örgütsel bağlantıyı somut olgulara, vak’alara dayanmalıdır, kişisel tahminlerde bulunmamalıdır’ ifadesi aslında geçmişten beri kullanılan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Anayasa Mahkemesi’ne kazandırılmış bir içtihat.” değerlendirmesinde bulunuyor.
“DİJİTAL MATERYALLERDE KALINTISI ÇIKMASINA RAĞMEN ‘BU DÖRT PROGRAM DELİL DEĞİLDİR’ DİYOR”
Dulkadir, “Dört programdan, Kakaotalk, Coverme, Threma ve Coco’dan bahsediyor. Kovuşturma aşamasında bu dijital materyaller incelenince bu dört programın kalıntısı bulunmuş. AYM, ‘bu kalıntılar delil değildir’ diyor. Ama en önemli kısmı, ‘programın indirildiği ve örgütsel saikle kullanıldığının net bir şekilde kanıtlanması gerekiyor’ kısmı. Sadece programın indirilmesi delil değildir dese bu teknik bir gerçekliği ortaya koymak olur. Çünkü bir programın kalıntısının sizin dijital materyallerinizde çıkması onu sizin indirdiğiniz anlamına gelmez. O kalıntı pek çok yerden gelmiş olabilir. Ama anayasa mahkemesi diyor ki ‘İndirildiğinin ve örgütsel saikle kullanıldığının kanıtlanması gerekir.” dedi.
Bazı yargılamalarda bu programların Bylock’la eş tutulduğu sorusunana ise Avukat Dulkadir, “Keşke ByLock için de böyle makul ve gerçekçi bir değerlendirme yapılsaydı. Pek çok insan mağdur olmazdı. Bu nedenle kararın en önemli kısmı bu. Zira tek itirafçı tanık beyanıyla tutuklama yapmak zaten yanlış bir şey. Tek itirafçı tanık beyanıyla mahkumiyet de verilmez. Yargıtay içtihatları da bu yönde. Programlarla ilgili kararı çok önemsiyorum ben” değerlendirmesinde bulunuyor.
“AYM’NİN BU KARARI İLE BYLOCK İÇTİHADI ARASINDA ÇELİŞKİ VAR ”
“Bu kararda dört programa ilişkin verilen karar ByLock için de emsal olabilir mi?” şeklindeki soruya ise Dulkadir, “Yok, bence olamaz. Oysa Bylock da sözü edilen programlarla ilgili bu karar verilirken Bylock kararı bu haliyle AYM içtihatlarında çelişkiye yol açmaktadır” karşılığını verdi.
Anılan dört programa ilişkin Yargıtay kararlarının da olmadığını kaydeden Dulkadir, “AYM’nin kararı makul bir karar. Bir dönüm noktası diyebileceğimiz bir şey değil. Programlar konusunda bir kafa karışıklığı vardı onu çözmüş oldu. Kafa karışıklığını netleştirdi” yorumunda bulunuyor.
AİHM, ‘İTİRAFÇI BEYANI SOMUT DELİLLERLE DESTEKLENSİN’ DİYOR AMA…
Avukat Dulkadir, tanık beyanıyla tutuklanmaya ilişkin olarak “Tanık olayına Avrupa İnsan Mahkemesi şöyle yaklaşıyor: Örgütlü suçlarda, bu bir suç örgütü de olabilir, büyük çaplı bir suç örgütü de olabilir. Uluslar arası çapta bir örgüt de olabilir, terör örgütü de olabilir. AİHM diyor ki örgütlü suçlarda itirafçı tanık beyanı her zaman delildir ve itirafçı tanık beyanını önemsiyor. Örgütlerin çözülebilmesi için, bu suçların mahiyetinin ortaya çıkarılabilmesi için itirafçı tanık beyanı olmazsa olmazdır diyor. Ama bu noktada çok dikkatli davranmak gerektiğini de vurguluyor. AİHM’in kriteri şu: İtirafçı tanık beyanının başkaca somut delillerle desteklenebilir olması. Aslında Anayasa Mahkemesi hala o noktada değil. Hala diyor ki ‘itirafçı somut şeyler söylesin’. O söyledikleri delillendirilebilir mi delillendirilemez mi onu çok tartışmıyor. AİHM’in çok gerisinden geliyor. Mahkemelerde itirafçı tanık beyanlarının başkaca somut delillerle desteklenmesi hususu pek tartışılmıyor. Bizim mahkemelerimizin genel olarak uygulaması birden çok itirafçı tanık varsa o kararı onama şeklinde oluyor. Onamaya gidiyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Zira AİHM’İn içtihadı da tam bu doğrultuda değil.”