“Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği müsamaha hak ihlallerinin artmasına neden oluyor”
Referandumun güvenliği için uluslar arası heyetleri Türkiye’ye davet edeceklerini kaydeden Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK’lere karşı çıkması gerektiğini ifade etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, basın mensupları ile Cezayir Toplantı Salonu’nda kahvaltıda bir araya geldi.
İHD yöneticileri, kahvaltının ardından basın mensuplarına, Türkiye’de yaşanan insan hak ihlalleri ve referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’nin bulunduğu ortamı “otokrasi” şeklinde tanımlayarak, Türkiye’nin fiili başkanlık altında yönetildiğini söyledi. Türkiye’nin şuanda Anayasa dışı bir yönetim modeli ile yönetildiğini dile getiren Türkdoğan, “Bu aslında demokrasinin rafa kaldırıldığını gösteriyor. İnsan hakları ortamının en kötü döneminin yaşandığı dönemden geçiyoruz. Demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede asla olmaması gereken gelişmelerle karşı karşıyayız” dedi.
‘AVRUPA KONSEYİ KHK’LERE KARŞI ÇIKMALI’
“Geldiğimiz aşamada OHAL yönetimi altındayız. Oldukça hukuk dışı. KHK ile bizim ceza ve disiplin mevzuatımızda olmayan tanımlamalar getirildi. Siyasal iktidar hangi çevreyi nasıl nitelendirmek istiyorsa nitelendirebilir” diyen Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK’lere karşı çıkması gerektiğini söyledi. Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği bu müsamahanın hak ihlallerinin artmasına neden olduğunu söyledi.
‘5 BİNE YAKIN SİYASETÇİ TUTUKLU’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) yönelik gözaltı ve tutuklamalara da dikkat çeken Türkdoğan, “5 bine yakın siyasetçinin tutuklandığı bir ortamdayız. Türkiye’de eğer iktidardaki partiden yanaysanız halk iradesi var ama muhaliften yanaysanız halk iradesi yok. Yani, Kürdün iradesi geçersiz ama AK Parti’ye oy verenlerin iradesi geçerli” diyerek, Kürt siyasetçilerin üzerindeki baskıların kaldırılması gerektiğini kaydetti.
‘REFERANDUM İÇİN ULUSLAR ARASI HEYETLERİ DAVET EDECEĞİZ’
Referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Türkdoğan, şimdiden çok ciddi “güvenlik” tedbirleri altında polis ve asker yığınağın çevrildiği bir ortamda referandumun yapılacağının ön görüldüğünü aktardı. Bu aşrı tedbirlerin tahrik edici olabileceği uyarısında bulunan Türkdoğan, referandum günü dernek olarak şube ve temsilciliklerinin olduğu yerlerde seçim gözlemciliği gerçekleştireceklerini ve uluslararası heyetleri davet edeceklerini dile getirdi.
Seçim sürecinin gözlenmesi gerektiğini vurgulayan Türkdoğan, “ Bizim istediğimiz sandık güvenliğinin olduğu bir ortamda referandumun gerçekleşmesi ve STK’ların önündeki seçim gözlemcilik engelinin kaldırılmasıdır” dedi.
‘MİLİTARİZMİN BU KADAR YAYGIN OLDUĞU BİR DÖNEM GÖRMEDİM’
İHDE Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine işaret etti. Cezaevlerinde yoğun hak ihlallerinin yaşandığını dile getiren Keskin, “Özellikle, kadın mahpusların koğuşlarına kamera yerleştiriliyor, özel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar” diye kaydetti. Gülen cemaati soruşturması gerekçesi ile tutuklanan gazetecilerin avukat görüş hakkının son derece sınırlı olduğunu söyleyen Keskin, tutuklu gazeteci Nazlı Ilıcak ile görüşme taleplerinin reddedildiğini belirtti. Türkiye’nin en temel probleminin militarizm olduğunu ifade eden Keskin, şöyle devam etti: “Militarizm, askerin iktidarda olması anlamına gelmiyor. Yaşamın her alanında da örgütlenmiş anlamına geliyor. Şu ana kadar militarizmin bu kadar toplumda yaygın olduğu bir dönem göremedim.”
“Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği müsamaha hak ihlallerinin artmasına neden oluyor”
Referandumun güvenliği için uluslar arası heyetleri Türkiye’ye davet edeceklerini kaydeden Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK’lere karşı çıkması gerektiğini ifade etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, basın mensupları ile Cezayir Toplantı Salonu’nda kahvaltıda bir araya geldi.
İHD yöneticileri, kahvaltının ardından basın mensuplarına, Türkiye’de yaşanan insan hak ihlalleri ve referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’nin bulunduğu ortamı “otokrasi” şeklinde tanımlayarak, Türkiye’nin fiili başkanlık altında yönetildiğini söyledi. Türkiye’nin şuanda Anayasa dışı bir yönetim modeli ile yönetildiğini dile getiren Türkdoğan, “Bu aslında demokrasinin rafa kaldırıldığını gösteriyor. İnsan hakları ortamının en kötü döneminin yaşandığı dönemden geçiyoruz. Demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede asla olmaması gereken gelişmelerle karşı karşıyayız” dedi.
‘AVRUPA KONSEYİ KHK’LERE KARŞI ÇIKMALI’
“Geldiğimiz aşamada OHAL yönetimi altındayız. Oldukça hukuk dışı. KHK ile bizim ceza ve disiplin mevzuatımızda olmayan tanımlamalar getirildi. Siyasal iktidar hangi çevreyi nasıl nitelendirmek istiyorsa nitelendirebilir” diyen Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK’lere karşı çıkması gerektiğini söyledi. Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği bu müsamahanın hak ihlallerinin artmasına neden olduğunu söyledi.
‘5 BİNE YAKIN SİYASETÇİ TUTUKLU’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) yönelik gözaltı ve tutuklamalara da dikkat çeken Türkdoğan, “5 bine yakın siyasetçinin tutuklandığı bir ortamdayız. Türkiye’de eğer iktidardaki partiden yanaysanız halk iradesi var ama muhaliften yanaysanız halk iradesi yok. Yani, Kürdün iradesi geçersiz ama AK Parti’ye oy verenlerin iradesi geçerli” diyerek, Kürt siyasetçilerin üzerindeki baskıların kaldırılması gerektiğini kaydetti.
‘REFERANDUM İÇİN ULUSLAR ARASI HEYETLERİ DAVET EDECEĞİZ’
Referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Türkdoğan, şimdiden çok ciddi “güvenlik” tedbirleri altında polis ve asker yığınağın çevrildiği bir ortamda referandumun yapılacağının ön görüldüğünü aktardı. Bu aşrı tedbirlerin tahrik edici olabileceği uyarısında bulunan Türkdoğan, referandum günü dernek olarak şube ve temsilciliklerinin olduğu yerlerde seçim gözlemciliği gerçekleştireceklerini ve uluslararası heyetleri davet edeceklerini dile getirdi.
Seçim sürecinin gözlenmesi gerektiğini vurgulayan Türkdoğan, “ Bizim istediğimiz sandık güvenliğinin olduğu bir ortamda referandumun gerçekleşmesi ve STK’ların önündeki seçim gözlemcilik engelinin kaldırılmasıdır” dedi.
‘MİLİTARİZMİN BU KADAR YAYGIN OLDUĞU BİR DÖNEM GÖRMEDİM’
İHDE Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine işaret etti. Cezaevlerinde yoğun hak ihlallerinin yaşandığını dile getiren Keskin, “Özellikle, kadın mahpusların koğuşlarına kamera yerleştiriliyor, özel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar” diye kaydetti. Gülen cemaati soruşturması gerekçesi ile tutuklanan gazetecilerin avukat görüş hakkının son derece sınırlı olduğunu söyleyen Keskin, tutuklu gazeteci Nazlı Ilıcak ile görüşme taleplerinin reddedildiğini belirtti. Türkiye’nin en temel probleminin militarizm olduğunu ifade eden Keskin, şöyle devam etti: “Militarizm, askerin iktidarda olması anlamına gelmiyor. Yaşamın her alanında da örgütlenmiş anlamına geliyor. Şu ana kadar militarizmin bu kadar toplumda yaygın olduğu bir dönem göremedim.”
“Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği müsamaha hak ihlallerinin artmasına neden oluyor”
Referandumun güvenliği için uluslar arası heyetleri Türkiye’ye davet edeceklerini kaydeden Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK’lere karşı çıkması gerektiğini ifade etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, basın mensupları ile Cezayir Toplantı Salonu’nda kahvaltıda bir araya geldi.
İHD yöneticileri, kahvaltının ardından basın mensuplarına, Türkiye’de yaşanan insan hak ihlalleri ve referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’nin bulunduğu ortamı “otokrasi” şeklinde tanımlayarak, Türkiye’nin fiili başkanlık altında yönetildiğini söyledi. Türkiye’nin şuanda Anayasa dışı bir yönetim modeli ile yönetildiğini dile getiren Türkdoğan, “Bu aslında demokrasinin rafa kaldırıldığını gösteriyor. İnsan hakları ortamının en kötü döneminin yaşandığı dönemden geçiyoruz. Demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede asla olmaması gereken gelişmelerle karşı karşıyayız” dedi.
‘AVRUPA KONSEYİ KHK’LERE KARŞI ÇIKMALI’
“Geldiğimiz aşamada OHAL yönetimi altındayız. Oldukça hukuk dışı. KHK ile bizim ceza ve disiplin mevzuatımızda olmayan tanımlamalar getirildi. Siyasal iktidar hangi çevreyi nasıl nitelendirmek istiyorsa nitelendirebilir” diyen Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK’lere karşı çıkması gerektiğini söyledi. Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği bu müsamahanın hak ihlallerinin artmasına neden olduğunu söyledi.
‘5 BİNE YAKIN SİYASETÇİ TUTUKLU’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) yönelik gözaltı ve tutuklamalara da dikkat çeken Türkdoğan, “5 bine yakın siyasetçinin tutuklandığı bir ortamdayız. Türkiye’de eğer iktidardaki partiden yanaysanız halk iradesi var ama muhaliften yanaysanız halk iradesi yok. Yani, Kürdün iradesi geçersiz ama AK Parti’ye oy verenlerin iradesi geçerli” diyerek, Kürt siyasetçilerin üzerindeki baskıların kaldırılması gerektiğini kaydetti.
‘REFERANDUM İÇİN ULUSLAR ARASI HEYETLERİ DAVET EDECEĞİZ’
Referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Türkdoğan, şimdiden çok ciddi “güvenlik” tedbirleri altında polis ve asker yığınağın çevrildiği bir ortamda referandumun yapılacağının ön görüldüğünü aktardı. Bu aşrı tedbirlerin tahrik edici olabileceği uyarısında bulunan Türkdoğan, referandum günü dernek olarak şube ve temsilciliklerinin olduğu yerlerde seçim gözlemciliği gerçekleştireceklerini ve uluslararası heyetleri davet edeceklerini dile getirdi.
Seçim sürecinin gözlenmesi gerektiğini vurgulayan Türkdoğan, “ Bizim istediğimiz sandık güvenliğinin olduğu bir ortamda referandumun gerçekleşmesi ve STK’ların önündeki seçim gözlemcilik engelinin kaldırılmasıdır” dedi.
‘MİLİTARİZMİN BU KADAR YAYGIN OLDUĞU BİR DÖNEM GÖRMEDİM’
İHDE Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine işaret etti. Cezaevlerinde yoğun hak ihlallerinin yaşandığını dile getiren Keskin, “Özellikle, kadın mahpusların koğuşlarına kamera yerleştiriliyor, özel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar” diye kaydetti. Gülen cemaati soruşturması gerekçesi ile tutuklanan gazetecilerin avukat görüş hakkının son derece sınırlı olduğunu söyleyen Keskin, tutuklu gazeteci Nazlı Ilıcak ile görüşme taleplerinin reddedildiğini belirtti. Türkiye’nin en temel probleminin militarizm olduğunu ifade eden Keskin, şöyle devam etti: “Militarizm, askerin iktidarda olması anlamına gelmiyor. Yaşamın her alanında da örgütlenmiş anlamına geliyor. Şu ana kadar militarizmin bu kadar toplumda yaygın olduğu bir dönem göremedim.”
“Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği müsamaha hak ihlallerinin artmasına neden oluyor”
Referandumun güvenliği için uluslar arası heyetleri Türkiye’ye davet edeceklerini kaydeden Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK’lere karşı çıkması gerektiğini ifade etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, basın mensupları ile Cezayir Toplantı Salonu’nda kahvaltıda bir araya geldi.
İHD yöneticileri, kahvaltının ardından basın mensuplarına, Türkiye’de yaşanan insan hak ihlalleri ve referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’nin bulunduğu ortamı “otokrasi” şeklinde tanımlayarak, Türkiye’nin fiili başkanlık altında yönetildiğini söyledi. Türkiye’nin şuanda Anayasa dışı bir yönetim modeli ile yönetildiğini dile getiren Türkdoğan, “Bu aslında demokrasinin rafa kaldırıldığını gösteriyor. İnsan hakları ortamının en kötü döneminin yaşandığı dönemden geçiyoruz. Demokratik olduğunu iddia eden bir ülkede asla olmaması gereken gelişmelerle karşı karşıyayız” dedi.
‘AVRUPA KONSEYİ KHK’LERE KARŞI ÇIKMALI’
“Geldiğimiz aşamada OHAL yönetimi altındayız. Oldukça hukuk dışı. KHK ile bizim ceza ve disiplin mevzuatımızda olmayan tanımlamalar getirildi. Siyasal iktidar hangi çevreyi nasıl nitelendirmek istiyorsa nitelendirebilir” diyen Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin bu KHK’lere karşı çıkması gerektiğini söyledi. Türkdoğan, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’ye gösterdiği bu müsamahanın hak ihlallerinin artmasına neden olduğunu söyledi.
‘5 BİNE YAKIN SİYASETÇİ TUTUKLU’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) yönelik gözaltı ve tutuklamalara da dikkat çeken Türkdoğan, “5 bine yakın siyasetçinin tutuklandığı bir ortamdayız. Türkiye’de eğer iktidardaki partiden yanaysanız halk iradesi var ama muhaliften yanaysanız halk iradesi yok. Yani, Kürdün iradesi geçersiz ama AK Parti’ye oy verenlerin iradesi geçerli” diyerek, Kürt siyasetçilerin üzerindeki baskıların kaldırılması gerektiğini kaydetti.
‘REFERANDUM İÇİN ULUSLAR ARASI HEYETLERİ DAVET EDECEĞİZ’
Referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Türkdoğan, şimdiden çok ciddi “güvenlik” tedbirleri altında polis ve asker yığınağın çevrildiği bir ortamda referandumun yapılacağının ön görüldüğünü aktardı. Bu aşrı tedbirlerin tahrik edici olabileceği uyarısında bulunan Türkdoğan, referandum günü dernek olarak şube ve temsilciliklerinin olduğu yerlerde seçim gözlemciliği gerçekleştireceklerini ve uluslararası heyetleri davet edeceklerini dile getirdi.
Seçim sürecinin gözlenmesi gerektiğini vurgulayan Türkdoğan, “ Bizim istediğimiz sandık güvenliğinin olduğu bir ortamda referandumun gerçekleşmesi ve STK’ların önündeki seçim gözlemcilik engelinin kaldırılmasıdır” dedi.
‘MİLİTARİZMİN BU KADAR YAYGIN OLDUĞU BİR DÖNEM GÖRMEDİM’
İHDE Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise, cezaevinde yaşanan hak ihlallerine işaret etti. Cezaevlerinde yoğun hak ihlallerinin yaşandığını dile getiren Keskin, “Özellikle, kadın mahpusların koğuşlarına kamera yerleştiriliyor, özel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar” diye kaydetti. Gülen cemaati soruşturması gerekçesi ile tutuklanan gazetecilerin avukat görüş hakkının son derece sınırlı olduğunu söyleyen Keskin, tutuklu gazeteci Nazlı Ilıcak ile görüşme taleplerinin reddedildiğini belirtti. Türkiye’nin en temel probleminin militarizm olduğunu ifade eden Keskin, şöyle devam etti: “Militarizm, askerin iktidarda olması anlamına gelmiyor. Yaşamın her alanında da örgütlenmiş anlamına geliyor. Şu ana kadar militarizmin bu kadar toplumda yaygın olduğu bir dönem göremedim.”