İnsan Hakları Kuruluşu AST (Advocates of Silenced Turkey), Türkiye’de sistematik işkence suçunun faillerini raporlarla deşifre etmeye devam ediyor.
“İşkenceciler” başlıklı, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan raporlar serisinin ikincisi ile toplam 108 kamu görevlisi, isim isim, 26 Haziran pazar günü YouTube üzerinden yayınlanan sanal protestoda açıklandı. 21 bin tekil kullanıcı tarafından izlenen protesto, Türkiye’deki insanlık dışı uygulamaların bir an önce durdurulması için dünyanın muhtelif yerlerinden yükselen çağrılara mikrofon uzattı.
YouTube yayınında, kendisi de işkence mağduru olan eski Uruguay Başkanı Jose Mujica, Honduras’ın eski başkanı Lorena Herrera De Enamorado, PEN International Başkanı Gabriel Seisdedos ve New York Eyaleti Senatörü Phil Boyle gibi önemli isimler, işkencenin büyük bir insanlık suçu olduğunu vurgulayarak, Türkiye’deki işkencelerin bir an önce durdurulması çağrısında bulundu. Benzeri şekilde, aralarında American Kurdish Information Network’ten aktivist Kani Xulam, yönetmen Jorgen Lorentzen, gazeteciler Bülent Keneş, Bülent Ceyhan ve Bill Tammeus, University of St. Mary’de felsefe profesörü Jude Huntz, Abraham’s Table of Long Island’dan Steve Steinig ve Pastor Chuck Rolen’ın bulunduğu 45 isim video mesajlar yoluyla Türkiye’deki işkence uygulamalarına yönelik protestoya destek verdi.
CEZAEVİNDE İŞKENCE, TECAVÜZ VE ŞÜPHELİ ÖLÜMLER
Sanal protesto ile birlikte yayınlanan ikinci rapor, Türkiye’de işkence ve kötü muamele üzerine bir süredir araştırmalar yapan Araştırmacı gazeteci Bülent Ceyhan’ın imzasını taşıyor. Rapor, ilki gibi, mağdurlarla yapılan mülakatlara, resmi ifade tutanaklarına, mahkeme kararlarına, sağlık raporlarına ve suç duyurularına dayanarak işkencecileri isim isim tespit etti. İşkenceci profillerini ve eylemlerini ayrıntılarıyla kaydetti. Daha önce hazırlanan işkence raporunda olduğu gibi, gözaltında, cezaevlerinde ve kaçırılmak suretiyle yasadışı sorgu altında işkence gören mağdurların yaşadıkları belgeleriyle ortaya konuldu. İlk rapor gibi yeni rapor da BM İşkence Komisyonu’na ve İnsan Hakları Komisyonu’na iletilecek ve sorumlular hakkında işlem yapılması için teşebbüsler de bulunulacak. AST özellikle işkence suçuna karışan kamu görevlilerinin hukuk önünde cezalandırılmaları için çaba göstereceğine dair önceki taahhüdünü yineliyor. Bu doğrultuda vakit geçirmeden, yeni işkence vakalarını kayıt altına almak ve işkence karşıtı bilinci canlı tutmak adına üçüncü raporun hazırlıklarına girişildi.
“İşkenceciler 2” raporunda, işkence suçunu bizzat işleyenlerin yanı sıra, bu suçun talimatını veren, yargıda ve güvenlik teşkilatındaki konumlarını kullanarak suçu gizleyen, adli sağlık kontrollerinde kasıtlı olarak işkence izlerini raporlamaktan kaçınan, tutuklu ve mahkumların tedavi hakkını engelleyen ve siyasi gücünü kullanarak işkence suçunun sistematik hale gelmesini sağlayan isimlerin eylemlerine yer verildi.
ANAYASA MAHKEMESİ VE TBMM GÜNDEMİNE DE GİREN VAKALAR
Raporda işkence ve kötü muamele kurbanı bazı isimlerin maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalara yer veriliyor. Bunların bazılarının açıkça canlı yayınlarda teşhir edilecek kadar pervasızca uygulandığına dikkat çekiliyor. Örneğin, Türk-Kırgız Sapat Okulları Başkanı Orhan İnandı’nın, MİT tarafından Kırgızistan’dan kaçırılması sonucu yaşananlar, kolunun üç yerden kırılması ve işkence altında 37 gün boyunca gayri resmi bir şekilde sorgulanması raporda resmi belgelere ve ifadelere dayanılarak anlatılıyor. 5 Temmuz 2021 tarihinde basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İnandı’ya yönelik yasadışı kaçırma, sorgulama ve kötü muamele eylemiyle ilgili olarak, Milli İstihbarat Teşkilatı’nı kutlamasına, İnandı’nın kırık koluyla ayakta zor durduğu görüntüler eşliğinde, bu insanlık dışı eylemi övgüyle anlatmasına vurgu yapılıyor.
Bir başka vakada Anayasa Mahkemesi’nin, Ahmet Aşık isimli kurbanın işkenceye uğradığını teyit eden kararına atıfta bulunuluyor. AYM, cinsel saldırı ve işkence suçlarıyla ilgili polislerin yargılanmasına hükmetmişti. Dava dosyasına yer veren rapor, Aşık’ı sorgulayan ve yargılayan yargı mensuplarının işkence suçunu örtme çabasıyla ilgili tespitleri mercek altına alıyor.
Raporda, gözaltındaki zanlılara tecavüz ettiği tespit edilen polis memuru Barış Çelik, Mümin Tamer Yörükçe gibi isimler deşifre edilirken Elif Uzun Sümercan ve Ayşe Yalçın gibi kadın işkencecilerin profiline de yer veriliyor. Raporda işkence suçunun işlendiği yönündeki farklı kurumların tespitlerine rağmen, raporlarında işkence izlerine yar vermeyen ve bu suçu örtmeye çalışan çok sayıda doktorla ilgili tespitler bulunuyor.
Mahkeme tutanaklarında yer bulan mağdur ifadelerine dayanılarak, Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın işkenceyi gördüğü halde engellemek yerine görmezden geldiği ve bu suçun işlenmesini teşvik ettiği anlatılıyor.
Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde cinsel saldırıya, işkenceye maruz kalan ve yaşadıklarını mektuplarla dile getiren Garibe Gezer’in cezaevindeki tek kişilik hücresinde şüpheli ölümüyle ilgili detaylar da raporda geniş olarak anlatılan vakalardan. Ferhan Yılmaz’ın hastanede işkenceden tanınmayacak hale gelmiş görüntülerine rağmen, cezaevinin onun doğal sebeplerle öldüğü açıklamasıyla işkenceyi nasıl örtbas etmeye çalıştıklarına dikkat çekiliyor.
Tek kişilik hücre işkencesine maruz bırakılan ve tedavisi engellenen tutuklu komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu’nun, Gümüşhane Cezaevi’nde, tedavisinin nasıl engellendiği ve böylece nasıl ölüme yollandığı, sorumlularıyla birlikte detaylı bir şekilde anlatılıyor. Plastik sandalyede ölü bulunan Kabakçıoğlu’nun mektupları yaşadığı sürece ışık tutuyor.
İŞKENCECİLERE “CEZASIZLIK” SONA ERMELİ
Haklarında dava açılan işkencecilerin cezasızlıkla, hatta terfilerle ödüllendirilmesi ve görevlerine devam etmeleri mağdurların hukuki haklarını kullanmaktan vazgeçmesiyle sonuçlanıyor. Türkiye’de işkencenin sistematik olarak uygulanması cezasızlık, denetimsizlik ve yargının bağımsızlığını yitirmesinin bir sonucu olarak gösteriliyor. AST, mağdurlara kimlik bilgilerinin saklı kalacağı güvencesini vererek rapora katkıda bulunma çağrısında bulunuyor.
İnsan Hakları Kuruluşu AST (Advocates of Silenced Turkey), Türkiye’de sistematik işkence suçunun faillerini raporlarla deşifre etmeye devam ediyor.
“İşkenceciler” başlıklı, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan raporlar serisinin ikincisi ile toplam 108 kamu görevlisi, isim isim, 26 Haziran pazar günü YouTube üzerinden yayınlanan sanal protestoda açıklandı. 21 bin tekil kullanıcı tarafından izlenen protesto, Türkiye’deki insanlık dışı uygulamaların bir an önce durdurulması için dünyanın muhtelif yerlerinden yükselen çağrılara mikrofon uzattı.
YouTube yayınında, kendisi de işkence mağduru olan eski Uruguay Başkanı Jose Mujica, Honduras’ın eski başkanı Lorena Herrera De Enamorado, PEN International Başkanı Gabriel Seisdedos ve New York Eyaleti Senatörü Phil Boyle gibi önemli isimler, işkencenin büyük bir insanlık suçu olduğunu vurgulayarak, Türkiye’deki işkencelerin bir an önce durdurulması çağrısında bulundu. Benzeri şekilde, aralarında American Kurdish Information Network’ten aktivist Kani Xulam, yönetmen Jorgen Lorentzen, gazeteciler Bülent Keneş, Bülent Ceyhan ve Bill Tammeus, University of St. Mary’de felsefe profesörü Jude Huntz, Abraham’s Table of Long Island’dan Steve Steinig ve Pastor Chuck Rolen’ın bulunduğu 45 isim video mesajlar yoluyla Türkiye’deki işkence uygulamalarına yönelik protestoya destek verdi.
CEZAEVİNDE İŞKENCE, TECAVÜZ VE ŞÜPHELİ ÖLÜMLER
Sanal protesto ile birlikte yayınlanan ikinci rapor, Türkiye’de işkence ve kötü muamele üzerine bir süredir araştırmalar yapan Araştırmacı gazeteci Bülent Ceyhan’ın imzasını taşıyor. Rapor, ilki gibi, mağdurlarla yapılan mülakatlara, resmi ifade tutanaklarına, mahkeme kararlarına, sağlık raporlarına ve suç duyurularına dayanarak işkencecileri isim isim tespit etti. İşkenceci profillerini ve eylemlerini ayrıntılarıyla kaydetti. Daha önce hazırlanan işkence raporunda olduğu gibi, gözaltında, cezaevlerinde ve kaçırılmak suretiyle yasadışı sorgu altında işkence gören mağdurların yaşadıkları belgeleriyle ortaya konuldu. İlk rapor gibi yeni rapor da BM İşkence Komisyonu’na ve İnsan Hakları Komisyonu’na iletilecek ve sorumlular hakkında işlem yapılması için teşebbüsler de bulunulacak. AST özellikle işkence suçuna karışan kamu görevlilerinin hukuk önünde cezalandırılmaları için çaba göstereceğine dair önceki taahhüdünü yineliyor. Bu doğrultuda vakit geçirmeden, yeni işkence vakalarını kayıt altına almak ve işkence karşıtı bilinci canlı tutmak adına üçüncü raporun hazırlıklarına girişildi.
“İşkenceciler 2” raporunda, işkence suçunu bizzat işleyenlerin yanı sıra, bu suçun talimatını veren, yargıda ve güvenlik teşkilatındaki konumlarını kullanarak suçu gizleyen, adli sağlık kontrollerinde kasıtlı olarak işkence izlerini raporlamaktan kaçınan, tutuklu ve mahkumların tedavi hakkını engelleyen ve siyasi gücünü kullanarak işkence suçunun sistematik hale gelmesini sağlayan isimlerin eylemlerine yer verildi.
ANAYASA MAHKEMESİ VE TBMM GÜNDEMİNE DE GİREN VAKALAR
Raporda işkence ve kötü muamele kurbanı bazı isimlerin maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalara yer veriliyor. Bunların bazılarının açıkça canlı yayınlarda teşhir edilecek kadar pervasızca uygulandığına dikkat çekiliyor. Örneğin, Türk-Kırgız Sapat Okulları Başkanı Orhan İnandı’nın, MİT tarafından Kırgızistan’dan kaçırılması sonucu yaşananlar, kolunun üç yerden kırılması ve işkence altında 37 gün boyunca gayri resmi bir şekilde sorgulanması raporda resmi belgelere ve ifadelere dayanılarak anlatılıyor. 5 Temmuz 2021 tarihinde basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İnandı’ya yönelik yasadışı kaçırma, sorgulama ve kötü muamele eylemiyle ilgili olarak, Milli İstihbarat Teşkilatı’nı kutlamasına, İnandı’nın kırık koluyla ayakta zor durduğu görüntüler eşliğinde, bu insanlık dışı eylemi övgüyle anlatmasına vurgu yapılıyor.
Bir başka vakada Anayasa Mahkemesi’nin, Ahmet Aşık isimli kurbanın işkenceye uğradığını teyit eden kararına atıfta bulunuluyor. AYM, cinsel saldırı ve işkence suçlarıyla ilgili polislerin yargılanmasına hükmetmişti. Dava dosyasına yer veren rapor, Aşık’ı sorgulayan ve yargılayan yargı mensuplarının işkence suçunu örtme çabasıyla ilgili tespitleri mercek altına alıyor.
Raporda, gözaltındaki zanlılara tecavüz ettiği tespit edilen polis memuru Barış Çelik, Mümin Tamer Yörükçe gibi isimler deşifre edilirken Elif Uzun Sümercan ve Ayşe Yalçın gibi kadın işkencecilerin profiline de yer veriliyor. Raporda işkence suçunun işlendiği yönündeki farklı kurumların tespitlerine rağmen, raporlarında işkence izlerine yar vermeyen ve bu suçu örtmeye çalışan çok sayıda doktorla ilgili tespitler bulunuyor.
Mahkeme tutanaklarında yer bulan mağdur ifadelerine dayanılarak, Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın işkenceyi gördüğü halde engellemek yerine görmezden geldiği ve bu suçun işlenmesini teşvik ettiği anlatılıyor.
Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde cinsel saldırıya, işkenceye maruz kalan ve yaşadıklarını mektuplarla dile getiren Garibe Gezer’in cezaevindeki tek kişilik hücresinde şüpheli ölümüyle ilgili detaylar da raporda geniş olarak anlatılan vakalardan. Ferhan Yılmaz’ın hastanede işkenceden tanınmayacak hale gelmiş görüntülerine rağmen, cezaevinin onun doğal sebeplerle öldüğü açıklamasıyla işkenceyi nasıl örtbas etmeye çalıştıklarına dikkat çekiliyor.
Tek kişilik hücre işkencesine maruz bırakılan ve tedavisi engellenen tutuklu komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu’nun, Gümüşhane Cezaevi’nde, tedavisinin nasıl engellendiği ve böylece nasıl ölüme yollandığı, sorumlularıyla birlikte detaylı bir şekilde anlatılıyor. Plastik sandalyede ölü bulunan Kabakçıoğlu’nun mektupları yaşadığı sürece ışık tutuyor.
İŞKENCECİLERE “CEZASIZLIK” SONA ERMELİ
Haklarında dava açılan işkencecilerin cezasızlıkla, hatta terfilerle ödüllendirilmesi ve görevlerine devam etmeleri mağdurların hukuki haklarını kullanmaktan vazgeçmesiyle sonuçlanıyor. Türkiye’de işkencenin sistematik olarak uygulanması cezasızlık, denetimsizlik ve yargının bağımsızlığını yitirmesinin bir sonucu olarak gösteriliyor. AST, mağdurlara kimlik bilgilerinin saklı kalacağı güvencesini vererek rapora katkıda bulunma çağrısında bulunuyor.
İnsan Hakları Kuruluşu AST (Advocates of Silenced Turkey), Türkiye’de sistematik işkence suçunun faillerini raporlarla deşifre etmeye devam ediyor.
“İşkenceciler” başlıklı, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan raporlar serisinin ikincisi ile toplam 108 kamu görevlisi, isim isim, 26 Haziran pazar günü YouTube üzerinden yayınlanan sanal protestoda açıklandı. 21 bin tekil kullanıcı tarafından izlenen protesto, Türkiye’deki insanlık dışı uygulamaların bir an önce durdurulması için dünyanın muhtelif yerlerinden yükselen çağrılara mikrofon uzattı.
YouTube yayınında, kendisi de işkence mağduru olan eski Uruguay Başkanı Jose Mujica, Honduras’ın eski başkanı Lorena Herrera De Enamorado, PEN International Başkanı Gabriel Seisdedos ve New York Eyaleti Senatörü Phil Boyle gibi önemli isimler, işkencenin büyük bir insanlık suçu olduğunu vurgulayarak, Türkiye’deki işkencelerin bir an önce durdurulması çağrısında bulundu. Benzeri şekilde, aralarında American Kurdish Information Network’ten aktivist Kani Xulam, yönetmen Jorgen Lorentzen, gazeteciler Bülent Keneş, Bülent Ceyhan ve Bill Tammeus, University of St. Mary’de felsefe profesörü Jude Huntz, Abraham’s Table of Long Island’dan Steve Steinig ve Pastor Chuck Rolen’ın bulunduğu 45 isim video mesajlar yoluyla Türkiye’deki işkence uygulamalarına yönelik protestoya destek verdi.
CEZAEVİNDE İŞKENCE, TECAVÜZ VE ŞÜPHELİ ÖLÜMLER
Sanal protesto ile birlikte yayınlanan ikinci rapor, Türkiye’de işkence ve kötü muamele üzerine bir süredir araştırmalar yapan Araştırmacı gazeteci Bülent Ceyhan’ın imzasını taşıyor. Rapor, ilki gibi, mağdurlarla yapılan mülakatlara, resmi ifade tutanaklarına, mahkeme kararlarına, sağlık raporlarına ve suç duyurularına dayanarak işkencecileri isim isim tespit etti. İşkenceci profillerini ve eylemlerini ayrıntılarıyla kaydetti. Daha önce hazırlanan işkence raporunda olduğu gibi, gözaltında, cezaevlerinde ve kaçırılmak suretiyle yasadışı sorgu altında işkence gören mağdurların yaşadıkları belgeleriyle ortaya konuldu. İlk rapor gibi yeni rapor da BM İşkence Komisyonu’na ve İnsan Hakları Komisyonu’na iletilecek ve sorumlular hakkında işlem yapılması için teşebbüsler de bulunulacak. AST özellikle işkence suçuna karışan kamu görevlilerinin hukuk önünde cezalandırılmaları için çaba göstereceğine dair önceki taahhüdünü yineliyor. Bu doğrultuda vakit geçirmeden, yeni işkence vakalarını kayıt altına almak ve işkence karşıtı bilinci canlı tutmak adına üçüncü raporun hazırlıklarına girişildi.
“İşkenceciler 2” raporunda, işkence suçunu bizzat işleyenlerin yanı sıra, bu suçun talimatını veren, yargıda ve güvenlik teşkilatındaki konumlarını kullanarak suçu gizleyen, adli sağlık kontrollerinde kasıtlı olarak işkence izlerini raporlamaktan kaçınan, tutuklu ve mahkumların tedavi hakkını engelleyen ve siyasi gücünü kullanarak işkence suçunun sistematik hale gelmesini sağlayan isimlerin eylemlerine yer verildi.
ANAYASA MAHKEMESİ VE TBMM GÜNDEMİNE DE GİREN VAKALAR
Raporda işkence ve kötü muamele kurbanı bazı isimlerin maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalara yer veriliyor. Bunların bazılarının açıkça canlı yayınlarda teşhir edilecek kadar pervasızca uygulandığına dikkat çekiliyor. Örneğin, Türk-Kırgız Sapat Okulları Başkanı Orhan İnandı’nın, MİT tarafından Kırgızistan’dan kaçırılması sonucu yaşananlar, kolunun üç yerden kırılması ve işkence altında 37 gün boyunca gayri resmi bir şekilde sorgulanması raporda resmi belgelere ve ifadelere dayanılarak anlatılıyor. 5 Temmuz 2021 tarihinde basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İnandı’ya yönelik yasadışı kaçırma, sorgulama ve kötü muamele eylemiyle ilgili olarak, Milli İstihbarat Teşkilatı’nı kutlamasına, İnandı’nın kırık koluyla ayakta zor durduğu görüntüler eşliğinde, bu insanlık dışı eylemi övgüyle anlatmasına vurgu yapılıyor.
Bir başka vakada Anayasa Mahkemesi’nin, Ahmet Aşık isimli kurbanın işkenceye uğradığını teyit eden kararına atıfta bulunuluyor. AYM, cinsel saldırı ve işkence suçlarıyla ilgili polislerin yargılanmasına hükmetmişti. Dava dosyasına yer veren rapor, Aşık’ı sorgulayan ve yargılayan yargı mensuplarının işkence suçunu örtme çabasıyla ilgili tespitleri mercek altına alıyor.
Raporda, gözaltındaki zanlılara tecavüz ettiği tespit edilen polis memuru Barış Çelik, Mümin Tamer Yörükçe gibi isimler deşifre edilirken Elif Uzun Sümercan ve Ayşe Yalçın gibi kadın işkencecilerin profiline de yer veriliyor. Raporda işkence suçunun işlendiği yönündeki farklı kurumların tespitlerine rağmen, raporlarında işkence izlerine yar vermeyen ve bu suçu örtmeye çalışan çok sayıda doktorla ilgili tespitler bulunuyor.
Mahkeme tutanaklarında yer bulan mağdur ifadelerine dayanılarak, Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın işkenceyi gördüğü halde engellemek yerine görmezden geldiği ve bu suçun işlenmesini teşvik ettiği anlatılıyor.
Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde cinsel saldırıya, işkenceye maruz kalan ve yaşadıklarını mektuplarla dile getiren Garibe Gezer’in cezaevindeki tek kişilik hücresinde şüpheli ölümüyle ilgili detaylar da raporda geniş olarak anlatılan vakalardan. Ferhan Yılmaz’ın hastanede işkenceden tanınmayacak hale gelmiş görüntülerine rağmen, cezaevinin onun doğal sebeplerle öldüğü açıklamasıyla işkenceyi nasıl örtbas etmeye çalıştıklarına dikkat çekiliyor.
Tek kişilik hücre işkencesine maruz bırakılan ve tedavisi engellenen tutuklu komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu’nun, Gümüşhane Cezaevi’nde, tedavisinin nasıl engellendiği ve böylece nasıl ölüme yollandığı, sorumlularıyla birlikte detaylı bir şekilde anlatılıyor. Plastik sandalyede ölü bulunan Kabakçıoğlu’nun mektupları yaşadığı sürece ışık tutuyor.
İŞKENCECİLERE “CEZASIZLIK” SONA ERMELİ
Haklarında dava açılan işkencecilerin cezasızlıkla, hatta terfilerle ödüllendirilmesi ve görevlerine devam etmeleri mağdurların hukuki haklarını kullanmaktan vazgeçmesiyle sonuçlanıyor. Türkiye’de işkencenin sistematik olarak uygulanması cezasızlık, denetimsizlik ve yargının bağımsızlığını yitirmesinin bir sonucu olarak gösteriliyor. AST, mağdurlara kimlik bilgilerinin saklı kalacağı güvencesini vererek rapora katkıda bulunma çağrısında bulunuyor.
İnsan Hakları Kuruluşu AST (Advocates of Silenced Turkey), Türkiye’de sistematik işkence suçunun faillerini raporlarla deşifre etmeye devam ediyor.
“İşkenceciler” başlıklı, Türkçe ve İngilizce olarak hazırlanan raporlar serisinin ikincisi ile toplam 108 kamu görevlisi, isim isim, 26 Haziran pazar günü YouTube üzerinden yayınlanan sanal protestoda açıklandı. 21 bin tekil kullanıcı tarafından izlenen protesto, Türkiye’deki insanlık dışı uygulamaların bir an önce durdurulması için dünyanın muhtelif yerlerinden yükselen çağrılara mikrofon uzattı.
YouTube yayınında, kendisi de işkence mağduru olan eski Uruguay Başkanı Jose Mujica, Honduras’ın eski başkanı Lorena Herrera De Enamorado, PEN International Başkanı Gabriel Seisdedos ve New York Eyaleti Senatörü Phil Boyle gibi önemli isimler, işkencenin büyük bir insanlık suçu olduğunu vurgulayarak, Türkiye’deki işkencelerin bir an önce durdurulması çağrısında bulundu. Benzeri şekilde, aralarında American Kurdish Information Network’ten aktivist Kani Xulam, yönetmen Jorgen Lorentzen, gazeteciler Bülent Keneş, Bülent Ceyhan ve Bill Tammeus, University of St. Mary’de felsefe profesörü Jude Huntz, Abraham’s Table of Long Island’dan Steve Steinig ve Pastor Chuck Rolen’ın bulunduğu 45 isim video mesajlar yoluyla Türkiye’deki işkence uygulamalarına yönelik protestoya destek verdi.
CEZAEVİNDE İŞKENCE, TECAVÜZ VE ŞÜPHELİ ÖLÜMLER
Sanal protesto ile birlikte yayınlanan ikinci rapor, Türkiye’de işkence ve kötü muamele üzerine bir süredir araştırmalar yapan Araştırmacı gazeteci Bülent Ceyhan’ın imzasını taşıyor. Rapor, ilki gibi, mağdurlarla yapılan mülakatlara, resmi ifade tutanaklarına, mahkeme kararlarına, sağlık raporlarına ve suç duyurularına dayanarak işkencecileri isim isim tespit etti. İşkenceci profillerini ve eylemlerini ayrıntılarıyla kaydetti. Daha önce hazırlanan işkence raporunda olduğu gibi, gözaltında, cezaevlerinde ve kaçırılmak suretiyle yasadışı sorgu altında işkence gören mağdurların yaşadıkları belgeleriyle ortaya konuldu. İlk rapor gibi yeni rapor da BM İşkence Komisyonu’na ve İnsan Hakları Komisyonu’na iletilecek ve sorumlular hakkında işlem yapılması için teşebbüsler de bulunulacak. AST özellikle işkence suçuna karışan kamu görevlilerinin hukuk önünde cezalandırılmaları için çaba göstereceğine dair önceki taahhüdünü yineliyor. Bu doğrultuda vakit geçirmeden, yeni işkence vakalarını kayıt altına almak ve işkence karşıtı bilinci canlı tutmak adına üçüncü raporun hazırlıklarına girişildi.
“İşkenceciler 2” raporunda, işkence suçunu bizzat işleyenlerin yanı sıra, bu suçun talimatını veren, yargıda ve güvenlik teşkilatındaki konumlarını kullanarak suçu gizleyen, adli sağlık kontrollerinde kasıtlı olarak işkence izlerini raporlamaktan kaçınan, tutuklu ve mahkumların tedavi hakkını engelleyen ve siyasi gücünü kullanarak işkence suçunun sistematik hale gelmesini sağlayan isimlerin eylemlerine yer verildi.
ANAYASA MAHKEMESİ VE TBMM GÜNDEMİNE DE GİREN VAKALAR
Raporda işkence ve kötü muamele kurbanı bazı isimlerin maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalara yer veriliyor. Bunların bazılarının açıkça canlı yayınlarda teşhir edilecek kadar pervasızca uygulandığına dikkat çekiliyor. Örneğin, Türk-Kırgız Sapat Okulları Başkanı Orhan İnandı’nın, MİT tarafından Kırgızistan’dan kaçırılması sonucu yaşananlar, kolunun üç yerden kırılması ve işkence altında 37 gün boyunca gayri resmi bir şekilde sorgulanması raporda resmi belgelere ve ifadelere dayanılarak anlatılıyor. 5 Temmuz 2021 tarihinde basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İnandı’ya yönelik yasadışı kaçırma, sorgulama ve kötü muamele eylemiyle ilgili olarak, Milli İstihbarat Teşkilatı’nı kutlamasına, İnandı’nın kırık koluyla ayakta zor durduğu görüntüler eşliğinde, bu insanlık dışı eylemi övgüyle anlatmasına vurgu yapılıyor.
Bir başka vakada Anayasa Mahkemesi’nin, Ahmet Aşık isimli kurbanın işkenceye uğradığını teyit eden kararına atıfta bulunuluyor. AYM, cinsel saldırı ve işkence suçlarıyla ilgili polislerin yargılanmasına hükmetmişti. Dava dosyasına yer veren rapor, Aşık’ı sorgulayan ve yargılayan yargı mensuplarının işkence suçunu örtme çabasıyla ilgili tespitleri mercek altına alıyor.
Raporda, gözaltındaki zanlılara tecavüz ettiği tespit edilen polis memuru Barış Çelik, Mümin Tamer Yörükçe gibi isimler deşifre edilirken Elif Uzun Sümercan ve Ayşe Yalçın gibi kadın işkencecilerin profiline de yer veriliyor. Raporda işkence suçunun işlendiği yönündeki farklı kurumların tespitlerine rağmen, raporlarında işkence izlerine yar vermeyen ve bu suçu örtmeye çalışan çok sayıda doktorla ilgili tespitler bulunuyor.
Mahkeme tutanaklarında yer bulan mağdur ifadelerine dayanılarak, Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın işkenceyi gördüğü halde engellemek yerine görmezden geldiği ve bu suçun işlenmesini teşvik ettiği anlatılıyor.
Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde cinsel saldırıya, işkenceye maruz kalan ve yaşadıklarını mektuplarla dile getiren Garibe Gezer’in cezaevindeki tek kişilik hücresinde şüpheli ölümüyle ilgili detaylar da raporda geniş olarak anlatılan vakalardan. Ferhan Yılmaz’ın hastanede işkenceden tanınmayacak hale gelmiş görüntülerine rağmen, cezaevinin onun doğal sebeplerle öldüğü açıklamasıyla işkenceyi nasıl örtbas etmeye çalıştıklarına dikkat çekiliyor.
Tek kişilik hücre işkencesine maruz bırakılan ve tedavisi engellenen tutuklu komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu’nun, Gümüşhane Cezaevi’nde, tedavisinin nasıl engellendiği ve böylece nasıl ölüme yollandığı, sorumlularıyla birlikte detaylı bir şekilde anlatılıyor. Plastik sandalyede ölü bulunan Kabakçıoğlu’nun mektupları yaşadığı sürece ışık tutuyor.
İŞKENCECİLERE “CEZASIZLIK” SONA ERMELİ
Haklarında dava açılan işkencecilerin cezasızlıkla, hatta terfilerle ödüllendirilmesi ve görevlerine devam etmeleri mağdurların hukuki haklarını kullanmaktan vazgeçmesiyle sonuçlanıyor. Türkiye’de işkencenin sistematik olarak uygulanması cezasızlık, denetimsizlik ve yargının bağımsızlığını yitirmesinin bir sonucu olarak gösteriliyor. AST, mağdurlara kimlik bilgilerinin saklı kalacağı güvencesini vererek rapora katkıda bulunma çağrısında bulunuyor.