Mavi Otobüs belgeselini hazırlayanlar arasında bulunan eski askeri öğrenci Adnan Yıldız, dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Bu amaçla çektikleri Mavi Otobüs belgeseli, muhalif olduğunu iddia eden İsmail Saymaz, Cüneyt Özdemir, Can Dündar, Nedim Şener gibi gazetecileri rahatsız etti. Hepsi darbeden yargılanıp müebbet verilen öğrencileri Gülen Hareketi’ne üye olmakla ve soru çalmakla itham etti.
Altı yıldır defalarca davet edilmelerine rağmen askeri öğrencilerin hiçbir mahkemesine katılmayan, duruşma tutanaklarını okumayan gazeteciler, 18 yaşındaki öğrencileri yine hedef gösterdi.
“TÜM ÖĞRENCİLERİN BALİSTİK RAPORLARI TEMİZ”
Adnan Yıldız, tüm ithamlara Ahmet Nesin’le yaptığı röportajda cevap verdi. Bazı gazetecilerin askeri öğrencilere yapılan hukuksuzluğu görmek istemediklerini vurgulayan Yıldız, “Bu soruları kim çaldıysa ben bilmiyorum. Arkadaşlarımdan da bildiğim yok. Soruları kim çaldıysa bulsunlar, yargılasınlar, cezalarını versinler. Sürekli soru çalmakla itham ediliyoruz. Ben artık bunu şahsi algılamıyorum. Çünkü bu sorunun muhatabı değilim.” dedi.
Boğaziçi Köprüsü, Orhanlı gişeleri davaları dahil tüm 15 Temmuz davalarında yargılanan askeri öğrencilerin balistik raporlarının temiz olduğunu belirten Yıldız, öğrencilerin köprüde vatandaşı taradıklarına dair tek bir MOBESE görüntüsünün olmadığını da belirtti.
“MAHKEME BAŞKANI HAYRAN KALDI”
Kendilerini yargılayan hakim ve savcılarla aralarında geçen konuşmaları da anlatan Yıldız, “Askeri öğrencilerin yargılandığı davalardan biri olan Dijitürk davasına bakan mahkeme başkanının ‘Siz ne kadar başarılı, eğitimli çocuklarsınız, keşke benim çocuklarım da böyle olsa’ gibi ifadeleri var. Hayran kalıyorlar.
“CUMHURBAŞKANI’NIN AVUKATI MAHKEMEDE NEDEN “FETHULLAH GÜLEN KİTAPLARI BENİM EVİMDE DE VAR, DEDİ”
20 yaşındaki öğrencinin boğazı kesilmiş, adam bana diyor ki, soruları kim çaldı. Üç günlük er müebbet aldı, 18 yaşındaki çocuk müebbet aldı, 6 yıldır içeride, çocuk içeride büyüdü, bana diyor ki, ama onun evinde Fethullah Gülen’in kitabı çıkmış, onun evinde Fethullah Gülen’in kitabı çıktıysa o zaman Cumhurbaşkanı’nın avukatına soralım. Mahkemede Fethullah Gülen’in kitapları benim evinde de var, ben de okuyorum niye dedi. Çocuklar suç değil bu, eğer varsa söyleyin, demeye getiriyor.
“BAZI GAZETECİLER GERÇEĞİ MANİPÜLE ETMEYE ÇALIŞIYOR”
Suç olup olmamasını geçtim, hukuk devletinde bu tartışılmamalı bile. Ben 6 yıldır içeride diyorum, Gülen’in kitabı neden evinde diyor. Bu çocuk velev ki birilerinden emir aldı, ya bu çocuğun bir eylemi var mı yok. Tamam o zaman bu çocuğu örgüt üyeliğinden yargıla, örgüt üyeliğinden cezasını da ver. En fazla 6 yıl 3 ay, yatarını çoktan tamamlayıp çıktı. Artık bırakın, insaf edin. Bazı gazeteciler bunu manipüle etmeye çalışıyor. 18 yaşındaki çocuk ne yapmış olabilir?” ifadelerini kullandı.
Adnan Yıldız’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar…
“MAHKEMELERDE ÖYLE ŞEYLER OLUYOR Kİ…”
“Mahkemelerde öyle şeyler oluyor ki… Yargılamaları yapan hakim ve savcıların utandığından kesinlikle eminim. Askeri öğrencilerin yargılandığı davalardan biri olan Dijitürk davasına bakan mahkeme başkanının ‘Siz ne kadar başarılı, eğitimli çocuklarsınız, keşke benim çocuklarım da böyle olsa’ gibi ifadeleri var. Hayran kalıyorlar.
Askeri öğrenciler ve erler seçimlerde oy kullanamazlar. Mahkemede bir arkadaşımız hakime “Hakim bey, toplumsal olaylarda bizim özgür irademizle karar vermemiz mümkün değil. Seçimlerde bile oy kullanamıyoruz. Buna dahi izin verilmiyor. Siz bize, otobüse bin dediler, neden bindin diye soruyorsunuz, Günde 300 emir alan birinin bunu sorgulaması mümkün değil. Kampta gece 03.00’te gece yürüyüşüne çıkıyoruz. Yürütüp geri getiriyorlar, sorabiliyor musun neden çıkardın diye.
ÖĞRENCİLERİN ATEŞ ETTİĞİNE DAİR 1. SANİYE BİLE GÖRÜNTÜ YOK
Bize düşman kesilenler şöyle bir dursun, sakinleşsin ve şunu düşünsün. 18 yaşındaki çocuğun boğazı kesildi, bu çocuk ne yapmış olabilir, 18 yaşındaki çocuk 6 yıldır içeride, müebbet verildi, bu çocuk ne yapmış olabilir de böyle bir bedel ödüyor.
Hala bize diyorlar ki “Köprüde vatandaşları taradılar.” Kardeşim taramadılar. Yüzlerce saatlik Boğaziçi Köprüsü kamera görüntüler var. Öğrencilerin ateş ettiğine dair 1. saniyelik görüntü yok. Orhanlı’da 1 MOBESE görüntüsü var sadece. Onun dışında telefon kamerasından alınmış, onlarca görüntü var. Evet ateş eden birileri var ama öğrencilerin sivil halka ateş ettiğine dair hiçbir görüntü yok.
“O ŞEHİTLER BİZİM DE ŞEHİDİMİZ, BİZİM DE CANIMIZ YANDI”
İsmail Saymaz’ın iddialarına cevap olarak o MOBESE görüntüsünü de paylaştık. Öğrenciler otobüsten iniyorlar, halk o civarda, zaten trafik tıkanmış, insanlar yolda. Öğrenciler kameranın sağ tarafından halkın arasına giriyorlar. Halkla birlikte, yan yanalar. Ta üst köşeden makineli tüfeklerle halka ve öğrencilere ateş açılıyor. Bunun görüntüleri var. Ondan sonra halk bir tarafta öğrenciler bir tarafta mevzileniyor. Halk doğal olarak düşünüyor ki, asker o gece düşman edilmiş ya, kimi gördüğün askeri öldür diyor, askerler bize ateş etti. Askerler de bize kim ateş etti, bize ateş eden teröristtir, 18-20 yaşındaki çocuk, vatan millet aşkıyla büyümüş, ben vatanımı koruyacağım diye büyümüş, bildiği şey düşman PKK, IŞID biliyor, başka bir şey bilmiyor.
“BAKMADAN, ARAŞTIRMADAN AMA ONLAR İNSANLARI ÖLDÜRDÜLER”
Nitekim balistik raporlar da geldi mahkemeye, sadece Orhanlı ve Boğaziçi değil, tüm davalarda yargılanan öğrencilerden hiçbirinin herhangi birini yaraladığı veya öldürdüğü tespit edilemedi. Hiçbirinin, tertemiz yani. Şimdi bunlara rağmen, bakmadan araştırmadan ama onlar insanları öldürdüler. Ya kardeşim o şehitler bizim de şehidimiz, benim de canım yandı. Orada provakatörler de vardı, elbet bir gün onların da hesabı sorulur. Bir oturup dinlesen, biz seninle anlaşacağız ama maalesef dinlemiyorlar.
“209 ÖĞRENCİ ŞU AN İÇERİDE”
Ben de Bylock çıkmadı, ankesör çıktı, ankesörden aranmışım, maalesef ankesörden aranmak diye bir delil var. Başka öğrencilerde ByLock çıkan var mı, ben şimdiye kadar yargılanan öğrencilerin Bylock kullandığını duymadım, varsa da bilmiyorum, o kişi özelinde sormak lazım. Şu an içeride 209 öğrenci var. 189’u Hava Harp Okulu öğrencisi, 26 kişi Kara Harp Meslek Yüksek Okulu’ndan, onlar da müebbet aldılar.”
Mavi Otobüs belgeselini hazırlayanlar arasında bulunan eski askeri öğrenci Adnan Yıldız, dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Bu amaçla çektikleri Mavi Otobüs belgeseli, muhalif olduğunu iddia eden İsmail Saymaz, Cüneyt Özdemir, Can Dündar, Nedim Şener gibi gazetecileri rahatsız etti. Hepsi darbeden yargılanıp müebbet verilen öğrencileri Gülen Hareketi’ne üye olmakla ve soru çalmakla itham etti.
Altı yıldır defalarca davet edilmelerine rağmen askeri öğrencilerin hiçbir mahkemesine katılmayan, duruşma tutanaklarını okumayan gazeteciler, 18 yaşındaki öğrencileri yine hedef gösterdi.
“TÜM ÖĞRENCİLERİN BALİSTİK RAPORLARI TEMİZ”
Adnan Yıldız, tüm ithamlara Ahmet Nesin’le yaptığı röportajda cevap verdi. Bazı gazetecilerin askeri öğrencilere yapılan hukuksuzluğu görmek istemediklerini vurgulayan Yıldız, “Bu soruları kim çaldıysa ben bilmiyorum. Arkadaşlarımdan da bildiğim yok. Soruları kim çaldıysa bulsunlar, yargılasınlar, cezalarını versinler. Sürekli soru çalmakla itham ediliyoruz. Ben artık bunu şahsi algılamıyorum. Çünkü bu sorunun muhatabı değilim.” dedi.
Boğaziçi Köprüsü, Orhanlı gişeleri davaları dahil tüm 15 Temmuz davalarında yargılanan askeri öğrencilerin balistik raporlarının temiz olduğunu belirten Yıldız, öğrencilerin köprüde vatandaşı taradıklarına dair tek bir MOBESE görüntüsünün olmadığını da belirtti.
“MAHKEME BAŞKANI HAYRAN KALDI”
Kendilerini yargılayan hakim ve savcılarla aralarında geçen konuşmaları da anlatan Yıldız, “Askeri öğrencilerin yargılandığı davalardan biri olan Dijitürk davasına bakan mahkeme başkanının ‘Siz ne kadar başarılı, eğitimli çocuklarsınız, keşke benim çocuklarım da böyle olsa’ gibi ifadeleri var. Hayran kalıyorlar.
“CUMHURBAŞKANI’NIN AVUKATI MAHKEMEDE NEDEN “FETHULLAH GÜLEN KİTAPLARI BENİM EVİMDE DE VAR, DEDİ”
20 yaşındaki öğrencinin boğazı kesilmiş, adam bana diyor ki, soruları kim çaldı. Üç günlük er müebbet aldı, 18 yaşındaki çocuk müebbet aldı, 6 yıldır içeride, çocuk içeride büyüdü, bana diyor ki, ama onun evinde Fethullah Gülen’in kitabı çıkmış, onun evinde Fethullah Gülen’in kitabı çıktıysa o zaman Cumhurbaşkanı’nın avukatına soralım. Mahkemede Fethullah Gülen’in kitapları benim evinde de var, ben de okuyorum niye dedi. Çocuklar suç değil bu, eğer varsa söyleyin, demeye getiriyor.
“BAZI GAZETECİLER GERÇEĞİ MANİPÜLE ETMEYE ÇALIŞIYOR”
Suç olup olmamasını geçtim, hukuk devletinde bu tartışılmamalı bile. Ben 6 yıldır içeride diyorum, Gülen’in kitabı neden evinde diyor. Bu çocuk velev ki birilerinden emir aldı, ya bu çocuğun bir eylemi var mı yok. Tamam o zaman bu çocuğu örgüt üyeliğinden yargıla, örgüt üyeliğinden cezasını da ver. En fazla 6 yıl 3 ay, yatarını çoktan tamamlayıp çıktı. Artık bırakın, insaf edin. Bazı gazeteciler bunu manipüle etmeye çalışıyor. 18 yaşındaki çocuk ne yapmış olabilir?” ifadelerini kullandı.
Adnan Yıldız’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar…
“MAHKEMELERDE ÖYLE ŞEYLER OLUYOR Kİ…”
“Mahkemelerde öyle şeyler oluyor ki… Yargılamaları yapan hakim ve savcıların utandığından kesinlikle eminim. Askeri öğrencilerin yargılandığı davalardan biri olan Dijitürk davasına bakan mahkeme başkanının ‘Siz ne kadar başarılı, eğitimli çocuklarsınız, keşke benim çocuklarım da böyle olsa’ gibi ifadeleri var. Hayran kalıyorlar.
Askeri öğrenciler ve erler seçimlerde oy kullanamazlar. Mahkemede bir arkadaşımız hakime “Hakim bey, toplumsal olaylarda bizim özgür irademizle karar vermemiz mümkün değil. Seçimlerde bile oy kullanamıyoruz. Buna dahi izin verilmiyor. Siz bize, otobüse bin dediler, neden bindin diye soruyorsunuz, Günde 300 emir alan birinin bunu sorgulaması mümkün değil. Kampta gece 03.00’te gece yürüyüşüne çıkıyoruz. Yürütüp geri getiriyorlar, sorabiliyor musun neden çıkardın diye.
ÖĞRENCİLERİN ATEŞ ETTİĞİNE DAİR 1. SANİYE BİLE GÖRÜNTÜ YOK
Bize düşman kesilenler şöyle bir dursun, sakinleşsin ve şunu düşünsün. 18 yaşındaki çocuğun boğazı kesildi, bu çocuk ne yapmış olabilir, 18 yaşındaki çocuk 6 yıldır içeride, müebbet verildi, bu çocuk ne yapmış olabilir de böyle bir bedel ödüyor.
Hala bize diyorlar ki “Köprüde vatandaşları taradılar.” Kardeşim taramadılar. Yüzlerce saatlik Boğaziçi Köprüsü kamera görüntüler var. Öğrencilerin ateş ettiğine dair 1. saniyelik görüntü yok. Orhanlı’da 1 MOBESE görüntüsü var sadece. Onun dışında telefon kamerasından alınmış, onlarca görüntü var. Evet ateş eden birileri var ama öğrencilerin sivil halka ateş ettiğine dair hiçbir görüntü yok.
“O ŞEHİTLER BİZİM DE ŞEHİDİMİZ, BİZİM DE CANIMIZ YANDI”
İsmail Saymaz’ın iddialarına cevap olarak o MOBESE görüntüsünü de paylaştık. Öğrenciler otobüsten iniyorlar, halk o civarda, zaten trafik tıkanmış, insanlar yolda. Öğrenciler kameranın sağ tarafından halkın arasına giriyorlar. Halkla birlikte, yan yanalar. Ta üst köşeden makineli tüfeklerle halka ve öğrencilere ateş açılıyor. Bunun görüntüleri var. Ondan sonra halk bir tarafta öğrenciler bir tarafta mevzileniyor. Halk doğal olarak düşünüyor ki, asker o gece düşman edilmiş ya, kimi gördüğün askeri öldür diyor, askerler bize ateş etti. Askerler de bize kim ateş etti, bize ateş eden teröristtir, 18-20 yaşındaki çocuk, vatan millet aşkıyla büyümüş, ben vatanımı koruyacağım diye büyümüş, bildiği şey düşman PKK, IŞID biliyor, başka bir şey bilmiyor.
“BAKMADAN, ARAŞTIRMADAN AMA ONLAR İNSANLARI ÖLDÜRDÜLER”
Nitekim balistik raporlar da geldi mahkemeye, sadece Orhanlı ve Boğaziçi değil, tüm davalarda yargılanan öğrencilerden hiçbirinin herhangi birini yaraladığı veya öldürdüğü tespit edilemedi. Hiçbirinin, tertemiz yani. Şimdi bunlara rağmen, bakmadan araştırmadan ama onlar insanları öldürdüler. Ya kardeşim o şehitler bizim de şehidimiz, benim de canım yandı. Orada provakatörler de vardı, elbet bir gün onların da hesabı sorulur. Bir oturup dinlesen, biz seninle anlaşacağız ama maalesef dinlemiyorlar.
“209 ÖĞRENCİ ŞU AN İÇERİDE”
Ben de Bylock çıkmadı, ankesör çıktı, ankesörden aranmışım, maalesef ankesörden aranmak diye bir delil var. Başka öğrencilerde ByLock çıkan var mı, ben şimdiye kadar yargılanan öğrencilerin Bylock kullandığını duymadım, varsa da bilmiyorum, o kişi özelinde sormak lazım. Şu an içeride 209 öğrenci var. 189’u Hava Harp Okulu öğrencisi, 26 kişi Kara Harp Meslek Yüksek Okulu’ndan, onlar da müebbet aldılar.”
Mavi Otobüs belgeselini hazırlayanlar arasında bulunan eski askeri öğrenci Adnan Yıldız, dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Bu amaçla çektikleri Mavi Otobüs belgeseli, muhalif olduğunu iddia eden İsmail Saymaz, Cüneyt Özdemir, Can Dündar, Nedim Şener gibi gazetecileri rahatsız etti. Hepsi darbeden yargılanıp müebbet verilen öğrencileri Gülen Hareketi’ne üye olmakla ve soru çalmakla itham etti.
Altı yıldır defalarca davet edilmelerine rağmen askeri öğrencilerin hiçbir mahkemesine katılmayan, duruşma tutanaklarını okumayan gazeteciler, 18 yaşındaki öğrencileri yine hedef gösterdi.
“TÜM ÖĞRENCİLERİN BALİSTİK RAPORLARI TEMİZ”
Adnan Yıldız, tüm ithamlara Ahmet Nesin’le yaptığı röportajda cevap verdi. Bazı gazetecilerin askeri öğrencilere yapılan hukuksuzluğu görmek istemediklerini vurgulayan Yıldız, “Bu soruları kim çaldıysa ben bilmiyorum. Arkadaşlarımdan da bildiğim yok. Soruları kim çaldıysa bulsunlar, yargılasınlar, cezalarını versinler. Sürekli soru çalmakla itham ediliyoruz. Ben artık bunu şahsi algılamıyorum. Çünkü bu sorunun muhatabı değilim.” dedi.
Boğaziçi Köprüsü, Orhanlı gişeleri davaları dahil tüm 15 Temmuz davalarında yargılanan askeri öğrencilerin balistik raporlarının temiz olduğunu belirten Yıldız, öğrencilerin köprüde vatandaşı taradıklarına dair tek bir MOBESE görüntüsünün olmadığını da belirtti.
“MAHKEME BAŞKANI HAYRAN KALDI”
Kendilerini yargılayan hakim ve savcılarla aralarında geçen konuşmaları da anlatan Yıldız, “Askeri öğrencilerin yargılandığı davalardan biri olan Dijitürk davasına bakan mahkeme başkanının ‘Siz ne kadar başarılı, eğitimli çocuklarsınız, keşke benim çocuklarım da böyle olsa’ gibi ifadeleri var. Hayran kalıyorlar.
“CUMHURBAŞKANI’NIN AVUKATI MAHKEMEDE NEDEN “FETHULLAH GÜLEN KİTAPLARI BENİM EVİMDE DE VAR, DEDİ”
20 yaşındaki öğrencinin boğazı kesilmiş, adam bana diyor ki, soruları kim çaldı. Üç günlük er müebbet aldı, 18 yaşındaki çocuk müebbet aldı, 6 yıldır içeride, çocuk içeride büyüdü, bana diyor ki, ama onun evinde Fethullah Gülen’in kitabı çıkmış, onun evinde Fethullah Gülen’in kitabı çıktıysa o zaman Cumhurbaşkanı’nın avukatına soralım. Mahkemede Fethullah Gülen’in kitapları benim evinde de var, ben de okuyorum niye dedi. Çocuklar suç değil bu, eğer varsa söyleyin, demeye getiriyor.
“BAZI GAZETECİLER GERÇEĞİ MANİPÜLE ETMEYE ÇALIŞIYOR”
Suç olup olmamasını geçtim, hukuk devletinde bu tartışılmamalı bile. Ben 6 yıldır içeride diyorum, Gülen’in kitabı neden evinde diyor. Bu çocuk velev ki birilerinden emir aldı, ya bu çocuğun bir eylemi var mı yok. Tamam o zaman bu çocuğu örgüt üyeliğinden yargıla, örgüt üyeliğinden cezasını da ver. En fazla 6 yıl 3 ay, yatarını çoktan tamamlayıp çıktı. Artık bırakın, insaf edin. Bazı gazeteciler bunu manipüle etmeye çalışıyor. 18 yaşındaki çocuk ne yapmış olabilir?” ifadelerini kullandı.
Adnan Yıldız’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar…
“MAHKEMELERDE ÖYLE ŞEYLER OLUYOR Kİ…”
“Mahkemelerde öyle şeyler oluyor ki… Yargılamaları yapan hakim ve savcıların utandığından kesinlikle eminim. Askeri öğrencilerin yargılandığı davalardan biri olan Dijitürk davasına bakan mahkeme başkanının ‘Siz ne kadar başarılı, eğitimli çocuklarsınız, keşke benim çocuklarım da böyle olsa’ gibi ifadeleri var. Hayran kalıyorlar.
Askeri öğrenciler ve erler seçimlerde oy kullanamazlar. Mahkemede bir arkadaşımız hakime “Hakim bey, toplumsal olaylarda bizim özgür irademizle karar vermemiz mümkün değil. Seçimlerde bile oy kullanamıyoruz. Buna dahi izin verilmiyor. Siz bize, otobüse bin dediler, neden bindin diye soruyorsunuz, Günde 300 emir alan birinin bunu sorgulaması mümkün değil. Kampta gece 03.00’te gece yürüyüşüne çıkıyoruz. Yürütüp geri getiriyorlar, sorabiliyor musun neden çıkardın diye.
ÖĞRENCİLERİN ATEŞ ETTİĞİNE DAİR 1. SANİYE BİLE GÖRÜNTÜ YOK
Bize düşman kesilenler şöyle bir dursun, sakinleşsin ve şunu düşünsün. 18 yaşındaki çocuğun boğazı kesildi, bu çocuk ne yapmış olabilir, 18 yaşındaki çocuk 6 yıldır içeride, müebbet verildi, bu çocuk ne yapmış olabilir de böyle bir bedel ödüyor.
Hala bize diyorlar ki “Köprüde vatandaşları taradılar.” Kardeşim taramadılar. Yüzlerce saatlik Boğaziçi Köprüsü kamera görüntüler var. Öğrencilerin ateş ettiğine dair 1. saniyelik görüntü yok. Orhanlı’da 1 MOBESE görüntüsü var sadece. Onun dışında telefon kamerasından alınmış, onlarca görüntü var. Evet ateş eden birileri var ama öğrencilerin sivil halka ateş ettiğine dair hiçbir görüntü yok.
“O ŞEHİTLER BİZİM DE ŞEHİDİMİZ, BİZİM DE CANIMIZ YANDI”
İsmail Saymaz’ın iddialarına cevap olarak o MOBESE görüntüsünü de paylaştık. Öğrenciler otobüsten iniyorlar, halk o civarda, zaten trafik tıkanmış, insanlar yolda. Öğrenciler kameranın sağ tarafından halkın arasına giriyorlar. Halkla birlikte, yan yanalar. Ta üst köşeden makineli tüfeklerle halka ve öğrencilere ateş açılıyor. Bunun görüntüleri var. Ondan sonra halk bir tarafta öğrenciler bir tarafta mevzileniyor. Halk doğal olarak düşünüyor ki, asker o gece düşman edilmiş ya, kimi gördüğün askeri öldür diyor, askerler bize ateş etti. Askerler de bize kim ateş etti, bize ateş eden teröristtir, 18-20 yaşındaki çocuk, vatan millet aşkıyla büyümüş, ben vatanımı koruyacağım diye büyümüş, bildiği şey düşman PKK, IŞID biliyor, başka bir şey bilmiyor.
“BAKMADAN, ARAŞTIRMADAN AMA ONLAR İNSANLARI ÖLDÜRDÜLER”
Nitekim balistik raporlar da geldi mahkemeye, sadece Orhanlı ve Boğaziçi değil, tüm davalarda yargılanan öğrencilerden hiçbirinin herhangi birini yaraladığı veya öldürdüğü tespit edilemedi. Hiçbirinin, tertemiz yani. Şimdi bunlara rağmen, bakmadan araştırmadan ama onlar insanları öldürdüler. Ya kardeşim o şehitler bizim de şehidimiz, benim de canım yandı. Orada provakatörler de vardı, elbet bir gün onların da hesabı sorulur. Bir oturup dinlesen, biz seninle anlaşacağız ama maalesef dinlemiyorlar.
“209 ÖĞRENCİ ŞU AN İÇERİDE”
Ben de Bylock çıkmadı, ankesör çıktı, ankesörden aranmışım, maalesef ankesörden aranmak diye bir delil var. Başka öğrencilerde ByLock çıkan var mı, ben şimdiye kadar yargılanan öğrencilerin Bylock kullandığını duymadım, varsa da bilmiyorum, o kişi özelinde sormak lazım. Şu an içeride 209 öğrenci var. 189’u Hava Harp Okulu öğrencisi, 26 kişi Kara Harp Meslek Yüksek Okulu’ndan, onlar da müebbet aldılar.”
Mavi Otobüs belgeselini hazırlayanlar arasında bulunan eski askeri öğrenci Adnan Yıldız, dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Bu amaçla çektikleri Mavi Otobüs belgeseli, muhalif olduğunu iddia eden İsmail Saymaz, Cüneyt Özdemir, Can Dündar, Nedim Şener gibi gazetecileri rahatsız etti. Hepsi darbeden yargılanıp müebbet verilen öğrencileri Gülen Hareketi’ne üye olmakla ve soru çalmakla itham etti.
Altı yıldır defalarca davet edilmelerine rağmen askeri öğrencilerin hiçbir mahkemesine katılmayan, duruşma tutanaklarını okumayan gazeteciler, 18 yaşındaki öğrencileri yine hedef gösterdi.
“TÜM ÖĞRENCİLERİN BALİSTİK RAPORLARI TEMİZ”
Adnan Yıldız, tüm ithamlara Ahmet Nesin’le yaptığı röportajda cevap verdi. Bazı gazetecilerin askeri öğrencilere yapılan hukuksuzluğu görmek istemediklerini vurgulayan Yıldız, “Bu soruları kim çaldıysa ben bilmiyorum. Arkadaşlarımdan da bildiğim yok. Soruları kim çaldıysa bulsunlar, yargılasınlar, cezalarını versinler. Sürekli soru çalmakla itham ediliyoruz. Ben artık bunu şahsi algılamıyorum. Çünkü bu sorunun muhatabı değilim.” dedi.
Boğaziçi Köprüsü, Orhanlı gişeleri davaları dahil tüm 15 Temmuz davalarında yargılanan askeri öğrencilerin balistik raporlarının temiz olduğunu belirten Yıldız, öğrencilerin köprüde vatandaşı taradıklarına dair tek bir MOBESE görüntüsünün olmadığını da belirtti.
“MAHKEME BAŞKANI HAYRAN KALDI”
Kendilerini yargılayan hakim ve savcılarla aralarında geçen konuşmaları da anlatan Yıldız, “Askeri öğrencilerin yargılandığı davalardan biri olan Dijitürk davasına bakan mahkeme başkanının ‘Siz ne kadar başarılı, eğitimli çocuklarsınız, keşke benim çocuklarım da böyle olsa’ gibi ifadeleri var. Hayran kalıyorlar.
“CUMHURBAŞKANI’NIN AVUKATI MAHKEMEDE NEDEN “FETHULLAH GÜLEN KİTAPLARI BENİM EVİMDE DE VAR, DEDİ”
20 yaşındaki öğrencinin boğazı kesilmiş, adam bana diyor ki, soruları kim çaldı. Üç günlük er müebbet aldı, 18 yaşındaki çocuk müebbet aldı, 6 yıldır içeride, çocuk içeride büyüdü, bana diyor ki, ama onun evinde Fethullah Gülen’in kitabı çıkmış, onun evinde Fethullah Gülen’in kitabı çıktıysa o zaman Cumhurbaşkanı’nın avukatına soralım. Mahkemede Fethullah Gülen’in kitapları benim evinde de var, ben de okuyorum niye dedi. Çocuklar suç değil bu, eğer varsa söyleyin, demeye getiriyor.
“BAZI GAZETECİLER GERÇEĞİ MANİPÜLE ETMEYE ÇALIŞIYOR”
Suç olup olmamasını geçtim, hukuk devletinde bu tartışılmamalı bile. Ben 6 yıldır içeride diyorum, Gülen’in kitabı neden evinde diyor. Bu çocuk velev ki birilerinden emir aldı, ya bu çocuğun bir eylemi var mı yok. Tamam o zaman bu çocuğu örgüt üyeliğinden yargıla, örgüt üyeliğinden cezasını da ver. En fazla 6 yıl 3 ay, yatarını çoktan tamamlayıp çıktı. Artık bırakın, insaf edin. Bazı gazeteciler bunu manipüle etmeye çalışıyor. 18 yaşındaki çocuk ne yapmış olabilir?” ifadelerini kullandı.
Adnan Yıldız’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar…
“MAHKEMELERDE ÖYLE ŞEYLER OLUYOR Kİ…”
“Mahkemelerde öyle şeyler oluyor ki… Yargılamaları yapan hakim ve savcıların utandığından kesinlikle eminim. Askeri öğrencilerin yargılandığı davalardan biri olan Dijitürk davasına bakan mahkeme başkanının ‘Siz ne kadar başarılı, eğitimli çocuklarsınız, keşke benim çocuklarım da böyle olsa’ gibi ifadeleri var. Hayran kalıyorlar.
Askeri öğrenciler ve erler seçimlerde oy kullanamazlar. Mahkemede bir arkadaşımız hakime “Hakim bey, toplumsal olaylarda bizim özgür irademizle karar vermemiz mümkün değil. Seçimlerde bile oy kullanamıyoruz. Buna dahi izin verilmiyor. Siz bize, otobüse bin dediler, neden bindin diye soruyorsunuz, Günde 300 emir alan birinin bunu sorgulaması mümkün değil. Kampta gece 03.00’te gece yürüyüşüne çıkıyoruz. Yürütüp geri getiriyorlar, sorabiliyor musun neden çıkardın diye.
ÖĞRENCİLERİN ATEŞ ETTİĞİNE DAİR 1. SANİYE BİLE GÖRÜNTÜ YOK
Bize düşman kesilenler şöyle bir dursun, sakinleşsin ve şunu düşünsün. 18 yaşındaki çocuğun boğazı kesildi, bu çocuk ne yapmış olabilir, 18 yaşındaki çocuk 6 yıldır içeride, müebbet verildi, bu çocuk ne yapmış olabilir de böyle bir bedel ödüyor.
Hala bize diyorlar ki “Köprüde vatandaşları taradılar.” Kardeşim taramadılar. Yüzlerce saatlik Boğaziçi Köprüsü kamera görüntüler var. Öğrencilerin ateş ettiğine dair 1. saniyelik görüntü yok. Orhanlı’da 1 MOBESE görüntüsü var sadece. Onun dışında telefon kamerasından alınmış, onlarca görüntü var. Evet ateş eden birileri var ama öğrencilerin sivil halka ateş ettiğine dair hiçbir görüntü yok.
“O ŞEHİTLER BİZİM DE ŞEHİDİMİZ, BİZİM DE CANIMIZ YANDI”
İsmail Saymaz’ın iddialarına cevap olarak o MOBESE görüntüsünü de paylaştık. Öğrenciler otobüsten iniyorlar, halk o civarda, zaten trafik tıkanmış, insanlar yolda. Öğrenciler kameranın sağ tarafından halkın arasına giriyorlar. Halkla birlikte, yan yanalar. Ta üst köşeden makineli tüfeklerle halka ve öğrencilere ateş açılıyor. Bunun görüntüleri var. Ondan sonra halk bir tarafta öğrenciler bir tarafta mevzileniyor. Halk doğal olarak düşünüyor ki, asker o gece düşman edilmiş ya, kimi gördüğün askeri öldür diyor, askerler bize ateş etti. Askerler de bize kim ateş etti, bize ateş eden teröristtir, 18-20 yaşındaki çocuk, vatan millet aşkıyla büyümüş, ben vatanımı koruyacağım diye büyümüş, bildiği şey düşman PKK, IŞID biliyor, başka bir şey bilmiyor.
“BAKMADAN, ARAŞTIRMADAN AMA ONLAR İNSANLARI ÖLDÜRDÜLER”
Nitekim balistik raporlar da geldi mahkemeye, sadece Orhanlı ve Boğaziçi değil, tüm davalarda yargılanan öğrencilerden hiçbirinin herhangi birini yaraladığı veya öldürdüğü tespit edilemedi. Hiçbirinin, tertemiz yani. Şimdi bunlara rağmen, bakmadan araştırmadan ama onlar insanları öldürdüler. Ya kardeşim o şehitler bizim de şehidimiz, benim de canım yandı. Orada provakatörler de vardı, elbet bir gün onların da hesabı sorulur. Bir oturup dinlesen, biz seninle anlaşacağız ama maalesef dinlemiyorlar.
“209 ÖĞRENCİ ŞU AN İÇERİDE”
Ben de Bylock çıkmadı, ankesör çıktı, ankesörden aranmışım, maalesef ankesörden aranmak diye bir delil var. Başka öğrencilerde ByLock çıkan var mı, ben şimdiye kadar yargılanan öğrencilerin Bylock kullandığını duymadım, varsa da bilmiyorum, o kişi özelinde sormak lazım. Şu an içeride 209 öğrenci var. 189’u Hava Harp Okulu öğrencisi, 26 kişi Kara Harp Meslek Yüksek Okulu’ndan, onlar da müebbet aldılar.”