2022 kışına girerken Sağlık Bakanlığı’nın tedariğindeki aksaklıklar nedeniyle, aile hekimleri başta hepatit B olmak üzere bazı aşıları yapamadı. Eryazğan da kendi pratiği ve meslektaşlarının paylaştığı bilgiler çerçevesinde, bildiklerini NTV’ye bağlanarak anlattı.
Bunun üzerine bakanlık soruşturma başlattı. Soruşturma sonucunda müfettişler idari ceza vermeseler de adli soruşturma açılmasını istedi. Bunun üzerine İstanbul Başsavcılığı, Eryazğan hakkında iddianame hazırladı.
Diken’den Mesude Erşan’ın haberine göre, Cumhuriyet Savcısı Salih Varol’un hazırladığı iddianameyle ilk kez bir doktorun TCK’nın 217/A-1’inci fıkrasından yargılanması talep edildi. Bu çok tartışılan ve basın meslek örgütlerinin ‘sansür’ olarak nitelendirdiği madde, ‘halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse için’, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası getiriyor.
TCK 53’üncü maddesiyle ise Eryazğan’ın vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmasının önü kesilmeye çalışılıyor.
İlk duruşma, 6 Şubat 2024’de, İstanbul 32’nci Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek.
Eryazğan şu değerlendirmeyi yaptı: “2022’de ekim, kasım ve aralıkta yaşanan aşı sıkıntısını aile hekimi üyelerimiz bildirince bakanlığın ilgili kurumlarına sözlü ve yazılı sorduk. Yanıt alamadık. Düzelme de olmadı. Savcılığın iddianamesini incelediğimde ilginç bir şekilde söylemediğim bir cümlenin (Şanlıurfa’da hiç aşı yapılmadı) ana unsur yapıldığını gördüm. Hukuk yerini bulursa, bu konuda yanlış yönlendirme yapanlar hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Çünkü bu haberin oluşmasının sebebi Sağlık Bakanlığı. Bakanlık aşı tedarik sorununu çözmek yerine, bunu dile getirenleri ve çözmeye çalışanları sindirmeye çalışıyor. Ayrıca savcının meslek örgütlerinde görev alamayacak şekilde cezalandırılmamı istemesi manidar. Bunu da kamuoyunun takdirine sunuyorum.”