Polisler fezlekede “Terör finansmanı filan üfleriz gazi abi…” yazısını unutmuşlardı
Bursa’da 7-14 Kasım 2016’da yapılan operasyonlarda gözaltına alınan, aralarında avukatların da bulunduğu HDP üye ve yöneticisi 14 kişi hakkında “örgüt üyeliği ve propagandası” iddiasıyla hazırlanan ve Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede polislerin nasıl kurgu fezlekeler hazırladıkları ortaya çıkmıştı.
HDP’lilerin avukatları polisin fezleke hazırladığı sırada düşündükleri kurguyu savcının hazırladığı iddianamenin içinde bulmuş ve bulunan “kurgu fezleke”de polislerin, 30 Ekim 2016’da HDP Yıldırım İlçe Örgütü’nde yapılan bir kahvaltıyı nasıl illegal göstermeye çalıştıkları görülmüştü.
Polisin hazırlayıp iddianamede unuttuğu “kurgu fezleke”de HDP İl Yöneticisi Ceylan Erol ve Mudanya İlçe Eşbaşkanı Mediha Azra Güllüpınar’ın ilgili suçlamayı “Terör finansmanı filan üfleriz gazi abi…” diye formüle edildiği ortaya çıkmıştı.
İddianamede unutulan “kurguda” şu ifadeler yer alıyordu: “30.10.2016 tarihinde yeni HDP yıldırım ilçede kahvaltı etkinliği yapıldı. Bununla ilgili davetiye sattılar. Ceylan ile birlikte organize ettiler. Kja bursa sayfasında kahvaltıdan foto paylaşımı var, davetiye paylaşımı var. 10 tl ye sattılar. Örgüte yardım dicez Ceylan ve Mediha kendi facesinde de paylaştı ortak bir tespit yapacağız ikisinede ekleyecez. İkisininde davetiye satış ile ilgili görüşmeleri var öneeeemliiii. Terör finansmanı filan üfleriz gazi abi tabiri ile…”
AVUKATLARDAN SUÇ DUYURUSU
Bunun ortaya çıkması üzerine avukatlar fezlekeyi hazırlayan polisler hakkında Bursa Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş, söz konusu ifadelerde adı geçen polis memuru Gazi Dündar ve diğer polisler hakkında işlem başlatılmasını istemişti.
SAVCI: SEHVEN UNUTULMUŞ
Suç duyurusuna karar veren Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ise polislerin ifadelerinin söz konusu durumu “sehven” gerçekleştirdiğini belirterek, polisler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Savcılık kararında şu ifadelere yer verdi: “Şikayete konu durumun sehven gerçekleştirildiği, dolayısıyla sahte delil üretme eyleminden ve resmi belgede sahtecilikten söz edilemeyeceği yine söz konusu olayda görevi kötüye kullanma suçunun da oluşmadığı anlaşılmıştır.”
‘HUKUK GRABETİ’
Savcılığın bu kararını değerlendiren avukat Cahit Kırkazak, polisin iddianamede suçüstü yakalanmasına rağmen böylesine bir karar alınmasının “hukuk garabetinin” sürdüğünü gösterdiğini söyledi. Kırkazak, şunları söyledi: “Aslında bu tür politik davalarda hep söylüyorduk. Polis üfürmelerle fezlekeler hazırlıyor. Ama bu kez suçüstü yakalanmışlardı. Ve hazırladıkları üfürme fezleke hiç değişmeden iddianame olmuştu. Yani polis savcı olmuş. Hem polis hem savcı suçüstü yakalanmış oldu.
Mahkeme de suçüstü yakalanmıştır çünkü iddianameyi incelemeden kabul etmiştir. Demokrasi kültürü olan toplumlarda bunun polisler de savcı ve hakimler de hatta Adalet Bakanı da sorumluluğunu üstlenip istifa etmeleri gerekirken pişkinlik yapıyorlar.
Savcı kararında ‘sehven’ demiş. Yani yanlışlıkla diyor. E biz de bunu söylüyoruz. Yanlışlıkla unutmuşlar ve suçüstü yakalandılar. Buna rağmen böyle bir karar veriliyor. Siyasi iktidarın ‘Ben polisimi yedirmem’ söylemlerinden alınan güçle ortaya bir hukuk garabeti çıkmış. Bu dosyada 192 gün 6 kişi tutuklu kaldı.