Bandırma Cezaevi’nde kalp krizi geçiren ve geç müdahale edilen tutuklu Murat Saat, ambulans yerine ring aracıyla götürüldüğü hastanede yaşamını yitirdi.
‘GEÇ MÜDAHALE EDİLDİ’
Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu Ertan Tan gönderdiği mektupta, birlikte kaldığı Murat Saat’in kalp krizi geçirdiğini ve cezaevi yönetimi tarafından geç müdahale edilmesi aktarmıştı.
Saat’in durumunu kaleme aldığı mektupla duyuran cezaevi arkadaşı Tan, şunları belirtmişti: “Murat Saat’e acilen müdahale edilmesi için arkadaşları Murat’ın revire kaldırılmasını idareye bildiriyor. Ancak, Murat Saat arkadaşımız gecikmeli bir şekilde koğuştan alınıyor, o haliyle cezaevi ring aracına konularak hastaneye götürülüyor. Arkadaşımızın yolda kalbi duruyor. Ring aracı gibi her açıdan olumsuz bir araçla adeta kaderine terk edercesine hastaneye ulaştırılıyor. Hastanedeki müdahale sonucu, duran kalbi yeniden çalıştırılıyor, ancak geçirdiği krizin şiddeti ve riskleri nedeniyle yoğun bakımda uyutularak bekletiliyor. Sonrasında ise Balıkesir’e sevk ediliyor. Arkadaşımız, Balıkesir Hastanesi’nde anjiyo oluyor. Şuan durumunun kritik olmasından dolayı halen yoğun bakımda uyutularak tutulduğu, ara sıra uyandırıldığı haberini almış bulunmaktayız.”
AYKOL SOSYAL MEDYA HESABINDA DUYURMUŞTU
Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol dün sosyal medyadan Bandırma 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutuklu Murat Saat’in kalp krizi geçirdiğini, Balıkesir’e götürüldüğünü, anjiyo olduğunu ve uykuda tutulduğunu yazmıştı.
‘BAŞBAK HAYATLAR YAZARKEN KEDİMİ VAR EDİYORUM’
Murat Saat, 2015 yılında bir mektup aracılığıyla verdiği demecinde kendini ve edebiyat serüvenini kısaca şöyle anlatmıştı: “12 Eylül’ün yarattığı ve bugün de çok daha yoğunlaşmış olarak var olan siyasal sistem dillere, kimliklere, inanç gruplarına ve toplumun tümüne ağır bedeller ödetti. Üniversite yıllarım, yani 90’ların başları yoğun çatışmalı yıllardı. Özgürlüklerin ve toplumun savunulması gerektiğine inandım. Aktif siyasal mücadele verdim. Hapishaneyle tanıştım. 2000’ler sonrası, 19 Aralık’la hayatımıza sokulan F Tipi sistemle yoğun baskı ve tecrit hapishanelere hâkim oldu.
Bu yıllarda yazılı boyutuyla edebiyat benim için tam bir zorunluluk oldu. Herkesin yazım serüveni başkadır şüphesiz. Yaşadıklarınız, tanık olduklarınız, estetik beğenileriniz, okuduklarınız, dertleriniz, kaygılarınız ve daha birçok şey sizi yazıya, edebiyata yöneltebilir. Bunlar şüphesiz benim için de geçerli. Ama daha önce, içinde bulunduğum mekânın, hapishanenin bunda etkili olduğunu söylemeliyim. Hapishane türlü mekanizmalar yoluyla iktidar uygular size. Dahası, zamanla bu mekanizmaları unutturmak ister. Bunu başarırsa bu mekanizmaları ve içinde bulunduğunuz mekânı karakteriniz addetmeye başlayabilirsiniz. Sanırım ben yazarak ilk önce, buraya ait olmadığımı söylemeye çalışıyorum. Bu mekânın benim karakterim olmayacağını, bunu kabul etmediğimi ilk önce kendime tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu şekilde başka hayatları yazarken kendimi var ediyorum aslında.”
21 YILDIR TUTUKLU
Müebbet hapis cezasıyla 96 yılında tutuklanan Saat, 21 yıldır cezaevindeydi. Saat’in “Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım mısın?” adlı kitabı, Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği’nce 2014 yılında ödüle değer görülmüştü.
(Mezopotamya Ajansı)
Bandırma Cezaevi’nde kalp krizi geçiren ve geç müdahale edilen tutuklu Murat Saat, ambulans yerine ring aracıyla götürüldüğü hastanede yaşamını yitirdi.
‘GEÇ MÜDAHALE EDİLDİ’
Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu Ertan Tan gönderdiği mektupta, birlikte kaldığı Murat Saat’in kalp krizi geçirdiğini ve cezaevi yönetimi tarafından geç müdahale edilmesi aktarmıştı.
Saat’in durumunu kaleme aldığı mektupla duyuran cezaevi arkadaşı Tan, şunları belirtmişti: “Murat Saat’e acilen müdahale edilmesi için arkadaşları Murat’ın revire kaldırılmasını idareye bildiriyor. Ancak, Murat Saat arkadaşımız gecikmeli bir şekilde koğuştan alınıyor, o haliyle cezaevi ring aracına konularak hastaneye götürülüyor. Arkadaşımızın yolda kalbi duruyor. Ring aracı gibi her açıdan olumsuz bir araçla adeta kaderine terk edercesine hastaneye ulaştırılıyor. Hastanedeki müdahale sonucu, duran kalbi yeniden çalıştırılıyor, ancak geçirdiği krizin şiddeti ve riskleri nedeniyle yoğun bakımda uyutularak bekletiliyor. Sonrasında ise Balıkesir’e sevk ediliyor. Arkadaşımız, Balıkesir Hastanesi’nde anjiyo oluyor. Şuan durumunun kritik olmasından dolayı halen yoğun bakımda uyutularak tutulduğu, ara sıra uyandırıldığı haberini almış bulunmaktayız.”
AYKOL SOSYAL MEDYA HESABINDA DUYURMUŞTU
Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol dün sosyal medyadan Bandırma 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutuklu Murat Saat’in kalp krizi geçirdiğini, Balıkesir’e götürüldüğünü, anjiyo olduğunu ve uykuda tutulduğunu yazmıştı.
‘BAŞBAK HAYATLAR YAZARKEN KEDİMİ VAR EDİYORUM’
Murat Saat, 2015 yılında bir mektup aracılığıyla verdiği demecinde kendini ve edebiyat serüvenini kısaca şöyle anlatmıştı: “12 Eylül’ün yarattığı ve bugün de çok daha yoğunlaşmış olarak var olan siyasal sistem dillere, kimliklere, inanç gruplarına ve toplumun tümüne ağır bedeller ödetti. Üniversite yıllarım, yani 90’ların başları yoğun çatışmalı yıllardı. Özgürlüklerin ve toplumun savunulması gerektiğine inandım. Aktif siyasal mücadele verdim. Hapishaneyle tanıştım. 2000’ler sonrası, 19 Aralık’la hayatımıza sokulan F Tipi sistemle yoğun baskı ve tecrit hapishanelere hâkim oldu.
Bu yıllarda yazılı boyutuyla edebiyat benim için tam bir zorunluluk oldu. Herkesin yazım serüveni başkadır şüphesiz. Yaşadıklarınız, tanık olduklarınız, estetik beğenileriniz, okuduklarınız, dertleriniz, kaygılarınız ve daha birçok şey sizi yazıya, edebiyata yöneltebilir. Bunlar şüphesiz benim için de geçerli. Ama daha önce, içinde bulunduğum mekânın, hapishanenin bunda etkili olduğunu söylemeliyim. Hapishane türlü mekanizmalar yoluyla iktidar uygular size. Dahası, zamanla bu mekanizmaları unutturmak ister. Bunu başarırsa bu mekanizmaları ve içinde bulunduğunuz mekânı karakteriniz addetmeye başlayabilirsiniz. Sanırım ben yazarak ilk önce, buraya ait olmadığımı söylemeye çalışıyorum. Bu mekânın benim karakterim olmayacağını, bunu kabul etmediğimi ilk önce kendime tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu şekilde başka hayatları yazarken kendimi var ediyorum aslında.”
21 YILDIR TUTUKLU
Müebbet hapis cezasıyla 96 yılında tutuklanan Saat, 21 yıldır cezaevindeydi. Saat’in “Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım mısın?” adlı kitabı, Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği’nce 2014 yılında ödüle değer görülmüştü.
(Mezopotamya Ajansı)
Bandırma Cezaevi’nde kalp krizi geçiren ve geç müdahale edilen tutuklu Murat Saat, ambulans yerine ring aracıyla götürüldüğü hastanede yaşamını yitirdi.
‘GEÇ MÜDAHALE EDİLDİ’
Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu Ertan Tan gönderdiği mektupta, birlikte kaldığı Murat Saat’in kalp krizi geçirdiğini ve cezaevi yönetimi tarafından geç müdahale edilmesi aktarmıştı.
Saat’in durumunu kaleme aldığı mektupla duyuran cezaevi arkadaşı Tan, şunları belirtmişti: “Murat Saat’e acilen müdahale edilmesi için arkadaşları Murat’ın revire kaldırılmasını idareye bildiriyor. Ancak, Murat Saat arkadaşımız gecikmeli bir şekilde koğuştan alınıyor, o haliyle cezaevi ring aracına konularak hastaneye götürülüyor. Arkadaşımızın yolda kalbi duruyor. Ring aracı gibi her açıdan olumsuz bir araçla adeta kaderine terk edercesine hastaneye ulaştırılıyor. Hastanedeki müdahale sonucu, duran kalbi yeniden çalıştırılıyor, ancak geçirdiği krizin şiddeti ve riskleri nedeniyle yoğun bakımda uyutularak bekletiliyor. Sonrasında ise Balıkesir’e sevk ediliyor. Arkadaşımız, Balıkesir Hastanesi’nde anjiyo oluyor. Şuan durumunun kritik olmasından dolayı halen yoğun bakımda uyutularak tutulduğu, ara sıra uyandırıldığı haberini almış bulunmaktayız.”
AYKOL SOSYAL MEDYA HESABINDA DUYURMUŞTU
Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol dün sosyal medyadan Bandırma 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutuklu Murat Saat’in kalp krizi geçirdiğini, Balıkesir’e götürüldüğünü, anjiyo olduğunu ve uykuda tutulduğunu yazmıştı.
‘BAŞBAK HAYATLAR YAZARKEN KEDİMİ VAR EDİYORUM’
Murat Saat, 2015 yılında bir mektup aracılığıyla verdiği demecinde kendini ve edebiyat serüvenini kısaca şöyle anlatmıştı: “12 Eylül’ün yarattığı ve bugün de çok daha yoğunlaşmış olarak var olan siyasal sistem dillere, kimliklere, inanç gruplarına ve toplumun tümüne ağır bedeller ödetti. Üniversite yıllarım, yani 90’ların başları yoğun çatışmalı yıllardı. Özgürlüklerin ve toplumun savunulması gerektiğine inandım. Aktif siyasal mücadele verdim. Hapishaneyle tanıştım. 2000’ler sonrası, 19 Aralık’la hayatımıza sokulan F Tipi sistemle yoğun baskı ve tecrit hapishanelere hâkim oldu.
Bu yıllarda yazılı boyutuyla edebiyat benim için tam bir zorunluluk oldu. Herkesin yazım serüveni başkadır şüphesiz. Yaşadıklarınız, tanık olduklarınız, estetik beğenileriniz, okuduklarınız, dertleriniz, kaygılarınız ve daha birçok şey sizi yazıya, edebiyata yöneltebilir. Bunlar şüphesiz benim için de geçerli. Ama daha önce, içinde bulunduğum mekânın, hapishanenin bunda etkili olduğunu söylemeliyim. Hapishane türlü mekanizmalar yoluyla iktidar uygular size. Dahası, zamanla bu mekanizmaları unutturmak ister. Bunu başarırsa bu mekanizmaları ve içinde bulunduğunuz mekânı karakteriniz addetmeye başlayabilirsiniz. Sanırım ben yazarak ilk önce, buraya ait olmadığımı söylemeye çalışıyorum. Bu mekânın benim karakterim olmayacağını, bunu kabul etmediğimi ilk önce kendime tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu şekilde başka hayatları yazarken kendimi var ediyorum aslında.”
21 YILDIR TUTUKLU
Müebbet hapis cezasıyla 96 yılında tutuklanan Saat, 21 yıldır cezaevindeydi. Saat’in “Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım mısın?” adlı kitabı, Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği’nce 2014 yılında ödüle değer görülmüştü.
(Mezopotamya Ajansı)
Bandırma Cezaevi’nde kalp krizi geçiren ve geç müdahale edilen tutuklu Murat Saat, ambulans yerine ring aracıyla götürüldüğü hastanede yaşamını yitirdi.
‘GEÇ MÜDAHALE EDİLDİ’
Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu Ertan Tan gönderdiği mektupta, birlikte kaldığı Murat Saat’in kalp krizi geçirdiğini ve cezaevi yönetimi tarafından geç müdahale edilmesi aktarmıştı.
Saat’in durumunu kaleme aldığı mektupla duyuran cezaevi arkadaşı Tan, şunları belirtmişti: “Murat Saat’e acilen müdahale edilmesi için arkadaşları Murat’ın revire kaldırılmasını idareye bildiriyor. Ancak, Murat Saat arkadaşımız gecikmeli bir şekilde koğuştan alınıyor, o haliyle cezaevi ring aracına konularak hastaneye götürülüyor. Arkadaşımızın yolda kalbi duruyor. Ring aracı gibi her açıdan olumsuz bir araçla adeta kaderine terk edercesine hastaneye ulaştırılıyor. Hastanedeki müdahale sonucu, duran kalbi yeniden çalıştırılıyor, ancak geçirdiği krizin şiddeti ve riskleri nedeniyle yoğun bakımda uyutularak bekletiliyor. Sonrasında ise Balıkesir’e sevk ediliyor. Arkadaşımız, Balıkesir Hastanesi’nde anjiyo oluyor. Şuan durumunun kritik olmasından dolayı halen yoğun bakımda uyutularak tutulduğu, ara sıra uyandırıldığı haberini almış bulunmaktayız.”
AYKOL SOSYAL MEDYA HESABINDA DUYURMUŞTU
Gazeteci-yazar Hüseyin Aykol dün sosyal medyadan Bandırma 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutuklu Murat Saat’in kalp krizi geçirdiğini, Balıkesir’e götürüldüğünü, anjiyo olduğunu ve uykuda tutulduğunu yazmıştı.
‘BAŞBAK HAYATLAR YAZARKEN KEDİMİ VAR EDİYORUM’
Murat Saat, 2015 yılında bir mektup aracılığıyla verdiği demecinde kendini ve edebiyat serüvenini kısaca şöyle anlatmıştı: “12 Eylül’ün yarattığı ve bugün de çok daha yoğunlaşmış olarak var olan siyasal sistem dillere, kimliklere, inanç gruplarına ve toplumun tümüne ağır bedeller ödetti. Üniversite yıllarım, yani 90’ların başları yoğun çatışmalı yıllardı. Özgürlüklerin ve toplumun savunulması gerektiğine inandım. Aktif siyasal mücadele verdim. Hapishaneyle tanıştım. 2000’ler sonrası, 19 Aralık’la hayatımıza sokulan F Tipi sistemle yoğun baskı ve tecrit hapishanelere hâkim oldu.
Bu yıllarda yazılı boyutuyla edebiyat benim için tam bir zorunluluk oldu. Herkesin yazım serüveni başkadır şüphesiz. Yaşadıklarınız, tanık olduklarınız, estetik beğenileriniz, okuduklarınız, dertleriniz, kaygılarınız ve daha birçok şey sizi yazıya, edebiyata yöneltebilir. Bunlar şüphesiz benim için de geçerli. Ama daha önce, içinde bulunduğum mekânın, hapishanenin bunda etkili olduğunu söylemeliyim. Hapishane türlü mekanizmalar yoluyla iktidar uygular size. Dahası, zamanla bu mekanizmaları unutturmak ister. Bunu başarırsa bu mekanizmaları ve içinde bulunduğunuz mekânı karakteriniz addetmeye başlayabilirsiniz. Sanırım ben yazarak ilk önce, buraya ait olmadığımı söylemeye çalışıyorum. Bu mekânın benim karakterim olmayacağını, bunu kabul etmediğimi ilk önce kendime tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu şekilde başka hayatları yazarken kendimi var ediyorum aslında.”
21 YILDIR TUTUKLU
Müebbet hapis cezasıyla 96 yılında tutuklanan Saat, 21 yıldır cezaevindeydi. Saat’in “Yoksa Sen Benim En İyi Arkadaşım mısın?” adlı kitabı, Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği’nce 2014 yılında ödüle değer görülmüştü.
(Mezopotamya Ajansı)