Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesinde 14 Ekim’de meydana gelen patlamaya ilişkin soruşturma kapsamında, madencilerin “tanık” sıfatıyla verdiği ifadeler ortaya çıktı.
İşçilerden İbrahim Çamşul, arkadaşlarının ‘işimden olurum’ endişesi ile gerçekleri anlatmadığını söyleyerek, “Arkadaşlar patlamadan birkaç gün önce mühendislere ‘gaz sızıntısı var, burada koku var, burası patlayabilir’ demişler. Buna rağmen herhangi bir önlem alınmadı” dedi. İşçi Aydın Gündoğdu ise yaşam odasının ‘maliyetli’ bulunmasını, “Yaşam odası konusu Soma faciası sonrasında bir gündeme geldi, ama baktılar ki maliyeti yüksek sonrasında vazgeçildi” sözleri ile anlattı. Muhammet Şenyerli “Yalnız yaklaşık bir-bir buçuk aydır bizim bulunduğumuz kotta bir metan gazı sıkıntısı vardı, havalandırma yetersizdi, bunun için ekstra bir vantüp yapıldı, ancak buna rağmen havalandırma yeterli değildi… Vefat eden arkadaşlarımın bir kısmının burada oluşan havalandırma sıkıntısından kaynaklı nefessiz kaldığını düşünüyorum” dedi.
Bartın’ın Amasra ilçesinde TTK’ye ait maden ocağındaki grizu patlaması sonucu 42 madencinin hayatını kaybettiği facianın üzerinden bir ay geçti. Bilirkişi ön raporunda ‘havalandırmanın yetersiz olduğuna’ dikkat çekilen patlamaya ilişkin madencilerin tanık sıfatıyla verdiği ifadeler de ortaya çıktı.
İşçi Aydın Çetin, Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifadesinde, “Tahminimce yaklaşık 6 ay süre ile olayın meydana geldiği bölüme girmek mümkün değildir. İçerideki metan gazının oksijen ile temasını engellemek için yollara baraj yapıldı” diye açıkladı.
“YAŞAM ODASI MALİYETLİ BULUNDU”
Nakliye işçisi Aydın Gündoğdu ifadesinde, Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirdiği facianın ardından Amasra’da yaşam odası yapılmasının gündeme geldiğini ancak ‘maliyetinin yüksek’ bulunarak yapılmadığını şöyle anlattı: “Maden ocağında kullanılan benim bildiğim sadece maske istasyonları var, orada yedek maskeler bulunmaktadır. Bunun dışında bir yaşam alanı yoktur. Bu yaşam odası konusu Soma faciası sonrasında bir gündeme geldi, ama baktılar ki maliyeti yüksek sonrasında vazgeçildi.”
“LAĞIM ÇALIŞMASI HAVALANDIRMA SIKINTISINA SEBEP OLUYORDU”
Üretim işçisi Aydın Kalaycı, madendeki havalandırma sıkıntısına dikkat çekerek, şunları açıkladı: “350 kotunda yapılan lağım çalışmaları sonucunda oluşan hava sirkülasyonu -300 kotunda bir havalandırma sıkıntısına sebep oluyordu. Vefat eden arkadaşlarımın bir kısmının burada oluşan havalandırma sıkıntısından kaynaklı nefessiz kaldığını düşünüyorum. Benim bildiğim kadarıyla arkadaşlarımız son 3-4 ayda ayak arkasında açıklık olduğunu bu sebeple tavanın düşmediğini, -350 kotta gaz birikintisinin fazla olduğunu söylemişlerdi. Biz bu hususu arkadaşlarımız şifahen sözlü olarak yetkililere bildirdiler, ama biz işçi pozisyonunda olduğumuz için çok da dillendiremedik. Normalde ayak arkasına beton enjeksiyon yapılırdı, ayak altlarına taş tozu serpilirdi ve kömür tozunun patlaması engellenirdi, yaklaşık 1 yıldır ben bunun yapıldığını hiç görmedim, bu normalde kalan kömürlerden oluşan gazı engellerdi.”
“İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİ YETERSİZ”
Maden ocağında -300 kotta 2. rekupta kazmacı olarak görev yapan Birol Ayaş, kendilerine verilen işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinin yetersiz olduğuna dikkat çekerek, şunları belirtti: “Bize ani bir olay gerçekleştiğinde temiz hava yoluna doğru hareket etme konusunda bilgi verildi. Maskeyi takıp maske istasyonlarına yani maske odalarına gitmemiz söylendi. Bize her sene aktif şekilde yılda iki gün iş güvenliği kursu verilirdi. Benim kanaatime göre bu eğitimler teorik olarak kalıyordu, uygulamalı eğitim olsaydı daha iyi olabilirdi. Bununla ilgili vefat eden arkadaşlarımız 2-3 yıllık tecrübeye sahip arkadaşlardı, onlara daha kapsamlı bir eğitim verilse idi, belki de vefat sayısı daha az olabilirdi. Olay günü gördüğüm kadarıyla çoğu maskesini takamamıştı.”
Kazma işçisi Burak Sümertaş, maske istasyonlarının kuyu başından uzak olmasının ölümleri azaltacağını ifade ederek, şunları kaydetti: “Kuyu başında veya maske istasyonlarında oksijen tüpleri olsaydı belki de bizi kurtarmaya gelen arkadaşlarımız daha iyi bir müdahalede bulunabilirlerdi. Patlama neden olmuş onu bilmiyorum ama patlama sonrasında iyi bir kurtarılma planı ve çalışması olsaydı belki de vefat eden arkadaşlarımızdan bazıları yaşıyor olacaktı. Ben bu patlamaya sebep olan veya kasıtlı olmasa da ihmalkarlık gösteren kim varsa araştırılmasını ve ceza almasını istiyorum, bu sebeple şikayetçiyim.”
“EĞİTİMLER TEORİK OLARAK KALIYORDU”
Elektro mekanik bölümü hidrolik servisinde bakımcı Engin Altan, beton barajının iki tane olsa patlamanın şiddetinin daha az olabileceğini açıklayarak, şunları belirtti: “Benim dikkatimi çektiği kadarıyla -350 kotta hava sirkülasyonunu azaltan beton baraj bir taneydi belki iki tane olsaydı, patlamanın şiddetini ve diğer bölgeleri ilerlemesini azaltabilirdi. Bize ani bir olay gerçekleştiğinde temiz hava yoluna doğru hareket etme konusunda bilgi verildi. Maskeyi takıp maske istasyonlarına yani maske odalarına gitmemiz söylendi. Bize her sene aktif şekilde yılda iki gün iş güvenliği kursu verilirdi. Benim kanaatime göre bu eğitimler teorik olarak kalıyordu, uygulamalı eğitim olsaydı daha iyi olabilirdi. Bununla ilgili vefat eden arkadaşlarımız 2-3 yıllık tecrübeye sahip arkadaşlardı, onlara daha kapsamlı bir eğitim verilse idi, belki de vefat sayısı daha az olabilirdi. Olay günü gördüğüm kadarıyla çoğu maskesini takamamıştı.
“KÜÇÜK KAZALARDA BİLE YETERSİZ OLAN SAĞLIK EKİBİ”
Acil durumlarda müdahale edecek ayrıca bir ekip yoktur. Ben olay günü belki kalabalıkta görmedim ama müdahalede bizim dışımızda çok kimse yoktu. Bizim çalıştığımız tesiste bir adet tesis doktoru bulunur, ayrıca her vardiyada bir tesis doktoru yoktur ve her vardiyada bir veya iki adet acil tıp teknisyeni vardır. Bunların yanında bir bizim işçi arkadaşlarımızdan her vardiyada ilk yardım eğitimi almış arkadaşlarımız vardır, tabi bunların bilgileri zayıftır. Ben acil durumlarda müdahale ekibinin sağlık konusunda çok yetersiz olduğu kanaatindeyim, daha öncede büyük çaplı değil ama küçük çaplı bir iki kişinin ciddi şekilde yaralandığı kazalarda müdahale eksikliğinden kaynaklı arkadaşlarımız mağdur oldular, zaten küçük kazalarda bile yetersiz olan sağlık ekibi bu gibi ciddi bir olayda tamamen yetersiz kaldı.
Patlamanın sebebi niye oldu bilmiyorum ama patlamanın sebebi her ne olursa olsun patlama sonrasında büyük bir kriz yönetimi konusunda problem vardı. Patlama engellenememiş olabilir ama olay sonrasında güzel koordine edilse ide belki vefat eden arkadaşlarımızdan bir kısmı yaşıyor olabilirdi.”