İnsan Hakları Savunucusu hukukçu Dr. Gökhan Güneş’in paylaşımlarına göre Saadet Yüksel, söz konusu tezi ve makalesinde ‘hukuka’ vurgu yapıyor. Delillerin de hukuka uygun olarak elde edilmesi gerektiğini anlatıyor. Saadet Yüksel’in tezinden ve makalesinden alıntılar yapan Gökhan Güneş, “2012’de yazdığı doktora tezinde ve makalesinde bu evrensel hukuk kuralını hatırlatan Yüksel, bakalım 18 Ocak 2023’te duruşması yapılacak ve güncel yargılamaları ilgilendiren Yalçınkaya başvurusunda Yargıtay, AYM ve MİT’in istihbari çalışmalarla elde edildiğini itiraf ettikleri Bylock verilerinin hukuka aykırılığıyla ilgili ne diyecek?” sorusunu soruyor.
Gökhan Güneş’in konuyla ilgili sıralı paylaşımları şöyle:
AİHM yargıcı S. Yüksel, doktora tezini haberleşmenin gizliliğine “önleyici” denetim yoluyla yapılan müdahale üzerine yazmıştır. Konuyla ilgili bir makalesi de vardır. Tez konusu iletişime önleyici müdahale olsa da, Yüksel tezde güncel yargılamaları da yakından ilgilendiren önemli hususlarla yer vermiştir. Merak ettiğimiz husus, bu konuda bir tez ve makale yazan Yüksel’in Yalçınkaya başvurusunda ne diyeceğidir.
Acaba Yüksel, tezi ve makalesinde dile getirdiği evrensel hukuk ilkelerine bağlı mı kalacak, yoksa Türkiye’deki mahkemelerin ve kendisinin bu zamana kadar yaptığı gibi bu temel ilkeleri görmezden gelecek ve yine “muhalefet” görüşü yazmak zorunda mı kalacaktır? Amacımız, bu vesileyle 2012’deki görüşlerinde 2022’de bir değişiklik olup olmadığını sizlerin takdirine sunmak ve yazdıklarını da bir kez daha kendisine hatırlatmaktır.
Acaba, tez görseldeki ifadelere yer veren Yüksel, Yalçınkaya başvurusunda ne yapacaktır? İnternet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan Bylock ile ilgili CMK’nın 135. maddesinin uygulanması gerekirken, bu madde de yazılı sürelerin çoktan geçtiğini bilen rejim yargısı tarafından 6. kanunun dolanılması suretiyle Bylock’la ilgili 134. maddenin tatbikine acaba itiraz edecek midir?
Yine, tezinde bu konuyla ilgili geçmişe dönük bir arama kararı verilemeyeceğini belirten Yüksel, 134. maddeden ilerleyebilmek için Bylock’la ilgili bir arama ve el koyma kararı olmadığını bilen rejim yargısı tarafından, sunucunun ele geçirilmesinden 1 yıl sonra verilen ve o da “imaj almaya” ilişkin olan kararın “geçmişe dönük arama” olarak kabulüne acaba ne diyecektir?
Tez de haberleşme verilerinin süresinde imhasının çok önemli olduğunu ve aksine davranışın AİHS’in 8. maddesini ve demokratik bir devlette hukukun üstünlüğü ilkesini ihlal edeceğini söyleyen Yüksel, acaba mevzuatta belirtilen 1 yıllık süreden çok daha fazla süre saklanıp, kişilerin cezalandırılmasına gerekçe yapılan Bylock ve ankesör verilerinin (HTS kayıtlarının) süresinde silinmemesini hak ihlali mi kabul edecek, yoksa o da artık Türkiye’de hukukun üstünlüğünün zaten bittiğini kabul ederek ihlal iddialarını yine görmezden mi gelecektir?
Tezinde ve sonrasında yazdığı makalede, MİT’e verilen yetkilerin sadece istihbari amaçlar için kullanılabileceğini ve MİT’in faaliyetleri sırasında elde ettiği bilgi ve belgelerin adli soruşturma ve kovuşturmalarda delil olarak kullanılamayacağını belirten Yüksel, başta MİT olmak üzere tüm yüksek mahkemelerin Bylock’un istihbari çalışmayla elde edilip sonradan bir soruşturmaya dahil edildiği itirafını görmezden mi gelecek, yoksa tezinde belirttiği bu evrensel hukuk ilkesine sahip çıkarak ihlal iddialarını bu kez fark edebilecek midir!?
Biz bu soruları sormaya ve bu zamana kadarki performansından! ne diyeceğini tahmin ettiğimiz Yüksel’e kendi yazdıklarını hatırlatmaya devam edeceğiz. Ayrıca, hak mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Biliyoruz ki, haklıyız ve günün sonunda biz kazanacağız!
CEMİL ÇELİK: HUKUKUN İLKELERİNE Mİ UYACAK, GÖRECEĞİZ!
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyesiyken resen emekli edilen Hakim Albay Dr. Cemil Çelik ise konuyla ilgili paylaşımında, “Bakalım AİHM Hakimi Saadet Yüksel; yazdıklarının arkasında durarak evrensel hukukun ilkelerini mi uygulayacak? Yoksa yazdıklarını bir kenara bırakıp Doğu Perinçek’in bahsettiği hakim görünümlü kişilerin arasında mı yer alacak?” ifadelerini kullandı.