Gazeteci-Yazar Ahmet Dönmez, daha önce 17 Aralık Yolsuzluk Soruşturmasını yürüten polislerden Hüseyin Korkmaz’ın ABD’deki Zarrab davasındaki tanıklığına dikkat çekmişti. Dönmez, Korkmaz’ın Zarrab davasındaki rolüne ilişkin önemli detaylar verdi.
Köşesinde önemli bilgilere yer veren Dönmez’in yazısındaki ilgili bölüm şu şekilde devam ediyor:
Gazetecilik de bir nevi sorguculuktur. Bu nedenle geçen yazının sonunda sıraladığım o sorular üzerinden yürümeye ve cevap bulmaya karar verdim. Amerika’da yürüyen Hakan Atilla davasından somut bilgi alabilen kişilere ulaştım.
Şimdi elde ettiğim bu bilgileri yorumumu katmadan madde madde sizinle paylaşmak istiyorum:
1- Hüseyin Korkmaz, bundan 10 ay önce Amerika’da tanık sıfatı elde etti.
2- O sırada Reza Zarrab henüz itirafçı olmaya karar vermiş değildi.
3- Zannedilenin aksine Zarrab davasının içeriği boştu. Amerika’nın elinde çok fazla bir delil yoktu.
4- Korkmaz, “Ben bir taş atacağım ama atacağım bu taş ürküttüğüm kurbağaya değecek mi değmeyecek mi?” ayrımında iken dava dosyasının zayıflığı nedeniyle “Değecek” sonucuna vardı. Dolayısıyla onun tanıklığı ve masaya koyduğu deliller, davanın seyrini değiştirdi.
5-Korkmaz, bunu nereden biliyordu? Yani soruşturmanın içeriğinden haberdar mıydı ki dosyanın zayıflığını farketti? Evet. FBI ile yaptığı görüşmelerde, bu haliyle davanın boşa düşeceğini farketti ve tanık olma kararı aldı.
6-Reza Zarrab, FBI ile anlaşmalı olarak Amerika’ya gitmedi. Tutuklandıktan sonra da uzun süre Erdoğan’ın kendisini kurtaracağı ümidi ile tanıklığa yanaşmadı. Zarrab’ın yelkenlerini suya indiren, Hüseyin Korkmaz’ın sunduğu belgeler oldu. Savcılar bu belgeleri önüne koyduğunda, Reza daha fazla direnemedi.
7- Korkmaz ilk tanık olduğunda, Hakan Atilla da henüz tutuklanmış değildi.
8- Bu konudaki yanılgıların büyük bir bölümü Amerikan yargı sistemini tanımamaktan kaynaklanıyor. ABD’deki bir davada ‘gizli tanık’ olunamıyor. Her şey şeffaf bir şekilde ilerlemek zorunda. “Alın size belgeleri getirdim. Bunları yargılamada kullanın. Fakat ben tanık olmak istemiyorum” diyemiyorsunuz. Belgelerinizin kullanılmasını istiyorsanız, tanık olmayı da kabul etmek durumundasınız.
9- Daha sonra tanıklıktan vazgeçme hakkınız var. Fakat bu durumda sunduğunuz deliller de verdiğiniz bilgiler de geçerliliğini yitiriyor. İşte bu nedenle de Korkmaz, Reza itirafçı olduktan sonra “Artık bana gerek kalmadı. Reza nasıl olsa her şeyi anlatacak. Bu durumda benim tanıklığım faydadan çok zarar getirir. Türkiye’de algı operasyonlarına malzeme olur. Ben çekiliyorum” diyemedi.
10- FBI’ın ona ev tutmasının nedeni de şuydu: Hüseyin Korkmaz gibi ABD dışından gelip böyle bir davada tanıklık yapanların kendi başlarına ev tutmalarına müsaade edilmiyor. Tanıklığı kabul ettiği andan itibaren FBI’ın korumasına giriyor. Evi de kendisine FBI tutuyor. Bu mevzuattan kaynaklanan bir zorunluluk. Başka şansı yoktu yani.
11- 50 bin dolar meselesine gelince… Evet, Hüseyin Korkmaz istese bu parayı reddedebilirdi. Fakat bu sefer FBI’a, 3 senedir geliri olmayan ve Amerika gibi pahalı bir ülkede yaşamak zorunda olan işsiz bir insan olarak bu parayı neden reddettiğine dair makul bir izahat getirmek zorunda olacaktı. Burada da Türkiye’den yükselecek homurtuları göze alarak bir karar verdi.
Gazeteci-Yazar Ahmet Dönmez, daha önce 17 Aralık Yolsuzluk Soruşturmasını yürüten polislerden Hüseyin Korkmaz’ın ABD’deki Zarrab davasındaki tanıklığına dikkat çekmişti. Dönmez, Korkmaz’ın Zarrab davasındaki rolüne ilişkin önemli detaylar verdi.
Köşesinde önemli bilgilere yer veren Dönmez’in yazısındaki ilgili bölüm şu şekilde devam ediyor:
Gazetecilik de bir nevi sorguculuktur. Bu nedenle geçen yazının sonunda sıraladığım o sorular üzerinden yürümeye ve cevap bulmaya karar verdim. Amerika’da yürüyen Hakan Atilla davasından somut bilgi alabilen kişilere ulaştım.
Şimdi elde ettiğim bu bilgileri yorumumu katmadan madde madde sizinle paylaşmak istiyorum:
1- Hüseyin Korkmaz, bundan 10 ay önce Amerika’da tanık sıfatı elde etti.
2- O sırada Reza Zarrab henüz itirafçı olmaya karar vermiş değildi.
3- Zannedilenin aksine Zarrab davasının içeriği boştu. Amerika’nın elinde çok fazla bir delil yoktu.
4- Korkmaz, “Ben bir taş atacağım ama atacağım bu taş ürküttüğüm kurbağaya değecek mi değmeyecek mi?” ayrımında iken dava dosyasının zayıflığı nedeniyle “Değecek” sonucuna vardı. Dolayısıyla onun tanıklığı ve masaya koyduğu deliller, davanın seyrini değiştirdi.
5-Korkmaz, bunu nereden biliyordu? Yani soruşturmanın içeriğinden haberdar mıydı ki dosyanın zayıflığını farketti? Evet. FBI ile yaptığı görüşmelerde, bu haliyle davanın boşa düşeceğini farketti ve tanık olma kararı aldı.
6-Reza Zarrab, FBI ile anlaşmalı olarak Amerika’ya gitmedi. Tutuklandıktan sonra da uzun süre Erdoğan’ın kendisini kurtaracağı ümidi ile tanıklığa yanaşmadı. Zarrab’ın yelkenlerini suya indiren, Hüseyin Korkmaz’ın sunduğu belgeler oldu. Savcılar bu belgeleri önüne koyduğunda, Reza daha fazla direnemedi.
7- Korkmaz ilk tanık olduğunda, Hakan Atilla da henüz tutuklanmış değildi.
8- Bu konudaki yanılgıların büyük bir bölümü Amerikan yargı sistemini tanımamaktan kaynaklanıyor. ABD’deki bir davada ‘gizli tanık’ olunamıyor. Her şey şeffaf bir şekilde ilerlemek zorunda. “Alın size belgeleri getirdim. Bunları yargılamada kullanın. Fakat ben tanık olmak istemiyorum” diyemiyorsunuz. Belgelerinizin kullanılmasını istiyorsanız, tanık olmayı da kabul etmek durumundasınız.
9- Daha sonra tanıklıktan vazgeçme hakkınız var. Fakat bu durumda sunduğunuz deliller de verdiğiniz bilgiler de geçerliliğini yitiriyor. İşte bu nedenle de Korkmaz, Reza itirafçı olduktan sonra “Artık bana gerek kalmadı. Reza nasıl olsa her şeyi anlatacak. Bu durumda benim tanıklığım faydadan çok zarar getirir. Türkiye’de algı operasyonlarına malzeme olur. Ben çekiliyorum” diyemedi.
10- FBI’ın ona ev tutmasının nedeni de şuydu: Hüseyin Korkmaz gibi ABD dışından gelip böyle bir davada tanıklık yapanların kendi başlarına ev tutmalarına müsaade edilmiyor. Tanıklığı kabul ettiği andan itibaren FBI’ın korumasına giriyor. Evi de kendisine FBI tutuyor. Bu mevzuattan kaynaklanan bir zorunluluk. Başka şansı yoktu yani.
11- 50 bin dolar meselesine gelince… Evet, Hüseyin Korkmaz istese bu parayı reddedebilirdi. Fakat bu sefer FBI’a, 3 senedir geliri olmayan ve Amerika gibi pahalı bir ülkede yaşamak zorunda olan işsiz bir insan olarak bu parayı neden reddettiğine dair makul bir izahat getirmek zorunda olacaktı. Burada da Türkiye’den yükselecek homurtuları göze alarak bir karar verdi.