Kosova’daki kaçırılan eğitimcilerin öğrenci velisinden duygu dolu mektub!
Kızım Erzana’nın okulunun müdürü sayın Mustafa Erdem, verdiğimiz sözde (Besa) durmadığımzdan dolayı bizi affet.
Babam, okul müdürümü tutukladıları okula gel, lütfen çabuk gel ! Bu yıl 29 Mart sabahında ağlayarak ve sesi titreyerek Erzana beni telefonla aradı. Bu arada, tutuklamayı duymuştum. Ayrıca, devlet kurumunun bazı yöneticilerinin ve birimlerinin kızım Erzana’nın müdürü ve öğretmenlerine, Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi’nin oğlu Endrit Thaçi’nin öğretmenlerine, Başbakan Ramush Haradinaj’ın oğlu Gjin Haradinaj’ın okul öğretmenlerine, Meclis Başkanı Kadiri Veseli’nin çocuklarının okulu öğretmenlerine, Bakan Besim Becaj’ın kızının öğretmenlerine, onlarca devlet memuru’nun öğretmenlerine, Kosova Cumhuriyeti’ndeki Gulistan Koleji’nin binlerce ve binlerce öğrencisinin öğretmenlerine yapmış olduğu ihanet ve hıyaneti de öğrendi.
Kızım Erzan’ın kederli sesini duyduğumda, bir anda sayın Mustafa Erdem’in yüzü gözlerimin önüne geldi. Kendisi ile kısa bir süre önce bu okuldan burs alan Kosova’nın tüm şehirlerinden öğrenciler için diploma ve sertifika verme töreninde bir gün önce tanıştım. Sayın Mustafa bey ile Kosova’a hizmet vermeye geldiği günden beri tanışıyoruz. Çünkü kendisi birkaç yıl önce Arnavutluk’ta görev yapmıştı. Akıcı Arnavutça konuşyordu ve her şeyden önce, dost canlısı, çok dost canlısıydı.Ayrıca öğretmen Yusuf’u da tanıyordum. “Mehmet Akif” Koleji’ hakkında kim duymadı? “ISP” Eğitim Kurumu’ hakkında kim duymadı? Bu kolejden ve bu okul kurumundan son 18 yıldır yurtiçinde ve yurtdışında isim yapmış olan öğrenciler çıktı. Bu Kolejinin öğrencileri uluslararası yarışmalarda büyük başarı elde etti. Kosova bayrağı dünyadaki en yüksek okul yarışmalarına yükseltti.
Ama 29 Mart’ta ne oldu?
İhanet gerçekleşti, sırtından bıçaklandı. Arnavut ” besa” sözü çiğnendi. Bireyler ve devletimin belirli kesimleri Kosova Cumhuriyeti’nde oturma izni bulunan doktor ve öğretmen meslekleri ile 6 Türk vatandaşın üzerinde pusu kuruldu, kelepçe takıldı ve Türk “arkadaşları” ile işbirliği içinde sınır dışı edildi. Onları sınır dışı ettiler ve cellat’a gönderdiler. Susuz ve ekmeksiz terk etmekle ve kafaları ezeceğim tehdit eden Erdoğan’a götürdüler. Kızımın ve yüz binlerce öğrencinin Kosova Cumhuriyeti genelindeki yönetici ve öğretmenlerine devletim yaptığı ihanet ve hıyanetinden birkaç saat sonra “Vay Babam Vay, onları nasıl yakaladılar, ne kadar kötü, ağızlarını kapattılar, ellerini bağla …” kızım Erzana titreyen bir sesle konuştu. Bu olay ile sadece tutuklananların aile fertleri değil, aynı zamanda bu Kolej’in tüm öğrencilerinin kalpleri yaralandı. Kızım Erzana çok korkmuştu. Elbette, diğer öğrencileri de dehşete kapılmış ve üzgündü. Bu ihanette, bu sırtından bıçaklamada ve bu hıyanette, sadece Kosova devletinin kurumlarının onlarca temsilcilerinin parmağı vardı.
Sevgili Profesör Mustafa Erdem!
Cehennemde olduğunuzu biliyorum, arafta, idam memurunun elinde, dövülmüş, bitkin, kanlı! Bu ciddi acımasız halde başka 5 arkadaş da bulunuyor.
Sayın Profesör Mustafa Erdem!
Benzer karaşıklık içinden halkım on yıllar boyunca geçti. Arnavut halkının neredeyse üçte biri Sırp devlet polisinin vahşi ellerinden geçti. Ama ne onlar ne de halk olarak bizler teslim olmadık ve biz diz çökmüş değiliz. Ama siz ve arkadaşlarınız, yüzlerce ve binlerce Türk, Türk halkınızın yöneticileri tarafından hapsedildiniz ve işkence görüyorsunuz. Bu bizi işkencenin “sürecinde” farklı kılar.
Sadece “Coğrafya” nın bize bağlayan, tarihi, geleneği, kültürü, ulusu birbirinden ayıran bir devlet ve Slav milleti tarafından dövüldü, yaralandı, öldürüldü ve kovuldu. Ve size ve sizin halkınızın bir kısma Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan baskı uyguluyor.
Saygıdeğer arkadaşım Mustafa Erdem!
Ben senin kaderinle aynı hissediyorum. Siz ve sizin halkınız, ülkenizin bu cellatin pençelerinden bir an önce kurtulmasını Allah’a dua ediyorum. Sizi görev başında, kızım Erzan’ın müdürü olarak bir daha göreceğine inanmak istiyorum. Ama sen ve arkadaşlarınızın akyüzü ile döndüğünüzde sizin önünüzde “alçak” kendimi hissedeceğim. Hain, sözü tutmayan olarak kendimi hissedeceğim. Affet! Mustafa bey! Ülkem sizi ihanet ettiği, tutukladığı ve cellata teslim ettiği için affet beni. Özür dilemek dışında, hayatın için kaderin için Allah’a dua ediyorum!
Cellatlar için cehennem ve dehşet!
Öğretmenler için özgürlük!