Müritlerine ve kendisine düzenlenen polis operasyonu nedeniyle günlerdir medyanın bir numaralı haber malzemesi olan Adnan Oktarla ilgili bir iddia da İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan’dan geldi.
Tantan, 19 yıl önce Oktar ve grubuna yönelik yürüttüğü operasyonun ardından bir grup Fazilet Partisi milletvekilinin yanına gelerek Oktar ve çevresindekiler için, ‘bunlar iyi çocuklar’ diyerek baskı yaptıklarını söyledi.
1999 yılında, Tantan ve ekibi, Oktar’ın Kandilli’deki evine baskın yapmış ve 70 kişiyi gözaltına almıştı. Manken Ebru Şimşek ve 19 kişi Oktar’dan şikayetçi olmuş, insanlara seks kasetleriyle şantaj yapıldığını belirtmişlerdi.
Kısa bir süre sonra Oktar ve 35 kişi hakkında 16 yıl istemiyle dava açılsa da, Oktar 2007 yılında beraat etti. Süreçten sonra Tantan hakkında 28 ayrı dava açıldı.
Yaşadıklarını Sözcü Gazetesi’nden Aytunç Erkine anlatan Tantan, “Onları içeriye aldığımda o dönem parlamentodaki vekillerden bazıları ‘Bunlar iyi çocuklar’ diye üzerime çöktü” diye konuştu.
Tantan, o günlerde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“Adnan Hoca beraat ediyor, ben ise kendisine bağlı Bilim Araştırma Vakfı (BAV) ve adamlarının açtığı davalarla yargılanıyorum. Bu tam bir rezaletti. Onları içeriye aldığımda o dönem parlamentodaki siyasi partilerin özellikle Fazilet vekillerinden bazıları ‘Bunlar iyi çocuklar, bunları bırak’ diye üzerime çöktü. Siyaseten baskı yaptılar.”
Tantan, gruba yönelik operasyonu başlatmasının Meclis’teki bir oturum sonrası yanına gelen üç gençten sonra vuku bulduğunu anlattı.
Üç kişinin ziyaretinin ardından Adnan Hocacıları yakın takibe aldırdığını ifade eden Tantan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Meclis’in Koruma Müdürü’ne sordum. Haberi yok. Emniyet Genel Müdürü’ne talimat verdim ve bu grupla ilgili çalışma başlattım. İki üç ay sürdü. Her türlü delil, bilgi, teknik takip yapıldı. Düğmeye basıldı. Savcılık, Emniyet birlikte bir çalışma yürüttü. Çok iyi aile çocuklarını, ekonomik özgürlüğü yüksek, ülkeyi gelecekte yönetecek aile çocuklarını kirlettiğini gördüm.
Bu yüzden Apo kadar tehlikeli. Yazdıkları kitaplarla beyin yıkıyorlardı. Bunların arkasında yabancı servis yapılanması olmasa bu kadar güçlü olamazlardı. PKK da Türk gençliğini birbirine kırdırttı bu da Türk gençliğini zihinsel anlamda yıktı.”
Cumhuriyet Gazetesi, o dönem Fazilet Partisi’nin kimlerden oluştuğu ile ilgili şu arka plan bilgilerini verdi:
17 Aralık 1997’de, Refah Partisi’nin kapatılması ihtimaline karşı Millî Görüş çizgisindeki bir parti olarak İsmail Alptekin başkanlığında kuruldu. Refah Partisi’nin 16 Ocak 1998’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra bağımsız kalan 150’ye yakın milletvekili Fazilet Partisi’ne geçti. 14 Mayıs 1998’de FP Kurucular Kurulu kararı ile Recai Kutan genel başkanlığa getirildi.
1999 yılında, aynı tarihte yapılan yerel seçimlerde elindeki belediyeleri büyük ölçüde korusa da, genel seçimlerde Refah Partisinin 1995’teki oy oranının ve milletvekili sayısının altında kaldı. 2 Mayıs 1999’da, Fazilet Partisi İstanbul milletvekili Merve Kavakçı’nın TBMM’deki yemin töreni sırasında genel kurula başörtüsüyle girmesi krize neden oldu.
Bu olaydan hemen sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 7 Mayıs 1999 günü kapatma davası açtı. 14 Mayıs 2000’de yapılan FP 1. Kongresi’nde gelenekçi ve yenilikçi kanatlar arasındaki çekişme su üstüne çıktı. Yenilikçi kanadın adayı Abdullah Gül 521, Recai Kutan 633 oy aldı. Partinin kapatılması ile milletvekilleri yerine kurulan Recai Kutan başkanlığındaki Saadet Partisi’nde birleştiler. Fazilet Partisi Kongresinde Abdullah Gül’ü destekleyen ve kendilerine yenilikçiler diyen ve artık Millî Görüşçü olmadıklarını ifade eden bir grup ise ayrılarak Abdullah Gül liderliğinde daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın başına geçeceği Adalet ve Kalkınma Partisi altında toplandılar.