“Özetle Erdoğan bir kez daha Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafyanın avantajlarından yararlanmış oldu.Son birkaç günde gelen açıklamalar ve sinyaller tabii ki nihai politikaları yansıtmıyor ancak Erdoğan bir kaz daha dört ayak üstüne düşecek gibi”
Başlığa bakıp doların düştüğünü filan sanmayın. Doların düştüğü filan yok. Aksine Elon Musk’ın roketleri gibi yükseliyor.
Buradaki kastım ABD ve AB’ye karşı coğrafya kartını oynayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde istediği sinyalleri alması.
Erdoğan’ın başardığı şey; yine, yeniden ve bir kez daha Türkiye’yi masaya sürerek zaman kazanması.
İbn-i Haldun’a atfedilen ama aslında kimin söylediği pek bilinmeyen “Coğrafya kaderdir” sözünü duymuşsunuzdur.
Acı ama gerçek, her kim söylediyse çok ince söylemiş ve isabetli söylemiş. Dönüp dolaşıp bu gerçekle yüzleşiyoruz.
Hatta acımasızca yüzümüze çarpıyor.
“Ben aslında ülkeyi A.Ş. gibi yönetmek istiyorum” diyen ve gerçekten de ülkeyi aile şirketi gibi çekip çeviren Erdoğan bugüne kadar ABD ve AB’ye karşı hep lokasyon kartını açtı.
Hakkını teslim edelim; oyunu açıktan oynadı, hatta oynamaya devam ediyor. Ne zaman sıkışsa Türkiye’nin stratejik konumunu masaya sürerek paçayı kurtardı.
Avrupa Birliği’nden ne zaman “Ya Reis tamam görmezden geliyoruz, gazeteleri tomalarla basıyorsun, akademisyenleri, yazar-çizer kim varsa hepsini kelepçeliyorsun, ülkeyi soydun, hatta yetmedi çakma darbe yapıp diktatörlüğünü ilan ettin ama abartıyorsun. Bari bu kadar kör göze parmak yapmasan,” dese Erdoğan altın varaklı lüks koltuğuna yaslanıp “Ne diyonuz uleynn, salarım Suriyelileri ha!” diyor.
Hatta Süleyman Soylu aracılığıyla buldukları Suriyelileri Edirne sınırına götürüp bırakıyorlar.
AB ülkeleri de “Bu adamla uğraşılmaz” deyip hemen yelkenleri indiriyor. Eh sonuçta Suriyelilerin Avrupa’ya doğru harekete geçmesi AB içinde büyük krizlere yol açıyor.
AB liderleri Erdoğan’a karşı çaresiz kalıyor.
Erdoğan bu kozu bugüne kadar başarıyla ve pervasızca uyguladı. AB liderleri içlerinden ne derse desin mikrofonlara ya da Türk muhataplarına kibar sözler etmek durumunda kaldı.
MACRON TESLİM BAYRAĞINI ÇEKTİ
Abartılı mı geldi ?
Buyrun o zaman Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan dinleyin. France 5 kanalına röportaj veren Macron benim trollerin anlayacağı seviyeye indirip anlattığım politikayı iki dakikada özetledi.
Dedi ki, “Bir gecede ‘Artık sizinle çalışamayız, müzakere yok’ derseniz, kapıları açarlar ve Avrupa’ya gelen 3 milyon mülteciniz olur. Türkiye ile birlikte çalışmalıyız.”
Devamında da “Tehdit örtülü değil, bence bu nedenle oldukça net olmalıyız” dedi.
Macron başka bir sürü şey söylemiş ama onların bir anlamı yok. Mealen, “Coğrafya kaderdir ve maalesef biz Erdoğan’a mahkumuz” diyor.
Benzer bir açıklama ABD tarafından da geldi.
Biden yönetimi şu ana kadar Erdoğan’a ‘yok’ muamelesi yapıyor ama elleri o kadar da güçlü değil.
Hatta bir defasında Washington DC’de sohbet ettiğim üst düzey bir yetkili “Erdoğan’ın neler yaptığını görüyoruz, hepsinin farkındayız. Ama Türkiye öyle bir yerde ki elinizi kolunuzu bağlıyor” demişti.
Yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken Paris’te yaptığı bir konuşmada “Türkiye’yi ittifakta tutmanın NATO ve ABD’nin lehine olduğunu” söyledi. Arada Türkiye ile yaşadığı görüş ayrılıklarını vurguladı ama finalde ‘Türkiye’yi Rusya’ya kaptıramayız’ mesajını da verdi.
Yani yine başa döndük.
Malum olduğu üzere Erdoğan rejimi uzun süredir ABD’ye karşı da ‘lokasyon kartını’ açıyor.
ABD ile Rusya arasında oyun oynayan Erdoğan Washington’a karşı “gelmeyin üstüme, Moskova’ya giderim” derken Moskova’dan yana sıkıntı yaşayınca da tekrardan Batı’ya selam çakıyor.
Bugüne kadar bunu başarıyla uyguladı.
ABD’de Biden dönemi başlayınca bu durumun değişeceği beklentisi hayli yükseldi. Biden ve Blinken’in açıklamaları çıtayı yükseltti.
Ancak son birkaç gündür yapılan açıklamalar ve atılan adımlar ‘acaba’ dedirtmeye başladı.
AB liderleri Türkiye’ye yönelik yaptırımlar konusunda geri adım atma sinyalleri veriyor. AB medyasına yansıyan kulislere göre yaptırım kararından vazgeçilmesinin ardında ABD’nin stratejik kaygıları yatıyor.
Politik gözlemcilere göre ABD ile AB arasında ‘iyi polis kötü polis’ paylaşımı yapıldı ve ABD sert mesajlar verirken AB liderleri ‘alttan alan’ mesajlarla Türkiye’yi idare edecek.
Özetle Erdoğan bir kez daha Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafyanın avantajlarından yararlanmış oldu.
Son birkaç günde gelen açıklamalar ve sinyaller tabii ki nihai politikaları yansıtmıyor ancak Erdoğan bir kaz daha dört ayak üstüne düşecek gibi.
Kim bilir belki de ülkemizdeki muhalefet partileri gibi, “Bizim bir şey yapmamıza gerek yok, nasıl olsa ilk seçimde gidecekler” moduna geçmenin konforunu tercih ediyorlardır.
Adem Yavuz Arslan / Tr724
“Özetle Erdoğan bir kez daha Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafyanın avantajlarından yararlanmış oldu.Son birkaç günde gelen açıklamalar ve sinyaller tabii ki nihai politikaları yansıtmıyor ancak Erdoğan bir kaz daha dört ayak üstüne düşecek gibi”
Başlığa bakıp doların düştüğünü filan sanmayın. Doların düştüğü filan yok. Aksine Elon Musk’ın roketleri gibi yükseliyor.
Buradaki kastım ABD ve AB’ye karşı coğrafya kartını oynayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde istediği sinyalleri alması.
Erdoğan’ın başardığı şey; yine, yeniden ve bir kez daha Türkiye’yi masaya sürerek zaman kazanması.
İbn-i Haldun’a atfedilen ama aslında kimin söylediği pek bilinmeyen “Coğrafya kaderdir” sözünü duymuşsunuzdur.
Acı ama gerçek, her kim söylediyse çok ince söylemiş ve isabetli söylemiş. Dönüp dolaşıp bu gerçekle yüzleşiyoruz.
Hatta acımasızca yüzümüze çarpıyor.
“Ben aslında ülkeyi A.Ş. gibi yönetmek istiyorum” diyen ve gerçekten de ülkeyi aile şirketi gibi çekip çeviren Erdoğan bugüne kadar ABD ve AB’ye karşı hep lokasyon kartını açtı.
Hakkını teslim edelim; oyunu açıktan oynadı, hatta oynamaya devam ediyor. Ne zaman sıkışsa Türkiye’nin stratejik konumunu masaya sürerek paçayı kurtardı.
Avrupa Birliği’nden ne zaman “Ya Reis tamam görmezden geliyoruz, gazeteleri tomalarla basıyorsun, akademisyenleri, yazar-çizer kim varsa hepsini kelepçeliyorsun, ülkeyi soydun, hatta yetmedi çakma darbe yapıp diktatörlüğünü ilan ettin ama abartıyorsun. Bari bu kadar kör göze parmak yapmasan,” dese Erdoğan altın varaklı lüks koltuğuna yaslanıp “Ne diyonuz uleynn, salarım Suriyelileri ha!” diyor.
Hatta Süleyman Soylu aracılığıyla buldukları Suriyelileri Edirne sınırına götürüp bırakıyorlar.
AB ülkeleri de “Bu adamla uğraşılmaz” deyip hemen yelkenleri indiriyor. Eh sonuçta Suriyelilerin Avrupa’ya doğru harekete geçmesi AB içinde büyük krizlere yol açıyor.
AB liderleri Erdoğan’a karşı çaresiz kalıyor.
Erdoğan bu kozu bugüne kadar başarıyla ve pervasızca uyguladı. AB liderleri içlerinden ne derse desin mikrofonlara ya da Türk muhataplarına kibar sözler etmek durumunda kaldı.
MACRON TESLİM BAYRAĞINI ÇEKTİ
Abartılı mı geldi ?
Buyrun o zaman Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan dinleyin. France 5 kanalına röportaj veren Macron benim trollerin anlayacağı seviyeye indirip anlattığım politikayı iki dakikada özetledi.
Dedi ki, “Bir gecede ‘Artık sizinle çalışamayız, müzakere yok’ derseniz, kapıları açarlar ve Avrupa’ya gelen 3 milyon mülteciniz olur. Türkiye ile birlikte çalışmalıyız.”
Devamında da “Tehdit örtülü değil, bence bu nedenle oldukça net olmalıyız” dedi.
Macron başka bir sürü şey söylemiş ama onların bir anlamı yok. Mealen, “Coğrafya kaderdir ve maalesef biz Erdoğan’a mahkumuz” diyor.
Benzer bir açıklama ABD tarafından da geldi.
Biden yönetimi şu ana kadar Erdoğan’a ‘yok’ muamelesi yapıyor ama elleri o kadar da güçlü değil.
Hatta bir defasında Washington DC’de sohbet ettiğim üst düzey bir yetkili “Erdoğan’ın neler yaptığını görüyoruz, hepsinin farkındayız. Ama Türkiye öyle bir yerde ki elinizi kolunuzu bağlıyor” demişti.
Yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken Paris’te yaptığı bir konuşmada “Türkiye’yi ittifakta tutmanın NATO ve ABD’nin lehine olduğunu” söyledi. Arada Türkiye ile yaşadığı görüş ayrılıklarını vurguladı ama finalde ‘Türkiye’yi Rusya’ya kaptıramayız’ mesajını da verdi.
Yani yine başa döndük.
Malum olduğu üzere Erdoğan rejimi uzun süredir ABD’ye karşı da ‘lokasyon kartını’ açıyor.
ABD ile Rusya arasında oyun oynayan Erdoğan Washington’a karşı “gelmeyin üstüme, Moskova’ya giderim” derken Moskova’dan yana sıkıntı yaşayınca da tekrardan Batı’ya selam çakıyor.
Bugüne kadar bunu başarıyla uyguladı.
ABD’de Biden dönemi başlayınca bu durumun değişeceği beklentisi hayli yükseldi. Biden ve Blinken’in açıklamaları çıtayı yükseltti.
Ancak son birkaç gündür yapılan açıklamalar ve atılan adımlar ‘acaba’ dedirtmeye başladı.
AB liderleri Türkiye’ye yönelik yaptırımlar konusunda geri adım atma sinyalleri veriyor. AB medyasına yansıyan kulislere göre yaptırım kararından vazgeçilmesinin ardında ABD’nin stratejik kaygıları yatıyor.
Politik gözlemcilere göre ABD ile AB arasında ‘iyi polis kötü polis’ paylaşımı yapıldı ve ABD sert mesajlar verirken AB liderleri ‘alttan alan’ mesajlarla Türkiye’yi idare edecek.
Özetle Erdoğan bir kez daha Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafyanın avantajlarından yararlanmış oldu.
Son birkaç günde gelen açıklamalar ve sinyaller tabii ki nihai politikaları yansıtmıyor ancak Erdoğan bir kaz daha dört ayak üstüne düşecek gibi.
Kim bilir belki de ülkemizdeki muhalefet partileri gibi, “Bizim bir şey yapmamıza gerek yok, nasıl olsa ilk seçimde gidecekler” moduna geçmenin konforunu tercih ediyorlardır.
Adem Yavuz Arslan / Tr724