Gezi Eylemleri’nde öldürülen Abdullah Cömert’in ailesi adeta süründürülüyor.
Gezi Park eylemleri sırasında 2 Haziran 2013 günü Hatay’da polis tarafından başından vurularak öldürülen Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert, eşi Anya, çocukları Cennet ve Esmihan ile birlikte 19 Mart akşamı Kırım’dan Türkiye’ye gelirken hakkındaki soruşturmalar nedeniyle gözaltına alındı ve 17 saat gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı.
Zafer Cömert, ailesinin yaşadıklarını ve gözaltına alınmasını anlatırken “İyi ki Hollanda’da yaşamıyoruz. Hollanda’da yaşasaydık, ne tür bir faşizmle karşılaşacağımızı bilemezdik. İyi ki Türkiye gibi bir demokraside yaşıyoruz. Hollanda’da yaşasaydık, belki idamımız bile istenirdi” diye yaşadıklarıyla dalga geçti.
‘AİLEMİZ BİR ANLAMDA SÜRÜNDÜRÜLDÜ’
2 yıl sonra Hatay’da ailesiyle buluşan Zafer Cömert, kardeşinin öldürülmesinin ardından yaşadıklarını anlattı. Kardeşini vuran polis memuru Ahmet Kuş’un 4 yıldır tutuksuz yargılandığına, mesleğine ve hayatına devam ettiğine dikkat çeken Zafer Cömert, “Abdullah’ın davası, gidiş geliş 2 bin 500 kilometre uzaklıktaki bir kente taşındı. Ailemiz bir anlamda süründürüldü” dedi.
Annesi Hatice Cömert hakkında daha önce “Cumburbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla soruşturma açıldığını, kendisi hakkında da “eylemlere katılma, düzenleme, organize etme; cumhurbaşkanına hakaret; örgüt propagandası, suç ve suçluyu övme” gibi iddialarla 7 ayrı dava açıldığına dikkat çeken Zafer Cömert, Abdullah’ın ölümünün ardından Erzurum’da çalıştığı işyerinde gözaltına alındığını ve bu nedenle işten çıkarıldığını anlattı.
Uzun süre işsiz kaldığını ve çalışmak izin Kırım’a gittiğini belirten Cömert, “Erzurum’da çalışırken 11 nüfusa bakıyordum. İki yıl önce gittiğim Kırım’da birkaç ay önce işe başladım. Bu dönemde abim Adnan da işsiz kaldı. Babam küçük çaplı çiftçilik yapıyor ama mazot ve gübre fiyatları ortada. Borçlarını çiftçilikle kapatmaya çalışıyor ancak yapamıyor. Biz işsiz kalınca ailenin geliri kalmadı. Ekonomimiz dağıldı. Davaya gitmek için araç ve para bile bulamadık. Halkımız ve bize destek verenlerin düzenlediği kampanya ile tutulan araçlarla davalara gidebildik. Belki de ‘Taraf olmayan, bertaraf olur’ anlayışı ile yıldırılmak istendik. Ama iyi ki Hollanda’da yaşamıyoruz. Hollanda’da yaşasaydık, ne tür bir faşizmle karşılaşacağımızı bilemezdik. İyi ki Türkiye gibi bir demokraside yaşıyoruz. Hollanda’da yaşasaydık, belki idamımız bile istenirdi” diye konuştu.
Gezi Eylemleri’nde öldürülen Abdullah Cömert’in ailesi adeta süründürülüyor.
Gezi Park eylemleri sırasında 2 Haziran 2013 günü Hatay’da polis tarafından başından vurularak öldürülen Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert, eşi Anya, çocukları Cennet ve Esmihan ile birlikte 19 Mart akşamı Kırım’dan Türkiye’ye gelirken hakkındaki soruşturmalar nedeniyle gözaltına alındı ve 17 saat gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı.
Zafer Cömert, ailesinin yaşadıklarını ve gözaltına alınmasını anlatırken “İyi ki Hollanda’da yaşamıyoruz. Hollanda’da yaşasaydık, ne tür bir faşizmle karşılaşacağımızı bilemezdik. İyi ki Türkiye gibi bir demokraside yaşıyoruz. Hollanda’da yaşasaydık, belki idamımız bile istenirdi” diye yaşadıklarıyla dalga geçti.
‘AİLEMİZ BİR ANLAMDA SÜRÜNDÜRÜLDÜ’
2 yıl sonra Hatay’da ailesiyle buluşan Zafer Cömert, kardeşinin öldürülmesinin ardından yaşadıklarını anlattı. Kardeşini vuran polis memuru Ahmet Kuş’un 4 yıldır tutuksuz yargılandığına, mesleğine ve hayatına devam ettiğine dikkat çeken Zafer Cömert, “Abdullah’ın davası, gidiş geliş 2 bin 500 kilometre uzaklıktaki bir kente taşındı. Ailemiz bir anlamda süründürüldü” dedi.
Annesi Hatice Cömert hakkında daha önce “Cumburbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla soruşturma açıldığını, kendisi hakkında da “eylemlere katılma, düzenleme, organize etme; cumhurbaşkanına hakaret; örgüt propagandası, suç ve suçluyu övme” gibi iddialarla 7 ayrı dava açıldığına dikkat çeken Zafer Cömert, Abdullah’ın ölümünün ardından Erzurum’da çalıştığı işyerinde gözaltına alındığını ve bu nedenle işten çıkarıldığını anlattı.
Uzun süre işsiz kaldığını ve çalışmak izin Kırım’a gittiğini belirten Cömert, “Erzurum’da çalışırken 11 nüfusa bakıyordum. İki yıl önce gittiğim Kırım’da birkaç ay önce işe başladım. Bu dönemde abim Adnan da işsiz kaldı. Babam küçük çaplı çiftçilik yapıyor ama mazot ve gübre fiyatları ortada. Borçlarını çiftçilikle kapatmaya çalışıyor ancak yapamıyor. Biz işsiz kalınca ailenin geliri kalmadı. Ekonomimiz dağıldı. Davaya gitmek için araç ve para bile bulamadık. Halkımız ve bize destek verenlerin düzenlediği kampanya ile tutulan araçlarla davalara gidebildik. Belki de ‘Taraf olmayan, bertaraf olur’ anlayışı ile yıldırılmak istendik. Ama iyi ki Hollanda’da yaşamıyoruz. Hollanda’da yaşasaydık, ne tür bir faşizmle karşılaşacağımızı bilemezdik. İyi ki Türkiye gibi bir demokraside yaşıyoruz. Hollanda’da yaşasaydık, belki idamımız bile istenirdi” diye konuştu.