“Erdogan’ın Yüksek Bahisli Oyunu”
Erdogan’ın Yüksek Bahisli Oyunu
Erdoğan’ın ABD ile ilgili en son gafı ABD-Türkiye ilişkisine telafi edilemez zararlar verebilir.
Bu Pazar günü, iki NATO müttefiki ABD ile Türkiye arasında bir dizi çarpıcı diplomatik kısasa kısas tavırlara sahne oldu. Konsolosluğunda görevli ikinci bir Türk çalışanın tutsak edilmesini gerekçe gösteren ABD Büyükelçiliği, göçmen olmayan vize taleplerini askıya aldığını duyurdu. Birkaç saat içinde Washington’daki Türk Büyükelçiliği, benzer şekilde vize taleplerinin işleme alınmasını durduracağını açıkladı.
Bu hamleler, şimdiye kadar Türkiye tarafından ABD’ye karşı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmeye teşebbüsten teröristleri desteklemeye, hatta Ankara Belediye Başkanı tarafından depremlere neden olduğu suçlamasına kadar ABD’nin her konuda sorumlu tutulduğu tek taraflı bir dizi saldırıya dek vardı. Bu zamana değin ABD yönetimi, Türkiye’deki hemen hemen bütün büyük gazetelerin ön sayfasında düzenli olarak ABD’ye yönelik günlük hakaretleri görmezden gelme yaklaşımı sergiliyordu.
İki müttefik arasındaki ilişkiler bir süredir irtifa kaybetti. Türkiye, ABD’nin İŞİD’e karşı Suriye’de Kürtler ile ittifak kurması gerçeği karşısında sinirli, lakin Suriye Kürtleri arasında en etkili savaşçılar Türkiye’deki Kürt hareketi ile ilişkili olanlardır. Ayrıca Ankara’nın, İran’a karşı uluslararası yaptırımların arkasından dolaşmak için Amerikan bankacılık sistemini diğer bazıları ile birlikte dolandırmakla suçlanan Türk-İranlı bir işadamının ve bir Türk bankasının genel müdür yardımcısının gözaltına alınması nedeniyle ABD ile arası açıktı.
Erdoğan, bu kişilerin, ağızlarından bir şey kaçırmaları halinde hükümetinin milyarlarca dolarlık bir dolandırıcılığa dâhil olabileceğinden korkarak Türkiye’ye teslim edilmelerini istiyor. Ayrıca, Erdoğan’ın başarısız Temmuz 2016 darbe girişimin ana tezgâhlayıcısı olmakla suçladığı sürgündeki Türk imam Fethullah Gülen konusu var.
Erdoğan, devlet dairelerinden 150.000’den fazla kişiyi temizledi, 170’i gazeteci olmak üzere 50.000 kişi hapsetti ve gücünü tamamıyla sağlamlaştırmak için ordudaki üst düzey yetkililerin yarısını tasfiye etti.
Erdoğan, düzmece suçlamalarla hapsedilen Amerikalılar ve çifte vatandaşların, ancak istediği kişilerin salıverilmesi veya sınır dışı edilmesi halinde serbest bırakılacağını açıkça beyan ederek bahisleri artırdı. Erdoğan ilk olarak ABD Adana Konsolosluğunda çalışan ve Şubat ayında “terörizm” suçlamasıyla tutuklanan Türk görevli Hamza Uluçay’ı aldı. Geçtiğimiz hafta ise bir başka Türk görevli Metin Topuz, hükümetin, basındaki yandaşları aracılığıyla (çoğunlukla günlük gazetelerde) yürüttüğü bir kampanyanın ardından İstanbul’da terör suçlamasıyla tutuklandı. İki ABD çalışanının, açıkça Washington’u “rehin” değişimi yapması için etkileme girişimi amacıyla tutuklanması Amerikan yetkililerini zor durumda bıraktı; ABD için çalışan yüzlerce Türk vatandaşının şu anda saçma sapan suçlamalarla tutuklanma riski bulunmaktadır.
Erdoğan, bugüne kadar Türkiye’nin en güvenilir müttefiki ile (yıllar boyu zaman zaman ortaya çıkan farklılıklara rağmen) ilişkileri soğutma konusunda böyle bir risk alıyor? Nedenlerden biri, ABD ile olan çatışmanın, daha çok kendi iç siyasi hesaplarıyla ilişkili olması ve dış politikanın, bu amaca giden yolda sadece uygun bir araç olmasıdır.
ABD yönetimlerinin, Türkiye’nin ABD çıkarları için çok önemli olduğuna inanması Erdoğan’ı şımarttığı için bu tür riskleri alıyor olması da bir başka neden olabilir. Ne de olsa, Türkiye’nin güneyinde bulunan İncirlik Hava Üssü, İŞİD ile savaşta en aktif yerdir. Üstelik Başkan Trump, New York’ta iki hafta önce Erdoğan ile yaptığı bir toplantıda Türkiye-Amerika ilişkilerinin hiç bu kadar iyi olmadığından övgüyle söz etti.
Trump’in yorumları gerçeklerden kopuktu ve bu yüzden Erdoğan’ı yanlış anlamaya sevk etmiş olabilir. Obama Yönetimi, Erdoğan’ı, Türkiye’nin hızlı bir şekilde otoriterliğe yönelmesi konusunda asla eleştirmedi. Etrafı “evet efendimci” adamlarla çevrili Türk liderin siyasi tercihlerini kontrol edecek kimsesi olmadığı görülüyor.
Birleşik Devletler, açıkça çalışanlarının ve vatandaşlarının serbest bırakılmasını istiyor. Erdoğan’ın, amaçları uğruna tehlikeyi göze alma sevdasının da sınırları var. Bunu Putin ile denedi ve Rus lider, Türkiye’yi geri adım atmaya zorlamak için resmilikten uzak biçimde şiddetli yaptırımları hızla devreye soktu. Mevcut meselede, Erdoğan, geri adım atmadan önce muhtemelen krizi daha da tırmandıracaktır, ancak bu süreçte Amerikan-Türk ilişkilerini telafisi imkânsız zarar görme riski altına sokmaktadır. Tutuklamalar ve ABD topraklarında barışçıl protestoculara saldıran Erdoğan’ın güvenlik görevlilerini de içeren olaylardan sonra Washington’da kızgınlık had safhada. Türk yanlısı Amerikalı diplomatlar bile öfkeden köpürüyorlar.
Sonraki adımlar ne olacak? ABD vizesi duyurusu, öğrenciler ve iş adamlarından başka Türkiye ve ABD arasında seyahat etme ihtiyacı elzem olanlara zarar verebilecek kaba bir araçtı; bu nedenle ABD, vize yasağı uygulamasını daha dikkatli bir biçimde yürütmelidir.
Türkiye, Suriye’de savaşan Amerikalılar için hayatı zorlaştırabilir; İncirlik’ten yapılan operasyonlara müdahale edebilir ve diğer diplomatları rahatsız edebilir. Zaten zayıf durumdaki Türk turizmi de ihtilaftan etkilenecektir ve bir bütün olarak Türkiye ekonomisi acı çekecektir (bu yazı yazılırken TL, dolar karşısında yüzde 3’ten fazla değer kaybetmişti, keza İstanbul menkul kıymetler borsası da).
Yolun sonunda, İŞİD’e yönelik Suriye’deki ana operasyonların tamamlanmasının ardından Washington, Ankara’ya artık ihtiyacı kalmadığını ve İncirlik Hava Üssünü boşaltmayı düşünebilir. İşte bu, ABD-Türk ilişkileri açısından gerçek bir felaketin gelip çatması demek…
WHATTI
“Erdogan’ın Yüksek Bahisli Oyunu”
Erdogan’ın Yüksek Bahisli Oyunu
Erdoğan’ın ABD ile ilgili en son gafı ABD-Türkiye ilişkisine telafi edilemez zararlar verebilir.
Bu Pazar günü, iki NATO müttefiki ABD ile Türkiye arasında bir dizi çarpıcı diplomatik kısasa kısas tavırlara sahne oldu. Konsolosluğunda görevli ikinci bir Türk çalışanın tutsak edilmesini gerekçe gösteren ABD Büyükelçiliği, göçmen olmayan vize taleplerini askıya aldığını duyurdu. Birkaç saat içinde Washington’daki Türk Büyükelçiliği, benzer şekilde vize taleplerinin işleme alınmasını durduracağını açıkladı.
Bu hamleler, şimdiye kadar Türkiye tarafından ABD’ye karşı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmeye teşebbüsten teröristleri desteklemeye, hatta Ankara Belediye Başkanı tarafından depremlere neden olduğu suçlamasına kadar ABD’nin her konuda sorumlu tutulduğu tek taraflı bir dizi saldırıya dek vardı. Bu zamana değin ABD yönetimi, Türkiye’deki hemen hemen bütün büyük gazetelerin ön sayfasında düzenli olarak ABD’ye yönelik günlük hakaretleri görmezden gelme yaklaşımı sergiliyordu.
İki müttefik arasındaki ilişkiler bir süredir irtifa kaybetti. Türkiye, ABD’nin İŞİD’e karşı Suriye’de Kürtler ile ittifak kurması gerçeği karşısında sinirli, lakin Suriye Kürtleri arasında en etkili savaşçılar Türkiye’deki Kürt hareketi ile ilişkili olanlardır. Ayrıca Ankara’nın, İran’a karşı uluslararası yaptırımların arkasından dolaşmak için Amerikan bankacılık sistemini diğer bazıları ile birlikte dolandırmakla suçlanan Türk-İranlı bir işadamının ve bir Türk bankasının genel müdür yardımcısının gözaltına alınması nedeniyle ABD ile arası açıktı.
Erdoğan, bu kişilerin, ağızlarından bir şey kaçırmaları halinde hükümetinin milyarlarca dolarlık bir dolandırıcılığa dâhil olabileceğinden korkarak Türkiye’ye teslim edilmelerini istiyor. Ayrıca, Erdoğan’ın başarısız Temmuz 2016 darbe girişimin ana tezgâhlayıcısı olmakla suçladığı sürgündeki Türk imam Fethullah Gülen konusu var.
Erdoğan, devlet dairelerinden 150.000’den fazla kişiyi temizledi, 170’i gazeteci olmak üzere 50.000 kişi hapsetti ve gücünü tamamıyla sağlamlaştırmak için ordudaki üst düzey yetkililerin yarısını tasfiye etti.
Erdoğan, düzmece suçlamalarla hapsedilen Amerikalılar ve çifte vatandaşların, ancak istediği kişilerin salıverilmesi veya sınır dışı edilmesi halinde serbest bırakılacağını açıkça beyan ederek bahisleri artırdı. Erdoğan ilk olarak ABD Adana Konsolosluğunda çalışan ve Şubat ayında “terörizm” suçlamasıyla tutuklanan Türk görevli Hamza Uluçay’ı aldı. Geçtiğimiz hafta ise bir başka Türk görevli Metin Topuz, hükümetin, basındaki yandaşları aracılığıyla (çoğunlukla günlük gazetelerde) yürüttüğü bir kampanyanın ardından İstanbul’da terör suçlamasıyla tutuklandı. İki ABD çalışanının, açıkça Washington’u “rehin” değişimi yapması için etkileme girişimi amacıyla tutuklanması Amerikan yetkililerini zor durumda bıraktı; ABD için çalışan yüzlerce Türk vatandaşının şu anda saçma sapan suçlamalarla tutuklanma riski bulunmaktadır.
Erdoğan, bugüne kadar Türkiye’nin en güvenilir müttefiki ile (yıllar boyu zaman zaman ortaya çıkan farklılıklara rağmen) ilişkileri soğutma konusunda böyle bir risk alıyor? Nedenlerden biri, ABD ile olan çatışmanın, daha çok kendi iç siyasi hesaplarıyla ilişkili olması ve dış politikanın, bu amaca giden yolda sadece uygun bir araç olmasıdır.
ABD yönetimlerinin, Türkiye’nin ABD çıkarları için çok önemli olduğuna inanması Erdoğan’ı şımarttığı için bu tür riskleri alıyor olması da bir başka neden olabilir. Ne de olsa, Türkiye’nin güneyinde bulunan İncirlik Hava Üssü, İŞİD ile savaşta en aktif yerdir. Üstelik Başkan Trump, New York’ta iki hafta önce Erdoğan ile yaptığı bir toplantıda Türkiye-Amerika ilişkilerinin hiç bu kadar iyi olmadığından övgüyle söz etti.
Trump’in yorumları gerçeklerden kopuktu ve bu yüzden Erdoğan’ı yanlış anlamaya sevk etmiş olabilir. Obama Yönetimi, Erdoğan’ı, Türkiye’nin hızlı bir şekilde otoriterliğe yönelmesi konusunda asla eleştirmedi. Etrafı “evet efendimci” adamlarla çevrili Türk liderin siyasi tercihlerini kontrol edecek kimsesi olmadığı görülüyor.
Birleşik Devletler, açıkça çalışanlarının ve vatandaşlarının serbest bırakılmasını istiyor. Erdoğan’ın, amaçları uğruna tehlikeyi göze alma sevdasının da sınırları var. Bunu Putin ile denedi ve Rus lider, Türkiye’yi geri adım atmaya zorlamak için resmilikten uzak biçimde şiddetli yaptırımları hızla devreye soktu. Mevcut meselede, Erdoğan, geri adım atmadan önce muhtemelen krizi daha da tırmandıracaktır, ancak bu süreçte Amerikan-Türk ilişkilerini telafisi imkânsız zarar görme riski altına sokmaktadır. Tutuklamalar ve ABD topraklarında barışçıl protestoculara saldıran Erdoğan’ın güvenlik görevlilerini de içeren olaylardan sonra Washington’da kızgınlık had safhada. Türk yanlısı Amerikalı diplomatlar bile öfkeden köpürüyorlar.
Sonraki adımlar ne olacak? ABD vizesi duyurusu, öğrenciler ve iş adamlarından başka Türkiye ve ABD arasında seyahat etme ihtiyacı elzem olanlara zarar verebilecek kaba bir araçtı; bu nedenle ABD, vize yasağı uygulamasını daha dikkatli bir biçimde yürütmelidir.
Türkiye, Suriye’de savaşan Amerikalılar için hayatı zorlaştırabilir; İncirlik’ten yapılan operasyonlara müdahale edebilir ve diğer diplomatları rahatsız edebilir. Zaten zayıf durumdaki Türk turizmi de ihtilaftan etkilenecektir ve bir bütün olarak Türkiye ekonomisi acı çekecektir (bu yazı yazılırken TL, dolar karşısında yüzde 3’ten fazla değer kaybetmişti, keza İstanbul menkul kıymetler borsası da).
Yolun sonunda, İŞİD’e yönelik Suriye’deki ana operasyonların tamamlanmasının ardından Washington, Ankara’ya artık ihtiyacı kalmadığını ve İncirlik Hava Üssünü boşaltmayı düşünebilir. İşte bu, ABD-Türk ilişkileri açısından gerçek bir felaketin gelip çatması demek…
WHATTI