Avrupa Birliği, Çin’in Sincan eyaletinde bulunan Uygur kamplarında zorla çalıştırma ile üretilen ürünlerin ithalini yasaklamayı planlıyor.
Ağustos ayı sonunda uzun bir mücadelenin ardından yayınlanan BM Uygur raporundan sonra ciddi adımların atılması bekleniyordu.
TR724’ten Ensar Nur’un haberine göre, Teklifi Salı günü açıklayacak olan AB Komisyonu’nun, ithalat yasağının yasalaşabilmesi için kanun yapıcılar ve üye devletler ile ayrıntıları görüşmesi gerekecek.
Reuters’in gördüğü belgede, “Bu tür bir yasak, ürünlerle ilgili çalışma veya işleme dahil olmak üzere, üretim, imalat, hasat ve çıkarma işlemlerinin herhangi bir aşamasında zorla çalıştırma kullanılan ürünler için geçerli olmalıdır” deniliyor.
İthalat yasağı sadece tamamlanmış ürünleri değil, zorla çalıştırmaya dahil her ara ürünü de kapsayacak. Belgede, “yasak, bileşenleri de dâhil olmak üzere her türden ürünler için geçerli olmalı ve sektör, menşe, yerli ya da ithal olup olmadıklarına, Birlik pazarına sunulup sunulmadıklarına ya da ihraç edilip edilmediklerine bakılmaksızın ürünler için geçerli olmalıdır” ifadesi yer alıyor.
Ürünlerin yapımında ve işlenmesinde zorla çalıştırmanın söz konusu olduğunu kanıtlama yükümlülüğü ulusal makamlara ait olup, ön soruşturmaların 30 iş günü içinde tamamlanması gerekiyor. Yetkililer daha sonra gümrük birimlerinin ürünlerin dolaşımını engellemesini ya da piyasadan çekmesini sağlayabilecek.
Birlik ayrıca, belirli coğrafi bölgelerdeki zorla çalıştırma pratiği ya da riski sonucu üretilen belirli ürünlere ilişkin bir veri tabanı oluşturulacak ve kamuya açık hale getirilecek.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği’nin dünya genelinde zorla çalıştırılan yaklaşık 25 milyon kişinin ürettiği ürünlerin ithalatını yasaklaması gerektiğini, “dünya çapında küresel ticaret, bu iyi ve gereklidir, ancak bu asla ve asla insanların onuru ve özgürlüğü pahasına yapılamaz” diyerek dile getirmişti.
Amerika Birleşik Devletleri, Çin’in Uygur Müslümanlarına karşı soykırım uyguladığını söylediği Sincan’daki insan hakları ihlalleri nedeniyle, potansiyel olarak lekelenen ürünlerden pazarını korumak için geçen yıl Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası (UFLPA) adlı bir yasa çıkarmıştı.
BM Raporu’nun yaptırımları artırması bekleniyor
31 Ağustos’ta BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), Çin hükümetinin 2017-2019 yılları arasında ülkenin batısındaki Sincan bölgesinde Uygurlara ve diğer azınlık halklara yönelik insan hakları ihlallerine ilişkin çok geciken 46 sayfalık bir rapor yayınladı.
Uzun süredir beklenen ve Çin’in Sincan bölgesindeki insan hakları ihlallerini detaylandıran BM raporunun sonunda yayınlanması, diğer ülkelerin Uygur meselesini yeniden incelemesine ve cezalandırıcı önlemler almasına neden olması bekleniyordu.
Rapor, Çin’in Sincan’da keyfi tutuklama ve tutuklulara işkence; Uygur ve diğer azınlık gruplarının din, kültür ve dillerine yönelik sistematik baskı; özel hayatın gizliliği ve hareket özgürlüğü ihlalleri; çocuk sahibi olma haklarının ihlali; zorla çalıştırma; aileleri ayırma gibi insanlığa karşı suçlar işlediği sonucuna varıyor.
Çin, uluslararası kınamalardan ve olası yaptırımlardan kaçınmak için insan hakları soruşturmalarını engellemeye ve bu amaçla kurumsal normları değiştirmeye çalışıyor. Örneğin 2020 yılında Çin, Myanmar’daki Rohingya Müslümanlarına yönelik insan hakları ihlallerini kınayan bir BM kararını engellemişti.
Avrupa Birliği, Çin’in Sincan eyaletinde bulunan Uygur kamplarında zorla çalıştırma ile üretilen ürünlerin ithalini yasaklamayı planlıyor.
Ağustos ayı sonunda uzun bir mücadelenin ardından yayınlanan BM Uygur raporundan sonra ciddi adımların atılması bekleniyordu.
TR724’ten Ensar Nur’un haberine göre, Teklifi Salı günü açıklayacak olan AB Komisyonu’nun, ithalat yasağının yasalaşabilmesi için kanun yapıcılar ve üye devletler ile ayrıntıları görüşmesi gerekecek.
Reuters’in gördüğü belgede, “Bu tür bir yasak, ürünlerle ilgili çalışma veya işleme dahil olmak üzere, üretim, imalat, hasat ve çıkarma işlemlerinin herhangi bir aşamasında zorla çalıştırma kullanılan ürünler için geçerli olmalıdır” deniliyor.
İthalat yasağı sadece tamamlanmış ürünleri değil, zorla çalıştırmaya dahil her ara ürünü de kapsayacak. Belgede, “yasak, bileşenleri de dâhil olmak üzere her türden ürünler için geçerli olmalı ve sektör, menşe, yerli ya da ithal olup olmadıklarına, Birlik pazarına sunulup sunulmadıklarına ya da ihraç edilip edilmediklerine bakılmaksızın ürünler için geçerli olmalıdır” ifadesi yer alıyor.
Ürünlerin yapımında ve işlenmesinde zorla çalıştırmanın söz konusu olduğunu kanıtlama yükümlülüğü ulusal makamlara ait olup, ön soruşturmaların 30 iş günü içinde tamamlanması gerekiyor. Yetkililer daha sonra gümrük birimlerinin ürünlerin dolaşımını engellemesini ya da piyasadan çekmesini sağlayabilecek.
Birlik ayrıca, belirli coğrafi bölgelerdeki zorla çalıştırma pratiği ya da riski sonucu üretilen belirli ürünlere ilişkin bir veri tabanı oluşturulacak ve kamuya açık hale getirilecek.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği’nin dünya genelinde zorla çalıştırılan yaklaşık 25 milyon kişinin ürettiği ürünlerin ithalatını yasaklaması gerektiğini, “dünya çapında küresel ticaret, bu iyi ve gereklidir, ancak bu asla ve asla insanların onuru ve özgürlüğü pahasına yapılamaz” diyerek dile getirmişti.
Amerika Birleşik Devletleri, Çin’in Uygur Müslümanlarına karşı soykırım uyguladığını söylediği Sincan’daki insan hakları ihlalleri nedeniyle, potansiyel olarak lekelenen ürünlerden pazarını korumak için geçen yıl Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası (UFLPA) adlı bir yasa çıkarmıştı.
BM Raporu’nun yaptırımları artırması bekleniyor
31 Ağustos’ta BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), Çin hükümetinin 2017-2019 yılları arasında ülkenin batısındaki Sincan bölgesinde Uygurlara ve diğer azınlık halklara yönelik insan hakları ihlallerine ilişkin çok geciken 46 sayfalık bir rapor yayınladı.
Uzun süredir beklenen ve Çin’in Sincan bölgesindeki insan hakları ihlallerini detaylandıran BM raporunun sonunda yayınlanması, diğer ülkelerin Uygur meselesini yeniden incelemesine ve cezalandırıcı önlemler almasına neden olması bekleniyordu.
Rapor, Çin’in Sincan’da keyfi tutuklama ve tutuklulara işkence; Uygur ve diğer azınlık gruplarının din, kültür ve dillerine yönelik sistematik baskı; özel hayatın gizliliği ve hareket özgürlüğü ihlalleri; çocuk sahibi olma haklarının ihlali; zorla çalıştırma; aileleri ayırma gibi insanlığa karşı suçlar işlediği sonucuna varıyor.
Çin, uluslararası kınamalardan ve olası yaptırımlardan kaçınmak için insan hakları soruşturmalarını engellemeye ve bu amaçla kurumsal normları değiştirmeye çalışıyor. Örneğin 2020 yılında Çin, Myanmar’daki Rohingya Müslümanlarına yönelik insan hakları ihlallerini kınayan bir BM kararını engellemişti.