Gazeteci Said Sefa, 17-25 Aralık tarihlerinin Türkiye için dönüm noktası olduğunu belirterek, “Mafya ile çalışan, uyuşturucu ve silah kaçakçılığına, kadın ticaretine, adi suçlara bulaşan bunlardan ötürü soruşturma geçiren, açığa alınan, görevden el çektirilen; hatta hapis yatan ne kadar polis varsa hepsi görevlerine iade edildi. dedi.
17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonlarıyla ilgili sosyal medya hesabından bazı değerlendirmelerde bulunan Sefa şunları kaydetti:
“Mafya ile çalışan, uyuşturucu ve silah kaçakçılığına, kadın ticaretine, adi suçlara bulaşan bunlardan ötürü soruşturma geçiren, açığa alınan, görevden el çektirilen; hatta hapis yatan ne kadar polis varsa hepsi görevlerine iade edildi. Yetti mi? Elbette yetmedi. Suça bulaşan ne kadar yargı mensubu varsa “aklanarak (!)” önemli mahkemelere atandı. Bazı yargı mensupları da lüks arabalar ve villalar karşılığında satın alındı. Bugün yaşanan ve yaşanmakta olan adaletsizliğin temelleri işte o zaman atıldı. Emniyet ve yargının “büyük yolsuzluk operasyonunu kapatma” bahanesiyle Saray’ın piyonu haline getirilmesinin nasıl bir felaket olduğu o zaman tam olarak anlaşılamamış, basite alınmış olay “birbirlerini yesinler” kolaycılığı hatta ahmaklığıyla değerlendirilir olmuştu.
Bugünkü rejim 15 Temmuz’dan sonra değil 17-25 Aralık’tan sonra kuruldu. 15 Temmuz (her ne olursa olsun) 17-25 Aralık sürecinin bir meyvesiydi. 17-25 Aralık’tan hemen sonra yapılan değişikliklerin nelere neden olacağı kavranamadı. Kavranıncaya kadar atı alan Üsküdar’ı geçti! 15 Temmuz askerî bir darbe değildi. 17-25 Aralık’tan sonra emniyet ve yargının devşirilmesinin ardından askerin de devşirilmesini sağlayan bir projeydi. Bir dönüm noktası değildi, 17-25 Aralık’ta başlayan dönüm noktasının çok önemli bir kavşağıydı sadece. Proje başarılı oldu. Derin devlet klikleri medya, emniyet, yargı, MİT, TSK beşgeninde güçlüdür. 17-25 Aralık’tan sonra medyanın, MİT’in, emniyetin, yargının; 15 Temmuz’dan sonra TSK’nın devşirilmesiyle Saray beşgenin merkezine yerleşti, irili ufaklı derin klikler ya dağıldı ya da onun uydusu oldular. Saray 17-25 Aralık’tan sonra kendi rejimini inşa ederken bir yandan da halk desteğini sağladı. Bunun en önemli nedeni de muhalif kesimlerin birbirine olan ideolojik nefretleri ve önyargılarından ötürü hem vahameti kavrayamamaları hem de ortak bir dil bulamamalarıydı.”