Märkische Oderzeitung “bir hatırlatma” dedi ve Türkiye’de yaşananı özetledi.
Märkische Oderzeitung’taki yorumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrasındaki icraatleri çerçevesinde Almanya’nın başvuru sahiplerinin iltica taleplerini yerine getirmekten başka alternatifi olmadığı öne sürülüyor:
“Bir hatırlatma: Türkiye’de yüzlerce insanın ölümüne neden olan darbe girişimi, ordunun içindeki belirli gruplar tarafından gerçekleştirildi. Geçtiğimiz aylarda yaşanan gelişmeler ışığında Türk yargısının bağımsız yargılama yapabileceğineyse artık kimse inanmıyor. Erdoğan darbe girişimini daha ziyade ‘Allah’ın bir hediyesi’ olarak değerlendirdi ve bu çerçevede 10 binlerce insanın tutuklanması, 100 binden fazla kişinin görevden uzaklaştırılması ve bazı firmaların malına el konmasıyla sonuçlanan siyasi bir ‘temizlik’ operasyonuna girişti. Peki bunların hepsi darbeci miydi? Kaldı ki idam cezasının geri getirilmesi tehdidi de sürüyor. Bu çerçevede geriye iltica hakkının tanınmasından başka alternatif kalmıyor.”
Badische Zeitung’taki yorumda bazı Türk askerlerinin iltica başvurularına olumlu yanıt verilmiş olmasının Türk-Alman ilişkilerinin gidişatıyla örtüştüğüne vurgu yapılıyor:
“Açık konuşmak gerekirse, Türkiye’yle ilişkiler uzun süredir reel politik kavramıyla bezenmiş bir siyasi şizofreni doğrultusunda belirleniyor. AB’ye katılım müzakerelerinin sonuç vermeyeceğini herkes biliyor. NATO üyeliği çerçevesinde beyan edilen Batı’ya bağlılık, Erdoğan’ın yeniden Osmanlılaşma projesinin yaşandığı bu süreçte kağıt üzerinde kalıyor. Öte yandan, her ne kadar yapılan başvuruların çoğu reddedilse de yıllardır Almanya’da iltica hakkı elde eden Türkiyeli mülteciler mevcut ve bunların çoğunluğu Kürt. Şimdi Türk askerlerine de iltica hakkının tanınmış olması, durumu berraklaştırıyor aslında. Aynen Almanya Başbakanı’nın Almanya’da idamın geri getirilmesi için reklam yapılmasına izin verilmeyeceğini açıklaması gibi. Türkiye kendi yoluna gidiyor. Bizse başka değerleri savunuyoruz.”
Hessische Niedersächsische Allgemeine’de Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinde çelişkili davrandığı savunuluyor:
“Bir NATO ortağı bir diğer NATO ortağının askerlerine iltica hakkı tanıyor. Bu süreç aslında, Almanya-Türkiye ilişkilerinin şu anda ne kadar zedelenmiş durumda olduğuna dair bir başka ipucu veriyor. Ancak Almanya hükümeti Ankara’yla diyaloğu sürdürmek istiyor. Bu şu anlama geliyor: Bir otokratla konuşmaya devam etmek ancak aynı zamanda tebaasını da koruma altına almak. Böylesine bir çelişkiye daha ne kadar süre dayanılabilir? Aslında hiç.”
Dithmarscher Landeszeitung’ta da Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinde çelişkili bir tutuma sahip olduğu vurgulanırken, bu tutumun muhtemelen devam edeceği belirtiliyor:
“Hiç kimse, güvenilirliğini tamamiyle kaybetmeksizin bir ülkenin vatandaşlarına kendi hükümetlerine karşı koruma sağlayıp aynı zamanda bu yönetimle AB’ye alınma konusunda müzakerelerde bulunamaz. Erdoğan’ın yeni mülteci kitlelerini salmasını engellemek adına, Berlin’de muhtemelen çözümü olmayan bu ümitsiz vaka için çaba sarf edilecek. Almanya böylece yeniden iki yıl önce patlak veren mülteci krizi sürecinde ödevlerini yapmayı ihmal etmiş olmanın sonuçlarına katlanacak.”
Märkische Oderzeitung “bir hatırlatma” dedi ve Türkiye’de yaşananı özetledi.
Märkische Oderzeitung’taki yorumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrasındaki icraatleri çerçevesinde Almanya’nın başvuru sahiplerinin iltica taleplerini yerine getirmekten başka alternatifi olmadığı öne sürülüyor:
“Bir hatırlatma: Türkiye’de yüzlerce insanın ölümüne neden olan darbe girişimi, ordunun içindeki belirli gruplar tarafından gerçekleştirildi. Geçtiğimiz aylarda yaşanan gelişmeler ışığında Türk yargısının bağımsız yargılama yapabileceğineyse artık kimse inanmıyor. Erdoğan darbe girişimini daha ziyade ‘Allah’ın bir hediyesi’ olarak değerlendirdi ve bu çerçevede 10 binlerce insanın tutuklanması, 100 binden fazla kişinin görevden uzaklaştırılması ve bazı firmaların malına el konmasıyla sonuçlanan siyasi bir ‘temizlik’ operasyonuna girişti. Peki bunların hepsi darbeci miydi? Kaldı ki idam cezasının geri getirilmesi tehdidi de sürüyor. Bu çerçevede geriye iltica hakkının tanınmasından başka alternatif kalmıyor.”
Badische Zeitung’taki yorumda bazı Türk askerlerinin iltica başvurularına olumlu yanıt verilmiş olmasının Türk-Alman ilişkilerinin gidişatıyla örtüştüğüne vurgu yapılıyor:
“Açık konuşmak gerekirse, Türkiye’yle ilişkiler uzun süredir reel politik kavramıyla bezenmiş bir siyasi şizofreni doğrultusunda belirleniyor. AB’ye katılım müzakerelerinin sonuç vermeyeceğini herkes biliyor. NATO üyeliği çerçevesinde beyan edilen Batı’ya bağlılık, Erdoğan’ın yeniden Osmanlılaşma projesinin yaşandığı bu süreçte kağıt üzerinde kalıyor. Öte yandan, her ne kadar yapılan başvuruların çoğu reddedilse de yıllardır Almanya’da iltica hakkı elde eden Türkiyeli mülteciler mevcut ve bunların çoğunluğu Kürt. Şimdi Türk askerlerine de iltica hakkının tanınmış olması, durumu berraklaştırıyor aslında. Aynen Almanya Başbakanı’nın Almanya’da idamın geri getirilmesi için reklam yapılmasına izin verilmeyeceğini açıklaması gibi. Türkiye kendi yoluna gidiyor. Bizse başka değerleri savunuyoruz.”
Hessische Niedersächsische Allgemeine’de Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinde çelişkili davrandığı savunuluyor:
“Bir NATO ortağı bir diğer NATO ortağının askerlerine iltica hakkı tanıyor. Bu süreç aslında, Almanya-Türkiye ilişkilerinin şu anda ne kadar zedelenmiş durumda olduğuna dair bir başka ipucu veriyor. Ancak Almanya hükümeti Ankara’yla diyaloğu sürdürmek istiyor. Bu şu anlama geliyor: Bir otokratla konuşmaya devam etmek ancak aynı zamanda tebaasını da koruma altına almak. Böylesine bir çelişkiye daha ne kadar süre dayanılabilir? Aslında hiç.”
Dithmarscher Landeszeitung’ta da Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinde çelişkili bir tutuma sahip olduğu vurgulanırken, bu tutumun muhtemelen devam edeceği belirtiliyor:
“Hiç kimse, güvenilirliğini tamamiyle kaybetmeksizin bir ülkenin vatandaşlarına kendi hükümetlerine karşı koruma sağlayıp aynı zamanda bu yönetimle AB’ye alınma konusunda müzakerelerde bulunamaz. Erdoğan’ın yeni mülteci kitlelerini salmasını engellemek adına, Berlin’de muhtemelen çözümü olmayan bu ümitsiz vaka için çaba sarf edilecek. Almanya böylece yeniden iki yıl önce patlak veren mülteci krizi sürecinde ödevlerini yapmayı ihmal etmiş olmanın sonuçlarına katlanacak.”
Märkische Oderzeitung “bir hatırlatma” dedi ve Türkiye’de yaşananı özetledi.
Märkische Oderzeitung’taki yorumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrasındaki icraatleri çerçevesinde Almanya’nın başvuru sahiplerinin iltica taleplerini yerine getirmekten başka alternatifi olmadığı öne sürülüyor:
“Bir hatırlatma: Türkiye’de yüzlerce insanın ölümüne neden olan darbe girişimi, ordunun içindeki belirli gruplar tarafından gerçekleştirildi. Geçtiğimiz aylarda yaşanan gelişmeler ışığında Türk yargısının bağımsız yargılama yapabileceğineyse artık kimse inanmıyor. Erdoğan darbe girişimini daha ziyade ‘Allah’ın bir hediyesi’ olarak değerlendirdi ve bu çerçevede 10 binlerce insanın tutuklanması, 100 binden fazla kişinin görevden uzaklaştırılması ve bazı firmaların malına el konmasıyla sonuçlanan siyasi bir ‘temizlik’ operasyonuna girişti. Peki bunların hepsi darbeci miydi? Kaldı ki idam cezasının geri getirilmesi tehdidi de sürüyor. Bu çerçevede geriye iltica hakkının tanınmasından başka alternatif kalmıyor.”
Badische Zeitung’taki yorumda bazı Türk askerlerinin iltica başvurularına olumlu yanıt verilmiş olmasının Türk-Alman ilişkilerinin gidişatıyla örtüştüğüne vurgu yapılıyor:
“Açık konuşmak gerekirse, Türkiye’yle ilişkiler uzun süredir reel politik kavramıyla bezenmiş bir siyasi şizofreni doğrultusunda belirleniyor. AB’ye katılım müzakerelerinin sonuç vermeyeceğini herkes biliyor. NATO üyeliği çerçevesinde beyan edilen Batı’ya bağlılık, Erdoğan’ın yeniden Osmanlılaşma projesinin yaşandığı bu süreçte kağıt üzerinde kalıyor. Öte yandan, her ne kadar yapılan başvuruların çoğu reddedilse de yıllardır Almanya’da iltica hakkı elde eden Türkiyeli mülteciler mevcut ve bunların çoğunluğu Kürt. Şimdi Türk askerlerine de iltica hakkının tanınmış olması, durumu berraklaştırıyor aslında. Aynen Almanya Başbakanı’nın Almanya’da idamın geri getirilmesi için reklam yapılmasına izin verilmeyeceğini açıklaması gibi. Türkiye kendi yoluna gidiyor. Bizse başka değerleri savunuyoruz.”
Hessische Niedersächsische Allgemeine’de Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinde çelişkili davrandığı savunuluyor:
“Bir NATO ortağı bir diğer NATO ortağının askerlerine iltica hakkı tanıyor. Bu süreç aslında, Almanya-Türkiye ilişkilerinin şu anda ne kadar zedelenmiş durumda olduğuna dair bir başka ipucu veriyor. Ancak Almanya hükümeti Ankara’yla diyaloğu sürdürmek istiyor. Bu şu anlama geliyor: Bir otokratla konuşmaya devam etmek ancak aynı zamanda tebaasını da koruma altına almak. Böylesine bir çelişkiye daha ne kadar süre dayanılabilir? Aslında hiç.”
Dithmarscher Landeszeitung’ta da Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinde çelişkili bir tutuma sahip olduğu vurgulanırken, bu tutumun muhtemelen devam edeceği belirtiliyor:
“Hiç kimse, güvenilirliğini tamamiyle kaybetmeksizin bir ülkenin vatandaşlarına kendi hükümetlerine karşı koruma sağlayıp aynı zamanda bu yönetimle AB’ye alınma konusunda müzakerelerde bulunamaz. Erdoğan’ın yeni mülteci kitlelerini salmasını engellemek adına, Berlin’de muhtemelen çözümü olmayan bu ümitsiz vaka için çaba sarf edilecek. Almanya böylece yeniden iki yıl önce patlak veren mülteci krizi sürecinde ödevlerini yapmayı ihmal etmiş olmanın sonuçlarına katlanacak.”
Märkische Oderzeitung “bir hatırlatma” dedi ve Türkiye’de yaşananı özetledi.
Märkische Oderzeitung’taki yorumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrasındaki icraatleri çerçevesinde Almanya’nın başvuru sahiplerinin iltica taleplerini yerine getirmekten başka alternatifi olmadığı öne sürülüyor:
“Bir hatırlatma: Türkiye’de yüzlerce insanın ölümüne neden olan darbe girişimi, ordunun içindeki belirli gruplar tarafından gerçekleştirildi. Geçtiğimiz aylarda yaşanan gelişmeler ışığında Türk yargısının bağımsız yargılama yapabileceğineyse artık kimse inanmıyor. Erdoğan darbe girişimini daha ziyade ‘Allah’ın bir hediyesi’ olarak değerlendirdi ve bu çerçevede 10 binlerce insanın tutuklanması, 100 binden fazla kişinin görevden uzaklaştırılması ve bazı firmaların malına el konmasıyla sonuçlanan siyasi bir ‘temizlik’ operasyonuna girişti. Peki bunların hepsi darbeci miydi? Kaldı ki idam cezasının geri getirilmesi tehdidi de sürüyor. Bu çerçevede geriye iltica hakkının tanınmasından başka alternatif kalmıyor.”
Badische Zeitung’taki yorumda bazı Türk askerlerinin iltica başvurularına olumlu yanıt verilmiş olmasının Türk-Alman ilişkilerinin gidişatıyla örtüştüğüne vurgu yapılıyor:
“Açık konuşmak gerekirse, Türkiye’yle ilişkiler uzun süredir reel politik kavramıyla bezenmiş bir siyasi şizofreni doğrultusunda belirleniyor. AB’ye katılım müzakerelerinin sonuç vermeyeceğini herkes biliyor. NATO üyeliği çerçevesinde beyan edilen Batı’ya bağlılık, Erdoğan’ın yeniden Osmanlılaşma projesinin yaşandığı bu süreçte kağıt üzerinde kalıyor. Öte yandan, her ne kadar yapılan başvuruların çoğu reddedilse de yıllardır Almanya’da iltica hakkı elde eden Türkiyeli mülteciler mevcut ve bunların çoğunluğu Kürt. Şimdi Türk askerlerine de iltica hakkının tanınmış olması, durumu berraklaştırıyor aslında. Aynen Almanya Başbakanı’nın Almanya’da idamın geri getirilmesi için reklam yapılmasına izin verilmeyeceğini açıklaması gibi. Türkiye kendi yoluna gidiyor. Bizse başka değerleri savunuyoruz.”
Hessische Niedersächsische Allgemeine’de Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinde çelişkili davrandığı savunuluyor:
“Bir NATO ortağı bir diğer NATO ortağının askerlerine iltica hakkı tanıyor. Bu süreç aslında, Almanya-Türkiye ilişkilerinin şu anda ne kadar zedelenmiş durumda olduğuna dair bir başka ipucu veriyor. Ancak Almanya hükümeti Ankara’yla diyaloğu sürdürmek istiyor. Bu şu anlama geliyor: Bir otokratla konuşmaya devam etmek ancak aynı zamanda tebaasını da koruma altına almak. Böylesine bir çelişkiye daha ne kadar süre dayanılabilir? Aslında hiç.”
Dithmarscher Landeszeitung’ta da Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerinde çelişkili bir tutuma sahip olduğu vurgulanırken, bu tutumun muhtemelen devam edeceği belirtiliyor:
“Hiç kimse, güvenilirliğini tamamiyle kaybetmeksizin bir ülkenin vatandaşlarına kendi hükümetlerine karşı koruma sağlayıp aynı zamanda bu yönetimle AB’ye alınma konusunda müzakerelerde bulunamaz. Erdoğan’ın yeni mülteci kitlelerini salmasını engellemek adına, Berlin’de muhtemelen çözümü olmayan bu ümitsiz vaka için çaba sarf edilecek. Almanya böylece yeniden iki yıl önce patlak veren mülteci krizi sürecinde ödevlerini yapmayı ihmal etmiş olmanın sonuçlarına katlanacak.”