“Ankara’da kurulan pazarda 1250 dolara Rakka-AŞTİ seferleri yapılıyor.”
Bilgen, referandum sürecinde nasıl bir çalışma yürüteceklerini konusunda “Şimdiye kadar ulaşamadığımız kesimlere ulaşabileceğimizin olanaklı olduğunu görmemiz gerekiyor” dedi.
NE İSTERLERSE YAPIYORLAR
Ortadoğu, Irak ve Suriye politikalarında da aynı yanlışların sonuçları ortadadır. Amerika’da Trump artık görev başındadır. Kürt sorununa, Ortadoğu’ya nasıl bakacak, Türkiye ile ilişkilerde nerede duracak bunları ayrıntılı olarak tartışmak gerekiyor. Rusya ile ilişkilerde de Türkiye’nin temel paradigmasını sorgulamak, tartışmak gerekiyor. Hükümet o kadar yanlış işler yapıyor ki, artık kendi siyasetini Ruslarla müzakere etmek gibi isteklerde bulunması bile söz konusu değildir. Ne isterlerse onu yapan bir yerde duruyor Türkiye. Bunun çok net yansımalarından birisi Suriye ilişkileridir.
Bu yanlışların kaynaklandığı en önemli konu, Türkiye’nin en vazgeçilmez konusu ise Kürt fobisidir. Türkiye mi Kürt sorununu yönetiyor, yoksa Kürt sorunu mu Türkiye’yi yönetiyor, bunun tipik bir yansımasını bir kez daha göreceğiz. Türkiye’nin yeni ittifakları iktidarın bu konuda ne kadar ilerlemesine izin verecek? Suriye’deki yeni yapılanmada iktidarın dayatmasına ne kadar yol verilecek? Bu soruların cevaplarının görüleceği bir dönemdeyiz.
“Ankara’da kurulan pazarda 1250 dolara Rakka-AŞTİ seferleri yapılıyor”
Bu gelişmelerin iç politikaya yansımalarından en somutu, oradan çok yoğun biçimde IŞİD, Nusra, muhtemelen önümüzdeki günlerde Ahrar-u Şam, ÖSO diye sunulan yapıların içerisindeki çoğu El Kaide kökenli olanların çok yoğun biçimde Türkiye’ye taşınıyor olmasıdır. Bu ayyuka çıkmış bir şey. Ankara’da bir pazar oluşmuş durumda, 1250 dolara düzenli olarak Rakka-AŞTİ seferleri yapılıyor. Çok yoğun bir taşıma olduğunu herkes biliyor. Türkiye’nin güvenlik, istihbarat birimleri bunun neresinde duruyor? Kim onları oraya götürdü, götürülenler mi geri getiriliyor? IŞİD yapılanmalarının, Nusra gibi ekiplerin getirilmesine dair ne tür beklentiler var, bunlar ciddi tartışma konusudur.
Erdoğan’ın birkaç gündür “terör örgütlerine” çağrı yaparak “elinizden geleni yapın” sözlerinin de rutin devlet dilinin ötesinde olduğuna dair çeşitli tartışmalar var. İster bu dönemi kaosa sokmayı, bu referandum sürecini çatışma olan bir ortam içerisine sokmayı Erdoğan karşıtları yapıyor olsun; isterse Erdoğan, kontrollü bir gerilimden faydalanmak istiyor olsun, somut gerçeklik bol miktarda çatışma ve gerilim olacak bir süreci birkaç ay yaşayacağız.
“Erdoğan’ı demokratik bir biçimde durdurabilmek mümkündür ve zorunludur”
Bizler en aktif biçimde, güçlü bir ‘hayır’ çıkmasının yöntemini zorlayacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bir seferberlik atmosferinde yeni çevrelere ulaşmamız; bizim geleneksel kitlelerimizi kararlı biçimde sandığa gitmeye ve ‘hayır’ çıkacağına inanarak çalışmaya teşvik etmemiz gerekiyor. Bu hem mümkün, hem de zorunlu. Bu, Erdoğan’ı demokratik bir biçimde durdurmak için de zorunludur.
Referandum kampanyası sürecinde nasıl bir çalışma yürütelim, neye odaklanalım konusunu bugün tartışacağız. Sadece zaten ulaştığımız, örgütlü politik kitlemizi motive etmeyi değil, ki elbette bu da çok önemli, şimdiye kadar ulaşamadığımız kesimlere ulaşabileceğimizin olanaklı olduğunu görmemiz gerekiyor. Hepimize bu çalışmalarda başarılar diliyorum. Hepimize kolay gelsin.