MEB’in ücretli öğretmenlik sistemi, binlerce eğitimciyi asgari ücretin altında ve güvencesiz çalışmaya mahkûm ediyor. Bir ücretli öğretmen, “Bakanlık eliyle sistem dışına itiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) eğitimdeki “modern kölelik” sistemi olan ücretli öğretmenlik nedeniyle binlerce eğitimci asgari ücretin altında maaş dayatması, yarım sigorta ödemeleri ve hak gaspı ile karşı karşıya bırakılmaya devam ediyor.
Birgün’den Deniz Güngör’ün haberine göre ders başına ücret ödemesi yapılan ücretli öğretmenler yaz aylarında ve resmi tatillerde maaş alamıyor. Son maaşlarını haziran ayında alan eğitimcilerin kimisi yazın farklı sektörlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bir yandan atanma umuduyla KPSS ve mülakatlara giren ücretli öğretmenler eğer şanslılarsa Halk Eğitim Merkezleri’nde kendi branşlarında kısa süreliğine kurs veriyor.
11 yıldır ücretli öğretmenlik yaptığını ifade eden ismini vermek istemeyen bir Almanca öğretmeni, daha önce yaz aylarında öğrencilerinin ailelerinin tarlalarında çalışmak zorunda kaldığını anımsattı. Öğretmen, ücretli öğretmenlerin Bakanlık eliyle sistem dışına itildiğine dikkat çekti.
MAAŞIMIZ ASGARİ ÜCRET KADAR BİLE DEĞİL
Şu anda Halk Eğitim Merkezi’nde kurs verdiğini söyleyen öğretmen, okulda çalıştığı dönem olan mayıs ayında 19 bin 500 TL maaş aldığına dikkat çekti. Öğretmen, “Sigortanız en iyi ihtimalle 22 gün yatıyor. Üniversitelerden mezun oluyorsun, geliyorsun diyorsun ki ben geleceğe ışık tutacağım bu yüzden öğretmen oldum. Atanman yapılmadığı için ücretli öğretmen olmak zorunda kalıyorsun sonra da ay sonunda bankamatiğin önüne vardığında büyük bir hayal kırıklığına uğruyorsun. Öğretmen vasfına sahip olmuş bir kişinin asgari ücretin altında çalıştırılması kabul edilemez. Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin yeni maarif modelinden bahsediyor, öğretmenlerin donanımlı yetişmesinden bahsediyor, kaliteli eğitimden bahsediyor ama 85 bin ücretli öğretmeni yok paraya çalıştırarak kalite bekliyor. Kendileriyle çelişiyorlar. Daha sonra çıkıyor ‘Ücretli öğretmenlik diye bir sistem yok’ diyor. Eğer böyle bir sistem yoksa ben 11 yıldır nasıl bu sistemin içinde çalışıyorum” diye sordu.
Öğretmen, “Üniversiteden 2014 yılında mezun oldum. 8 sene yaz aylarında yeri geldi memleketime gidip tarlada çalıştım. Kısa süreli marketlerde, fast food şirketlerinde, çay bahçesinde, soğuk hava depolarında çalıştım. Şu anda halk eğitimde kurs veriyorum. 21 Ağustos’ta kursum bitecek, bir yandan özel ders veriyorum. Geçimimi bu şekilde sağlıyorum, ev kiram 12 bin TL, faturalarımla birlikte 17-18 bin TL gibi bir giderim oluyor. Aldığım para da zaten 19 bin TL civarına ancak geliyor. Şimdi siz düşünün kalan parayla nasıl yiyelim, nasıl içelim?” dedi.
Öğretmen son olarak şunları aktardı: “Hâlâ ailemizden destek aldığımız zamanlar oluyor. Utanç verici bir durumun içerisindeyiz. Hiçbir güvencemiz yok, dönem ortasında ‘Hocam buraya kadarmış’ denilerek işimizden olabiliyoruz. Ücretli öğretmen sistemi başlı başına mağduriyet yaratıyor. Adana’da ücretli öğretmenlik yapan bir başka arkadaşım beni arayarak çocuklarının bir haftadır aç olduğunu herhangi bir yardım kuruluşundan yardım alıp alamayacağını sordu. Ücretli öğretmenlik dediğimiz sistem işte budur.”