Daltonlar, Redkitler, Barış Boyun grubu, Anucurlar, Camgözler, Gündoğmuşlar, Atız-Casper’lar…
Uzayıp giden listedeki irili ufaklı bu tür gruplar, son yıllarda sık sık medyanın gündemine gelen ve adı suçla anılan yapılanmalar.
Yetkililer ve uzmanlara göre bu gruplar, birçok açıdan geleneksel suç örgütlerinden farklı özellikler gösteriyor.
Ortada, sosyal medya kullanımından mensuplarının yaş ortalamalarının düşüklüğüne kadar farklılıklar bulunuyor.
Bu tür grupların özellikleri, Barış Boyun liderliğindeki organize suç örgütüyle ilgili dava kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame ile daha da görünür hale geldi.
Ayrıca polis memuru Şeyda Yılmaz’ın 22 Eylül’de İstanbul’da öldürülmesi de bu grupların beslendiği çocuk ve genç suçlular konusunu daha fazla gündeme getirdi.
BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici yeni dönemin organize suç örgütlerini inceledi.
Mahalle çeteliğinden taşeronlukla yükselişe
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde anlatılan Barış Boyun liderliğindeki örgüt, yeni tip organize suç örgütlerinin önemli örneklerinden biri olarak görülüyor.
Bununla birlikte iddianamede bu grup anlatılırken bu tip gruplara dair genel tespitler de yapılıyor.
Söz konusu grubun; yerleşik yer altı suç örgütlerinden örgütlenme, insan kaynağı ve suç yöntemleri bakımından belirgin farkları olduğu belirtildikten sonra, bu tür yapılanmalar için “yeni nesil suç örgütü denebilecek gruplar” tarifi yapılıyor.
BBC Türkçe’nin incelediği iddianamede bu tür grupların semt, semt; sokak sokak örgütlendiği aktarılıyor.
Bu gruplarla ilgili haberleri taradığımızda bunların önemli bir bölümünün İstanbul merkezli olduğu ve Nurtepe’den Hasköy’e kadar genelde kentin gelir düzeyi düşük mahallelerinde ortaya çıktıkları görülüyor.
Savcılığa göre aralarındaki geçirgenlik ve taraf değiştirmenin çok yaygın olduğu bu gruplar, genellikle önce bilinen yer altı gruplarına taşeronluk ve tetikçilik yaparak büyüyor sonra ise onlarla çatışabilecek şekilde ülke çapında bir büyüklüğe ulaşıyor.
Bu arada kendi aralarında sık sık çatışıyorlar.
BBC Türkçe’ye konuşan emekli emniyet müdürü Haydar Özdemir, yeni dönemdeki yapılar için ‘Z kuşağı mafya’ tanımını da kullanıyor.
Özdemir, bu grupları önceki dönemlerdeki mafya ile karşılaştırırken özetle şunları vurguluyor:
“Kimsenin adamı olmayı kabul etmiyorlar. Bugün Ahmet’in, yarın Mehmet’in yanında duruyorlar. Mafyada eskiden omerta kuralı vardı, konuşmazlardı. Şimdi bu yok. Şimdikiler kimseyi dinlemiyor. TikTok’a girin, birbirinin karısına, çocuğuna küfredebiliyorlar. Z kuşağı mafya tamamen raydan çıkmış durumda. Kuvvetle muhtemel de çoğunluğu uyuşturucu bağımlısı insanlardan oluşuyor.”
15’e kadar inen suçlu yaşı
İddianamede, Barış Boyun grubunun örgüt üyelerini 15-20’li yaşlardaki kişilerden seçtikleri belirtiliyor.
Örgüte sokulan bu çocuk ve gençlerin ülke içerisinde ‘kamikaze dronu’ gibi kullanıldığı belirtiliyor.
İstanbul Ümraniye’de polis memuru Şeyda Yılmaz’ı öldüren 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti’nin de 19 suç kaydı olduğu, bunların bir bölümünü 18 yaşından küçük yani hukuken çocuk olduğu dönemde işlediği ortaya çıkmıştı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı ‘Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistikleri’ verilerine göre güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2023 yılında 537 bin 583 oldu.
Bu olaylarda çocukların 242 bin 875’i mağdur olarak, 178 bin 834’ü suça sürüklenme sebebiyle, 84 bin 751’i bilgisine başvurma amacıyla, 15 bin 716’sı kayıp olması sebebiyle, 11 bin 179’u kabahat işlediği iddiasıyla, 4 bin 228’i ise bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı güvenlik birimlerine geldi veya getirildi.
Suça sürüklenme nedeni ile güvenlik birimine gelen veya getirilen çocukların %39,8’ine yaralama, %20,8’ine hırsızlık, %7,7’sine pasaport kanununa muhalefet, %4,9’una uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, %4’üne ise tehdit suçları isnat edildi.
Emekli emniyet müdürü Özdemir, “internetle beraber dünyaya gelmiş kuşakların, ailede ya da okulda kendilerine yer bulamayıp bir idol da yakalayamayınca sanal dünyaya geçtiklerini, orada kendilerine idol yakaladıklarını ve bunun da suçu beraberinde getirdiği” görüşünde.
“Suç dünyasına giren bir çocuğun suça karıştıktan sonra sadece suçlularla arkadaşlık yapar hale geldiğini, bireysel suçluluğu ister istemez çeteleşmenin takip ettiğini” söylüyor.
Özdemir, bahsettiği kesimlerin yoksul, dezavantajlı kesimler olduğunu da vurguluyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Acıbadem Üniversitesi Suç ve Şiddetle Mücadele Merkezi Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat ise gençlerin bu gruplara yönelimini anlatırken dünyada da benzer bir durum yaşandığını belirtip, “eskiden yanlış bulunan mafyanın genç kuşaklar için, içinde yer almak istedikleri bir boyuta dönüştüğünü, ortada bir değerler erozyonu olduğunu, sadece paranın değer olarak kaldığı bir durum bulunduğunu” söylüyor.
Son dönemde okullarda akranlar arası şiddette da artış gözlemlediklerini belirten Polat, Türkiye’de suça karışan çocukların ıslah sisteminde eksikler olduğu görüşünde:
“Kanun, ‘Yaşı küçükse ben onu ıslah edeyim’ diyor. Bu doğru bir yaklaşım. Ama 2024 Türkiyesinde o çocuklara özgü, özel yöntemlerle ıslah etmeye yönelik koruma kurumlarımız yok. Yetişkinlerle aynı yere koyuyoruz. Tek suç işlediği için oraya girmiş çocuk orada yetişkinlerden başka şey öğrenip suç makinesi olarak dışarı çıkıyor.”
Uyuşturucu üzerinden yönlendirme
Bu örgütler, uyuşturucu madde imal ve ticaretini önemli bir gelir kaynağı olarak kullanıyor.
İstanbul Başsavcılığı’nın iddianamesinde örneğin Barış Boyun grubunun uyuşturucu ticaretini yönlendiren kişinin, çevresine genellikle uyuşturucu bağımlısı yaşı küçük şahısları toplayarak uyuşturucu madde vermek karşılığında bu şahıslara uyuşturucu madde imal ve ticareti, kasten yaralama, gasp, tehdit gibi suçları işlettiği öne sürülüyor.
Emekli emniyet müdürü Özdemir, madde bağımlılığı durumunun çocukları suç örgütlerinin eline ittiğini belirtiyor.
Prof. Dr. Oğuz Polat da özellikle son dönemlerde metamfetamin kullanımını artışına dikkat çekiyor.
Sosyal medya kullanımı
Bu tür grupların farklı sosyal medya kanallarını yoğun olarak kullandıkları görülüyor.
İstanbul Başsavcılığı’nın iddianamesinde, bu grupların sosyal medyada düzenli video paylaştıkları, bu sayede özellikle genç yaşta ve suça meyilli olan kitleyi örgütleyerek örgüte katılım sağladıkları belirtiliyor.
İddianamede grubun sosyal medya sorumlusunun dahi olduğu öne sürülüyor.
Sosyal medyada bu grupların isimleriyle yaptığımız aramalarda yüzlerce içerik çıkıyor.
Bu içeriklerde çok genç yaştaki kişilerin bazıları silahlarla olmak üzere yaptığı paylaşımlar da görülüyor.
Bazen canlı yayın açma şeklinde de yapılan paylaşımlarda gerçek silahlarla ateş edildiği de oluyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay, bu grupların sosyal medyayı birkaç farklı nedenle kullandıklarını aktarıyor:
“Suç örgütleri, özellikle yeni üyeler toplamak için sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor. Popüler platformlarda suç örgütlerine katılmayı cazip hale getiren içerikler üretiliyor ve gençler; özellikle toplumun daha kırılgan kesimindekiler bu yasa dışı grupların bir üyesi olmaya özendiriliyor.
“Rakip grupları ya da ihtilaflı oldukları bireyleri itibarsızlaştırmak için de sosyal medya kullanılıyor. Sosyal medya üzerinden mesajlar göndererek gözdağı vermek gibi bir kullanım biçimini görüyoruz. Bazı suç örgütleri ise yasa dışı faaliyetlerine meşru bir kılıf olarak sosyal medyayı kullanabiliyor.”
Doç. Dr. Ersan, gençlerin sosyal medyadan etkilenerek örgütlere katılımını ise şu sözlerle yorumluyor:
“Gençler kimlik gelişim sürecinde dış etkiye açık hale geliyorlar. Bu dönemde prestijli bir grubun üyesi olmak çok çekici gelebiliyor. Bu durum da gençlerin organize suç örgütlerinin ağlarına düşmesini kolaylaştırabiliyor.
“Suç örgütlerinin sosyal medya mecralarında yayınladıkları içeriklerde güç, zenginlik ve statü sembolleri ön plana çıkarılıyor, suç faaliyetleri ise genellikle normalleştiriliyor veya romantize ediliyor. Bu içerikler nedeniyle gençler, özellikle sosyal kabul görme arayışında olanlar, suç örgütlerine karşı bir sempati geliştirebiliyorlar.”
Bu gruplar sosyal medyada farklı platformlar kullansalar da özellikle TikTok paylaşımları dikkat çekiyor.
Doç. Dr. Atalay bunun birkaç nedeni olduğu görüşünde: “TikTok, organize suç örgütleri tarafından özellikle genç kitleyi etkileyebilme potansiyeli ve içeriğin hızlı yayılma özelliği nedeniyle tercih ediliyor.
“Platformun algoritmaları dikkat çekici ve sansasyonel içeriklerin viral olmasını sağlamak üzerine kurulu ve organize suç örgütlerinin ürettiği içerikler buna çok uygun. TikTok’ta her şey eğlence formatında sunuluyor, bu da suç faaliyetlerinin cazip ve normalleştirilmiş bir şekilde sunulmasına olanak tanıyor.”
Dizilerin etkileri
Savcılığın iddianamesinde, suç örgütünün seçtiği gençlerin bilgisayar oyunlarıyla yetiştiklerine ve internet tabanlı dizilerden de çok etkilendiği belirtiliyor.
Metne göre bu grupların hem söylemlerindeki ‘jargon’’ hem de kendilerince tabii oldukları racon’ denilen kriminal ilkeler, internet tabanlı dizilerin etkisini taşıyor.
Bu dizilerdeki ana karakterlerle özdeşleştirilen suç örgütü liderlerinin 15-20’li yaşlar aralığındaki gençlere kolayca nüfuz edebildikleri iddia ediliyor.
Doç. Dr. Atalay bu dizileri, “Bu tür yapımlar, suç dünyasını ‘kahramanlık’ ‘kurtarıcılık’ anlatılarıyla cazip gösteriyor ve şiddeti normalleştirip estetize ediyor. Bu dizilerdeki örgüt liderleri adalet dağıtan, güçlü, korkusuz karakterler olarak gösteriliyor. Tabii zenginlik ve para faktörü de var. Ekonomik olarak zorluk çeken gençler, bu hikayelerdeki yaşam tarzını bir çıkış yolu olarak görebiliyor” sözleriyle yorumluyor.
Şarkı ve kliple ‘propaganda’
İddianameye göre Barış Boyun grubu, örgüt lideri ve örgüt adına şarkılar yazdırıp klipler çektirerek örgütün toplum içerisindeki faaliyetlerini normal göstermeye çalıştı ve bu şekilde de 15-20’li yaşlardaki gençlere çok rahat ulaştı.
Bahsedilen şarkılar; BIG lakablı Samet Işık, Muti lakaplı Muhammed Nedim Doğan ve Hejan lakablı Doğan Tarda ve Cac lakaplı Şahan Terzioğlu’na ait.
BIG’in YouTube’da yayımlanan ‘İntikam’ isimli rap şarkısında Barış Boyun’un resmi yer alıyor ve şarkının sonunda “Barış isteyen boyun eğecek, boyun eğmeyen hesap verecek” sözleri duyuluyor.
Bu haber yayına hazırlandığında, Muti ve Heijan’ın iddianamede bahsedilen şarkılardan YouTube’da ‘Aynen’ 108 milyon, ‘Hokkabazlar’ ise 115 milyon kez izlenmişti.
Gelir kaynakları arasında kaçak bahis de var
Uyuşturucu ticaretinden uzun namlulu silah ticaretine kadar işlerden gelir elde eden bu grupların gelir kaynakları arasında kaçak bahsin de bulunduğu görülüyor.
Barış Boyun grubu iddianamesinde buna da yer verilmiş.
Bu grupların faaliyetlerinde son dönemde motosiklet kullanımını yaydığı anlaşılıyor.
Uzmanlar, motosikletlerin hem uyuşturucu ve silah satışında hem de saldırılarda yaygın şekilde kullanıldığını belirtiyor.
Saldırı ve çatışma alanları da İstanbul’da doğrudan şehrin göbeğine taşınmış durumda.
14 Ocak 2023’te Haliç Köprüsü’nde bir kişinin öldüğü saldırı bunların en dikkat çekicileri arasında yer alıyor.
11 Eylül 2023’te Yunanistan’ın başkenti Atina’da altı kişinin öldürüldüğü olayda olduğu gibi çatışmaların yurt dışına da kaydığı görülüyor.
Araçta yakalanmama tedbirleri
İddianameye göre grup, silah ticaretini gerçekleştirirken olası kolluk yakalanmalarının önüne geçebilmek için kullandıkları lüks araçlara, profesyonelce zulalar yaptırıyor ve bu araçlar ile gerçekleştirdikleri silah sevkiyatları sırasında araçta kadın ve çocuk bulundurarak aile olduğu izlenimi veriyor.
Haberleşmelerini, takibi güç olan Whatsapp, Face Time vb. programlar üzerinden haberleşmeye çalıştıkları öne sürülüyor.
İddianamede üyelerinin, yakalaması olan örgüt elemanlarının önüne geçmek için bekçi veya polis memurlarını yanlarında taşıdıkları da belirtiliyor.
Polisiye tedbirler yeterli mi?
Bazı uzmanlara göre yeni tip suç işleme kapasiteleri nedeniyle ‘yeni nesil suç örgütleriyle’ mücadele daha zor hale gelmiş durumda.
Emekli emniyet müdürü Haydar Özdemir ise bu görüşte değil: “Kriminal şahıslarla güvenliği sağlayan şahıslar hep birbirleriyle at yarışı gider gibidir. Onlar kendisini geliştirdikçe teşkilatlar da kendisini geliştiriyor. Bunlarla mücadele etmek zor değil, edersiniz. Ama sadece polisiye alacağınız tedbirlerle mücadele etme şansına sahip değilsiniz.”
Özdemir şöyle devam ediyor: “Bir kere sosyal – ekonomik eşitsizliğin ortadan kalkması lazım. İnsan yetiştirme ile ilgili olarak başta anne babadan başlayarak eğitim – öğretim hayatında düzenlemelerin olması lazım. Eğitim – öğretimdeki başarısız olan çocukların mutlak suretle meslek edindirilmesi lazım.”
Prof. Dr. Oğuz Polat da organize suç örgütleriyle mücadelede sadece polisiye tedbirlerin yeterli olmayacağı görüşünde.
Çocuk ıslah sisteminin yenilenmesi dışında cezaların caydırıcılığının da artırılması gerektiğini savunuyor:
“Nasıl olsa bir af çıkacak, çıkacağım ya da işte o ceza en sonunda çok fazla olmayacak’ gibi yaklaşımlar oluşuyor. Türk Ceza Kanununu dünyadaki en iyi kabul edilen ceza kanunları aynı düzeydedir. Teorik olarak hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz ama uygulamada aflar ve cezalarda azaltmaya gitme bence doğru olmayan bir şekilde kullanılıyor.
“Adalet Bakanlığı şu anda hapishaneler açmaya devam ediyor çünkü doluluk oranları çok yüksek. Sürekli denetimli serbestlik veriliyor çünkü hapishanelerde yer yok. Bu yanlışlığı düzeltmek lazım.”
Polat, eğitim sistemine de dikkat çekiyor ve mesleki ve teknik eğitimin önemini vurguluyor:
“Türkiye’de üniversiteye gittikten sonra iş sahibi olma boyutu olmadığı için artık üniversiteye gitmek de popülaritesi yitirmeye başladı. Eğitimi cazip kılmamız gerekiyor. Orta kademe insan yetiştirmek çok önemli. Mesela Polonya bu tip kişileri yetiştirir ve diğer ülkelere ihraç eder. Almanya’da bakın su tamiratının çoğunu Polonyalılar yapıyor.”
Polat, bunların yanında bireysel silahlanma sorunun çözümünün ve ayrıca orta okullara kadar indiğini belirttiği madde bağımlılığı konusunda denetimin artırılmasının önemli olduğunu savunuyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – MAHMUT HAMSİCİ