“Burada gelecek yok. Ekonomi çok kötü. Benim üç çocuğum var. Çocuklarımın hayatını kurtarmak için başka ülkeye gitmek istiyorum.”
Tunceli’nin Seyid Rıza Meydanı’ndaki pazar yerinde takı satarak üç çocuğunu geçindirmeye çalışan 35 yaşındaki Ayşegül Özmen yaşadığı çaresizliği bu sözlerle ifade ediyor. Genç kadın, Türkiye’nin eğitim seviyesi ve okullaşma oranının yüksek olduğu kentlerinden Tunceli’de yurt dışına gitmek isteyen binlerce kişiden sadece biri. Hedefinde Almanya var ve gitmenin kolay olmadığını biliyor. Ancak ne pahasına olursa olsun denemek istiyor. Hatta bunun için evini de satışa çıkarmış.
Yasal yollarla Almanya’ya gitmek onun için zor. Evi satıldığı zaman kaçakçılara kişi başı 6-7 bin euro ödemeyi göze aldığını söylüyor. Bunun tehlikeli olduğunun farkında. Ayrıca gideceği yerde neyle karşılaşacağından da pek emin değil. Yine de “Ne zorluklarla karşılaşırsam karşılaşayım, sonunda iyi olacağını biliyorum. Burada ne kadar kalırsam kalayım iyi olmayacak” diyor.
Türkiye’den göç son beş yılda yüzde 243 arttı
Türkiye’de kötüleşen yaşam koşulları, hayat pahalılığı ve özgürlüklerin kısıtlanması gibi sebepler yüzünden son yıllarda çok sayıda kişi geleceğini yurt dışında arıyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2023 yılında yurt dışına göç edenlerin sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 53 artarak 714 bin 579’a ulaştı. Beş yıl öncesine kıyasla ise ülkeden gidenlerin oranı yüzde 243 arttı.
Göç, büyük ve nüfusu yoğun olan kentlerde pek hissedilmese de Tunceli gibi küçük şehirlerde etkisini açıkça gösteriyor.
Türkiye’nin doğusunda bulunan 85 bin nüfuslu kentin merkezinde yaklaşık 55 bin kişi yaşıyor. Ancak resmi rakamlara göre, son iki yılda 14 binden fazla kişi kenti terk etti. Bu sayının yasa dışı göç sebebiyle daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Eğitim seviyesi ve okullaşma oranının en yüksek olduğu kentlerden olan Tunceli’de imkânı olan neredeyse herkes bir şekilde yurt dışına gitmenin planlarını yapıyor.
55 bin nüfuslu kentte 20 bin iş başvurusu
İdam edilen 1938 isyanının lideri Seyid Rıza’nın heykelinin çevresinde hatıra fotoğrafı çektirenler de çoğunlukla dünyanın değişik ülkelerinde yeni bir yaşam kurmuş Tuncelililer. Seyid Rıza Meydanı’ndaki çay bahçeleri halkın uğrak noktası. Sohbetlerin ana konusu ise göç. Göç etmek istediğini söyleyenlerin çoğu ekonomik sebeplerden bahsediyor.
Kentte halen sigortalı bir işte çalışmak için İŞKUR’a yapılmış 20 binden fazla başvuru var. Devlet yatırımlarının az olmasından dolayı bu başvuruların çoğu raflarda bekliyor. 2023 genel seçimlerinin sonuçları genç nüfus arasında umutsuzluğu artırmış. Nüfusunun çoğunluğu Alevi olan kentte gençler sırf bu sebeple bile devlet kadrolarına girememekten şikayetçi.
21 yaşındaki Emre Yüksel uzun zamandır işsiz. Herhangi bir Avrupa ülkesine gitmek istediğini söyleyen Yüksel’e göre üniversite okumak da iş için yeterli değil:
“Okumak istemiyoruz. Üniversite okusak bile bir anlamı yok. Çünkü iş bulamıyoruz. En güzeli yurt dışına gitmek. Başka bir yolu yok.”
Cumhuriyet Caddesi’nde yürüyen 18 yaşındaki Rozem Bayoğlu da Emre Yüksel’in söylemlerini destekliyor.
Gençlerin ne kadar çalışsalar bile istedikleri yere gelemediğini söyleyen Bayoğlu, “Sonuçta üniversite mezunları burada Şok’ ta, A101′ de çalışıyorlar. Bu nedenle tek çareyi yurt dışına gitmekte buluyorlar. Gençlerin çoğu gerçekten gitti. Bizim mahallede geçen sene gördüğümüz insanlar şimdi yoklar” diyor.
Meslek sahipleri de göçüyor
Gidenler sadece umutsuz gençler değil. Çok sayıda meslek sahibi de artık yurt dışına gidiyor. Hatta bazı kamu görevlilerinin ücretsiz izin alarak başka ülkelere gittiği konuşuluyor.
Doktor Dilan Özmen de onlardan biri.
Geçen yıl Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitiren Özmen bir yıldır Nazımiye ilçesinde görev yapıyor. O aslında diğerlerine göre daha şanslı. Çünkü yasal yollarla gidecek. Göçün en büyük sebebinin işsizlik olduğunu söyleyen Özmen, gençlerin gelecek göremediğini anlatıyor.
“Fırsat olsa yarın giderim” diyen Özmen, önce biraz hazırlık yapmak, para toplamak ve dil öğrenmek istiyor. En geç 1-2 yıl içinde Almanya’ya gitmek istediğini söyleyen Özmen, alışamaması durumunda geri dönebileceğini düşünüyor:
“Kendime, aileme, kardeşlerime daha iyi bir gelecek sunabilmek için gitmek istiyorum. Buradaki gençler İstanbul’a gidiyorlar. Orada da umduklarını bulamıyor ve Avrupa’ya gitmeyi düşünüyorlar. Mesleğim buna elverdiği için daha legal yollardan gideceğim. Ama benim sürecim daha uzun sürecek tabi. Onları göze aldım. Bir şekilde gideceğim.”
Tunceli’nin demografik yapısı değişiyor
Coğrafi koşulları nedeniyle sanayinin gelişmediği Tunceli’de ekonominin temel kaynağını tarım, hayvancılık ve turizm oluşturuyor. Doğası nedeniyle turizmin canlı olduğu kent yaz sezonunda Ege’deki bir tatil beldesini andırıyor. Ancak sezon bitince kent sessizleşiyor. Bu da en az yedi ay kent ekonomisinin durağanlaşması demek.
Tunceli’de Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı bin civarında esnaf var. Bunların çoğu kentin günlük ihtiyacını karşılayan işletmeler. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Coşkun da kentteki göç sorununu her platformda dile getiriyor.
Göçün temelinde yatan sorunların araştırılması gerektiğini belirten Coşkun’a göre, en önemli neden ekonomi olarak gözükse de gelecekle ilgili kaygılar yoğunlukta. Üstelik göç kentin ekonomisini de derinden etkiliyor:
“Özel işletmelerimiz ara eleman konusunda çok sıkıntı yaşıyor. Yatırım ve üretim yapmak istiyorlar ama göçten kaynaklı eleman bulma noktasında sıkıntı yaşıyorlar. Dolayısıyla bu da ticaretin bütün alanlarını etkiliyor. En önemlisi buranın demografik yapısı değişiyor. Gençler elimizden kayıp gidiyor. Kentimizi kaybediyoruz. Kent elimizden gidiyor.”
Göç Tunceli’nin kaderi
Tunceli’nin sokaklarında gezerken çok sayıda Almanya, Fransa, Kanada, İngiltere plakalı araç görmek mümkün. Bunlar geçmiş yıllarda göç eden ve bugün tatil için memleketine gelenlerin arabaları. Dört dağın içinde ve ortasından Munzur Çayı geçen Tunceli aslında göçlere pek yabancı da değil. 1938’de zorunlu göç, 1980’li yıllarda yaşanan şiddet olayları, 90’lı yıllarda köy yakma ve boşaltma olayları belli dönemlerde insanları göç yollarına düşürmüş. Geride kalanlara ise hep sessiz bir şehir kalmış.
Tunceli bugün neredeyse bir emekli kenti görünümünde. Cumhuriyet Caddesi’nde 46 yıldır esnaflık yapan 70 yaşındaki Hıdır Coşkun, kentin durumunu ise şu sözlerle açıklıyor:
“Demokrasi yok, güvence yok, ekonomi yok. Onun için herkes kaçmaya çalışıyor. Bu sene düğünler mesela çok az oldu. Kimse kalmamış gençlerden. İşçi bulamıyorsun. Kent boşaldı sayılır. Gençler çok gittiler.”
60 yaşındaki emekli Burhan Sezgin de geride kalanlardan. Kentte sönük bir hayat yaşadıklarını söyleyen Sezgin, “Herkes kendi köşesine çekilmiş. Gerçekten hayat ölü. Yani bir durağanlık var, umutsuzluk var, geleceksizlik var. Nasıl diyelim köşeye çekilmiş bir hal var” diyor.
Peki Tunceli’den göçü engellemenin bir yolu var mı?
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan Hüseyin Coşkun’a göre, kentin üretime teşvik edilmesi, tarım, hayvancılık ve inanç turizmine önem gösterilmesi gerekiyor. Coşkun, bunun için de ortak bir akıl ve kollektif bir çalışma olması gerektiğini belirtiyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – FELAT BOZARSLAN