Türkiye’de son 15 günde sekiz polis intihar ederek hayatını kaybetti. Polisin Sesi Platformu’un aktardığı rakamlara göre ise 2024 yılında toplamda 70 emniyet mensubu kişi hayatına kıydı.
Peki polislerin intihar etmelerinin altında hangi nedenler yatıyor?
Daha önce Yargıtay kararıyla kapatılan polis meslek örgütü Emniyet-Sen Genel Başkanı ve 2022 yılında Polisin Sesi Platformu’nu kuran Faruk Sezer ile şu anda halihazırda görev yapan ve ismini vermek istemeyen “rütbeli” bir emniyet mensubu Perşembe günü polisleri intihara götüren sebepleri Euronews Türkçe’ye anlattı.
Polisin Sesi Platformu kurucusu eski emekli emniyet mensubu olan Faruk Sezer, “İntiharın gelinen son noktasında, ailevi sorunlar, yüksek borçlanmalar gibi gerekçeler gösteriliyor ama intiharlar bardağı taşıran son damladan değil, bardağı dolduran sebepler olan meslek hayatından kaynaklanıyor,” diye belirtiyor.
13 senedir emniyet mensuplarının sorunlarını takip ettiklerini dile getiren Faruk Sezer, “Aslında emniyet teşkilatındaki sorunların altında yatan nedenlerin yıldırma, mobbing olduğunu, diğer sorunların bu mobbing ve yıldırmadan kaçarken yaşandığını iddia ediyoruz,” diye konuşuyor.
Faruk Sezer, “Son 15 yılda canına kıyan meslektaşlarımızın sayısı cinnet geçirerek öldürdüğü aile bireyleri ile birlikte baktığımızda sekiz yüz kişiden fazla yapıyor,” diyor.
Polis maaşlarının yüksek olduğu iddiasıyla ilgili olarak kamuoyunda bir yanılgının olduğunu belirten Sezer, “Polisin o yüksek maaşlarını, çalışma saatine böldüğünüz zaman asgari ücretten daha düşük maaş alındığı gerçeğini kimse görmüyor,” diye konuşuyor.
Emniyet çalışanlarının ikinci bir iş yapamadığını, ek gelir sağlayamadığını söyleyen Sezer, “Zaten ikinci bir iş yapma hakkı olsa bile, çalışma saatlerinden dolayı bunu yapmasının imkanı yok,” diye belirtiyor.
Polislerin intiharlarıyla ilgili olarak sunulan gerekçeleri örneklendiren Sezer, “Borcu olan adam var. Ama borcunun sebebi bu teşkilattan kaçmak için iş kurmak. Ya da ‘ailevi sorunları varmış’ deniyor. Araştırıyoruz birazcık altını deşiyoruz. Bakıyoruz ki, evet aile problemleri varmış. Eşiyle her gün kavga ediyormuş. Ancak bu kavganın çoğunluğu eviyle ilgilenememekten, yani doğru dürüst izni yok. Gece görev, hafta sonu görev, hafta içi görev,” sözleriyle durumu özetliyor.
İntihar gerekçeleri olarak gösterilen sorunların polislere özel olmadığını, aynı sorunları başka meslek sahibi insanların da yaşadığına dikkat çeken Sezer, “Öğretmen, doktor borsada hiç batmadı mı? Yani kriptosu, borsa hesabı batan sadece polisler mi? Ailevi sorunları olan sadece polisler mi?” diye konuşuyor.
Polis intiharlarına cevap değil çözüm bulunması gerektiği belirten Sezer, “Ekonomik ve ailevi sorunları herkesin yaşadığını söyleyince de ‘Polisler silah yakın’ diye cevap bulunuyor. Zaten sıkıntılarımız hep böyle ortaya çıkıyor. Her şeye bir cevap buldukları için çözüm bulunamıyor. Cevap bulamasalar, çözüm aramaya başlayacaklar. Ama her şeye cevap buluyorlar,” ifadelerini kullanıyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü, 2021 yılında geçmiş yıllara kıyasla intihar oranlarında bir artış olduğunu kabul ediyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazılı olarak yaptığı açıklamaya göre 2017’de yüz binde 20 olan intihar oranı 2020’de yüz binde 11’e düştü.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İçişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Murat Bakan ise konuyla alakalı olarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya X platformu üzerinden polis sorunları ve bu intiharların araştırılmasına yönelik soru iletti.
Rütbeli bir emniyet mensubu anlatıyor: Sahipsizlik
Meslekte yaklaşık 10. yılını dolduran ve güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen rütbeli bir emniyet mensubu Euronews Türkçe’ye verdiği demeçte polislerin “sahipsiz” olduğunu savunuyor.
“Mesela, bizim arkadaşlar suçluyu vurmaları gerekti. Suçlu da ölmedi diyelim. Mahkemesine suçlunun bir sürü avukat geliyor abi. Bizde, emniyet mesela hiçbir avukat desteği vermiyor bizim arkadaşlara. Adamlar tek başına kalıyor mahkemelerde. Bu da polislerde yalnız kaldığı hissiyatını oluşturuyor.”
“Mesela zamanında memurlarımız İstanbul’da kapkaççı kovaladı. Kapkaççı durmuyor. Havayı sıktılar, sonra elemanı yakaladılar. Baktığın zaman gayet güzel değil mi? Sonra ben bunu belki vatandaşlar çekmiştir, haber olur, görülür diye bir üst amire aktardım. ‘Böyle böyle arkadaşlar kapkaççıyı yakaladı. Ama havaya sıktılar. Bilgin olsun,’ dedim. Bir ton laf söyledi. ‘Niye havaya sıkıyorlar? Bırak kaçsın. Benim için alınan icraatin hiçbir önemi yok artık.’ dedi. Şimdi bunu memura söylesem adamların hiçbir çalışma hevesi kalmayacak.”
Uzun yıllardır devlet memurluğu görevi olarak polislik ile öğretmenliğin kıyaslanmasının da yanlış olduğunu aktaran emniyet mensubu, “Öğretmenlerin yan hakları, sendikaları, ekstra gelirleri var. Öğretmenlerle kıyaslanamaz bir kere polislik. Yıllardır böyle bir muhabbet var ama dünyanın en saçma şeyi. Yani can tehlikesi olan, silah taşıyan bir meslek grubuyla yani yılın neredeyse dörtte birini izin yaparak geçiren meslek grubu kesinlikle kıyaslanamaz,” diye belirtiyor.
Polisin Sesi Platformu kurucusu Faruk Sezer’in polis maaşlarına yönelik “çalışma saatine bölünce asgari ücrete dönüyor iddiasını ise halihazırda görev yapan emniyet mensubu kısmen doğruluyor.
“Çalışma saati olarak en fazla çalışıp saate vurduğun zaman en az maaşı alan polislik mesleği mesela. Bununla alakalı dile getirebileceğim bir durum yok. Mesela sendika muhabbetleri var. Sendikası olan, bir şekil yapıyor, maaşını düzelttiriyor. Öğretmenlerin ek geliri oluyor mesela. Ek ders falan, çıplak maaşın üzerine bir sürü ekliyorlar. Diğer meslekler de keza öyle. Bunlar yaptığı her şeyde ekstra para falan geliyor.”
‘Zabıta memuru benden, uzman çavuş il emniyet müdüründen çok kazanıyor’
Ortalama bir polis memuru ile rütbeli başkomiserin maaş aralığı yaklaşık 55.000 TL ile 65.000 TL bandında değişiyor. “Bu maaşlar 2025 Ocak zamsız hali değil mi?” diye ilettiğimiz soruya, “Nerde…” diye yanıt veriyor emniyet mensubu.
Bir doğu şehrinde görev yapan rütbeli emniyet mensubu, kendi ilindeki bir uzman çavuşun, aynı ilde görev yapan il emniyet müdüründen daha fazla maaş aldığını ifade etti.
Polislerin kıymet görmediğini ima ederek aldıkları maaşların, şaşırılacak seviyede birçok mesleğin altında kaldığını savunan emniyet mensubu, “Bir zabıta memuru deli gibi para kazanıyor. Şaka gibi ama benden fazla kazanıyor. Zabıta komiseri ya da zabıta müdürü demiyorum bile. Atıyorum E5’te çiçekçiler, su satanlar oluyor, trafiği tehlikeyi düşürüyorlar. Cami önü dilenciler vs. Şimdi bu zabıtanın işi, doğru mu? Ama zabıta yapmıyor, bizimkiler yapıyor. Bizim polis arkadaşlar ‘Bu bizim işimiz değil’ diyor doğru haklı olarak. Bizim üsttekiler de diyor ki ‘Kardeşim yapacaksın’. Zabıta, kendi memuruna sahip çıkıyor. Bizimkiler de üst tarafa yaranmak için zabıtanın işini polis memuruna yaptırıyor.”
Polislerin yaşadığı “sahipsizlik” iddiasını pandemi döneminden bir örnekle de genişleten emniyet mensubu, “Başka kurumların da bu şekilde çok işleri yapıldı. Pandemi zamanında COVID-19 geçiren yurtta kalan bir kız vardı. Devlet ambulans vermiyor. Herhangi bir sağlıkçı ile birlikte kızı yurttan alıp karantina hastanesi mi ne vardı, oraya götürmüyor. Dediler ki ‘sen götüreceksin, sen götüreceksin’. İşte bu sahipsizlik, üst tarafa yaranmak için,” diyor.
“Daha tonlarca örnek verebilirim” diyen emniyet mensubu, sahipsizliği şöyle özetliyor:
“Üsttekilerin daha üsttekilere yaranmak için memuru böyle hor kullanmasından kaynaklı sahipsizlik yaşanıyor. Çok nadir de olsa basiretli, memurunu koruyan müdürler çıkıyor ama çok nadir.”
‘Şarktaki memurum uzaktaki hasta eşi için bana ağladı’
Ailevi sorunların nasıl ortaya çıktığına da değinen emniyet mensubu kendi memurunun yaşadığı bir problem üzerinden bunu anlatıyor:
“Mesela benim bir erkek memurum var. Eşinin kronik bir hastalığı var. Profesör, takibini yapması gerekiyor. Doktoru değiştiremiyorlar. İstanbul’da çalışırken şark görevi çıktı. Doktor değişemediği için eşi, İstanbul’da tedaviye devam etmek zorunda. Çocuk da buraya gönderildi. Şimdi başka kimse ilgilenemiyor eşiyle, tedavilerin aksadığını söylüyor. Geldi bana ağladı burada. Neymiş, yönetmelik gereği nörolojik hastalık olarak geçtiği için [şark bölgesinde de] buradakiler de tedavi edilebilirmiş. Lâkin baktığın zaman olmuyor. Bu çocuk psikolojik olarak sıkıntı yaşıyor.”
‘Fırçalamak için gece yarısı evden çağırıyor’
Polislerin nasıl yıldırıldığına dair kendi deneyiminden örnek veren emniyet mensubu, “Karakol amiri olduğum bir dönemde. Saat gece yarısını geçtiği sıralarda karakola denetim müdürü geliyor. Karakolda o sırada bir komiser de var. Kendince eksik bir şeyler bulmaya çalışıyor. Beni evden karakola çağırdı. Evde olduğumu falan söyledim, ‘Kardeşim ben gel diyorsam geleceksin’ diyor. Şimdi mantığa bak, sırf beni fırçalamak için gece yarısı evden çağırıyor. İşte böyle mantıksızlıklar yıpratıyor insanı,” diye anlatıyor.
Üstlerinin risk almaktan, kendi başlarına bir şey gelmesinden korktuğunu belirten emniyet mensubu, polislerin bu durumun zararını gördüğünü belirtiyor.
“Mesela bir ikinci lig maçına 300 taraftar geliyor, 2000 polis görevlendiriliyor. Oraya aslında 1000 polis bile fazla. Bir de adamlar gece çalışmış, uyuması lazım. Geceden çıkan adamı maç görevine yazıyorlar. Ana tema, basiretsizlik. Sorumluluk almamak için elindeki bütün memurları kullanma. Bu sadece maç değil. Herhangi bir başka bir tedbir planı için de öyle. 100 tane memur burada işini görecekken sen gidiyorsun oraya 500 tane memur yazıyorsun. Yani bu 500 tane polisin çalışma saatini arttırıyor, istirahat saatini azaltıyor.”
Soruşturma, rütbe gibi endişeler memura yansıyor
Risk almaktan çekinen emniyet üstleri olduğunu belirten emniyet mensubu, “Bir yandan onlara da hak veriyorum çünkü” diyerek sözlerini bitirirken sahipsizliğe bir kez daha vurgu yapıyor.
“Bir şey olursa, ‘Soruşturma geçireceğim, rütbe alamayacağım, azar işiteceğim’ diye düşünüyor. İşte bütün bunlar da bu sahipsizlikten kaynaklanıyor. Memuru koruyan amire de ‘Tebrikler memuru düşünmüşsün’ demiyor kimse ya da bir sorun çıktığında ‘Bir sıkıntı olmuş ama bir dahakine daha dikkatli ol’ denmiyor. Direkt olarak, ‘Niye memur sayısını artırmadın? Niye kafana göre az memur oraya koyuyorsun?’ deniyor.”
KAYNAK: EURONEWS TÜRKÇE – SAİT BURAK ÜTÜCÜ