Eziyet Yönetmeliğine karşı iş bırakan sağlık emekçilerinin eylemi devam ediyor. Sağlık Bakanlığı önünde lokma döktüren sağlıkçılar, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nu istifaya çağırdı. Sağlık emek ve meslek örgütleri adına açıklamayı okuyan TTB Genel Başkanı Alpay Azap, eziyet yönetmeliğin kaldırılmasını, birinci basamağın güçlendirilmesini içeren beş talebin kabul edilmesin dedi.
Sağlık Bakanlığı önünde bir araya gelen kitle sık sık sloganlarla bakanı istifaya davet etti. Açıklamaya, KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz, KESK’e bağlı sendikaların MYK üyeleri, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Ankara Milletvekili Aylin Yaman ile CHP’nin gölge Sağlık Bakanı Zeliha Aksaz Şahbaz da katılarak destek verdi. Sağlık emekçileri adına açıklamayı TTB Başkanı Alpay Azap okudu. Azap, ” Sağlık Bakanı göreve geldiği günden beri birinci basamağı güçlendirerek koruyucu sağlık hizmetlerini geliştireceğini, sağlık emekçilerinin tükenmişliğini gördüğünü ve sorunlarını çözeceğini söylemektedir. Ancak lafla peynir gemisi yürümemektedir. Bakan ne söylüyorsa tersini yapmakta, ne yapıyorsa tersini söylemektedir” dedi.
SAĞLIK BAKANLIĞI NE YAPIYOR?
“Sağlık alanında sayısız sorun yaşanırken, sağlıkta ticari çeteler eliyle yenidoğan bebeklerin hayatı pahasına milletin parası SGK üzerinden hortumlanırken, hekimlere sağlık çalışanlarına her gün sayısız hakaretler edilip fiziksel şiddet uygulanırken, birinci basamakta aşı temininde dahi sorunlar yaşanırken, hastalar hastanelerde randevu bulamaz sağlık hizmetine ulaşamazken, diğer yanda ağır iş yükü altında günde 70-80 hasta bakmak zorunda kalan hekimler, sağlık çalışanları tükenmişlik içindeyken, sağlık emekçileri ay sonunu nasıl getireceğini, çocuğunu nasıl okutacağını düşünürken, deprem bölgesinde konteynırlarda birinci basamak sağlık hizmetleri verilmeye çalışılırken bakanlık ne yapmaktadır?” diye soran Azap, bakanlığın bu sorunların hiçbirini çözmediği gibi daha da derinleştirecek yönetmelikler, kanunlar çıkarmakta olduğunu ifade etti.
“HEKİMLER NÖBETE ZORLANIYOR”
GETAT uygulamalarına da konuşmasında yer veren Azap, “Bakanlık yetkilileri her fırsatta aksini iddia etse de 1 Kasım’da yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana, daha da kötüye götürecek uygulamalar içermektedir. Görevi halkımıza bilimsel tedaviler uygulamak olan aile hekimlerine ‘Halkı tedavi etmene gerek yok, beş yıldız alsan yeter’ deniliyor. Hekimin tedavi bağımsızlığına müdahale edilerek uygun gördüğü ilaçları reçete etmesi engelleniyor. Entegre sağlık merkezlerinde her gün mesai yapan aile hekimleri ayda en az beş nöbet tutmaya zorlanıyor. Kronik hastalık takibini önemsiyoruz denilerek kime hizmet ettiği bilinmeyen HYP sistemine veri girilmesi şart koşulup kabul etmeyenler sözleşme feshi ile tehdit ediliyor” diye konuştu.
“BAKANLIK GETAT’A DEĞİL, BİRİNCİ BASAMAĞA YATIRIM YAPMALI”
Yönetmelik uygulanmadan hekimler ve sağlık emekçileri olarak iktidarı uyardıklarını ifade ederek devam eden Azap, “Kasım ayının ilk haftasında bu yönetmelik geri çekilinceye kadar uyarı niteliği taşıyan üç günlük iş bırakma eylemini gerçekleştirmiştik. Umudumuz bakanlık yetkililerinin bu uyarıları dikkate alarak halkın sağlığı ve bizlerin çalışma koşullarını iyileştirmek için yönetmeliği geri çekmesi ve gerekli düzenlemeleri yapmasıydı. Maalesef bakanlık bunu yapmak yerine hekimlerle hastaları karşı karşıya getiren, bazı hizmetleri ücretli yapan, halk sağlığını tehdit eden uygulamalara kapı açan, halkın cebinden daha çok para çıkmasına neden olacak maddeler içeren torba kanun teklifini TBMM’ye sundu. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecektir. Hastaların etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır. Bakanlık halkın sağlığını önemsiyorsa birinci basamakta bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılmasını sağlamalıdır, GETAT uygulamalarının değil” dedi.
HEKİMLE HASTA KARŞI KARŞIYA GETİRİLİYOR
Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporların ücretli hale getirmekte olduğunu söyleyen Azap, “Teklifi savunan milletvekillerinin komisyon görüşmelerindeki ifadesiyle ‘Paralı olunca vatandaş talep etmez’ diye düşünülmektedir. Oysa tersine ‘Parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın’ diyen hastalarla karşı karşıya gelmemize neden olacağı, zaten önleyemediğiniz sağlıkta şiddeti daha da körükleyeceği apaçık ortadadır. Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır. Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği yukarıda belirttiğimiz gibi ikinci ve üçüncü basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir” diye konuştu.
“NEDEN AŞIYA DÖNÜK YÖNETMELİKLER YOK?”
Dün Resmî Gazete’de yayımlanan bazı yönetmeliklere de değinen Azap, ” Hastane Koordinasyon Kurulu Yönetmeliği, Homeopatik Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve benzeri yönetmeliklerle sağlık alanında düzenleme adı altında tahribat devam etmektedir. Bakanlığa soruyoruz: Madem halkın sağlığını ve sağlık emekçilerinin iyiliğini düşünüyorsunuz, bu kadar kanun teklifi ve yönetmelikler içinde neden yenidoğanların çeteler elinde ölmesini engelleyecek düzenlemeler, örneğin SGK’nin özel hastanelerden hizmet almasını durduran düzenlemeler yapmıyorsunuz? Neden deprem bölgesinde gebelerin, küçük çocukların kötü beslenme kaynaklı gelişme geriliğini önleyecek düzenlemeler yapmıyorsunuz? Neden 21. yüzyılda boğmacadan bebeklerin öldüğü bu ülkede aşılamayı geliştirecek düzenlemeler yapmıyorsunuz? Neden sağlıkta şiddeti önleyecek düzenlemeler yapmıyorsunuz?”, diye konuştu.
Sağlık emekçilerinin talepleri şöyle:
Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri binaları kamu tarafından sağlanmalıdır.
Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilmeli aile sağlığı merkezi sayısı hekim başına iki bin nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
Aile hekimliğinde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmelidir, Aile hekimleri işveren olmamalıdır. Aile sağlığı çalışanlarına ödenecek ücret aile hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmeli, kanun değişikliği gerektiren tavan ücreti katsayısı artırılmalıdır.
Aile sağlığı merkezlerinde çalışan sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.
TTB Başkanı Azap, talepleri gerçekleşene kadar çeşitli eylem ve etkinliklerle sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceklerini söyledi.
KAYNAK: EVRENSEL