“Trump-Erdoğan görüşmesinden sonraki adım PKK’yı terör örgütü listesinden çıkarmak olabilir”
AKP hükümeti Suriye’deki PYD‐YPG konusunda o kadar çok hata yaptı ki!
İlk hata, Suriye’deki Esad rejimi konusundaki “üç saatte Şam’da namaz” yaklaşımıydı. AKP hükümeti, Suriye’deki rejimle adı konulmamış “savaş” durumuna geçerken, Esad’ın birkaç ay içinde düşürüleceğini, yerine de Türkiye’deki İslamcıların pek sevdiği İhvan‐Müslüman Kardeşler çizgisinde bir hükümet getirileceğini hesapladı.
Esad’ın direnmesi, başka aktörlerin devreye girmesi, çatışmaların uzaması ihtimali hiç düşünülmedi.
Dolayısıyla da, Suriye’nin kuzeyinde dağınık, tüm haklarından mahrum yaşayan Kürtlerin PKK terör örgütü kontrolüne girip, örgütlenebileceği hesaplanamadı.
Ardından “görmezden gelme” yaşandı. PKK terör örgütü Suriye’nin kuzeyine yerleşirken, AKP hükümeti de Türkiye’deki ne idüğü belirsiz “barış süreci”yle meşguldü. PKK’nın Suriye’deki zihni destekçilerini, örgütleyip “silahlı güç” haline getirmesi üzerine gidilmedi.
Üçüncü aşama “yalpalama” oldu. IŞİD’in ilerleyişine karşı direnen PKK’nın örgütlediği PYD‐YPG unsurları zaafa düştüklerinde ABD devreye girdi. O dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gün önce “Kobani düştü düşüyor” derken, ertesi gün “Kobani düşmesin” diye Iraklı peşmergelerin Türkiye topraklarını kullanarak Suriye’ye girmesine, PYD‐YPG’yi IŞİD’in elinden kurtarmasına izin verdi.
Dördüncü aşama, Türkiye’deki “barış sürecinin” AKP’nin oylarını düşürdüğünü gören hükümetin, üzerine “milliyetçilik” gömleğini geçirmesi oldu. Önce görmezden gelinen ardından “yardımına koşulan” PYD‐YPG’ye karşı bu sefer topyekün savaş ilan edildi.
O kadar ki, bir terör örgütü Türkiye’yle bir tutularak, “ya onlar, ya Türkiye” gibi bir söylem belirlendi. Ancak dört yılda yaşanan bu kadar yalpalama sonucunda iş işten geçmişti; YPG‐PYD ‐AKP hükümetinin de bizzat desteğiyle (MİT/TSK korumasında, tam da bir 29 Ekim günü Türkiye topraklarından geçirilen Iraklı peşmergeleri hatırlayın)‐ Suriye’de hatırı sayılır bir toprak parçasının kontrolünü ele geçirdi. Üstelik, kendisine ABD gibi Rusya/İran gibi müttefikler edindi.
Şimdi sıra “çete” kıvamındaki PYD‐YPG’nin “ordu” haline getirilmesine geldi. Bu iş de, bizzat ABD Başkanı Trump’ın talimatıyla PYD‐YPG’ye ağır silah sağlanarak gerçekleştirilmeye başlanıyor. Tüm bunları alt alta koyunca Ankara’daki AKP hükümetinin Trump yönetimine karşı yeri göğü yıkmasını beklerdiniz değil mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüşmek üzere Washington’a gidiyor. Bir sonraki adımın PKK’nın da önce ABD’nin, ardından AB’nin terör listesinden çıkarılması olmasından korkuyorum.