CHP lideri Özgür Özel, Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen ve 45 kişinin hayatını kaybettiği saldırı davasında mahkum edilen IŞİD sanıklarının tahliyesine tepki gösterdi. Silivri’deki Marmara Cezaevi önünde yaptığı açıklamada konuşan Özel, “Buna adalet diyorsanız olmaz olsun adaletiniz, yere batsın adaletiniz. 45 kişiyi öldürenleri Suriye’de iktidar oldular diye, güya yönetimi ele geçirdiler diye salıyorlar ama hiçbir suçu, günahı olmayanları aynı koridorda tutuyorlar. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne demişler ki, ‘Suriye’de işler değişti. O selefiler artık oldu iktidar. O selefiler artık kahraman ve devrimci. O selefilerin arkadaşlarını salıverin gari.’ O selefilerin arkadaşlarını Suriye’deki bu konjonktürden dolayı tıpış tıpış saldılar.” ifadelerini kullandı. Söz konusu şahısların Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı sonrası tahliye edildiği ortaya çıkmıştı.
Özgür Özel, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde; yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Gezi Parkı hükümlüleri Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve Can Atalay ile eski Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı’yı ziyareti sonrasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel’in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
Şimdi gelelim meseleyle doğrudan ilişkili çok sıcak bir gündeme. Nedir? Terör örgütü IŞİD, yani hiçbirimizi Müslüman kabul etmeyen, Türkiye’de kendini Müslüman kabul eden, Müslüman olduğunu söyleyen hiç kimseyi Müslüman kabul etmeyen, selefi gruplar Suriye’deki. Türkiye’ye sınırdan geçip, Atatürk Havalimanında, suçu, günahı olmayan 45 kişiyi tarayarak öldürdüler. 45 kişiyi…
Bunlardan üçü orada öldürüldü, yedi tanesi takip eden operasyonlarda, orada ve sonra kaçtıkları yerlerde tutuklandılar, cezaevine konuldular. Yargılandılar ve bunlardan bu yedi kişiden altı tanesi 45 kere ağırlaştırılmış müebbet aldı. O insanları öldürme suçunu işlemek ya da o suça iştirak etmek. Alıp götürüyor, silahını oradan geçiriyor, kullanacağı mermiyi orada tutuyor, onu evinde saklıyor. 46 kez ağırlaştırılmış müebbet, 45’i ölümle bir tanesi de anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs suçu.
Tabii olduğu örgüt, öyle bir örgüt ya IŞİD. Bunlar burada sekiz yıldır yatıyorlardı, sekiz yıldır. Birinci kademe cezayı verdi, istinaf onayladı, Yargıtay’da bekliyor. Yargıtay ne olduysa 12 Aralık günü bu altı kişiye verilen cezaları ağır bulmuş, ‘Bunları bir daha yargılayın’ demiş. Ve ‘Yattığı süre alacağı cezaya yeter’ deyip salmış hepsini.
Bakın o gün orada her birimiz olabilirdik. Her birimizin eşi, dostu, akrabası, evladı, anası, babası o havaalanında olabilirdi. Göz kırpmadan vurdular. ‘Onlar selefiymiş, İslam onların istediği gibi yaşanacakmış, Türkiye’deki kimse onların gözünde Müslüman değilmiş.’ Taradılar. Bu kadar cani bir örgüt, bunlara verilen ceza çok, bu cezayı düşür, bu sırada da ‘saldım’ diyor.
Nereye salıyor? Suriye’ye salıyor. Kim salıyor? Salan Yargıtay 3. Ceza Dairesi. Kim bu Daire? Can Atalay seçildiği halde salmayan Daire. Kim bu Daire? Somalı madencileri öldürenlerin cezalarını affeden, aldıkları cezaları bozan, alanları salan Daire. Bugün ziyaret ettiğim Selçuk Kozağaçlı‘yı burada tutan daire.
Bu daire şöyle bir daire, ne söylenirse onu yapan bir daire. Bu daireye demişler ki, ‘Suriye’de işler değişti. O selefiler artık oldu iktidar. O selefiler artık kahraman ve devrimci. O selefilerin arkadaşlarını salıverin gari.’ O selefilerin arkadaşlarını Suriye’deki bu konjonktürden dolayı tıpış tıpış saldılar.
Bakın ülkeyi yönetenlerin verdikleri talimatlar ve talimatları uygulayanların gözü nasıl dönmüş onu görün. Atatürk Havalimanı’nda 45 kişiyi öldürenleri bu konjonktür gereği salıyorlar. Ama bir yandan Osman Kavala‘yı sekiz yıldır burada tutuyorlar. Sekiz yıldır yatan IŞİD’çı, 45 kişi öldürmüş ya da öldürecek mermiyi temin etmiş, parayı vermiş, evinde yatırmış ya da öldürmüş.
Türkiye mahkemeleri ağırlaştırılmış 46 müebbet vermiş, onu salıyor. Osman Kavala kimsenin burnunu kanatmamış, sekiz yıldır burada yatıyor. Selçuk Kozağaçlı sekiz yıldır burada yatıyor. Can Atalay, Tayfun Kahraman 36 aydır burada yatıyorlar. Mine Özerden Bakırköy Kadın Cezaevinde yatıyor. Çiğdem Mater, Bakırköy Kadın Cezaevinde yatıyor.
Nasıl olacak bu iş? Vicdan mı bu? İnsaf mı bu? Kim ölmüş? Gezi’de hayatını kaybedenler, tamamı polisin elindeki caydırıcı gaz bombasını silah gibi kullanması yüzünden hayatını kaybedenler ya da yukarıdan düşenler. Bunların elinde şu kadarcık kan var mı? Yok. Ama onlar sekiz yıl yatsın, yatmaya devam etsin, ne eline silah almış, ne mermiye dokunmuş, ne bir şey yapmış.
Sadece ve sadece Tayyip Erdoğan’ın bunlara kafası atmış. Tek sorun bu. Ve bu mesele üzerinden onlar yatacak ama Suriye’de işler değişti, 45 kişiyi katletmiş adamlar gidecek. Hadi bakalım bir dahaki mahkeme bul onları. Suriye sınırı bu haldeyken, o selefi terör örgütü birinci kademe mahkemesindeki yargılamaya mı gidecek?
İş mi bu? Bu sesimizi duyan herkese şunu söylüyorum; bu vicdansızlığı eşinize dostunuza, akrabanıza, komşunuza özellikle AK Partili ve MHP’li olanlara anlatın. 45 kişiyi öldürenleri Suriye’de iktidar oldular diye, güya yönetimi ele geçirdiler diye sallıyorlar, hiçbir suçu, günahı olmayanları aynı koridorda tutuyorlar. Osman Kavala’nın karşı odasından çıktı gitti o IŞİD’çi. Onun arkasında HTŞ var, onun arkasında Suriye var çünkü…
Hatırlayın, seçimlere gidiyorduk, 10 ay kala tuhaf bir hareketlilik oldu. Yargıtay’daki dosyalar Adalet Bakanlığına çekildi. Kimin? Hizbullah terör örgütünün. Bütün domuz bağcıların dosyalarını ‘kanun yararına bozma yaptılar.’ Burayı boşalttılar, firariler normal oldu. Kimi milletvekili oldu, kimi avukatları milletvekili oldu. Neden? Tayyip Bey Hizbullah’la el sıkıştı diye. Domuz Bağcılar, Tayyip Bey’le el sıkıştılar diye geldiler.
Bugün de Tayyip Bey’le el sıkıştı diye, Tayyip Bey’e ‘o Suriye’de yaşananlara mutabık olacaksın’ dedi diye Amerika, İsrail, burada suçsuz insanların karşı odasından 45 kişinin katilleri çıktı gitti. Adaletse bu, bunun adına adalet diyorsanız olmaz olsun adaletiniz, yere batsın adaletiniz. Biz de bu adaletsizlikle mücadele edip de sizin haksız yere burada tuttuğunuz herkes özgürlüğüne kavuşana kadar mücadele etmezsek bize de yazıklar olsun. Sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu olmaz. O, 45 kişinin ailelerinden her birisi şimdi ne hissediyor acaba?