Bugün 3 Temmuz, Sakarya’nın Hendek ilçesindeki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda meydana gelen, 7 işçinin yaşamını yitirdiği, 127 kişinin ise yaralandığı facianın 5’inci yıldönümü.
3 Temmuz 2020’de Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda bir patlama meydana gelmiş, 7 işçi patlama anında hayatını kaybetmişti. Aradan geçen 5 yılda sancılı bir hukuki süreç işletilmiş ve Aralık 2024’te patlamadan dolayı tutuklu yargılanan tek sanık fabrika sahibi Yaşar Coşkun hakkında ceza istemi, Yargıtay’ın bozmasıyla ‘bilinçli taksir’den ‘olası kast’a çevrilmişti. Ancak Sakarya 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği bu hüküm, henüz uygulanmış değil.
Buna karşılık, davanın son görülen duruşmasında tutuklu bulunan tek sanık fabrika sahibi Coşkun’un da serbest kalmasını öngören yeni adımlar atıldı. Yargıtay kararının uygulanıp uygulanmayacağının belli olacağı duruşma ise 14 Temmuz Pazartesi’ne ertelendi. Duruşma saat 9.30’da Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
İmtiyazlı patronlar
Davanın avukatı, aynı zamanda patlamada dayısını kaybeden Gülşen Uzuner, aradan geçen 5 yılda yaşananları değerlendirdi. Yargıtay’ın fabrika sahibi Coşkun için olası kast ile yargılanma talep etmesi emsal nitelikte olmasına rağmen kararın uygulanması için de ayrıca mücadele etmek zorunda kaldıklarını vurgulayan Uzuner, şunları kaydetti:
“Yargıtay ‘bilinçli taksir’ istemini bozarak sanıkların ‘olası kast’ ile yargılanmasını talep ederek aslında şunu demiş oldu: ‘Bu şahıslar çok uzun süredir bu işin içindeler ve bilinçli taksir suçunun kapsadığı gibi tüm önlemleri almalarına karşın böyle bir patlama yaşanmadı. Bu fabrikada daha önce patlamalar da oldu, ona rağmen 7 işçi hayattan koparıldı, bu sebepten bu olası kast ile yargılanma gerektiren bir suçtur.’ Sakarya 12. Ağır Ceza Mahkemesi sadece fabrika sahibi Coşkun’u kapsadığı için kısmi de olsa böyle bir hüküm verdi ancak biz hâlâ bu kararın uygulanmasını sağlamak için mücadele ettiğimiz bir noktadayız. Çünkü açıkça söylemek lazım ki Türkiye Cumhuriyeti’nin ceza kanunları alenen patronlar lehine. Ceza yasalarında patronların imtiyazı var, ceza kanunları da zengine başka yoksula başka. Bu sebepten işçilerin öldürülmesi de oldukça örgütlü bir eylem. İşçilerin yaşamını yitirdiği patlama Hendek’te 3,6’ya yakın bir deprem etkisi yarattı. Patlamanın kaynağı mevzuatta öngörülenden 100 kat fazla depolanan tonlarca patlayıcı maddeydi. Üstelik fabrikada daha önce de defalarca kez patlamalar meydana gelmişti. Buna rağmen 5 yıl sonra bugün hâlâ fabrika sahibinin serbest kalma ihtimalini konuşuyoruz.”
”Cezasızlıktan destek alıyorlar”
Cezasızlık pratiğinin, kadın cinayetlerinden deprem davalarına toplumsal adaletin tescil etmesi üzere sürdürülen pek çok davada sanıklara adeta nefes olduğunu söyleyen Uzuner, şu ifadeleri kullandı: “Tıpkı kadın cinayetleri davalarında olduğu gibi, patronlar da işçi cinayetlerinde cezasızlıktan destek alıyorlar. Çünkü yargı pratiklerinde ortaya çıkan ve özümsenen tablo şu: ‘Bu memlekette işçi öldürmek kolay, üretimin doğasında var! Bu konu üzerine bağlayıcı, caydırıcı bir ceza sistemi de yok. Örneğin bu Hendek Faciası’na ilişkin verilen Yargıtay kararı emsal, çok istisna. Uygulamasanız da olur.’ Bahsettiğim imtiyaz işte bu. Fabrikada kaçak barut üretiliyor, 7 işçi yaşamından oluyor, ama biz hâlâ sanıklar ceza alsın diye mücadele etmek durumundayız.
İşçi aleyhine olan bu kanunlar aynı zamanda ailelerin, adalet arayanların, halkın önüne set çekmek için de kullanılıyor. Uzun yıllara yayılan yıpratıcı yargı pratiği içinde aileleri caydırmaya çalışıyorlar. Benzer bir durumu deprem dosyalarında da görüyoruz örneğin. Caydırıcı ceza adeta imkânsızlaştırılıyor.”
“Yani aslında çalışanların canı kimseye değil, ne yazık ki yargıya da değil, birbirine emanet. O yüzden her adaletsizlik, her hak gaspı, her hukuksuzluk karşında bir araya gelinmeli, beraber mücadele edilmeli ve aslında şu denmeli: Patronların zenginleşmesinin yolunun işçinin mezara girmesinden geçmesini kabul etmeyeceğiz” diyen Uzuner, bugün fabrika önünde gerçekleştirilecek anmaya çağrıda bulundu. Uzuner, aynı zamanda 14 Temmuz’da Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşecek duruşma için de kitlesel katılımın oldukça hayati olduğunu kaydetti.
Son olmadı
3 Temmuz 2020’de meydana gelen, 7 işçinin yaşamını yitirdiği patlama, Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’ndaki ne ilk ne son patlamaydı. Patlamanın üzerinden bir hafta dahi geçmeden, 9 Temmuz’da, fabrikadaki havai fişeklerin tahliyesi sırasında ikinci bir patlama meydana gelmiş ve bu patlama sonucu üç jandarma hayatını kaybetmiş, on iki kişi de yaralanmıştı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, aynı aileye ait olan ve her patlama sonrası isim ve il değiştiren firmaya ilişkin elindeki bilgileri paylaşarak, aynı fabrikada daha önce de 5 patlama meydana geldiğini ve bu patlamalarda toplamda 6 işçinin yaşamını yitirdiğini açıklamıştı. İSİG Meclisi, fabrikanın adının patlamalar sonrası sürekli değiştiğini belirterek, “Coşkunlar, Büyük Coşkunlar, Venüs Coşkunlar… En son fabrika Niğde ve Sivas’a taşınmış ve adı Yertaş Patlayıcı Maddeler olmuştu” açıklamasını yapmıştı.
Kim bu Coşkunlar?
Fabrikanın iş cinayetleri konusunda sicili oldukça kabarık, sahipleri ise AKP’ye yakınlığıyla biliniyor. Fabrikanın genel müdürü Yaşar Coşkun, yargılanmadan önce AKP’ye yakınlığıyla bilinen MÜSİAD Sakarya şubesinin başkanlığını yapmıştı. Patlamanın ardından MÜSİAD, Coşkun için “moral yemeği” düzenlemiş, toplantının bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla organize edildiği öne sürülmüştü.
Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz