Tekirdağ’da Gülen Hareketi’ne üye olmak suçlamasıyla cezaevinde tutulan 72 yaşındaki hayırsever esnaf Abdullah Tırpan, ağır hasta ve sık sık bilincini kaybetmesine rağmen tahliye edilmiyor.
Gülen Hareketi’ne yönelik davalar kapsamında 7 yıl 6 ay hapis cezası alan ve dosyası Yargıtay tarafından onandığı için 26 Şubat 2025’te tekrar tutuklanan 72 yaşındaki hayırsever esnaf Abdullah Tırpan’ın, 3 Kasım’da koğuşta bayılarak bilincini kaybettiği, acile kaldırıldığı, daha sonra ise tekrar cezaevine götürüldüğü belirtildi.
İnsan Hakları Savunucusu ve DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da Abdullah amcanın nefes darlığı ve sürekli hastalıkları nedeniyle tekrar acile kaldırılıp ardından cezaevine götürülmesini TBMM’de gündeme getirdi.
Gergerlioğlu, hayırsever Tırpan’ın ağır sağlık sorunlarına rağmen cezaevinde tutulmasına tepki göstererek, “Abdullah Tırpan ağır bir hasta. Şeker hastası. Ayaklarında yaralar çıkıyor ve iyileşmiyor. Akciğer enfeksiyonları geçiriyor, perişan durumda. 72 yaşında. Raporları da var ancak cezaevinde. Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Cezaevinde. Tekirdağ’da köfte, sucuk imalatı yapan bir esnaf. Ne yapmış yani, insan mı öldürmüş? Şehirleri ateşe mi vermiş? Hiçbir şey yapmamış. İnsanlara iyilik yapmış.” açıklamasında bulundu.
MAKEDONYA MUHACİRİ TEKİRDAĞLI ABDULLAH TIRPAN AMCA
Size önce Gülen Hareketi üyesi olmakla suçlanarak cezaevinde tutulan on binlerce masumdan biri olan Abdullah Tırpan amcadan bahsedeceğiz. Tekirdağlı hayırsever Makedonya muhaciri 72 yaşındaki Abdullah Tırpan’a, Gülen Hareketi’ne üye olmak suçlamasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Hayırsever esnaf, memleketinde yıllardır ihtiyacı olan insanlara yardım etmesiyle tanınıyordu. Fakir öğrencilerin barınması için de altında kendi kasap dükkanında bulunduğu 4 katlı bir yurt binası yaptırmıştı. Ancak açılan davada yurt binasına el konuldu. Oğlu ve damadıyla birlikte tutuklanarak cezaevine atıldı. Kızının da aralarında bulunduğu birçok aile üyesi soruşturma geçirdi. İşyerlerine el konulduğu için aile geçim sıkıntısına düştü. Abdullah amca bir süre Tekirdağ T Tipi 2 Nolu Cezaevi’nde yattı.
RİSALEYİ NUR OKUDUĞU İÇİN SÜRGÜN EDİLDİ
Koğuşta en küçüğünden en büyüğüne kadar herkesin sevgisini kazanmıştı. Risale-i Nur’a düşkünlüğü ile tanınan Abdullah amca, uzun süre okumak istediği kitaplar cezaevi yönetimi tarafından kendisine verilmedi. Çare olarak yan koğuşta bulunan adli suçlulardan yardım istedi. 8 metrelik duvarın üstündeki tel örgülerin arasından atılan Risale-i Nur’lara kavuşmuştu. Ancak bir süre sonra adli koğuşunda çıkan kavga nedeniyle Abdullah amcanın hangi kitapları okuduğu anlaşıldı. Koğuşu basan cezaevi yönetimi kitaplarına el koydu. Hakkında soruşturma açıldı ve Tırpan ailesinden uzağa Bandırma Cezaevi’ne sürgün edildi. Toplam 19 ay yattıktan sonra cezaevinden tahliye olan Abdullah amca, yargıtay’ın 7 yıl 6 ay hapis cezanı onamasıyla ikinci kez cezaevine girdi.
“SAĞLIĞI ÇOK KÖTÜ, TUVALET İHTİYACINI BİLE GÖREMİYOR”
Tüm bu anlattıklarımız yaklaşık 8 yıl önce yaşandı. Abdullah Tırpan amcanın yaşı ilerledi şimdi 72 oldu. Üstelik şimdi ağır bir hasta ve koğuştaki arkadaşlarının yardımı ile günlük yaşamını sürdürebiliyor. Bilinci sık sık kapandığı için hastaneye götürülüyor. Ancak acil olarak hastane yatırılıp tedavi edilmesi gerekli. Ama her seferinde tekrar cezaevine geri götürülüyor.
İnsan Hakları Savunucusu Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu Mecliste cezaevinde yatan hasta mahsuplarla birlikte Abdullah amcayı da gündeme taşıdı.
Gergerlioğlu,” Şeker hastası. Ayaklarında yaralar çıkıyor ve iyileşmiyor. Akciğer enfeksiyonları geçiriyor, perişan durumda. 72 yaşında. Raporları da var ancak cezaevinde. Tekirdağ 2 Nolu T Tipi Cezaevinde. Tekirdağ’da köfte, sucuk imalatı yapan bir esnaf. Ne yapmış yani, insan mı öldürmüş? Şehirleri ateşe mi vermiş? Hiçbir şey yapmamış? İnsanlara iyilik yapmış.” dedi.
Tırpan’a Bank Asya ve dernek üyelikleri nedeniyle ceza verildiğini söyleyen Gergerlioğlu, “En sonunda yok efendim Bank Asya’da hesabın vardı, bu derneğe üyeydin diye bu yaşta adamcağız tutuklayıp atmışlar zindanın dibine. Koğuşta fenalaşıp duruyormuş. Tutuklandığından bu yana kırk kez hastaneye götürülmüş. Kendini kaybederek, bilincini kaybederek hastanelere gidiyor, koğuşta tuvalet ihtiyacını bile göremiyor. Sağlığı çok kötü. Yarın öbür cezaevinde ölürse bunun suçlusu kim? ‘Babamızın orada ölmesinden çok korkuyoruz. Son aylardan ihlaller yüzünden birçok insan öldü’ diyor ailesi.” ifadelerini kullandı.
TUTUKLANDIĞINDAN BU YANA 40 KEZ HASTANEYE GÖTÜRÜLDÜ
TR724’den Sevinç Özarslan’a ailesinin aktardığı bilgilere göre Abdullah Tırpan, Tekirdağ 2 No’lu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu A-27 nolu koğuşunda hükümlü olarak bulunuyor. Tırpan’ın, kronik hastalıkları nedeniyle tutuklandığı günden bu yana 40’tan fazla kez cezaevi doktoruna götürüldüğü, birçok kez de koğuşta rahatsızlanarak baygınlık geçirdiği belirtildi.
Yakınları, 3 Kasım’da bir anda titremeye başlayan ve bilincini kaybeden Tırpan’ın hastaneye kaldırıldığını, hastanede göğsüne kalp elektrotlarının takıldığını öğrendiklerini aktardı. Ailesi, Tırpan’ın kalp krizi geçirmiş olabileceğini ancak cezaevi yönetiminden yeterli bilgi alamadıklarını ifade etti.
“CEZAEVİNDE ÖLMESİNDEN KORKUYORUZ”
Tırpan’ın aynı zamanda zatürre ve diyabet hastası olduğunu belirten ailesi, “Buna rağmen hastanede müşahede altında tutulmadan cezaevine geri gönderildi. Şu anda tuvalete dahi gidemiyor, sürekli kusuyor. Sağlığı her geçen gün kötüye gidiyor, hayatı risk altında” dedi.
Yakınları, Tırpan’ın sağlık durumunun cezaevi koşullarında kalmaya elverişli olmadığını belirterek, “Babam şu anda koğuşta tuvalet ihtiyacını dahi görmek için yerinden kalkamıyor ve yediklerini sürekli istifra ediyor. Sağlığı çok kötü, durumu her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Durumu 1 gün dahi cezaevinde kalmaya uygun değil. Hayatı risk altında. Adli Tıp raporu olmadan tahliye edilmiyor. Babamızın orada ölmesinden korkuyoruz. Yardım bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
KÖFTE VE SUCUK İMALATI YAPIYORDU
Uzun yıllardır Tekirdağ’da köfte ve sucuk imalatı yapan, aynı zamanda kasap dükkanı işleten Abdullah Tırpan, 15 Temmuz’dan sonra 16 Ağustos 2016’da gözaltına alınıp tutuklandı. 19 ay hapis yatan Tırpan’da Tekirdağ 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bank Asya’ya para yatırmak, fakir öğrenciler için yurt yaptırmak, dergi ve gazeteye abone olmak, çocuklarını kapatılan kolejlere göndermek, himmet ve kurban bağışı yapmak gibi gerekçelerle 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
“VERGİ REKORTMANLERİ SIRASININ İLK ONUNDA YER ALDIM”
Tırpan’ın 6 Mart 2018’de mahkemede yaptığı savunması:
“Ben 65 yaşındayım kendi ailemle çalıştırdığım bir aile şirketim var. Köfte ve sucuk imal ettiğim imalathanem ve iki adet satış yerim vardı. Bazen vergi rekortmenleri sırasının ilk onunda yer aldım. 55 senelik ticari hayatımda ve sosyal hayatımda hiçbir yüz kızartıcı suçum olmadı. Sabıkam da yoktur…
“SAĞLIĞIM BOZULDU, ŞEKER HASTASIYIM”
Tüm çocuklarımı devlete ve millete yararlı çocuklar olmalarına çalıştım. İşlerim ailemin üzerine kaldı. Tutuklu olmam nedeniyle işlerim bozulmuş durumdadır. Bu nedenle birinci satış yerimi kapatmak zorunda kaldılar. Diğer iş yerini de maliye ve sigortaya olan borçlar nedeniyle kapatamıyorlar. Eşimin de şeker hastalığı ve başkaca hastalıkları vardır. Geçimlerini sağlamak amacıyla kendilerine iş arıyorlar. Ben 19 aydır tutukluyum, üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Sağlığım bozulmuştur, şeker hastasıyım, diğer hastalıklarım da vardır. Savcılık soruşturmasında “fetö/pdy” terör örgütü üyesi olduğum iddiası vardır. Ben bu suçlamayı kabul etmiyorum.
“YASAL KİTAP VE DERGİLERİ DELİL DİYE ALDILAR”
Evimde arama yapıldı birkaç dergi ve kitap bulundu. Bunlar o dönemde yasak olmayan her evde olabilecek sıradan dergilerdi. Bunların yasak olduğunu ben bilmiyordum. Bunlar herkesin rahatlıkla alıp okuyabileceği kitaplardı. “Kürsü başlıklı gazete küpürü manevi yönden beğendiğim bir yazı olduğu için kesip sakladığım bir gazete sayfasıdır. Mahsurlu olduğunu düşünmedim ve düşünmüyorum. Üzerime atılı somut bir suçlama bulunmamaktadır.
… İş yeri aramasında ele geçen 10 adet Aksiyon Dergisi ve bir adet Sızıntı dergisi o tarihlerde serbest olan dergilerdir ve bana aittir. Üzerime atılı somut bir suçlama bulunmamaktadır. Hakkımdaki beyanlar ispata muhtaçtır. Bu yaşa kadar kimseden talimat almadım, illegal hiçbir faaliyet içinde bulunmadım. Böyle bir iddia ile suçlanmak bile beni ziyadesi ile yaralamıştır. Böyle bir suçlama benim için fazlasıyla bir cezadır.
“HER GAZETEYİ OKURDUM”
… Mütevelli heyetinin görevlerinden olduğu iddia edilen, himmet, kurban bağışı yapmadım ve toplamadım, örgüte ait gazete ve dergi aboneliği bulmadım. Zaman Gazetesi aboneliğim vardır, Cumhuriyet Gazetesi de okuyordum, yasak olmayan yayınlar olması nedeniyle abone olmuştum, örgütsel faaliyette bulunmadım, TASİAD isimli derneğe üye olmadım, mütevelli sohbet ve toplantılarına katılmadım, Edirne’ye gitmeden önceki tarihlerde de sohbet ve toplantılara katılmadım.
… Ben Ziraat Bankas’ndan emekli maaşımı alıyordum. Daha sonra Bank Asya ya aktardım. Daha sonra da Türkiye Finans bankasına aktardım. Hesaplarımı hangi tarihlerde hangi bankaya aktardığımı üzerinden zaman geçtiği için hatırlayamıyorum. Benim “f.tö/pyd” diye bir örgütün varlığından bilgim yoktur. Bank Asya hesabıma kendi iradem ile bu bankaya aktardım, kimseden talimat almadım. Biz Kuveyt Türk, Akbank, Türkiye Finans ile de çalıştık. Bank Asya’yı kullanmamamız konusunda devlet tarafından herhangi bir bilgilendirme olmadığı için bu banka ile çalıştık…
“KASAPLIK YAPARIM, HERKESİN KURBANINI MUHAFAZA EDERİZ”
Ben kasaplık yaparım. Buzhanelerimizde cemaat mensubu olsun olmasın, ihtiyacı olanların kurbanlarını muhafaza ederim. Örgüte finansman sağlamak amacı ile hizmet etmedim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Kızım üniversiteyi 2. sınıfta bırakmak zorunda kaldı, onun ihtiyacı olduğu için hesabına fasılalarla para gönderdiğimiz oldu. Hesabındaki paranın göndereni benim, örgütsel amaçla göndermedim, kızımın ihtiyacı için göndermiştim, okuduğu okul özel bir okuldur, paralı bir okuldu.“






















