2025’in ilk beş ayında 29 çocuk çalışırken yaşamını yitirirken, uzmanlar MESEM modelinin çocuk emeğini sistematik hale getirdiği uyarısında bulunuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) hayata geçirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) sistemi, çocuk emeğinin yaygınlaşmasında kritik bir rol oynuyor. Eğitim adı altında sürdürülen bu modelle çocuklar düşük ücretle, güvencesiz ve denetimsiz koşullarda çalıştırılıyor.
Çocuk İşçiliği Meşrulaştırılıyor
Ekonomik krizin derinleştiği bir dönemde, yoksul aileler çocuklarını ek gelir sağlaması için MESEM programlarına yönlendiriyor. BirGün gazetesinin aktardığına göre, 2025 yılı itibarıyla MESEM’lere kayıtlı öğrenci sayısı yaklaşık 1,5 milyona ulaştı. Bu öğrencilerin yaklaşık 300 bini 18 yaş altındaki çocuklardan oluşuyor.
MESEM programı kapsamında sanayi işletmelerinde çalıştırılan çocuklar için güvenceli bir sistem öngörülmediği gibi, iş kazalarına karşı da yeterli tedbir alınmıyor. 2025’in ilk beş ayında MESEM kapsamında çalışırken hayatını kaybeden çocuk sayısı en az 11 olarak kayıtlara geçti.
12 Yılda 766 Çocuk İş Kazalarında Hayatını Kaybetti
Türkiye’de çocuk işçiliği sadece eğitim kurumları üzerinden değil, genel olarak yapısal bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre:
Son 12 yılda en az 766 çocuk işçi hayatını kaybetti.
AKP’nin iktidarda olduğu dönemde ölen çocuk işçi sayısı en az 1921 olarak kayıtlara geçti.
2025’in ilk beş ayında ise 29 çocuk işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
2013’ten bu yana tam 18 yaşında olan en az 212 çocuk iş cinayetlerine kurban gitti.
Her Dört Çocuktan Biri Çalışıyor
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri, çocuk işçiliğin ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor. 2024 yılı itibarıyla çocukların iş gücüne katılım oranı yüzde 24,9’a çıktı. Bu oran 2023’te yüzde 22,1, 2022’de ise yüzde 18,7 düzeyindeydi. Bu artış, her dört çocuktan birinin çalıştığı anlamına geliyor.
TÜİK’in yaş gruplarına göre dağılım verileri ise daha da çarpıcı:
Çalışan çocukların %23,3’ü 0-4 yaş,
%29,3’ü 5-9 yaş,
%29,6’sı 10-14 yaş,
%17,8’i 15-17 yaş aralığında.
Bu rakamlar, çocuk işçiliğinin yalnızca yoksulluğun değil, denetimsizlik ve politika eksikliğinin de bir sonucu olduğunu ortaya koyuyor.
Çocuğun Fiziksel Ve Ruhsal Sağlığını Tehdit Ediyor
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Kardelen Ateşci, MESEM uygulamasını çocuk emeğinin görünmez ve sistematik hale getirilmesi olarak değerlendiriyor. Ateşci, “MESEM’ler, çocukları haftanın büyük bölümünü iş yerlerinde geçirmeye zorlayan bir sistem. Bu, açıkça çocuk emeğinin istismar edilmesidir” diyor. Ateşci’ye göre bu model, çocuk haklarını ihlal ederken, aynı zamanda onların fiziksel ve ruhsal sağlığını, hatta yaşam hakkını da tehdit ediyor.
Etkili Uygulama Yapılması Önerildi
Kardelen Ateşci, çözümün yalnızca yasa değişikliklerinden değil, etkili uygulamalardan geçtiğini vurguluyor. Şu adımların atılması gerektiğini belirtiyor:
Mesleki eğitim sisteminde çocuk emeği sömürüsüne açık uygulamalar sonlandırılmalı.
Çocukların iş yerlerinde geçirdikleri süre yasal sınırlarla denetlenmeli.
Eğitime erişim ve devamlılık güvence altına alınmalı.
Yoksul ailelere yönelik sosyal destek programları yaygınlaştırılmalı.
Türkiye, tarafı olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi ve ILO 182 No’lu Sözleşme çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeli.