TR724’te yer alan habere göre; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasıyla ilgili tartışmalar üniversiteler arasında yapılan ‘yatay geçişleri’ de tartışmaya açtı. İktidar kanadına göre İmamoğlu’nun 1990 yılında yaptığı yatay geçiş usulsüz; zira o dönemde YÖK, Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi’nin ‘denkliğini’ tanımıyor. Ancak YÖK’ün yatay geçişle ilgili yönetmeliğine göre o tarihte böyle bir şart yok. Yatay geçişte üniversite yönetimine insiyatif veriliyor.
YÖK, 2010 yılında yani İmamoğlu’nun kabulünden 20 yıl sonra yaptığı yönetmelik değişikliğiyle yatay geçişte ‘tanınma’ şartı getiriyor. Dolayasıyla İmamoğlu’nun ‘yatay geçiş’ yaptığı dönemde yürürlükte olan yönetmeliğe göre bir ‘usulsüzlük’ görünmüyor.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olması beklenen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasıyla ilgili tartışma büyüyor. Son dönemde İmamoğlu hakkında açılan soruşturmalardan biri de bununla ilgili. Savcılık tarafından İstanbul Üniversitesi’ne gönderilen son yazıda ‘gereğinin’ yapılması istendi ancak ‘gereğinin’ ne olduğunu kimse bilmiyor.
İktidar kanadına göre Ekrem İmamoğlu’nun 1988 ile 1990 yılları arasında okuduğu Kıbrıs’taki Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İngilizce İşletme bölümünden İstanbul Üniversitesi’ndeki (İÜ) aynı bölüme 1990 yılında yaptığı yatay geçişte ‘usulsüzlük’ var. İddia sahipleri, o dönemde söz konusu üniversitenin ‘YÖK’ tarafından tanınmadığını dolayısıyla yatay geçişin mümkün olamayacağını ileri sürüyor.
YÖK tarafından bu konuyla ilgili hazırlanan bir raporda, İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında GAÜ’nün YÖK tarafından tanınan üniversiteler arasında olmadığı belirtiliyor. Raporda, GAÜ’nün tanınırlığının ancak 1993 yılında Yükseköğretim Yürütme Kurulu tarafından karara bağlandığı ifade ediliyor.
Başvurmuş, kabul edilmiş, mezun olmuş; sorun ne?
Ekrem İmamoğlu’nun hukuk ekibinde yer alan isimlerden biri de ceza hukukçusu Prof. Dr. Sözüer. Geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Sözüer, İmamoğlu’nun yatay geçişle ilgili 1990 yılında ilan edilen şartları sağladığını ve İstanbul Üniversitesi’ne kabul edildiğini hatırlattı. “Hukuka aykırı davranışı olmayan bir insanla ilgili nasıl oluyor da bir soruşturma açılıyor?” diyen Sözüer, “Koşullarda da sorun yok. İlan olmuş, başvurmuş. Daha sonra fakülteye başlamış. Derslere devam etmiş. Sınavları başarıyla geçmiş. Diplomasını almış. Yüksek lisansını almış. O zaman bu nasıl oluyor da Ekrem İmamoğlu bakımından bir ceza soruşturması, savcılık soruşturması haline geliyor.” ifadelerini kullanıyor.
Ekrem İmamoğlu’nun avukatları da yaptıkları açıklamalarla ‘usulsüzlük’ iddialarını belgelerle yalanlıyor.
O tarihte ‘tanınma’ şartı aranmıyor
İktidar kanadının temel argümanı İmamoğlu’nun 1990 yılında yatay geçiş yaptığı, ancak o tarihte geldiği üniversitenin YÖK tarafından tanınmadığı, dolayısıyla geçiş işleminin geçersiz olduğu. Ancak bu iddia da çok tutarlı görünmüyor, zira üniversiteler arası yatay geçiş yönetmelikle düzenlenmiş durumda.

Yüksek Öğretim Kurumu’nun 1982 tarihli yatay geçiş yönetmeliğinin 11 maddesi, yurtdışındaki üniversitelerde yatay geçiş yapılabilme şartlarını düzenliyor. Bu maddeye göre geçiş yapılabilmesi için YÖK’ün tanıma şartı aranmıyor. Yönetmelikte yıllar içinde bazı değişiklikler yapılmış ancak 1990 yılındaki halinde de (yukarıda) tanıma şartı bulunmuyor.

Ancak 2010 yılında ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikle ‘yatay geçiş’ için YÖK’ün tanıma şartı getiriliyor. Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş yaptığı 1990 yılında İstanbul üniversitesinin tesis ettiği işlemde bir sorun görünmüyor.