CHP’nin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı Ünal Çeviköz, Libya’da General Halife Hafter’e bağlı Ulusal Ordu’nun Türkiye’yi tehdit etmesine cesaret verilmesini eleştirerek, bu ülkedeki Türk vatandaşlarının tutuklanması halinde sorumluluğ
Libya’nın, Kaddafi’nin 2011’de devrilmesinden sonra bir türlü istikrar, huzur ve barışa kavuşamadığını, dışarıdan desteklenen güçler ekseninde bölünen ülkede çatışmaların sürdüğünü, iç savaşın bütün şiddetiyle devam ettiğini belirten Çeviköz, Türkiye’nin, Suriye, Mısır ve Sudan’da olduğu gibi Libya’daki çatışmalarda da taraf tuttuğunu, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni ve ona yakın radikal güçleri silah göndererek desteklediğini belirtti.
Türkiye’nin ‘Libya’daki savaşa vekil güçleri aracılığıyla müdahil olduğunu’ kaydeden Çeviköz, bu durumun, Tobruk’taki hükümeti destekleyen ve ülkenin doğusunu büyük oranda kontrol eden Mareşal Halife Hafter’in liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun büyük tepkisini çektiğini söyledi.
Çeviköz, Libya’da Türkiye’ye yönelik tehditleri şöyle sıraladı:
“Öyle ki, 28 Haziran 2019 tarihinde Libya Ulusal Ordusu sözcüsü (General Ahmed al-Mesmari) bir açıklama yaparak şunları söylemiştir:
Libya’ya yaklaşan Türk gemi ve uçakları Libya Ulusal Ordusu’nun hedefi olacak ve vurulacaklar,
Libya Ulusal Ordusu, herhangi bir Türk askeri varlığına (Libya’daki) saldıracak,
Libya’dan Türkiye’ye uçuşlar durdurulacak,
Libya’daki tüm Türk vatandaşları tutuklanacak,
Türkiye’nin Libya’daki şirket ve projeleri Libya Ulusal Ordusu’nun meşru hedefi olacak.”
Çeviköz, ‘Libya’daki savaşan taraflardan birisinin Türkiye’yi tehdit edecek cüreti bulmasının, AKP’nin dış politikadaki tarafgir ve maceraperest tutumunun sonucu’ olduğunu vurguladı.
Çeviköz, şunları söyledi: “Libya Ulusal Ordusu’nun Türkiye’ye yönelik tehdidi karşısında ne Dışişleri’nden ne Savunma Bakanlığı’ndan bir yanıt gelmiştir. Cumhurbaşkanı da konudan haberinin olmadığını söylemektedir. Bu konu suskunlukla geçiştirilemeyecek kadar önemlidir. Libya’da bulunan Türk vatandaşlarının tutuklanmaları halinde bunun sorumlusu kim olacaktır? Geldiğimiz nokta, bütün dünyaya meydan okumanın sonucudur.
Türkiye Libya’da Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere Libya Ulusal Ordusu’na destek veren bütün ülkeleri karşısına almaktadır. Libya’daki savaş uzadıkça küresel ve bölgesel ölçekte olumsuz etkiler yaratmaya devam edecektir. IŞİD başta olmak üzere El Kaide uzantılı örgütler güç kazanacak ve göçmen akınları şiddetlenecektir. Türkiye’nin bu olumsuz gidişatta payının olmasını bizim kabul etmemiz mümkün değildir.”
Türkiye’nin Libya konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun bir politika izlemesi ve ülkedeki bölünmüşlüğü aşmak için yapıcı bir rol oynaması gerektiğini kaydeden Çeviköz, şöyle dedi: “Vatandaşlarımızın can güvenliğini korumakla yükümlü olan makamların ivedilikle bir insani yardım ve tahliye düzeni almalarının bu koşullarda öncelikli bir gündem maddesi haline geldiği anlaşılmaktadır. Libya halkı şunu bilmelidir ki Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olarak, Libya’nın toprak bütünlüğünü destekliyor, AKP’nin izlemiş olduğu yanlış ve yanlı dış politikanın tarihsel ilişkilerimize zarar vermesini onaylamadığımızı belirtiyoruz.”
CHP’nin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı Ünal Çeviköz, Libya’da General Halife Hafter’e bağlı Ulusal Ordu’nun Türkiye’yi tehdit etmesine cesaret verilmesini eleştirerek, bu ülkedeki Türk vatandaşlarının tutuklanması halinde sorumluluğ
Libya’nın, Kaddafi’nin 2011’de devrilmesinden sonra bir türlü istikrar, huzur ve barışa kavuşamadığını, dışarıdan desteklenen güçler ekseninde bölünen ülkede çatışmaların sürdüğünü, iç savaşın bütün şiddetiyle devam ettiğini belirten Çeviköz, Türkiye’nin, Suriye, Mısır ve Sudan’da olduğu gibi Libya’daki çatışmalarda da taraf tuttuğunu, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni ve ona yakın radikal güçleri silah göndererek desteklediğini belirtti.
Türkiye’nin ‘Libya’daki savaşa vekil güçleri aracılığıyla müdahil olduğunu’ kaydeden Çeviköz, bu durumun, Tobruk’taki hükümeti destekleyen ve ülkenin doğusunu büyük oranda kontrol eden Mareşal Halife Hafter’in liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun büyük tepkisini çektiğini söyledi.
Çeviköz, Libya’da Türkiye’ye yönelik tehditleri şöyle sıraladı:
“Öyle ki, 28 Haziran 2019 tarihinde Libya Ulusal Ordusu sözcüsü (General Ahmed al-Mesmari) bir açıklama yaparak şunları söylemiştir:
Libya’ya yaklaşan Türk gemi ve uçakları Libya Ulusal Ordusu’nun hedefi olacak ve vurulacaklar,
Libya Ulusal Ordusu, herhangi bir Türk askeri varlığına (Libya’daki) saldıracak,
Libya’dan Türkiye’ye uçuşlar durdurulacak,
Libya’daki tüm Türk vatandaşları tutuklanacak,
Türkiye’nin Libya’daki şirket ve projeleri Libya Ulusal Ordusu’nun meşru hedefi olacak.”
Çeviköz, ‘Libya’daki savaşan taraflardan birisinin Türkiye’yi tehdit edecek cüreti bulmasının, AKP’nin dış politikadaki tarafgir ve maceraperest tutumunun sonucu’ olduğunu vurguladı.
Çeviköz, şunları söyledi: “Libya Ulusal Ordusu’nun Türkiye’ye yönelik tehdidi karşısında ne Dışişleri’nden ne Savunma Bakanlığı’ndan bir yanıt gelmiştir. Cumhurbaşkanı da konudan haberinin olmadığını söylemektedir. Bu konu suskunlukla geçiştirilemeyecek kadar önemlidir. Libya’da bulunan Türk vatandaşlarının tutuklanmaları halinde bunun sorumlusu kim olacaktır? Geldiğimiz nokta, bütün dünyaya meydan okumanın sonucudur.
Türkiye Libya’da Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere Libya Ulusal Ordusu’na destek veren bütün ülkeleri karşısına almaktadır. Libya’daki savaş uzadıkça küresel ve bölgesel ölçekte olumsuz etkiler yaratmaya devam edecektir. IŞİD başta olmak üzere El Kaide uzantılı örgütler güç kazanacak ve göçmen akınları şiddetlenecektir. Türkiye’nin bu olumsuz gidişatta payının olmasını bizim kabul etmemiz mümkün değildir.”
Türkiye’nin Libya konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun bir politika izlemesi ve ülkedeki bölünmüşlüğü aşmak için yapıcı bir rol oynaması gerektiğini kaydeden Çeviköz, şöyle dedi: “Vatandaşlarımızın can güvenliğini korumakla yükümlü olan makamların ivedilikle bir insani yardım ve tahliye düzeni almalarının bu koşullarda öncelikli bir gündem maddesi haline geldiği anlaşılmaktadır. Libya halkı şunu bilmelidir ki Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olarak, Libya’nın toprak bütünlüğünü destekliyor, AKP’nin izlemiş olduğu yanlış ve yanlı dış politikanın tarihsel ilişkilerimize zarar vermesini onaylamadığımızı belirtiyoruz.”