Bursa’nın Gürsu ilçesine bağlı Karahıdır Köyü’ndeki yangına müdahale ederken kolundan yaralanan bir yurttaş, “Hükümet hiçbir şey yapmadı. İsteseydi bu yangının önüne geçebilirdi. Uçak gelmedi. Yansın istedi resmen. İlk başta devletin hiçbir kurumunu görmedik. İlk anda müdahale etmediler. Büyüdükten sonra her yere sıçradı. Göstermelik geldiler. Yanacak yer kalmadı, yangın öyle söndü. Helikopter yangın söndükten sonra geldi” dedi.
Bursa’nın Gürsu ilçesine bağlı Karahıdır Köyü’nde yangından etkilenen yurttaşlar ANKA Haber Ajansı’na konuştu.
Karahıdır köyünde yaşayan bir yurttaş yangına ilişkin olarak, “Rüzgar nedeniyle yangın bu tarafa geldi. Yangının bizim köye gelmesine biz bile şaşırdık. Yangın köyün kıyılarına kadar geldi. Tankerler ve itfaiyeler buraya hücum etti. Evleri korudular. Evlerde zarar yok. Ölen yok. Kolundan yaralananlar var” ifadelerini kullanırken yangını fırsat bilen hırsızların köye geldiğini belirterek, “Hırsızlar buraya üşüşmüş. 4 hırsız yakalandı. Millet can derdinde onlar ev soymaya giriyorlar” dedi.
“Jandarmanın dikkati sayesinde yakalandı”
Bir başka yurttaş da şunları kaydetti:
“Yangın başladığında dağın arkasından dumanlar çıkıyordu. Söner diye bekliyorduk ama rüzgarın etkisiyle hızlı şekilde köye inmeye başladı yangın. Biz tabii köyü hızlı şekilde tahliye ettik. Allah razı olsun belediyemizden, devletimizden. Seferber oldular araçlar ile, helikopter ile. Bir de havanın kararmasıyla helikopterler çalışamadı. Gece görüşlü helikopterlerimiz olsa belki de kurtarılabilirdi dağımız. Evimizi, köyümüzü kurtardık. Buna şükür. Can kaybımız yok. Bir kez daha gördük ki halkımız gayet duyarlı. Herkes koştu. Herkesten Allah razı olsun. Tabii bu arada hırsızlık olayları oldu. Biz onun farkında değildik. Canımızın derdine düşmüştük. Adam kurtarma kıyafeti giymiş, jandarmanın dikkati sayesinde yakalandı. Meğer adamın 105 dosyası varmış. Böyle olaylar da oldu.”
“Türkiye’de kadercilik sistemi değişmediği sürece afetlerin önüne geçilmez”
Yangına müdahale sırasında kolundan yaralanan bir başka yurttaş da, “Yangın ilk çıktığında tankeri doldurup İpek Yolu’na çıktık. Yan tarafımızda çam ağacı hemen parladı. Ateşe maruz kaldık. Ateşin içinde kaldık. Ben bir saat soğutma işlemi yaptım. Köye doğru inerken kolumda yanma hissettim. Arkadaşın birine verdim traktörü o köye getirdi. Ben de ambulans beklemeye başladım. Ambulans gelmedi ama bir arkadaşa denk geldim o götürdü beni hastaneye. Orada ilk müdahaleyi yaptılar” dedi.
Yaralı yurttaş, yangının başında devletten herhangi bir destek görmediklerini belirterek, “Hükümet hiçbir şey yapmadı. İsteseydi bu yangının önüne geçebilirdi. Uçak gelmedi. Yansın istedi resmen. İlk başta devletin hiçbir kurumunu görmedik. İlk anda müdahale etmediler. Büyüdükten sonra her yere sıçradı. Göstermelik geldiler. Yanacak yer kalmadı, yangın öyle söndü. Helikopter yangın söndükten sonra geldi. Büyükşehir Belediyesi sağ olsun köye ulaşmaması için yangın mücadele etmişler. Köylü kendi imkanlarıyla, yangının köye ulaşmasını engelledi. Devletin söndürdüğü yangın değil köylü kendisi söndürdü. Türkiye’de kadercilik sistemi değişmediği sürece bu afetlerin, yangınların, sellerin, depremlerin önüne geçilmez” dedi.
ÖFKE SARAYA YÖNELİNCE YİNE ‘F…’ HAYALETİ DEVREYE SOKULDU
Samanyolu Haber’de yer alan habere göre, köylü vatandaşın sözleriyle ortaya çıkan hükümetin yangınlarda başarısızlığını, AKP ve yandaşların iftiralara sığınarak savunmasına gazeteci Hasan Cücük sosyal medya hesabından “Yine ‘F…’ hayaleti devreye sokuldu” diyerek cevap verdi.
Gazeteci Cücük şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de son haftalarda gündem peş peşe gelen orman yangınlarıydı. Yangınlarda dikkat çeken husus, yeterli ve zamanında müdahalenin olmamasıydı. Mevcut yangın söndürme uçaklarının yetersiz olması ve yenilerinin alınmaması öfkeyi doğal olarak iktidara daha doğru ifadeyle Saray’a yöneltti.
DÖRT HARFLİ ALGI OPERASYONU
Özellikle Bursa’daki yangın zafiyeti açıkça ortaya çıkarınca, iktidar yine bildik bir algı operasyonuna sarıldı. Tahmin ettiğiniz gibi soykırım aracının 4 harfli kelimesine…
Bursa’daki orman yangını sonrası ortaya atılan “Hizmet Hareketi mensubu eski asker astsubay yangın çıkardı” iddiası, Türkiye’de iktidar zor durumda kaldığında ne kadar manipülasyona başvurduğunu bir kez daha gösterdi. Daha yangın söndürülmemiş ve arka planı daha aydınlatılmamışken, “şeytana uydum, ömür boyu hapse girmek için yaktım” sözleri manşetlere taşındı. Bu beyan, en azından akıl sağlığı sorgulanması gereken bir bireysel çöküşü işaret ediyor. 9 yıldır aralıksız devam eden sosyal soykırım ve zulümden birinin raydan çıkması şaşırtıcı değil ama bunu bütün bir toplumsal harekete mal etmek net kötü niyetin ve dikkatleri başka yöne çekmenin göstergesidir.
İNSANA VE ÇEVREYE ZARAR VERMEYEN HAREKET
Hizmet Hareketi, şiddetsizliği, çevreye ve insana zarar vermemeyi ilke edinmiş bir hareket. Açıkça ifade edilen bu değerlerle, intikam saikiyle hareket ettiği iddia edilen ve kendi telefonunu bile yaktığını söyleyen bir kişinin eylemi arasında bağ kurmak, mantıkla da etikle de bağdaşmıyor. Bu, bireysel bir çöküşün ideolojik bir çerçeveye zorla oturtulmasından başka bir şey değil.
EKSİKLER TARTIŞILMASIN DİYE…
Orman yangınlarının yapısal nedenleri, iklim krizi ve devletin müdahale kapasitesindeki ciddi eksiklikler tartışılmasın diye, yine “F…” hayaleti devreye sokuldu. İktidar ihmalleri konuşulmasın diye, sadece hedef şaşırtılıyor.”