Darbe dönemindeki işkencelerin insanlık suçu sayıldığı için zamanaşımına uğramayacağı yönündeki yaygın görüş, AYM kararıyla Türkiye hukuk sisteminde işlevsiz hale geldi.
Darbe dönemindeki işkencelerin insanlık suçu sayıldığı için zamanaşımına uğramayacağı yönündeki yaygın görüş, AYM kararıyla Türkiye hukuk sisteminde işlevsiz hale geldi. Artık konuyla ilgili başvurulabilecek tek yargı mercii Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.
AYM’nın ret kararının gerekçesinde, mahkemenin ‘Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kamu görevlilerine işledikleri kişisel suçlar bakımından koruma sağlamadığına’ ilişkin bir kararı daha önce zaten verdiği hatırlatıldı.
AYM 1’inci Komisyon’un verdiği kararda, mahkemenin başvurucuyla ilgili ‘olayın meydana geldiği tarihten davanın zamanaşımına uğradığı tarihe kadar geçen dönemde pasif bir tutum sergilediği’ ve ‘gerekli özeni göstermediği’ şeklindeki görüşlerine yer verildi.
11 Aralık 2017’de alınan ve henüz Resmi Gazete’de yayınlanmayan karardan bir alıntıyı Milliyet köşe yazarı Gökçer Tahincioğlu bugünkü yazısında paylaştı.
AYM’nin kararında şu ifadelere yer verildi: “…Anayasa Mahkemesi, benzer bir başvuruda Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kamu görevlilerine işledikleri kişisel suçlar bakımından koruma sağlamadığına karar vermiştir. 12 Eylül ile ilgili idari ve yargısal makamlarca değerlendirme yapılmamasının temelinde olayların üzerinden 30 yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasının yer aldığı anlaşılmaktadır… Hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. İhlal iddialarının öncelikle ve süresinde ileri sürülmesi, kanıtların zamanında makamlara sunulması, başvurunun takibi için gerekli özenin gösterilmiş olması gerekir… Bilgi ve belgelerden başvurucunun olayın meydana geldiği tarihten davanın zamanaşımına uğradığı tarihe kadar geçen dönemde pasif bir tutum sergilediği, başka bir deyişle 30 yıllık süre zarfında ölüm olayının aydınlatılması ve faillerinin belirlenmesi mümkün olan bir dönemde kanuni engel bulunmamasına rağmen resmi makamlar önüne taşımadığı görülmektedir… 30 yılı aşkın süreden sonra zaman aşımı nedeniyle araştırma yapılmamasından devletin sorumlu tutulması mümkün değildir.”
’30 yıllık olağanüstü zamanı aşımı süresi geçti’
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2016 yılında, çoğunluğu 12 Eylül döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube ile Mamak Askeri Cezaevi’nde işkenceye uğrayan 129 kişinin suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturmada zaman aşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti.
12 Eylül’le hesaplaşma davasında ne olmuştu?
12 Eylül askeri darbesinin sorumluları hakkında açılan soruşturmada ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ suçundan ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmişti.
Ankara başsavcılığı, 12 Eylül askeri darbesini yapan ve darbe sonrasında görev alan isimler hakkında yürüttüğü soruşturmayı Ekim 2016’da tamamlamıştı.
610 kişi hakkında soruşturma yürütülüyordu
Birçok kişinin şikayetçi olduğu soruşturmada şüpheliler arasında Kenan Evren’in yanı sıra Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile çoğu hayatta olmayan 610 asker ve siyasetçi bulunuyordu.
Söz konusu isimler, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,’ ‘TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,’ ‘kasten öldürme,’ ‘işkence,’ ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma,’ ‘hakaret,’ ‘tehdit,’ ‘kasten yaralama,’ ‘görevi kötüye kullanma,’ ve ‘cinsel istismar’la suçlanmıştı.
Darbeye ilişkin 30 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresinin geçtiği belirtilen kararda, kovuşturmaya yer olmadığına hükmedilmişti.
Darbeciler yargılanamadı: 12 Eylül davası düştü
Dönemin genelkurmay başkanı ve cumhurbaşkanı Kenan Evren ve hava kuvvetleri komutanı Tahsin Şahinkaya’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıklar davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, verilen hükümden sonra ölmeleri nedeniyle Evren ve Şahinkaya hakkındaki hükme ilişkin kararı bozmuştu.
Ankara 10’uncu Ceza Mahkemesi, Evren ve Şahinkaya’nın ölmeleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar vermişti.
Darbe dönemindeki işkencelerin insanlık suçu sayıldığı için zamanaşımına uğramayacağı yönündeki yaygın görüş, AYM kararıyla Türkiye hukuk sisteminde işlevsiz hale geldi.
Darbe dönemindeki işkencelerin insanlık suçu sayıldığı için zamanaşımına uğramayacağı yönündeki yaygın görüş, AYM kararıyla Türkiye hukuk sisteminde işlevsiz hale geldi. Artık konuyla ilgili başvurulabilecek tek yargı mercii Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.
AYM’nın ret kararının gerekçesinde, mahkemenin ‘Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kamu görevlilerine işledikleri kişisel suçlar bakımından koruma sağlamadığına’ ilişkin bir kararı daha önce zaten verdiği hatırlatıldı.
AYM 1’inci Komisyon’un verdiği kararda, mahkemenin başvurucuyla ilgili ‘olayın meydana geldiği tarihten davanın zamanaşımına uğradığı tarihe kadar geçen dönemde pasif bir tutum sergilediği’ ve ‘gerekli özeni göstermediği’ şeklindeki görüşlerine yer verildi.
11 Aralık 2017’de alınan ve henüz Resmi Gazete’de yayınlanmayan karardan bir alıntıyı Milliyet köşe yazarı Gökçer Tahincioğlu bugünkü yazısında paylaştı.
AYM’nin kararında şu ifadelere yer verildi: “…Anayasa Mahkemesi, benzer bir başvuruda Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kamu görevlilerine işledikleri kişisel suçlar bakımından koruma sağlamadığına karar vermiştir. 12 Eylül ile ilgili idari ve yargısal makamlarca değerlendirme yapılmamasının temelinde olayların üzerinden 30 yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasının yer aldığı anlaşılmaktadır… Hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. İhlal iddialarının öncelikle ve süresinde ileri sürülmesi, kanıtların zamanında makamlara sunulması, başvurunun takibi için gerekli özenin gösterilmiş olması gerekir… Bilgi ve belgelerden başvurucunun olayın meydana geldiği tarihten davanın zamanaşımına uğradığı tarihe kadar geçen dönemde pasif bir tutum sergilediği, başka bir deyişle 30 yıllık süre zarfında ölüm olayının aydınlatılması ve faillerinin belirlenmesi mümkün olan bir dönemde kanuni engel bulunmamasına rağmen resmi makamlar önüne taşımadığı görülmektedir… 30 yılı aşkın süreden sonra zaman aşımı nedeniyle araştırma yapılmamasından devletin sorumlu tutulması mümkün değildir.”
’30 yıllık olağanüstü zamanı aşımı süresi geçti’
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2016 yılında, çoğunluğu 12 Eylül döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube ile Mamak Askeri Cezaevi’nde işkenceye uğrayan 129 kişinin suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturmada zaman aşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti.
12 Eylül’le hesaplaşma davasında ne olmuştu?
12 Eylül askeri darbesinin sorumluları hakkında açılan soruşturmada ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ suçundan ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmişti.
Ankara başsavcılığı, 12 Eylül askeri darbesini yapan ve darbe sonrasında görev alan isimler hakkında yürüttüğü soruşturmayı Ekim 2016’da tamamlamıştı.
610 kişi hakkında soruşturma yürütülüyordu
Birçok kişinin şikayetçi olduğu soruşturmada şüpheliler arasında Kenan Evren’in yanı sıra Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile çoğu hayatta olmayan 610 asker ve siyasetçi bulunuyordu.
Söz konusu isimler, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,’ ‘TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,’ ‘kasten öldürme,’ ‘işkence,’ ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma,’ ‘hakaret,’ ‘tehdit,’ ‘kasten yaralama,’ ‘görevi kötüye kullanma,’ ve ‘cinsel istismar’la suçlanmıştı.
Darbeye ilişkin 30 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresinin geçtiği belirtilen kararda, kovuşturmaya yer olmadığına hükmedilmişti.
Darbeciler yargılanamadı: 12 Eylül davası düştü
Dönemin genelkurmay başkanı ve cumhurbaşkanı Kenan Evren ve hava kuvvetleri komutanı Tahsin Şahinkaya’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıklar davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, verilen hükümden sonra ölmeleri nedeniyle Evren ve Şahinkaya hakkındaki hükme ilişkin kararı bozmuştu.
Ankara 10’uncu Ceza Mahkemesi, Evren ve Şahinkaya’nın ölmeleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar vermişti.
Darbe dönemindeki işkencelerin insanlık suçu sayıldığı için zamanaşımına uğramayacağı yönündeki yaygın görüş, AYM kararıyla Türkiye hukuk sisteminde işlevsiz hale geldi.
Darbe dönemindeki işkencelerin insanlık suçu sayıldığı için zamanaşımına uğramayacağı yönündeki yaygın görüş, AYM kararıyla Türkiye hukuk sisteminde işlevsiz hale geldi. Artık konuyla ilgili başvurulabilecek tek yargı mercii Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.
AYM’nın ret kararının gerekçesinde, mahkemenin ‘Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kamu görevlilerine işledikleri kişisel suçlar bakımından koruma sağlamadığına’ ilişkin bir kararı daha önce zaten verdiği hatırlatıldı.
AYM 1’inci Komisyon’un verdiği kararda, mahkemenin başvurucuyla ilgili ‘olayın meydana geldiği tarihten davanın zamanaşımına uğradığı tarihe kadar geçen dönemde pasif bir tutum sergilediği’ ve ‘gerekli özeni göstermediği’ şeklindeki görüşlerine yer verildi.
11 Aralık 2017’de alınan ve henüz Resmi Gazete’de yayınlanmayan karardan bir alıntıyı Milliyet köşe yazarı Gökçer Tahincioğlu bugünkü yazısında paylaştı.
AYM’nin kararında şu ifadelere yer verildi: “…Anayasa Mahkemesi, benzer bir başvuruda Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kamu görevlilerine işledikleri kişisel suçlar bakımından koruma sağlamadığına karar vermiştir. 12 Eylül ile ilgili idari ve yargısal makamlarca değerlendirme yapılmamasının temelinde olayların üzerinden 30 yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasının yer aldığı anlaşılmaktadır… Hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. İhlal iddialarının öncelikle ve süresinde ileri sürülmesi, kanıtların zamanında makamlara sunulması, başvurunun takibi için gerekli özenin gösterilmiş olması gerekir… Bilgi ve belgelerden başvurucunun olayın meydana geldiği tarihten davanın zamanaşımına uğradığı tarihe kadar geçen dönemde pasif bir tutum sergilediği, başka bir deyişle 30 yıllık süre zarfında ölüm olayının aydınlatılması ve faillerinin belirlenmesi mümkün olan bir dönemde kanuni engel bulunmamasına rağmen resmi makamlar önüne taşımadığı görülmektedir… 30 yılı aşkın süreden sonra zaman aşımı nedeniyle araştırma yapılmamasından devletin sorumlu tutulması mümkün değildir.”
’30 yıllık olağanüstü zamanı aşımı süresi geçti’
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2016 yılında, çoğunluğu 12 Eylül döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube ile Mamak Askeri Cezaevi’nde işkenceye uğrayan 129 kişinin suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturmada zaman aşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti.
12 Eylül’le hesaplaşma davasında ne olmuştu?
12 Eylül askeri darbesinin sorumluları hakkında açılan soruşturmada ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ suçundan ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmişti.
Ankara başsavcılığı, 12 Eylül askeri darbesini yapan ve darbe sonrasında görev alan isimler hakkında yürüttüğü soruşturmayı Ekim 2016’da tamamlamıştı.
610 kişi hakkında soruşturma yürütülüyordu
Birçok kişinin şikayetçi olduğu soruşturmada şüpheliler arasında Kenan Evren’in yanı sıra Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile çoğu hayatta olmayan 610 asker ve siyasetçi bulunuyordu.
Söz konusu isimler, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,’ ‘TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,’ ‘kasten öldürme,’ ‘işkence,’ ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma,’ ‘hakaret,’ ‘tehdit,’ ‘kasten yaralama,’ ‘görevi kötüye kullanma,’ ve ‘cinsel istismar’la suçlanmıştı.
Darbeye ilişkin 30 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresinin geçtiği belirtilen kararda, kovuşturmaya yer olmadığına hükmedilmişti.
Darbeciler yargılanamadı: 12 Eylül davası düştü
Dönemin genelkurmay başkanı ve cumhurbaşkanı Kenan Evren ve hava kuvvetleri komutanı Tahsin Şahinkaya’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıklar davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, verilen hükümden sonra ölmeleri nedeniyle Evren ve Şahinkaya hakkındaki hükme ilişkin kararı bozmuştu.
Ankara 10’uncu Ceza Mahkemesi, Evren ve Şahinkaya’nın ölmeleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar vermişti.
Darbe dönemindeki işkencelerin insanlık suçu sayıldığı için zamanaşımına uğramayacağı yönündeki yaygın görüş, AYM kararıyla Türkiye hukuk sisteminde işlevsiz hale geldi.
Darbe dönemindeki işkencelerin insanlık suçu sayıldığı için zamanaşımına uğramayacağı yönündeki yaygın görüş, AYM kararıyla Türkiye hukuk sisteminde işlevsiz hale geldi. Artık konuyla ilgili başvurulabilecek tek yargı mercii Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.
AYM’nın ret kararının gerekçesinde, mahkemenin ‘Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kamu görevlilerine işledikleri kişisel suçlar bakımından koruma sağlamadığına’ ilişkin bir kararı daha önce zaten verdiği hatırlatıldı.
AYM 1’inci Komisyon’un verdiği kararda, mahkemenin başvurucuyla ilgili ‘olayın meydana geldiği tarihten davanın zamanaşımına uğradığı tarihe kadar geçen dönemde pasif bir tutum sergilediği’ ve ‘gerekli özeni göstermediği’ şeklindeki görüşlerine yer verildi.
11 Aralık 2017’de alınan ve henüz Resmi Gazete’de yayınlanmayan karardan bir alıntıyı Milliyet köşe yazarı Gökçer Tahincioğlu bugünkü yazısında paylaştı.
AYM’nin kararında şu ifadelere yer verildi: “…Anayasa Mahkemesi, benzer bir başvuruda Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin kamu görevlilerine işledikleri kişisel suçlar bakımından koruma sağlamadığına karar vermiştir. 12 Eylül ile ilgili idari ve yargısal makamlarca değerlendirme yapılmamasının temelinde olayların üzerinden 30 yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasının yer aldığı anlaşılmaktadır… Hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. İhlal iddialarının öncelikle ve süresinde ileri sürülmesi, kanıtların zamanında makamlara sunulması, başvurunun takibi için gerekli özenin gösterilmiş olması gerekir… Bilgi ve belgelerden başvurucunun olayın meydana geldiği tarihten davanın zamanaşımına uğradığı tarihe kadar geçen dönemde pasif bir tutum sergilediği, başka bir deyişle 30 yıllık süre zarfında ölüm olayının aydınlatılması ve faillerinin belirlenmesi mümkün olan bir dönemde kanuni engel bulunmamasına rağmen resmi makamlar önüne taşımadığı görülmektedir… 30 yılı aşkın süreden sonra zaman aşımı nedeniyle araştırma yapılmamasından devletin sorumlu tutulması mümkün değildir.”
’30 yıllık olağanüstü zamanı aşımı süresi geçti’
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2016 yılında, çoğunluğu 12 Eylül döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube ile Mamak Askeri Cezaevi’nde işkenceye uğrayan 129 kişinin suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturmada zaman aşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti.
12 Eylül’le hesaplaşma davasında ne olmuştu?
12 Eylül askeri darbesinin sorumluları hakkında açılan soruşturmada ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme’ suçundan ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmişti.
Ankara başsavcılığı, 12 Eylül askeri darbesini yapan ve darbe sonrasında görev alan isimler hakkında yürüttüğü soruşturmayı Ekim 2016’da tamamlamıştı.
610 kişi hakkında soruşturma yürütülüyordu
Birçok kişinin şikayetçi olduğu soruşturmada şüpheliler arasında Kenan Evren’in yanı sıra Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile çoğu hayatta olmayan 610 asker ve siyasetçi bulunuyordu.
Söz konusu isimler, ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme,’ ‘TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme,’ ‘kasten öldürme,’ ‘işkence,’ ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma,’ ‘hakaret,’ ‘tehdit,’ ‘kasten yaralama,’ ‘görevi kötüye kullanma,’ ve ‘cinsel istismar’la suçlanmıştı.
Darbeye ilişkin 30 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresinin geçtiği belirtilen kararda, kovuşturmaya yer olmadığına hükmedilmişti.
Darbeciler yargılanamadı: 12 Eylül davası düştü
Dönemin genelkurmay başkanı ve cumhurbaşkanı Kenan Evren ve hava kuvvetleri komutanı Tahsin Şahinkaya’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıklar davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, verilen hükümden sonra ölmeleri nedeniyle Evren ve Şahinkaya hakkındaki hükme ilişkin kararı bozmuştu.
Ankara 10’uncu Ceza Mahkemesi, Evren ve Şahinkaya’nın ölmeleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar vermişti.