İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “rüşvet” ve “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarından yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında 10 Ağustos’ta evinden gözaltına alınan avukat Rezan Epözdemir, “rüşvete aracılık etmek” suçundan sabaha karşı tutuklandı. Hâkimlik, savcılığın Epözdemir hakkındaki, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme” suçundan “yurt dışına çıkış yasağı” talebini ise reddetti.
“Rüşvet” suçu soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve Bakırköy Adliyesi’nde yazı işleri müdürü olarak görev yapan dönemin Makaron dosyasına da bakan eski savcı Cengiz Çallı’nın katibi Kürşat Yılmaz ise etkin pişmanlık ve ikrar yönündeki ifadesi kapsamında serbest bırakıldı.
Telefonu çözülemedi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, avukat Rezan Epözdemir hakkında başlatılan iki ayrı soruşturma sürüyor.
Soruşturma kapsamında 10 Ağustos’ta gözaltına alınan avukat Epözdemir’in emniyetteki işlemleri tamamlandı. Yetkililer, Epözdemir’in savcılıkta ifade işlemlerinin 17.00 sıralarında başladığını, ancak telefonunun çözülemediğini belirtti.
Polis ekipleri eşliğinde sağlık kontrolüne götürülen Epözdemir daha sonra İstanbul Adliyesi’ne götürüldü.
Epözdemir savcılıktaki ifadesinin ardından üzerine atılı “rüşvete aracılık etmek” suçundan tutuklanması; “siyasal ve askeri casusluk” suçlarından ise yurt dışına çıkış yasağı talebiyle hâkimliğe sevk edildi.
Epözdemir, hâkimlik tarafından “rüşvete aracılık etmek” iddiasıyla tutuklandı.
‘Emniyette susma hakkını kullandı’ iddiası
Öte yandan, Gazeteci İsmail Saymaz, Epözdemir’in susma hakkını kullandığını aktardı.
Saymaz’ın paylaşımının ardından açıklama yapan Epözdemir’in avukatları ise “Müvekkilimiz emniyette de ifade verebileceğini söyledi. Buna karşın ifadesi alınmayarak, doğrudan savcılığa sevk edildi” ifadelerini kullandı.
Rezan Epözdemir’in “terör” soruşturması ifadesi ortaya çıktı
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve sabah saatlerinde tutuklanan avukat Rezan Epözdemir’in “terör” soruşturması kapsamında verdiği ifade ortaya çıktı.
Epözdemir, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında pazar günü gözaltına alındı. Dün Adliyeye sevk edilen Epözdemir’in “terör” soruşturması kapsamında savcılığa verdiği ifade ortaya çıktı.
“CHP’li Gürsel Tekin’in ricası üzerine katıldım”
Basında yer alan, Mossad ve CIA ajanıyla birlikte görüldüğü fotoğraf hakkındaki soruyu cevaplayan Epözdemir, şunları söyledi:
“Orada hatırlamamakla birlikte onlara göre çok az bir süre kaldık. Hatta fotoğrafa bakıldığında tabağımın boş olduğu da görülecektir. Tam hatırlamamakla birlikte daha önce de belirttiğim gibi yaklaşık yarım saat, 45 dakika, belki 1 saat kadar oturduk, sonra da kalktık. Erken kalktığımıza eminim. CHP Genel Sekreter sıfatıyla Gürsel Tekin’in ricası üzerine katılmak durumunda kaldım. Masada neler konuşulduğunu duymadım, zaten benden uzakta konuşuldu her şey.”
“Masadan kalktıktan sonra arkadaşımı gördüm”
Epözdemir’in cevabı üzerine HTS kayıtlarını gösteren savcılık, mekanda beyan ettiğinden daha fazla kaldığının tespit edildiğini belirtti. Epözdemir bu soruyu ise, “Ben söz konusu masadan söylediğim zaman diliminden kalktıktan sonra aynı mekanda meslektaşım olan, aynı zamanda ağabeyim olarak gördüğüm F.E.Y.’nin de orada olduğunu gördüm. Onların masasına gittiğimi de hatırlıyorum. Bu sebeple o saate kadar baz vermiş olabilirim” dedi.
Savcılığın Rezan Epözdemir hakkındaki sevk yazısı: Ele geçirilen bonoların bedeli 2 milyon 490 bin lira, Cengiz Çallı bu parayı ancak 18 yıl hiçbir harcama yapmadan ödeyebilir
“Rüşvete aracılık etmek” ve “rüşvet almak” suçlarından tutuklanan avukat Rezan Epözdemir hakkında savcılığın sevk yazısına ulaşıldı. Sevk yazısında, Epözdemir’in e borç verildiğine ne de borcun geri ödendiğine dair delil niteliği taşıyan herhangi bir belgeyi ibraz edemediği belirtildi. Sevk yazısında, ele geçirilen bonoların toplam bedelinin 2 milyon 490 bin lira olduğu, bonoların düzenlendiği tarihte hakim-savcı maaşlarının ortalama 11-12 bin lira olduğu ve kaba bir hesapla Makaron dosyasının da savcısı olan eski savcı Cengiz Çallı’nın aldığı maaştan yaklaşık 18 yıl hiçbir harcama yapmadan ancak ödeyebileceği bir tutara tekabül ettiği belirtildi. Bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirten savcılık, Epözdemir’in savunmalarının açıklanan sebeplerle suçtan kurtulmaya yönelik olduğunu kaydetti. Sevk yazısında, “WhatsApp kayıtlarında rüşvetin yalnızca tahliyeye değil, adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına da ilişkin olduğu anlaşılmıştır” denildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca pazar günü sabah saatlerinde evinden gözaltına alınan avukat Rezan Epözdemir, üç gün sonra adliyeye sevk edildi. Epözdemir savcılıktaki ifadesinin ardından üzerine atılı “rüşvete aracılık etmek” suçundan tutuklanması talebiyle hâkimliğe sevk edildi. Epözdemir hakkında yurt dışına çıkma yasağı talep edildi.
Epözdemir, sabaha karşı “rüşvete aracılık etmek” suçundan tutuklandı.
Çallı’nın katibi ‘etkin pişmanlık’tan serbest
“Rüşvet” suçu soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve Bakırköy Adliyesi’nde yazı işleri müdürü olarak görev yapan dönemin Makaron dosyasına da bakan eski savcı Cengiz Çallı’nın katibi Kürşat Yılmaz ise etkin pişmanlık ve ikrar yönündeki ifadesi kapsamında serbest bırakıldı.
Anadolu Ajansı, Epözdemir hakkındaki savcılığın tutuklama talepli sevk yazısını yayımladı.
Rüşvete aracılık ettiğine ve bu suretle menfaat temin ettiğine ilişkin ihbar
Buna göre yazıda, şüpheli Epözdemir’in, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında tutuklu bulunan Zekeriye Yurtçak ve Ahmet Mesut Yurtçak’ın tahliyesi ve akabinde “ev hapsi” şeklinde uygulanan adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması hususunda rüşvete aracılık ettiğine ve bu suretle menfaat temin ettiğine ilişkin ihbar üzerine soruşturma yürütüldüğü belirtildi.
Bu kapsamda 7 Temmuz 2021 tarihli bir WhatsApp konuşma kaydına ulaşıldığı kaydedilen yazıda, bu konuşma kaydının soruşturmayı yürüten ve daha sonra aynı olaydaki rüşvet eylemi sebebiyle meslekten ihraç edilen savcı Cengiz Çallı ile tanık Atalay Demirbaş arasında geçtiği ve mesaj içeriklerinde rüşvet olarak alınan paranın “Rezan” isimli bir şahsa götürüleceğine dair ibarelerin bulunduğunun anlaşıldığı ifade edildi.
Yazıda, Atalay Demirbaş’ın aynı olaydaki eylemleri sebebiyle Yargıtay 5. Ceza Dairesinde “sanık” sıfatıyla yargılanması sebebiyle mükerrer soruşturmaya sebebiyet vermemek adına tanık sıfatıyla celbinin sağlandığı kaydedildi.
“WhatsApp kayıtlarına göre adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına ilişkin de rüşvet var”
Atalay Demirbaş iddialarının doğruluğunun tespiti amacıyla Rezan Epözdemir ile Cengiz Çallı’nın HTS/BAZ kayıtlarının temin edildiği belirtilen yazıda, ortak baz verdiğine dair tespitler yapıldığı ifade edilerek, “Her ne kadar şüpheli savunmasında beyanlardaki tarihin uyumsuz olduğunu belirtmişse de dosya kapsamında alınan olaya ilişkin diğer WhatsApp kayıtlarında rüşvetin yalnızca tahliyeye değil, adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına da ilişkin olduğu anlaşılmıştır.” denildi.
“Rüşvet alınan paranın Cengiz Çallı’da kalması karşılığında Epözdemir’e bonoyu verdi”
Yazıda, Epözdemir’in ofisinde toplam bedeli 2 milyon 490 bin lira olan iki bononun bulunduğu anımsatılarak, “Cengiz Çallı ile Epözdemir’in baz kayıtlarına göre, 8 Temmuz 2021 tarihinde gece saatlerinde ortak baz verdikleri hususu göz önüne alındığında bahse konu 9 Temmuz 2021 düzenleme tarihli bononun bu görüşmede düzenlendiğine ve rüşvet alınan paranın Cengiz Çallı’da kalması karşılığında Epözdemir’e bu bonoyu verdiğine dair kanaat oluşturmuştur.” denildi.
“Ele geçirilen bonoların toplam bedeli 2 milyon 490 bin lira”
Epözdemir’in, bonoların Cengiz Çallı’ya daha önce borç vermesi sebebiyle düzenlendiğine dair beyanda bulunduğu kaydedilen yazıda, “Ne borç verildiğine ne de borcun geri ödendiğine dair delil niteliği taşıyan herhangi bir belgeyi ibraz edemediği anlaşılmıştır. Ele geçirilen bonoların toplam bedelinin 2 milyon 490 bin lira olduğu, bonoların düzenlendiği tarihte hakim-savcı maaşlarının ortalama 11-12 bin lira olduğu, kaba bir hesapla Cengiz Çallı’nın aldığı maaştan yaklaşık 18 yıl hiçbir harcama yapmadan ancak ödeyebileceği bir tutara tekabül ettiği, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, şüphelinin savunmalarının açıklanan sebeplerle suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilmiştir.” ifadelerine yer verildi.
“Çallı’ya birlikte birden fazla tatile gittiler ve tatil ücretleri Rezan Epözdemir’e fatura edildi”
Sevk yazısında, Epözdemir’in Cengiz Çallı’ya tatile ya da mesai dışında yemeğe gittiğini hatırlamadığını beyan ettiği ifade edilerek, “Şüpheliden ele geçirilen dijital materyaller üzerinde yapılan incelemede birlikte birden fazla kez tatile gittiklerine ve tatil ücretlerinin Rezan Epözdemir’e fatura edildiğine dair belgelere ulaşılmıştır. Tatil ve yemek ücretlerinin Epözdemir tarafından ödendiğine dair tutarlı tanık beyanları da bulunmaktadır.” tespiti yer aldı.
Cengiz Çallı ile Rezan Epözdemir arasındaki ilişkinin normal bir tanışıklıktan öte olduğu aktarılan yazıda, “Şüphelinin yargı camiası içerisindeki başka şahıslar ile benzer irtibat ve eylemlerinin tespiti hususunda kapsamlı soruşturmalar devam etmektedir.” denildi.
Avukat Epözdemir’e, “makaron” dosyasında “rüşvetle tahliye” suçlaması: 150 bin doları ‘savcıya borç verdim’ diye açıkladı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca gözaltına alınıp Emniyet’te ifadesi alınmadan adliyeye sevk edilen Avukat Rezan Epözdemir’in savcılıktaki “rüşvet” soruşturmasından dönemin “Makaron” soruşturmasında görevli eski savcı Cengiz Çallı ile para ilişkisi soruldu. Epözdemir, Makaron dosyasında “tahliye için 150 bin dolara anlaşıldığı, rüşvet olduğu iddia edilen paranın o dönem savcı olan Cengiz Çallı tarafından Epözdemir’e getirildiği, Epözdemir’in savcının odasında çeşitli dosyalardaki kimlikleri sorgulayabildiği, iki araçlık koruma kararının birinden yararlandığına” ilişkin sorulara yanıt verdi. Epözdemir, savcıya borç verdiğini, karşılığında bono aldığını, bunların hukuksuz delil olduğunu savundu.
Rüşvet verdiği iddia edilen eski savcı Çallı’yı tatile götürüp götürmediği iddiası hakkında konuşan Epözdemir, “Cengiz ile bir tatile gidip gitmediğimi hatırlamamakla birlikte dijital materyallerde çıkan Cengiz Çallı’nın tatil ücretlerinin bana fatura edildiğine dair belgeleri görmedim” diye konuştu.
“150 bin dolarlık rüşvetle tahliye” iddiası hakkında da Epözdemir, “Atalay’ın beyanına göre kesinlikle kabul etmemekle birlikte benim bu parayı en geç 14 Haziran 2021 tarihinde almam gerekiyordu. Dolayısıyla rüşvet iddiasıyla WhatsApp kayıtlarının tarihi uyuşmamaktadır” dedi.
Ele geçirilen bonoların toplam bedelinin 2 milyon 490 bin TL olduğu ve ortalama bir savcının 18 yıllık maaşına eşdeğer olması hakkındaki soruya da cevap veren Epözdemir, “Cengiz, tarihlerini hatırlamamakla birlikte DAP Yapı’dan kendi adına bir daire almıştı. DAP Yapı’dan almış olduğu daireyi daha sonra sattı. Borcunun bir kısmını bana ödedi” dedi.
Baz kayıtlarında Epözdemir’in Çallı’nın ofisini “sık sık” ziyaret ettiği iddiasına ilişkin de Epözdemir, “Gizli bir elce organize edilen kumpas amacıyla yönlendirilmiş beyanlardır” diye konuştu. Epözdemir ifadesi boyunca sorulan soruların hukuksuz olduğunu ve soruşturmanın Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
Bu arada, savcılığın sevk yazısında, Epözdemir’in Cengiz Çallı’ya tatile ya da mesai dışında yemeğe gittiğini hatırlamadığı beyanına ilişkin olarak, “Şüpheliden ele geçirilen dijital materyaller üzerinde yapılan incelemede birlikte birden fazla kez tatile gittiklerine ve tatil ücretlerinin Rezan Epözdemir’e fatura edildiğine dair belgelere ulaşılmıştır. Tatil ve yemek ücretlerinin Epözdemir tarafından ödendiğine dair tutarlı tanık beyanları da bulunmaktadır” tespiti yer aldı.
Çallı’nın katibi ‘etkin pişmanlık’ ile serbest
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, Avukat Rezan Epözdemir, 10 Ağustos’ta gözaltına alındı. Epözdemir 3 gün gözaltında tutuldu. Bu arada Epözdemir soruşturması yolsuzluk ayağıyla da derinleşirken yeni gözaltılar yapıldı.
Yeni gözaltılar arasında Epözdemir ile bağlantılı olduğu öne sürülen eski Cumhuriyet Savcısı Cengiz Çallı’nın kâtibi ve birçok isim bulunuyordu. Bu gözaltıların, soruşturmanın yolsuzluk ayağı kapsamında yapıldığı öğrenildi.
Çallı’nın katibi Kürşat Yılmaz, ‘etkin pişmanlık ve ikrar yönündeki’ ifadesi kapsamında serbest bırakıldı. Epözdemir ise “rüşvete aracılık etmek” iddiasıyla sabaha karşı tutuklandı.
Epözdemir’in ifadesi: Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir’ ilkesi gereği hukuka aykırıdır
Soruşturma kapsamında sdliyeye sevk edilen Epözdemir’in “rüşvet” soruşturmasından ifadesi savcılıkta alındı.
İfadesine başlamadan önce beyanlarda bulunan Epözdemir soruşturmaların HSK tarafından yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
“İfademe başlamadan önce bu soruşturmanın 2802 sayılı kanunun 86. Maddesi uyarınca HSK müfettişleri tarafından yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Buna ilişkin Yargıtay Genel Ceza Kurulunun ve Anayasa Mahkemesinin emsal kararlarını sunuyorum. Ayrıca Atalay Demirbaş isimli şahıs hakkındaki aynı eylem ile ilgili dosya bahsetmiş olduğum gerekçe ile Hakimler Savcılar Kuruluna gönderilmiştir. Buna ilişkin evrakı da dosyaya delil olarak sunuyorum. Bu sebeple dosya HSK’ya gönderilmeli ve kıymetli evrak olanlar tarafımıza iade edilmelidir. Özel hayata ilişkin dosya kapsamına giren evraklar ise imha edilmelidir. Soruşturma yetkisi olmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının delil toplama yetkisi de bu sebeple yoktur. Ayrıca iddiaları kabul etmemekle birlikte Atalay DEMİRBAŞ isimli şahsın rüşvet olduğunu iddia ettiği paranın Cengiz Çallı tarafından Bakırköy İlçe sınırları içerisinde bulunan ikametinden alındığına dair iddia karşısında soruşturmanın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma işlemleri kapsamında elde edilen delillerin tamamı “Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” ilkesi gereği hukuka aykırıdır. Delil olarak kullanılamaz.”
“Birlikte yapılan tatil ya da birlikte yenilen yemek taraflar arasında bir dosya ilişkisi yoksa hukuki bir sorun değildir”
Cengiz Çallı isimli eski savcıyı tanıyıp tanımadığı, hangi yıllardan itibaren ne sıklıkla görüştükleri konusundaki soruya yanıt veren Epözdemir, şu ifadeleri kullandı:
“Cengiz Çallı isimli şahıs 2007 yılında Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığında Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmaktaydı. Ben de aynı dönem İstanbul Barosu’nun aynı bölgede temsilcisiydim. Tanışıklığımız burada başlamıştır. Ayrıca Cengiz’in 2020 yılından itibaren vekaleti bendedir. Bu vekaletlerin bir örneğini dosyaya sunuyorum. Cengiz Çallı isimli şahıs ile tatile ya da mesai dışında yemeğe gittiğimi hatırlamıyorum. Cengiz Çallı’nın soruşturmasını yürüttüğü hiçbir dosyaya vekalet sunmadım. 2021 yılı Nisan ayı sonrasında işlerimin çok yoğunlaşması sebebiyle Cengiz Çallı’yı makamında ziyaret etmedim. Ancak bu tarihin öncesinde adliyeye gittiğimde uzun süredir olan tanışıklığımız sebebiyle kendisini ziyaret ederdim. Ayrıca birlikte yapılan tatil ya da birlikte yenilen yemek taraflar arasında bir dosya ilişkisi yoksa hukuki bir sorun değildir.”
“Atalay Demirbaş’ın adli sicil kaydına bakıldığında da görüleceği üzere kendisi bir dolandırıcıdır”
Atalay Demirbaş isimli şahsı tanıyıp tanımadığı, hangi yıllardan itibaren ne sıklıkla görüştükleri sorusuna yanıt veren Epözdemir şöyle konuştu:
“Atalay Demirbaş isimli şahıs ile şu an tam tarihini hatırlamadığım bir dönemde ortak bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştım. 2018 yılında Atalay DEMİRBAŞ isimli şahıs bana dosyalarını takip etmem için vekalet verdi. Atalay’ın sahibi olduğu Demand isimli şirketinin idari yargıda bulunan dosyalarına baktım. Bu adamın dolandırıcı olduğunu öğrendikten sonra avukatlığından istifa ettim. Bu vekaletin bir örneğini de dosyaya sunuyorum. Atalay Demirbaş’ın adli sicil kaydına bakıldığında da görüleceği üzere kendisi bir dolandırıcıdır. Yargıtay 5 Ceza Dairesinde görülmekte olan dosyada da rüşvet suçundan yargılanmaktadır. Ayrıca Atalay yabancı numaralar üzerinden yaklaşık 5 yıldır benden para vermediğim takdirde bir kumpas ile iftira atacağından bahisle para talep etmektedir. Bunlara ilişkin kayıtları bu dosyaya daha sonra sunacağım. Bu konuda yapmış olduğum şikâyet İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Faili Meçhul Suçlar Soruşturma Bürosunda bulunmaktadır. Dosya numarasını daha sonra dosyaya sunacağım. Ayrıca bu dosyadaki beyanları sebebiyle kendisinden yalan tanıklık ve iftira suçlarından şikâyette bulunacağım.”
“Cengiz’i makamında ziyaret ettikçe odasında görürdüm”
Zekeriye Yurtçak, Ahmet Mesut Yurtçak, Kürşat Yılmaz ve Nurbari Erşahin isimli şahısları tanıyıp tanımadığı, hangi yıllardan itibaren ne sıklıkla görüştükleri hakkında sorulara yanıt veren Epözdemir, şu ifadeleri kullandı:
“Zekeriya Yurtçak, Ahmet Mesut Yurtçak, Nurbari Erşahin isimli şahısları tanımam. Hayatım boyunca hiç görmedim. Aramızda ne yüz yüze ne de GSM veya sair yollarla bir iletişim olmamıştır. Kürşat Yılmaz isimli şahıs ise hatırladığım kadarıyla Cengiz Çallı’nın katibiydi. Kendisiyle herhangi bir temasımız olmamıştır. Cengiz’i makamında ziyaret ettikçe odasında görürdüm.”
“Cengiz Çallı’ya şu an tarihini hatırlamadığım dönemlerde 1-2 kez borç para vermiştim”
Epözdemir, “Cengiz Çallı ile Atalay Demirbaş arasında geçen kamuoyunda Makaron Dosyası olarak bilinen Cengiz Çallı’nın soruşturma savcısı olduğu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında tutuklu bulunan Zekeriya Yurtçak ve Ahmet Mesut Yurtçak isimli şahısların tahliyesi ve akabinde ev hapsi şeklinde uygulanan adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması karşılığında rüşvet alındığı” yönündeki WhatsApp kayıtları hakkında da şunları söyledi:
“Sunmuş olduğum evraklardan da anlaşılacağı üzere Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/2561 soruşturma sayılı dosyasında Yurtçaklar ile birlikte diğer şüpheliler 15/06/2021 yılında tahliye olmuşlardır. Atalay ise beyanında bu dosya kapsamında 150.000 dolar rüşvet karşılığında anlaşıldığını bu paranın 75.000 dolarının tahliyeden önce, 75.000 dolarının ise tahliyeden sonra verileceğini iddia etmiştir. Göstermiş olduğunuz WhatsApp kaydındaki mesajlaşma ise 07/07/2021 tarihindedir. Atalay’ın beyanına göre kesinlikle kabul etmemekle birlikte benim bu parayı en geç 14/06/2021 tarihinde almam gerekiyordu. Dolayısıyla rüşvet iddiasıyla WhatsApp kayıtlarının tarihi uyuşmamaktadır. Cengiz Çallı’ya şu an tarihini hatırlamadığım dönemlerde 1-2 kez borç para vermiştim. Hatırladığım kadarıyla birini Sultangazi Halkbank şubesinde vermiştim. Borç para verdiğime şube müdürü Hüseyin Mercan ve o esnada şubede müşteri olarak bulunan Veysi Karaman isimli şahıslar şahittir. Dinlenmelerini talep ediyorum. Bunun dışında da benden bir kez ev alacağım diye para istediğini hatırlıyorum. 2021 yılı haziran ayından itibaren bir spor kulübünün yönetimine seçilmem sebebiyle işlerim çok yoğunlaştı. Bu tarihten itibaren Cengiz Çallı ile iletişimim eski sıklıkta olmamaya başladı.
Bu tarihten itibaren Cengiz Çallı’dan miktarını ve borç verdiğim tarihi şu an hatırlayamadığım parayı yüz yüze ya da telefon vasıtasıyla istemeye başladım. Hatırladığım kadarıyla bir kısmını ödemişti. Ancak ne kadar ödeme yaptığını da hatırlamıyorum. Ayrıca Cengiz Çallı bu dosyadan rüşvet almış ise mantıken paranın kendisine teslim edilmesi gerekirdi. Şayet kabul etmemekle birlikte ben aracı olsaydım. Paranın bana getirilip benim üzerimden Cengiz’e ulaştırılması gerekirdi. Ancak dosya kapsamındaki iddia parayı Cengiz’in alıp bana getirdiği yönündedir. Bu bile bunun bir alacak, borç ilişkisi olduğunu ortaya koymak için yeterlidir. Bahsetmiş olduğunuz 07/07/2021 tarihli yazışmada ismimin neden geçtiğini bilmiyorum. Bu yazışmada geçen Rezan isimli şahsın ben olup olmadığımı da bilmiyorum. Velev ki yazışmada geçen ben isem az önce bahsettiğim gibi Cengiz’e borcunu ödemesi hususunda yapmış olduğum baskı sebebiyle yazışmada ismim geçmiş olabilir. Ancak dediğim gibi aralarındaki para alışverişine ilişkin bir bilgim yoktur. Bunun ne parası olduğunu bilmiyorum. Ancak Atalay ekte sunmuş olduğum belgelerden de anlaşılacağı üzere Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 2022/154 esas sayılı dosyasında bu husus kendisine sorulduğunda “Cengiz Çallı’ya daha önceden de daire satışı yapmıştım. Satışa ilişkin belgeleri de daha önce dosyaya sunmuştum. Aramızdaki mesajlaşmalarda geçen rakamlar bu satış nedeniyle ilgili tutarlara ilişkindir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Ayrıca yine bu kayıtlar ile ilgili Sulh Ceza Sorgusunda da Yargıtay’daki dosyasında da benzer beyanlarda bulunmuştur. Ancak bu dosyada menfaat temin etmek için beyan değiştirerek bu paranın rüşvet suçuna ilişkin olduğunu, benim de buna dahil olduğumu beyan ederek şahsıma kumpas kurmuştur. Bahsettiğim tüm evrakları dosyaya sunuyorum. Ayrıca Atalay Cengiz hakkında da bahsetmiş olduğum sorgu ve ifadelerinde Cengiz’in çok namuslu bir adam olduğunu, Cengiz’den habersiz ismini kullandığını, Cengiz’e hiç rüşvet vermediğini beyan etmiştir. Ayrıca bu iddia Yargıtay 5 Ceza Dairesinde görülmekte olan davanın konusu olmamıştır. Bu ceza dairesinde görülmekte olan davanın konusu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/2561 soruşturma sayılı dosyasında şüpheli olan Yurtçak soy isimli şahısların önce tahliye edilmesi, bir süre sonra tekrar gözaltına alınıp adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına ilişkin suç üstü konusuna ilişkin yargılamadır.”
“Hukuka aykırı arama ile elde edilen bonolara ilişkin sorulara cevap vermek istemiyorum”
Epözdemir, “rüşvet alınan paranın Cengiz Çallı’da kalması karşılığında Rezan Epözdemir’e bonoyu verdiğine dair” soruya şu cevabı verdi:
“İfademin başında da soruşturmanın 2802 sayılı kanunun 86. Maddesi uyarınca HSK müfettişleri tarafından yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Buna ilişkin Yargıtay Genel Ceza Kurulunun ve Anayasa Mahkemesinin emsal kararlarını sunmuştum. Bu sebeple dosya HSK’ya gönderilmeli ve kıymetli evrak olanlar tarafımıza iade edilmelidir. Özel hayata ilişkin dosya kapsamına giren evraklar ise imha edilmelidir. Soruşturma yetkisi olmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının delil toplama yetkisi de bu sebeple yoktur. Bu sebeple İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma işlemleri kapsamında elde edilen delillerin tamamı “Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” ilkesi gereği hukuka aykırıdır. Delil olarak kullanılamaz. Dolayısıyla hukuksuz delil niteliğindeki bu bonolar soruşturmaya konu olmamalıdır. Hukuka aykırı arama ile elde edilen bonolara ilişkin sorulara cevap vermek istemiyorum. Hükme esas alınamazlar. Bu belgeler alacak iddiamı tevsik eder mahiyettedir. Bu konuda HSK nezdinde hukuki başvurularda bulunacağımı da beyan etmek isterim.”
“O dönem olayın olduğu iddia edilen tarihlerde ben Atalay’ın da hatırladığım kadarıyla vekiliyim”
“Hukuka aykırı bir delil ile ilgili beyanda bulunmak istemiyorum. Rüşvete aracılık suçunda aracı parayı kamu görevlisine götürür. Bu dosyada olduğu gibi rüşvet alan kamu görevlisinin aracıya para götürmesi mantığa aykırıdır. O dönem olayın olduğu iddia edilen tarihlerde ben Atalay’ın da hatırladığım kadarıyla vekiliyim. Olaya bu açıdan da bakıldığında olayın ne kadar saçma olduğu ortaya çıkacaktır.”
“Benden borç para aldı”
Epözdemir’e, ele geçirilen bonoların toplam bedelinin 2.490.000 TL olduğu, bonoların düzenlendiği tarihte Hakim-Savcı maaşlarının ortalama 11-12 bin TL olduğu, kaba bir hesapla Cengiz Çallı’nın aldığı maaştan yaklaşık 18 yıl hiçbir harcama yapmadan ancak ödeyebileceği bir tutara tekabül ettiği, hayatın olağan akışına aykırı olan bu hususa ilişkin savunması da soruldu. Epözdemir’in yanıtı şu oldu:
“Bir önceki soruya cevaben de dediğim gibi hukuksuz bir delil ile ilgili soruya cevap vermek istemiyorum. Ancak parantez içinde belirtmem gerekirse Cengiz tarihlerini hatırlamamakla birlikte Dap Yapıdan kendi adına bir daire, Sultangazi’den yine kendisine ancak hatırladığım kadarıyla yeğeni adına ADL isimli alışveriş merkezi içerisinde bir dükkan ve son olarak Avcılar’dan bir daire almıştı. Dap Yapı’dan almış olduğu daireyi daha sonra sattı. Borcunun bir kısmını bana ödedi. Sultangazi’deki dükkanın da önce yarısını aldı daha sonra diğer yarısını almak için yukarıd ki beyanlarımda bahsetmiş olduğum üzere Halkbankası Sultangazi Şubesinde benden borç para aldı.”
“Gizli bir elce organize organize edilen kumpas amacıyla yönlendirilmiş beyanlar”
Epözdemir, “Cengiz Çallı’nın odasına sık sık ziyarette bulunduğu BAZ kayıtları ve kendisinin beyanı ile sabit olan Atalay Demirbaş’ın ve olay tarihinde Cengiz Çallı’nın katipliğini yapan Kürşat Yılmaz’ın beyanlarında şüpheli Rezan Epözdemir’in Cengiz Çallı’nın UYAP üzerindeki savcılık rolü üzerinden vekaletle takip ettiği ya da vekalet sunmayı düşündüğü dosyalarda tarafların kişisel veri niteliğindeki adres, kimlik numarası, telefon numarası gibi bilgileri sorguladığına” ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:
“Kesinlikle Kürşat YILMAZ ve dolandırıcı Atalay’ın beyanlarını kabul etmiyorum. Benim Cengiz ÇALLI’nın savcılık rolü üzerinden herhangi bir kişisel veri niteliğindeki bilgiyi sorgulamam söz konusu olamaz. Bunlar aynı elden çıkan menfaat karşılığı verilen, gizli bir elce organize edilen kumpas amacıyla yönlendirilmiş beyanlardır. Hangi şahıs hakkında sorgulama yaptığıma dair net bir beyanda bulunulmamıştır. Bir avukat zaten vekalet sunmadan da istediği dosyayı inceleyebilir. Bunlar soyut beyanlardır.“
“Bana fatura edildiğine dair belgeleri görmedim ve bu deliller yetki sebebiyle hukuksuz delildir”
Rezan Epözdemir, “Cengiz Çallı ile birlikte birden fazla kez tatile gittiğine, tespitlere göre tatil ücretlerinin tamamının Rezan Epözdemir tarafından ödendiğine, yine Rezan Epözdemir ile Cengiz Çallı’nın sık sık lüks restoranlara gittiklerine bu yemek ücretlerinin de tamamının Rezan Epözdemir tarafından ödendiğine dair tutarlı beyanlar bulunduğu, tatil ücretlerinin fatura edildiğine dair mailler” hakkındaki soruya da şu yanıtı verdi:
“Cengiz ile bir tatile gidip gitmediğimi hatırlamamakla birlikte dijital materyallerde çıkan Cengiz Çallı’nın tatil ücretlerinin bana fatura edildiğine dair belgeleri görmedim ve bu deliller yetki sebebiyle hukuksuz delildir. Bu nedenle bu soru hakkında söyleyeceğim başka bir şey yoktur.”
“Ya Cengiz’in eşinin kullanımı için ya da Cengiz’in aracında bir problem olduğu için ivazlı tahsis şeklinde kendisine vermiştim”
“Üzerinden zaman geçtiği için tam olarak hatırlamamakla birlikte ya Cengiz’in eşinin kullanımı için ya da Cengiz’in aracında bir problem olduğu için ivazlı tahsis şeklinde kendisine vermiştim. Bu zaman diliminde önemli bir kısımda aracı kendisi kullanmıştır.
Son olarak söyleyeceklerim şunlardır. Birinci olarak dosyanın yukarıda sebebini izah ettiğim üzere ivedilikle HSK’ya gönderilmesi gerekmektedir. İkinci olarak hukuksuz delil kısmına tekrar dikkat çekmek istiyorum. Elde edilen delillerin tamamı hukuksuzdur. Bu deliller ile başlatılan soruşturmalar da hukuksuzdur. Meskur delillerin tarafımıza iade edilmesini talep ediyorum. Ayrıca varsa hukuksuz deliller ile başlatılan diğer soruşturmaların da sona erdirilmesi gerekmektedir. CMK 141 uyarınca bu soruşturmaları yürüten makamların da rucuen tazminat sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isterim. Benim olay tarihi itibariyle delil karartma ve mevcut pozisyonum itibariyle kaçma şüphem yoktur. Aynı madde uyarınca açıkça yetkisiz adli kontrol ve arama işlemi sebebiyle tazminat hakkımı saklı tutuyorum. Oğlumun Londra’da dil eğitimi vardır. Soruşturma tarihinden çok önce olan 23 Temmuz tarihinde Londra biletleri gidiş dönüş şeklinde alınmıştır. Mevcut adli kontrolün daha fazla hak kaybı olmaması adına evveliyetle kaldırılması ve açıkladığım sebeplerle herhangi bir adli kontrol tedbiri uygulanmaksızın serbest bırakılmayı talep ediyorum. Uçak rezervasyonlarına ilişkin belgeleri de dosyaya sunuyorum. Aleyhimde beyanda bulunan şahıslar hakkında TCK’nın 267. Maddesi uyarınca iftira suçundan resen soruşturma başlatılmasını talep ediyorum.”