15 Temmuz 2016’da, Ankara’nın Kazan ilçesinde bulunan 4. Ana Jet Üssü Komutanlığı’nda görev yapan 60. Dönem kursiyer pilot üsteğmen Eren Kaçkan’ın annesi Zübeyde Kaçkan ve babası Ahmet Kaçkan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi. AKP gönüllüsü olduğunu söyleyen baba, “Biz sana oy vermek için elden para bulup yollara düştük. Bize bu yapılır mı sayın cumhurbaşkanım?” dedi. Anne ise, oğluna yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “Bizim alnımız açık. Ben ona helal süt emzirdim. Hiçbir haram süt vermedim. Bizim çocuklarımız hain değildir” ifadelerini kullandı.
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çocuklarına diplomalarını kendi elleriyle verdiğini hatırlatan Ahmet Kaçkan, “Yanaklarından öperek verdi bizim çocuğumuzun diplomasını. Biz çocuğumuzu hain yetiştirmedik. Öyle haindi, o zaman diplomalarını neden verdi bizim çocuğumuzun?” diye sordu.
Kaçkan şunları söyledi:
“Eren Kaçkan benim oğlum. Kursiyer Teğmen. Şimdi Yenikent Sincan Cezaevi’nde. Tek kişilik hücrede kalıyor. Sağlık durumları var biraz, bağırsaklarından durumu var. Gidip geldikçe ne diyelim bir şey diyecek bir şey bulamıyoruz. Lafın bittiği yere denk geliyoruz ama biz bir anne baba olarak dayanacak artık gücümüz kalmadı. Bir an evvel çocuklarımıza kavuşmak istiyoruz.”
‘BABA BİLMİYORUM, HİÇBİR ŞEYDEN HABERİM YOK’
KHK TV’den Ahmet Yiğitsözlü’ye konuşan ve çocuklarının gözaltına alınması ve tutukluluğuna ilişkin bilgi veren baba Ahmet Kaçkan, “Cuma günleri biz Eren’e telefon ederdik. Evimize gelirdi cumartesileri. O cumartesi, Cuma günü telefon ettik. Eren’den haber alamadık. Haber alamayınca ben evden ayrıldım. Hanıma dedim ki ben kahveye gidiyorum. O da ‘Ben de çok sıkıldım.’ Hanımı da aldık, dünürü de aldık. Dondurma yemeye gittik geldik. Gelirken de telefonum çaldı. Yeğenim dedi ki, amca televizyonu aç. Hayırdır yeğenim, benim aklıma Eren eğitim yaparken herhalde uçağı düştü sandım. O kadar üzüldüm ki. Ama konu öyle değilmiş. Darbe lafını duydum televizyon ekranlarında. Darbe lafını da duyunca çok üzüldüm. Sabaha kadar uyanmadım. Sabah erkenden kalktım. Eren’in görev yaptığı birliğe gittim” dedi ve kendisinin kapıda durdurulduğunu anlattı.
“Ayrılmasaydım zaten bizi vuracaklardı” diyen baba, eve döndüklerinde oğlunun geldiğini söyleyerek, “Ne yaptınız oğlum diye sordum” sorusuna, “Baba bilmiyorum, hiçbir şeyden haberim yok” yanıtını aldığını kaydetti. Baba Kaçkan, şöyle devam etti: “‘Televizyonları kapattılar, ışıkları kapattılar. Telefonları elimizden topladılar. Operasyona götüreceğiz dediler, kapattılar. Biz hiçbir şeye de karışmadık. Biz içeride nöbet tuttuk, bunu biliyoruz. Başka bir şey bilmiyoruz.’ Ve benim çocuk 12 gün benim evimde kaldı. 12 günden sonra ‘görevinizin başına dönün’ diye çağırdılar. Gidince de benim çocuğu tutukladılar.”
‘ÇOCUKLARIMIZIN SUÇSUZ OLDUĞUNU BİLİYORSUN?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen baba Ahmet Kalkan, şöyle devam etti: “Ben İç Anadolu’nun evladıyım. Devletine, anayasasına başkaldıran bir evladı yetiştirmem de böyle evladı da kabul etmem ben. Ben sayın cumhurbaşkanına oy verdim. Sayın cumhurbaşkanımdan ben istediğim güzelliği göremedim. Sayın cumhurbaşkanım bizim çocukların günahı ne? Bizim çektiklerimizin sebepleri ne? Bunları bilmek istiyorum. Bizim çocuklara yardımcı ol artık. Yeter gayrı dayanacak gücümüz kalmadı. Sözlerim bittiği yere geliyorum. Daha çok derdim var, söylemek istiyorum ama söyleyemiyorum, konuşamıyorum, donuyorum, doldum da yani. Sayın Cumhurbaşkanım, sen bu çocukların ne durumda olduğunu bizden daha iyi biliyorsun. Elinde bunların bütün sorguları var, soruşturmaları var. Suçsuz olduğunu biliyorsun. Niçin bunları burada bekletiyorsun? Sebebi ne? Böyle bir evlat kolay mı yetişiyor? Böyle bir pilotlar kolay mı yetişiyor? Siz bu pilotları yetiştirdiniz, yetiştirdiniz, aldınız, içeriye koydunuz. Değer miydi bunlara? Eğer kötülük yapanlar varsa o kötülük yapanlar bütün cezalarını çeksin.”
Zübeyde Kaçkan ise şunları söyledi:
‘DİPLOMASINI BİZZAT ERDOĞAN VERDİ, MADEM HAİNDİ NİYE VERDİ?’
“Geçen pazar yaş günüydü. 5 Kasım’da 34 yaşına girdi. Yazık 26 yaşında içeri girdi. Bu çocuklarımıza yazık. Çünkü diplomasını eline verdi. Üniversiteyi okuyunca eliyle verdi. Bir de takdir etti, çocuğumuzu öptü. Cumhurbaşkanımız, o zaman başbakanıydı. Tayyip Erdoğan, o zaman başbakanıydı. Bizim çocuğumuza, o zaman üniversite diplomasını eliyle verdi. Takdir etti, yanaklarından öperek verdi bizim çocuğumuzun diplomasını. Biz çocuğumuzu hain yetiştirmedik. Öyle hain idi, o zaman diplomalarını neden verdi bizim çocuğumuzun? Biz bunu da hain olsun diye yetiştirmedik. Bir karıncanın kanadını incitmeden getirdik biz buradan. Çok zor büyüttüm ben. Çok zor yetiştirdim. Seyyar satıcıydı babası. Parasız kaldık, pulsuz kaldık. Komşudan aldım haçlığını, demedim ki oğlum paramız yok. Ben sana haçlık gönderemedim demedim. Çünkü derslerinden olmasın, başarılı bir öğrenci olsun diyerek, komşudan alarak ben haçlık gönderdim ki çocuğumuz devlete, millete hayırlı bir evlat olsun diyerek. Hain olsun diye okutmadım. Ama çocuklarımız hain ettiler, darbeci ettiler, terörist ettiler. Ama bunların ben hiçbirini kabul etmiyorum. Bizim alnımız açık.”