“Eyy… Buraya baksana! Bütün bunlar senin eserin, algı operasyonlarıyla kurtulamazsın bu çıkmazdan! Öylesine günahlar işledin ki, gitti gider, bundan sonra toparlayamazsın. Algı operasyonları işe yaramaz!”
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, gerçeklerle örtüşmeyen, “Salgın etkisini yitirip taşlar yerine oturdukça Türk ekonomisi yeni rekorlara koşacaktır” ifadeleri gazeteci-yazar Hasan Cemal’in de dikkatinden kaçmadı. Cemal, can çekişen ekonominin sorumlusu olarak salgını değil Erdoğan’ın inatla savunduğu yanlış ekonomi politikalarını görüyor.
“…
Ekonomi yönetimi dökülüyor
Türkiye’nin 1970’li yıllardan beri
en kötü, en çapsız ekonomi takımı iş başında.
Algı yönetimiyle, dış güçler edebiyatıyla,
cılkı çıkmış gündem değiştirme oyunlarıyla
bu işleri artık toparlayamazsın.
İpler kayıp gidiyor elinden.
Soruyorum:
Devletin dış borcunu
ödeyebilecek misin?
Soruyorum:
ABD’nin Ankara Büyükelçisi açıkladı:
SSK’nın, devlet hastanelerinin
Amerikan ilaç şirketlerine olan borcu
200 milyon dolardan
2.3 milyar dolara çıkmış;
Türkiye bu borcu uzun zamandır
sallıyormuş ve Damat Bey
son Amerika seyahatinde,
Türkiye’ye döner dönmez ödemelere
başlanacağını söylemiş.
Türkiye ne hâllere düştü,
görüyor musun? Ne yazık!
Soruyorum:
Özel sektörün dış borç
ödemelerine
destek verebilecek misin?
Bunun için
yeterli dövizin var mı?
Soruyorum:
Döviz mevduatlarının
karşılığı var mı
bankalarda?
Soruyorum:
Yarın öbür gün vatandaş
bankaların kapısını çaldı,
dolarını, avrosunu talep etti,
verebilecek misin?
Bir kriz çıkmasını
önleyebilecek misin?
Soruyorum:
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinde
en çok yalnızlaştığı,
yedi düvelle kavgalı
hâle geldiği bir dönemde
dış borç bulabilecek misin?
Ve dış borcu hangi faizle
bulabileceksin?
Soruyorum:
Dolar bazında herkes yüzde 1.5’la
borçlanırken, Türkiye de
ancak yüzde 6’larla borçlanabiliyor.
Bu durumda hâlâ
faizleri düşük
tutmaya devam etmek,
eşyanın tabiatına aykırı
beyhude bir politika değil mi?
Soruyorum:
Türkiye tarihinin en yüksek
genç işsizliğiyle karşı karşıya.
Bu da senin eserin.
Ekonomi de küçülüyor,
bunun altından nasıl kalkacaksın?
Soruyorum:
Aşırı devlet garantileriyle
olmadık fiyatlara yaptırılan köprülerin,
yolların, hava limanlarının,
hastanelerin bütçeye dönük
olağanüstü yükü
nasıl karşılanacak? Hangi vergileri
kimlerin sırtına vuracaksın?
Soruyorum:
Enflasyon ve işsizliğin geniş kitleleri
ezdiği bir dönemde, onların sırtına
bir de vergi mi bindireceksin?
Soruyorum:
Ekonomi öylesine yerlerde
sürünmeye başladı ki,
Türkiye’nin en önde gelen şirketlerinin,
bankalarının değeri
baş aşağı gitmiş durumda…
Yarın bu kuruluşların beş paraya
yabancı ellere geçmesini
nasıl engelleyeceksin?
Soruyorum:
Kredi derecelendirme kuruluşları
Türkiye’nin ülke notunu, Türkiye’nin en
büyük banka ve şirketlerinin
kredi notunu çöp seviyesine indirdi;
bizi yatırım yapılamaz ülke sınıfına soktu.
Soruyorum:
Bak, TÜSİAD Başkanı Kaslowski
ne diyor:
“Artık parasal ve mali genişlemeyle
büyümeye devam edemeyiz.
Hep günü kurtarmaya odaklandık,
uzun vadeli istikrarı tehlikeye attık.
Ekonomiyi yönetenler
salt algı yönetimiyle başarılı olamaz.
Bizim de artık algı yönetimini bırakıp
gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor.
(23 Eylül Osman Ulagay’ın yazısı, T24)
…”
Hasan Cemal’in T24’teki yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz