Açlık sınırının 19 bin liraya yaklaştığı Türkiye’de en düşük emekli aylığının Hazine yardımıyla 10 bin liradan 12 bin 500 liraya yükseltileceği açıklandı.
Haziran ayı enflasyon rakamlarına göre emekliye yüzde 24,73 enflasyon zammı yapılacaktı. Ancak kök aylıkları 8 bin liranın altında olan emekliler bu zamdan hiç faydalanamıyordu. AKP TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler tarafından açıklanan Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde yer alan düzenlemeyle 8 bin liranın altında kök aylığı olup da Hazine yardımıyla 10 bin lira alan emeklilerin eline geçecek para yüzde 25 artacak. Kök aylığı 8 bin lira ile 10 bin lira arasında olanlar ise artıştan düşük oranlarda faydalanacak. Güler, düzenlemeden 3 milyon 703 bin 788 emeklinin faydalanacağını açıkladı.
Zam oranları enflasyonun altında kalıyor
AKP’nin 2019’dan itibaren devreye soktuğu politikayla belli bir rakamın altındaki aylıklar Hazine’den karşılanarak o rakama tamamlanıyor.
İzlenen politikaya göre, aylığı en düşük emekli aylığına tamamlanan emeklilerin kök aylıkları değişmiyor. Enflasyona göre belirlenen zam oranları ise kök aylık üzerinden yapılıyor. Bu nedenle emeklilerin bir sonraki dönem aldıkları zam enflasyon oranının altında kalıyor.
Son yıllarda emekli aylıklarının ciddi oranda düşmesi AKP’yi Hazine katkısıyla tamamlama işlemine iterken, aylıkların düşme sebebi ise emekli aylığı bağlama sisteminin 2008’de değiştirilmesi.
2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile emekli aylığı hesaplama ve bağlama oranlarında yapılan değişiklikler sonucunda emekli aylıkları düşmeye başladı. Aynı koşullarda fakat farklı zamanlarda emekli olanların aylıkları arasında büyük eşitsizlikler ortaya çıktı.
1999’dan itibaren emekli aylıkları hesaplamasına enflasyonun yanı sıra Gayrisafi Yurt İçi Hasıla GSYH büyümesi de dahil edilirken AKP’nin 2008 yılında yaptığı yasal değişiklikle güncelleme katsayısına milli gelirdeki büyümenin sadece yüzde 30’u eklenmeye başlandı. Aylık bağlama oranları da yüzde 75’ler seviyesinden yüzde 50’lere düşürüldü.
Ancak emekli örgütlerinin aylıklar arasındaki uçurumun kapatılmasına ilişkin düzenleme talepleri uzun süredir karşılık bulmuyor.
Emekli örgütleri artan geçim sıkıntısı nedeniyle son dönemde de bu konuda çok sayıda eylem ve miting düzenledi. Emekliler, ayrıca emekli aylıklarının asgari ücret seviyesine çıkarılmasını talep ediyordu.
Asgari ücretle fark açılıyor
Asgari ücret tutarı, tanım itibarıyla geçinmek için gereken en az ücreti ifade ediyor.
Ancak Türkiye’de emekliler uzun yıllardır asgari ücretin altında aylık alıyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002 sonunda bir işçinin emekli aylığı asgari ücretin yaklaşık yüzde 30 üstündeydi. Son yapılan düzenlemeyle 12 bin 500 olan en düşük emekli aylığı, 17 bin lira olan asgari ücretin yüzde 26,5 altında.
DW Türkçe’ye konuşan çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli maaşı oranlarının tamamlama işlemine rağmen aylık bağlama sisteminin değişmesi nedeniyle ciddi bir biçimde düştüğüne işaret ediyor.
Çelik’e göre aynı nedenle ortalama emekli aylıkları da dipte eşitleniyor.
Ortalama aylıklar da azaldı
Aziz Çelik’in verdiği bilgiye göre en düşük emekli aylığı 10 bin lira iken ortalama emekli aylığı 12 bin lira civarındaydı. En düşük emekli aylığı yüzde 25 arttığında ortalama emekli aylığı 14 bin 500 lira civarına geldi.
Rakamlar, ortalama emekli aylığının, en düşük aylıktan sadece yüzde 16 fazla olduğunu gösteriyor.
Çelik, tamamlama işleminin başladığı 2019’dan bu yana en düşük emekli aylığı 12,5 kat artarken ortalama emekli aylığının 7,3 kat arttığına işaret ediyor.
“2019’da en düşük emekli aylığı bin liraya çekildiğinde ortalama emekli aylığı iki bin lira civarındaydı. Yani yaklaşık iki katıydı. Aynı aralığın korunması için en düşük emekli aylığı 12 bin 500 liraya çıktığında ortalama emekli aylığının 25 bin lira civarında olması beklenir” diyen Çelik, buna karşın ortalama emekli aylığının 14 bin 500 lirada kaldığını vurguluyor.
Prof. Çelik, “Bu aslında emeklilerin aşağıya doğru dipte ve yoksullukta eşitlendiği gösteriyor bize. Bir diğer anlamı ise şu: Emeklilere aslında toplamda fazla bir kaynak ayrılmıyor. Yukarıdaki yani durumu biraz daha iyi olan emeklilerden kırpılarak aşağıdaki emeklilere veriliyor. Şu anda emeklilik sistemindeki durum bu. Tabii bu, sonuç olarak emekli aylıklarını bir tür harçlığa dönüştürüyor” diye ekliyor.
Emeklilerin dörtte biri çalışmak zorunda
Emekli yoksulluğu arttıkça çalışan emekli sayısı da artıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) açıkladığı resmi verilere göre Mart 2024 itibarıyla 1 milyon 943 bin 579 emekli SGK’ye sosyal güvenlik destek primi ödenmesiyle çalışmayı sürdürüyor.
Türkiye Emekliler Derneği’ne göre yaklaşık 2 milyon emekli de kayıt dışı çalışıyor. Geçinemediği için çalışmak zorunda kalan emekli sayısı toplamda 4 milyonu buluyor. Ekonomi yönetiminin çalışmasına göre, Türkiye’de toplam emekli sayısı 16 milyon 154 bin 322 kişi. Buna göre emeklilerin yaklaşık dörtte biri çalışmak zorunda.
Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli aylıkları düşük olduğu için insanların tekrar çalışmaya devam ettiğini belirterek “Dolayısıyla Türkiye’de emekli aylığı sistemi, emeklilerin yaşamlarını sürdürecekleri geliri sağlayan bir sistem yerine bir sosyal yardım sistemine dönüşmüş durumda” ifadelerini kullanıyor.
Yaşlı işçi ölümleri artıyor
İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Meclisi verilerine göre, Türkiye’de 2024 yılının ilk altı ayında 50-64 yaş arası 215 işçi, 65 yaş ve üstü 52 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İş cinayetlerinin yüzde altısı 65 yaş ve üstü, yüzde 31’i 50 yaş ve üstünde gerçekleşti.
Geçen yıl ise 50-64 yaş arası 454 işçi, 65 yaş ve üstü 95 işçi hayatını kaybederken 50 yaş ve üstü, iş cinayetlerinin yüzde 30’unu oluşturdu.
Aylıklar açlık sınırından uzaklaştı
Türk-İş’in Açlık ve Yoksulluk Sınırı araştırmasına göre, Haziran ayında açlık sınırı 18 bin 978 lira ile en düşük emekli aylığının yaklaşık yüzde 34, ortalama emekli aylığının ise yüzde 24 üzerinde.
Ocak 2019’da açlık sınırı 2 bin TL ile ortalama emekli aylığıyla aynı orandaydı.
Açlık sınırı dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını ifade ediyor. Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise yoksulluk sınırı olarak tanımlanıyor.
Türk-İş’e göre Haziran ayı yoksulluk sınırı 61 bin 820 TL seviyesinde. Buna göre ortalama emekli aylığı alan dört emekli bir araya gelse dahi yoksulluk sınırına erişemiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 65 yaş üstünde yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı da 2023’te yüzde 20,5’ten yüzde 26,6’ya yükseldi.
Aldıkları pay AB ortalamasının yarısından az
Peki, Türkiye’nin bütçesinden emekliler için daha fazla pay ayrılamaz mı?
SGK verilerine göre, prim gelirleri emekli aylıkları ve sağlık ödemelerini fazlasıyla karşılıyor.
SGK gelirlerinin giderlerini karşılama oranının sürekli yükseldiğine ancak bunun emeklinin durumunun kötüleşmesinden kaynaklandığına dikkat çeken Çelik, ayrıca günümüzde sadece prim gelirleriyle sosyal güvenlik sisteminin sürdürülmesinin mümkün olmadığına işaret ediyor:
“Bu aktif sigortalı sayısının pasif sigortalı sayısından fazla olduğu dönemlerde uygulanabilir. Günümüzde ciddi devlet katkıları var. Mesela Avrupa Birliği’nde (AB) gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 9,5’u emekli aylıklarına ayrılıyor.”
Çelik’e göre, sorun SGK’nın kaynağı olup olmamasından değil, bütçeden sosyal güvenliğe yeterince kaynak ayrılmamasından kaynaklanıyor.
Çelik, “Bu kaynağı ayırmıyor ve bunu da paramız yok diye yapıyorlar. Halbuki SGK’nın kaynaklarını artıracak önlemlerden de kaçınıyorlar. Mesela asgari ücreti artırmıyorlar. Asgari ücret 17 bin lirada tutulmasaydı prim gelirleri daha da artabilirdi” diyor.
DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Mart ayında yayımladığı “Avrupa’da ve Türkiye’de Emeklilerin Durumu” isimli araştırmasına göre, 2008 yılında Türkiye’de emekli ve hak sahibi aylıklarının GSYH’ye oranı yüzde 4,9 iken bu oran AB ülkelerinde ortalama yüzde 8’di.
Ancak 2021 yılına gelindiğinde Türkiye’de emekli ve hak sahibi aylıklarının GSYH’ye oranı yüzde 4,1’e gerilerken AB ortalamasında yüzde 9,5’e yükseldi. Böylece aradaki fark 5,4 puan oldu. 2008-2021 arasında AB ortalamasında emeklilerin ve hak sahiplerinin GSYH’den aldığı pay 1,5 puan yükselirken Türkiye’de 0,8 puan azaldı.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – PELİN ÜNKER