AKP iktidarının “kurtulmakla” övündüğü ve seçim dönemlerinde bunu bir propaganda olarak kullandığı Uluslararası Para Fonu (IMF) bir kez daha gündemde.
İktidar yetkilileri, bu iddiaları sert bir dille yalanlarken gözler seçim sonrasına çevrilmiş durumda.
Geçen sene şubat ayında 72.2 olan tüketici güven endeks değeri bu sene şubat ayında 57.8’e geriledi.
Yeniçağ yazarı Esfender Korkmaz, “Bunun içindir ki tüketici güven endeksi, ekonominin içinde bulunduğu durumu ve beklentileri daha gerçekçi olarak yansıtıyor” diyor ve ekliyor:
“Tüketici de ekonominin içinde bulunduğu durumun kötüleştiğini ve olumsuz beklentiler içinde olduğunu söylüyor. Bu tablo, çarşı-pazar, boşalan iş yerleri, konkordatolar, kredi yapılandırmaları, alınan ekonomik önlemlerin yetersiz kaldığını gösteriyor.”
“31 Mart seçimlerinden hemen sonra daha radikal çözümlere gitmek zorundayız” diyen Korkmaz, “Daha radikal çözümleri hiçbir hükümet alamaz. Bu şartlarda tek çözüm kalıyor: IMF” görüşünü dile getiriyor.
Ekonomik krizde iktidarın da zarar göreceğinin altını çizen ekonomist, IMF’ye gitmenin hiçbir iktidar için kolay olmadığını ancak IMF olmasaydı, krizlerin paniğe dönüşebileceğini ve bu zararın ikiye katlanıyor olacağını söylüyor.
Korkmaz’a göre, IMF’nin kredi desteğinden daha önemlisi, uluslararası piyasaların ve sermayenin IMF’yi çıpa olarak görmesi…
Sermayenin ürkek olduğuna dikkat çeken Korkmaz, “Dış borcunuzu erteleyemezsiniz. Dünya ayağa kalkar. Temerrüde düşerseniz iflas demektir. IMF’ye gidilecekse geç kalmadan gitmek gerekir” ifadesini kullanıyor.
Şubat ayında bir yıl öncesine göre tüketicinin anket sorularına verdiği cevaplardan oluşan endeks değerleri ve değişme oranlarını da paylaşan yazar, toplam talepte gerileme ithal tüketim mallarının düşmesine, üretimde gerileme ise girdi olan ara malı ve ham madde ithalatının düşmesine neden olduğunu ifade ediyor. Bunun sonucu olarak da cari açıkta azalma olduğunu kaydediyor.