Türkiye ekonomisi artık gizlenemez bir krizin içine girmiş vaziyette.
Dolar 4 lira sınırını aşarken Euro da 5 liraya dayandı.
2001 krizindeki göstergeler, 17 yıl aradan sonra tekrar gündemde.
Bir de bunlara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’i hedef alan sözleri ve istifasının gündeme gelmesi piyasalarda deprem etkisi yarattı.
Gözler Pazartesi açıklanması beklenen pakette. TL’nin değer kaybı sürerse, TCMB üstünde fonlama faizlerini yükselterek önlem alma baskısı başlayacak.
Aram Ekim Duran’ın DW Türkçe’de kaleme aldığı yazısına göre, söz konusu önlem paketinin piyasaları sakinleştireceği beklentisi hakim…
Yeni teşvik paketinin 23 büyük projeye 128 milyar TL değerinde destek verilmesini öngördüğü, idari tedbirlerle faizin düşürülmesinin hedeflendiği belirtiliyor.
Uzmanlar ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert söylemleri ve Merkez’e baskısının piyasa oyuncularını tedirgin ettiğini ve TL üzerindeki değer kaybını hızlandırdığını söylüyor.
TL’nin, ABD Doları karşısında son bir haftadaki değer kaybı yüzde 7…
Ekonomist Uğur Gürses, küresel konjonktürün iyi olmadığı bir dönemde Şimşek’in istifa edeceği söylentisi ve faiz indirimine dönük beklentiler TL üzerindeki baskıyı artırdığını dile getiriyor ve ekliyor:
“Faiz indirimi şu anda Türkiye gerçeklerinden uzak bir beklenti. Erdoğan’ın ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’na yönelik eleştiri ve talepleri yurt dışı piyasalardaki ‘Türkiye’ algısını olumsuz etkiliyor. Bu gibi çıkışlar Türkiye’ye yönelen kredi kanallarını daraltıyor. Bu da iç piyasada kredi imkanlarını azaltıyor. Sonuçta şirketler bu durumdan zarar görüyor ve kur artışıyla birlikte özel sektörün döviz borcu giderek daha da kabarıyor.”
Peki, pazartesi günü açıklanması beklenen paket, doların ateşini düşürebilir mi?
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Murat Sağman’a göre, “Hükümet tarafında sanki bir anlaşmazlık var algısı mevcut piyasalarda”…
“Yatırımcılar, beklentilerinin karşılanmayacağını görünce satışa geçtiler ve dövize yöneldiler” diyen Sağman, “Piyasalar paketin içeriğini görmeyi bekliyor. Bu, bir ölçüde kurda bir rahatlama yaratabilir. Kurun bir an önce düşmesi gerekiyor, çünkü bu arada enflasyon giderek yükseliyor. Ancak hükümet, enflasyon ve kur düşmeden faiz düşürücü önlem alırsa ters tepebilir” diyor ve şöyle noktalıyor değerlendirmelerini:
“Merkez Bankası’nın asıl hedefi olan fiyat istikrarı yerine faize odaklanılan bir ortamda, enflasyon ve kur düşmezse risk algısı artar ve Türkiye’den sermaye çıkışları yaşanabilir.”