Büyükşehirler başta olmak üzere ülkenin büyük bölümünde barınma sorununa çözüm üretmeyen iktidar, yeni süreç için de herhangi bir planlama yapmadı.
Zaten yüzde 25 zam sınırına uyulduğunu söylemek çok mümkün değil. Yeni dönemde yine ev sahibi ile karşı karşıya kalan kiracıyı yeni sorunlar bekliyor. Ev sahipleri bir süredir kirayı 1 yıllık peşin istiyor ve çıkış taahhütnamesi imzalatıyor.
‘Yoksul kesim yaşlı binalara mecbur’
BirGün’de yer alan habere göre, Şehir Plancısı ve araştırmacı Özge Tekçe, ciddi bir barınma sorunuyla karşı karşıya olunduğunu belirterek “Barınma hakkı onurlu bir yaşam hakkının parçası” dedi. Konutu barınma hakkı olarak en temelinde değerlendirmek gerektiğini savunan Tekçe, “Konut fiziksel bir yapı olmaktan ziyade sosyal haklara erişim, yaşama erişimle birlikte değerlendirmeli. İhtiyaçları karşılık bulunan yer olmalı” dedi.
Tekçe özetle şu görüşleri paylaştı:
Konut çok ama erişilemiyor: İstanbul’da yeni yapılan ya da henüz satılmayan, kiralanmayan konutların ne kadar fazla olduğunu görüyoruz. Konutlar, herkesin erişebileceği şekilde değil. Türkiye’nin sosyal konut üretimi hep geri kalmış ve böyle olunca da her gelire uygun konut üretmek çok zorlaşıyor.
Önce pandemi sonra deprem: Pandemiden bu yana biz konuta erişmekte güçlük çekiyoruz. Bunun üzerine 6 Şubat’ta büyük bir deprem yaşadık. İstanbul’da beklediğimiz depreme dair endişeleri daha da artırdı. Herkesin sağlıklı ve güvenli konuta erişmesi çok zor.
Yoksul kesim yaşlı binalara mecbur: Kiralık ya da satılık konutlara baktığımızda belli gelir grubu yaşamaya çok elverişli olmayan yaşlı yapıları tercih etmek zorunda kalıyor. Depremde zarar görme riski artıyor.
Sadece bina değil yaşanabilir barınma alanı: Konut politikası her gelir grubuna uygun konut üretmeyi gerektirir. Sadece satılık değil kiralık konut da üretilmeli. Sosyal konut, bizde en eksik mesele. Kiralanabilir ve satılabilir sosyal konut için adım atılmalı. Planlamada yaşanabilir bir barınma alanını üretmek sadece fiziksel olarak binayı üretmekten çok daha fazlası. İnsanların yaşadıkları yere ait olması, sosyo kültürel yaşamları, iş hayatları bunların hepsini birlikte düşünerek yapmak gerekiyor. Konutu sadece gayrimenkul ve ekonomi üzerinden değerlendirdiğimizde sosyal ve toplumsal tarafını eksik kalıyor. Bu da beraberinde çorap söküğü gibi başka sorunları da getiriyor.
Ev sahibi ENAG üzerinden zam istiyor
Lüks Konut Uzmanı Nilüfer Kas, geçtiğimiz yıl yüzde 25 zam sınırının 2 Temmuz 2024’e uzatılmasıyla kiracı ve ev sahibi arasındaki uyuşmazlıkların fitilinin ateşlediğini söyledi.
Kas, tarihe ilişkin yeni bir sorunu da işaret etti: “Kira kontrat başlangıcı 1-2 Temmuz olan kiracılar için üçüncü kez yüzde 25 zam mı yoksa TÜFE üzerinden mi kira artışı uygulanacağı konusunda uyuşmazlıklar çıkacak.”
Kas yeni sürece ilişkin şu bilgileri paylaştı:
Kontratı 1-2 Temmuz’da bitenler ne yapacak: 1 ve 2 Temmuz’da kontratı bitenlere üçüncü kez yüzde 25 sınırı mı uygulanacak yoksa TÜFE oranında mı cam yapılacak? Resmi açıklamada “Yüzde 25 sınırı 3’üncü yıl olarak uygulanmayacak” denilmezse bu ciddi bir sorun teşkil eder. Uyuşmazlıklar yaşanır.”
Ev sahibi Diyanet’in ENAG hesabını istiyor: İki yıl üst üste TÜİK’in açıkladığı enflasyonun üçte biri oranında artış yapan ev sahipleri oldu. Şimdi TÜFE’nin üzerinde bir artış beklentisi içerisindeler. Son dönemde ENAG’ın enflasyonu da hem kontratlara hem hesaplamalara girmeye başladı. Biliyorsunuz nisan ayında Diyanet İşleri Başkanlığı, kurban zammında “TÜFE+ENAG enflasyonu/2” formülünü uyguladığını açıkladı. Ev sahipleri, “Diyanet İşleri bunu uyguluyorsa biz niye uygulamayalım” diyorlardı.
180 bin ev sahibi ve kiracı arabulucuya gitti: 7 milyon kiracıyı ilgilendiren bir durum var. Arabuluculuk sisteminin getirilmesiyle birlikte 180 bin ev sahibi ya da kiracı arabulucuya gitti. Ve bu sadece 85 bini anlaşarak sonuçlandı.
Yeni vergiler kiracıya yüklenecek: Temmuzda çıkacak ve ev sahiplerine yeni vergi getirecek yasa kiracıları ciddi etkileyecek. Çünkü sadece TÜFE’yle sınırlanmayacak bu artışlar. Bundan sonra stopaj gibi gelir vergisini de büyük ihtimalle kiracılar ödeyecek.
Kamunun düşük fiyatlı konut görevi: Konut dengesi çok bozuldu. İhtiyacın üçte ikisini devlet üretse, Avrupa’daki gibi belirli rakamlarda kiraya verse kiraların ateşi biraz söner.
Kiracılar ne diyor?
Yasaya rağmen yüzde 60 zam istedi
İstanbul Çağlayan’da oturan ve ev sahibinin istediği zammı kabul etmek zorunda kalan kiracı Hüsniye Yıldırım, “Yeni bir eve çıkmanın maliyeti çok yüksek. Ev sahipleri bu durumu çok güzel kullanıyor” ifadelerini kullandı.
50 metrekarelik küçük bir dairede oturduğunu söyleyen Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: “Belki ev sahipleri de kendi cephesinden haklı. Belki tek evi var ve geçimini oradan sağlıyor. Bulunduğum semtte kira 15 binden başlıyor. Evden taşınmak için geçen 60 bin TL para verdim. Bu yıl taşınsam en iki katını ödemek zorundayım. Ev sahibi de biliyor. 10 bin iken 16 bin lira kira istedi. 15 bin lirada anlaştık. Asgari ücretle çalışan bir kişi nasıl ödesin bu kirayı?
Deprem bölgesinde bile orana uyulmadı
Kiracıların en büyük sıkıntı yaşadığı bölgenin başında 6 Şubat depreminden etkilenen kentler geliyor. O kentlerde biri olan Adıyaman’da yaşayan depremzede Nuran İlhan, yapılan kira yardımının kiralara yetmediğin söyledi. Üstelik şimdi o kira yardımı da kesiliyor. Depremzedeyi daha kötü günler bekliyor. Nuran İlhan, depremzede olarak bir tolerans görmediğini söylüyor.
Depremde eşini, evini ve sağlığını kaybettiğin aktaran İlhan yaşadıkların şöyle anlattı: “Apartta oturuyorum. 3 bin 500 liraya girdim. Yüzde 25 sınırına uyulmadan birkaç ay sonra 9 bin lira yaptılar. Durumumu izah ettim ama ‘bir şey yapamayız, herkese bu fiyatı koyuyoruz, sizin için de aynı şey geçerli’ dediler. Başka bir yere geçeyim desem onlar da aynı. Yapılan kira yardımı bu kirayı karşılamıyor.”
Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz