İktisatçılar, Mülkiyeliler Birliği ve TSBD tarafından düzenlenen etkinlikte TÜİK verilerinin güvenilir olmadığını ve gerçeği yansıtmadığı söyledi.
Birgün’ün haberine göre; TÜİK’in, Milli Gelir serisini revize etmesiyle, ülke ekonomisinin düşük büyüme, düşük tasarruf, düşük yatırım gibi sorunlarının kağıt üzerinde düzeldiğinin ifade edildiği panelde, düzeltmeye ilişkin “Revizyonun, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği önerileri doğrultusunda ‘SNA-2008 ve ESA-2010’da benimsenen yaklaşımlar doğrultusunda makul revizyon sınırları içinde kalmayıp Türkiye’nin bozulan istatistiklerini iyileştirme kaygılarını taşıdığı anlaşılmaktadır” denildi. Panelin, TÜİK yetkililerine son bir uyarı niteliği taşıdığı aktarılırken, “Umarız ve dileriz ki güvenilir veriler üretme yükümlülüğü ve sorumluluğu diğer verilerden üstün gelir” ifadeleri kullanıldı.
“Veriler hesaplanırken eşitsizlik göze alınmıyor”
Tuncer Bulutay, 2010-2015 döneminde eski seriye göre yılda ortalama yüzde 5,2 olan reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) artış hızının yeni seride yüzde 7,3’e yükseltilmesinin gerçekçi sonuçları olmadığına değindi. Bulutay, “Bu revizyon sonucunda Türkiye ekonomisi 2009 sonrasında büyüme hızları itibariyle Çin’in hemen ardında, dünya ülkeleri sıralamasında 2’inci konumda yer almaktadır. Bu doping sonrasında, Türkiye kişi başı gelirde ‘orta gelir tuzağı’ denilen eşiği de bir çırpıda aşıvermiştir” sözlerini aktardı. Böyle bir büyüklüğe ulaşılması için GSYH’ye oranla tasarruf oranlarının yüzde 25, yatırım oranlarının ise yüzde 30’a çıkarılmasının zorunlu hale geldiğini belirten Bulutay, “Böylece ciddi bir tasarruf-yatırım sorunu olan ülkeden, Doğu Asya ekonomileriyle yarışan bir ekonomiye terfi edilmiştir” dedi. Son olarak, TÜİK verileri hesaplanırken eşitsizliğin göze alınmadığını ifade eden Bulutay, bunun sakıncaları olduğunu söyledi.
“Bu verilerle 11’inci plan yapılamaz”
Oktar Türel, değişen iktisadi şartların yeni hesaplama yöntemlerini ortaya çıkardığını aktararak, “Bunlar da zaman serilerinde kırılmalara yok açabilir. Ama kırılma TÜİK’in son düzenlemesinde olduğu gibi aşırı olunca ortaya bazı sorunlar çıkar. Örneğin, uzun dönem analizi yapılamaz. Üretim yapısındaki gelişmeler yakından izlenemediği için buna göre politika yönelimleri geliştirilemez. Toplumsal bellek örselenir. İktisadi olgular geniş toplum kesimleri tarafından anlaşılamaz hale gelir” dedi. Kalkınma Bakanlığı’nın 11’inci planı bu verilerle yapamayacağını belirten Türel, “TÜİK’in akademik çevreyi ve uzmanları bir araya getirerek, serileri 1987’ye kadar elden geçirip, temiz bir başlangıç yapalım demesi gerekiyor” önerisini sundu.
“Veriler bilimsel çalışmalar önünde engel”
Korkut Boratav, TÜİK’in yaptığı revizyonun önemli sakıncaları olduğunu aktararak, şöyle konuştu: “Değişiklik, başta toplam ve sektörel hasıla düzeyleri, büyüme hızları ile yatırım ve tasarruf oranları olmak üzere, çeşitli makroekonomik göstergelerde çarpıcı değişiklere yol açmış, eski serilere dayalı olarak yapılan ekonomik analizler ile bütçe ve orta vadeli programlardaki öngörüleri geçersiz hale getirmiş, uzun zaman serilerinin içsel tutarlılığını ortadan kaldırmıştır.”
Revizyonun yarattığı sakıncaların Türkiye’de makroekonomi dalındaki nicel-bilimsel araştırmalar yapılmasını güçleştireceğini söyleyen Boratav, “Eğer TÜİK, 2016’dakiler gibi, gelecekte yapacağı revizyonlarda da eski zaman serilerini geçersizleştirme yoluna giderse, nicel araştırmalar yapılamaz. Bu da toplumun bilgilenme hakkının korunması açısından zararlıdır” dedi.
TÜİK’in yeni ulusal gelir serilerinin, yapılması gereken revizyon çalışmalarının geçici ilk ürünü olarak kabul edilmesi gerektiğinin altının çizildiği panelde “Serileri, akademik çevrelerin, uzmanlık kuruluşlarının ve kamu ekonomi bürokrasisinin katkılarıyla iyileştirmek zorunlu ve yararlı görünmektedir” denildi.
TÜİK çalışanları paneli izledi
Konuşmaların ardından geçilen “soru-cevap” kısmında, TÜİK’te çalıştıklarını söyleyen iki kişi söz isteyerek, hesaplamada kullandıkları yöntemi anlattı. TÜİK çalışanı yaptıkları revizyonun doğru olduğunu savunarak, ülkenin 2009 yılından bugüne büyüdüğünü, ekonominin güçlendiğini iddia etti. TÜİK çalışanlarına yayınladıkları verilerin doğru olmadığı akademisyenler tarafından detaylarıyla anlatılırken, Tuncer Bulutay TÜİK çalışanlarına karşı, “Buraya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Ama neden bugün geldiniz? Keşke verileri hazırlamadan önce gelseydiniz” dedi.
Korkut Boratav ise, “Verileri hazırlarken harcadığınız emekle derdimiz yok. Ancak sizler de hata yaptığınızı kabul edin. Bu verileri kamuoyuna sunmak sakıncalır. Bilim yapmanın önünde büyük engel bu veriler. Konuyla ilgili yazmış olduğum eleştirilere yazılı olarak cevap vermenizi rica ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İktisatçılar, Mülkiyeliler Birliği ve TSBD tarafından düzenlenen etkinlikte TÜİK verilerinin güvenilir olmadığını ve gerçeği yansıtmadığı söyledi.
Birgün’ün haberine göre; TÜİK’in, Milli Gelir serisini revize etmesiyle, ülke ekonomisinin düşük büyüme, düşük tasarruf, düşük yatırım gibi sorunlarının kağıt üzerinde düzeldiğinin ifade edildiği panelde, düzeltmeye ilişkin “Revizyonun, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği önerileri doğrultusunda ‘SNA-2008 ve ESA-2010’da benimsenen yaklaşımlar doğrultusunda makul revizyon sınırları içinde kalmayıp Türkiye’nin bozulan istatistiklerini iyileştirme kaygılarını taşıdığı anlaşılmaktadır” denildi. Panelin, TÜİK yetkililerine son bir uyarı niteliği taşıdığı aktarılırken, “Umarız ve dileriz ki güvenilir veriler üretme yükümlülüğü ve sorumluluğu diğer verilerden üstün gelir” ifadeleri kullanıldı.
“Veriler hesaplanırken eşitsizlik göze alınmıyor”
Tuncer Bulutay, 2010-2015 döneminde eski seriye göre yılda ortalama yüzde 5,2 olan reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) artış hızının yeni seride yüzde 7,3’e yükseltilmesinin gerçekçi sonuçları olmadığına değindi. Bulutay, “Bu revizyon sonucunda Türkiye ekonomisi 2009 sonrasında büyüme hızları itibariyle Çin’in hemen ardında, dünya ülkeleri sıralamasında 2’inci konumda yer almaktadır. Bu doping sonrasında, Türkiye kişi başı gelirde ‘orta gelir tuzağı’ denilen eşiği de bir çırpıda aşıvermiştir” sözlerini aktardı. Böyle bir büyüklüğe ulaşılması için GSYH’ye oranla tasarruf oranlarının yüzde 25, yatırım oranlarının ise yüzde 30’a çıkarılmasının zorunlu hale geldiğini belirten Bulutay, “Böylece ciddi bir tasarruf-yatırım sorunu olan ülkeden, Doğu Asya ekonomileriyle yarışan bir ekonomiye terfi edilmiştir” dedi. Son olarak, TÜİK verileri hesaplanırken eşitsizliğin göze alınmadığını ifade eden Bulutay, bunun sakıncaları olduğunu söyledi.
“Bu verilerle 11’inci plan yapılamaz”
Oktar Türel, değişen iktisadi şartların yeni hesaplama yöntemlerini ortaya çıkardığını aktararak, “Bunlar da zaman serilerinde kırılmalara yok açabilir. Ama kırılma TÜİK’in son düzenlemesinde olduğu gibi aşırı olunca ortaya bazı sorunlar çıkar. Örneğin, uzun dönem analizi yapılamaz. Üretim yapısındaki gelişmeler yakından izlenemediği için buna göre politika yönelimleri geliştirilemez. Toplumsal bellek örselenir. İktisadi olgular geniş toplum kesimleri tarafından anlaşılamaz hale gelir” dedi. Kalkınma Bakanlığı’nın 11’inci planı bu verilerle yapamayacağını belirten Türel, “TÜİK’in akademik çevreyi ve uzmanları bir araya getirerek, serileri 1987’ye kadar elden geçirip, temiz bir başlangıç yapalım demesi gerekiyor” önerisini sundu.
“Veriler bilimsel çalışmalar önünde engel”
Korkut Boratav, TÜİK’in yaptığı revizyonun önemli sakıncaları olduğunu aktararak, şöyle konuştu: “Değişiklik, başta toplam ve sektörel hasıla düzeyleri, büyüme hızları ile yatırım ve tasarruf oranları olmak üzere, çeşitli makroekonomik göstergelerde çarpıcı değişiklere yol açmış, eski serilere dayalı olarak yapılan ekonomik analizler ile bütçe ve orta vadeli programlardaki öngörüleri geçersiz hale getirmiş, uzun zaman serilerinin içsel tutarlılığını ortadan kaldırmıştır.”
Revizyonun yarattığı sakıncaların Türkiye’de makroekonomi dalındaki nicel-bilimsel araştırmalar yapılmasını güçleştireceğini söyleyen Boratav, “Eğer TÜİK, 2016’dakiler gibi, gelecekte yapacağı revizyonlarda da eski zaman serilerini geçersizleştirme yoluna giderse, nicel araştırmalar yapılamaz. Bu da toplumun bilgilenme hakkının korunması açısından zararlıdır” dedi.
TÜİK’in yeni ulusal gelir serilerinin, yapılması gereken revizyon çalışmalarının geçici ilk ürünü olarak kabul edilmesi gerektiğinin altının çizildiği panelde “Serileri, akademik çevrelerin, uzmanlık kuruluşlarının ve kamu ekonomi bürokrasisinin katkılarıyla iyileştirmek zorunlu ve yararlı görünmektedir” denildi.
TÜİK çalışanları paneli izledi
Konuşmaların ardından geçilen “soru-cevap” kısmında, TÜİK’te çalıştıklarını söyleyen iki kişi söz isteyerek, hesaplamada kullandıkları yöntemi anlattı. TÜİK çalışanı yaptıkları revizyonun doğru olduğunu savunarak, ülkenin 2009 yılından bugüne büyüdüğünü, ekonominin güçlendiğini iddia etti. TÜİK çalışanlarına yayınladıkları verilerin doğru olmadığı akademisyenler tarafından detaylarıyla anlatılırken, Tuncer Bulutay TÜİK çalışanlarına karşı, “Buraya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Ama neden bugün geldiniz? Keşke verileri hazırlamadan önce gelseydiniz” dedi.
Korkut Boratav ise, “Verileri hazırlarken harcadığınız emekle derdimiz yok. Ancak sizler de hata yaptığınızı kabul edin. Bu verileri kamuoyuna sunmak sakıncalır. Bilim yapmanın önünde büyük engel bu veriler. Konuyla ilgili yazmış olduğum eleştirilere yazılı olarak cevap vermenizi rica ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İktisatçılar, Mülkiyeliler Birliği ve TSBD tarafından düzenlenen etkinlikte TÜİK verilerinin güvenilir olmadığını ve gerçeği yansıtmadığı söyledi.
Birgün’ün haberine göre; TÜİK’in, Milli Gelir serisini revize etmesiyle, ülke ekonomisinin düşük büyüme, düşük tasarruf, düşük yatırım gibi sorunlarının kağıt üzerinde düzeldiğinin ifade edildiği panelde, düzeltmeye ilişkin “Revizyonun, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği önerileri doğrultusunda ‘SNA-2008 ve ESA-2010’da benimsenen yaklaşımlar doğrultusunda makul revizyon sınırları içinde kalmayıp Türkiye’nin bozulan istatistiklerini iyileştirme kaygılarını taşıdığı anlaşılmaktadır” denildi. Panelin, TÜİK yetkililerine son bir uyarı niteliği taşıdığı aktarılırken, “Umarız ve dileriz ki güvenilir veriler üretme yükümlülüğü ve sorumluluğu diğer verilerden üstün gelir” ifadeleri kullanıldı.
“Veriler hesaplanırken eşitsizlik göze alınmıyor”
Tuncer Bulutay, 2010-2015 döneminde eski seriye göre yılda ortalama yüzde 5,2 olan reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) artış hızının yeni seride yüzde 7,3’e yükseltilmesinin gerçekçi sonuçları olmadığına değindi. Bulutay, “Bu revizyon sonucunda Türkiye ekonomisi 2009 sonrasında büyüme hızları itibariyle Çin’in hemen ardında, dünya ülkeleri sıralamasında 2’inci konumda yer almaktadır. Bu doping sonrasında, Türkiye kişi başı gelirde ‘orta gelir tuzağı’ denilen eşiği de bir çırpıda aşıvermiştir” sözlerini aktardı. Böyle bir büyüklüğe ulaşılması için GSYH’ye oranla tasarruf oranlarının yüzde 25, yatırım oranlarının ise yüzde 30’a çıkarılmasının zorunlu hale geldiğini belirten Bulutay, “Böylece ciddi bir tasarruf-yatırım sorunu olan ülkeden, Doğu Asya ekonomileriyle yarışan bir ekonomiye terfi edilmiştir” dedi. Son olarak, TÜİK verileri hesaplanırken eşitsizliğin göze alınmadığını ifade eden Bulutay, bunun sakıncaları olduğunu söyledi.
“Bu verilerle 11’inci plan yapılamaz”
Oktar Türel, değişen iktisadi şartların yeni hesaplama yöntemlerini ortaya çıkardığını aktararak, “Bunlar da zaman serilerinde kırılmalara yok açabilir. Ama kırılma TÜİK’in son düzenlemesinde olduğu gibi aşırı olunca ortaya bazı sorunlar çıkar. Örneğin, uzun dönem analizi yapılamaz. Üretim yapısındaki gelişmeler yakından izlenemediği için buna göre politika yönelimleri geliştirilemez. Toplumsal bellek örselenir. İktisadi olgular geniş toplum kesimleri tarafından anlaşılamaz hale gelir” dedi. Kalkınma Bakanlığı’nın 11’inci planı bu verilerle yapamayacağını belirten Türel, “TÜİK’in akademik çevreyi ve uzmanları bir araya getirerek, serileri 1987’ye kadar elden geçirip, temiz bir başlangıç yapalım demesi gerekiyor” önerisini sundu.
“Veriler bilimsel çalışmalar önünde engel”
Korkut Boratav, TÜİK’in yaptığı revizyonun önemli sakıncaları olduğunu aktararak, şöyle konuştu: “Değişiklik, başta toplam ve sektörel hasıla düzeyleri, büyüme hızları ile yatırım ve tasarruf oranları olmak üzere, çeşitli makroekonomik göstergelerde çarpıcı değişiklere yol açmış, eski serilere dayalı olarak yapılan ekonomik analizler ile bütçe ve orta vadeli programlardaki öngörüleri geçersiz hale getirmiş, uzun zaman serilerinin içsel tutarlılığını ortadan kaldırmıştır.”
Revizyonun yarattığı sakıncaların Türkiye’de makroekonomi dalındaki nicel-bilimsel araştırmalar yapılmasını güçleştireceğini söyleyen Boratav, “Eğer TÜİK, 2016’dakiler gibi, gelecekte yapacağı revizyonlarda da eski zaman serilerini geçersizleştirme yoluna giderse, nicel araştırmalar yapılamaz. Bu da toplumun bilgilenme hakkının korunması açısından zararlıdır” dedi.
TÜİK’in yeni ulusal gelir serilerinin, yapılması gereken revizyon çalışmalarının geçici ilk ürünü olarak kabul edilmesi gerektiğinin altının çizildiği panelde “Serileri, akademik çevrelerin, uzmanlık kuruluşlarının ve kamu ekonomi bürokrasisinin katkılarıyla iyileştirmek zorunlu ve yararlı görünmektedir” denildi.
TÜİK çalışanları paneli izledi
Konuşmaların ardından geçilen “soru-cevap” kısmında, TÜİK’te çalıştıklarını söyleyen iki kişi söz isteyerek, hesaplamada kullandıkları yöntemi anlattı. TÜİK çalışanı yaptıkları revizyonun doğru olduğunu savunarak, ülkenin 2009 yılından bugüne büyüdüğünü, ekonominin güçlendiğini iddia etti. TÜİK çalışanlarına yayınladıkları verilerin doğru olmadığı akademisyenler tarafından detaylarıyla anlatılırken, Tuncer Bulutay TÜİK çalışanlarına karşı, “Buraya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Ama neden bugün geldiniz? Keşke verileri hazırlamadan önce gelseydiniz” dedi.
Korkut Boratav ise, “Verileri hazırlarken harcadığınız emekle derdimiz yok. Ancak sizler de hata yaptığınızı kabul edin. Bu verileri kamuoyuna sunmak sakıncalır. Bilim yapmanın önünde büyük engel bu veriler. Konuyla ilgili yazmış olduğum eleştirilere yazılı olarak cevap vermenizi rica ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İktisatçılar, Mülkiyeliler Birliği ve TSBD tarafından düzenlenen etkinlikte TÜİK verilerinin güvenilir olmadığını ve gerçeği yansıtmadığı söyledi.
Birgün’ün haberine göre; TÜİK’in, Milli Gelir serisini revize etmesiyle, ülke ekonomisinin düşük büyüme, düşük tasarruf, düşük yatırım gibi sorunlarının kağıt üzerinde düzeldiğinin ifade edildiği panelde, düzeltmeye ilişkin “Revizyonun, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği önerileri doğrultusunda ‘SNA-2008 ve ESA-2010’da benimsenen yaklaşımlar doğrultusunda makul revizyon sınırları içinde kalmayıp Türkiye’nin bozulan istatistiklerini iyileştirme kaygılarını taşıdığı anlaşılmaktadır” denildi. Panelin, TÜİK yetkililerine son bir uyarı niteliği taşıdığı aktarılırken, “Umarız ve dileriz ki güvenilir veriler üretme yükümlülüğü ve sorumluluğu diğer verilerden üstün gelir” ifadeleri kullanıldı.
“Veriler hesaplanırken eşitsizlik göze alınmıyor”
Tuncer Bulutay, 2010-2015 döneminde eski seriye göre yılda ortalama yüzde 5,2 olan reel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) artış hızının yeni seride yüzde 7,3’e yükseltilmesinin gerçekçi sonuçları olmadığına değindi. Bulutay, “Bu revizyon sonucunda Türkiye ekonomisi 2009 sonrasında büyüme hızları itibariyle Çin’in hemen ardında, dünya ülkeleri sıralamasında 2’inci konumda yer almaktadır. Bu doping sonrasında, Türkiye kişi başı gelirde ‘orta gelir tuzağı’ denilen eşiği de bir çırpıda aşıvermiştir” sözlerini aktardı. Böyle bir büyüklüğe ulaşılması için GSYH’ye oranla tasarruf oranlarının yüzde 25, yatırım oranlarının ise yüzde 30’a çıkarılmasının zorunlu hale geldiğini belirten Bulutay, “Böylece ciddi bir tasarruf-yatırım sorunu olan ülkeden, Doğu Asya ekonomileriyle yarışan bir ekonomiye terfi edilmiştir” dedi. Son olarak, TÜİK verileri hesaplanırken eşitsizliğin göze alınmadığını ifade eden Bulutay, bunun sakıncaları olduğunu söyledi.
“Bu verilerle 11’inci plan yapılamaz”
Oktar Türel, değişen iktisadi şartların yeni hesaplama yöntemlerini ortaya çıkardığını aktararak, “Bunlar da zaman serilerinde kırılmalara yok açabilir. Ama kırılma TÜİK’in son düzenlemesinde olduğu gibi aşırı olunca ortaya bazı sorunlar çıkar. Örneğin, uzun dönem analizi yapılamaz. Üretim yapısındaki gelişmeler yakından izlenemediği için buna göre politika yönelimleri geliştirilemez. Toplumsal bellek örselenir. İktisadi olgular geniş toplum kesimleri tarafından anlaşılamaz hale gelir” dedi. Kalkınma Bakanlığı’nın 11’inci planı bu verilerle yapamayacağını belirten Türel, “TÜİK’in akademik çevreyi ve uzmanları bir araya getirerek, serileri 1987’ye kadar elden geçirip, temiz bir başlangıç yapalım demesi gerekiyor” önerisini sundu.
“Veriler bilimsel çalışmalar önünde engel”
Korkut Boratav, TÜİK’in yaptığı revizyonun önemli sakıncaları olduğunu aktararak, şöyle konuştu: “Değişiklik, başta toplam ve sektörel hasıla düzeyleri, büyüme hızları ile yatırım ve tasarruf oranları olmak üzere, çeşitli makroekonomik göstergelerde çarpıcı değişiklere yol açmış, eski serilere dayalı olarak yapılan ekonomik analizler ile bütçe ve orta vadeli programlardaki öngörüleri geçersiz hale getirmiş, uzun zaman serilerinin içsel tutarlılığını ortadan kaldırmıştır.”
Revizyonun yarattığı sakıncaların Türkiye’de makroekonomi dalındaki nicel-bilimsel araştırmalar yapılmasını güçleştireceğini söyleyen Boratav, “Eğer TÜİK, 2016’dakiler gibi, gelecekte yapacağı revizyonlarda da eski zaman serilerini geçersizleştirme yoluna giderse, nicel araştırmalar yapılamaz. Bu da toplumun bilgilenme hakkının korunması açısından zararlıdır” dedi.
TÜİK’in yeni ulusal gelir serilerinin, yapılması gereken revizyon çalışmalarının geçici ilk ürünü olarak kabul edilmesi gerektiğinin altının çizildiği panelde “Serileri, akademik çevrelerin, uzmanlık kuruluşlarının ve kamu ekonomi bürokrasisinin katkılarıyla iyileştirmek zorunlu ve yararlı görünmektedir” denildi.
TÜİK çalışanları paneli izledi
Konuşmaların ardından geçilen “soru-cevap” kısmında, TÜİK’te çalıştıklarını söyleyen iki kişi söz isteyerek, hesaplamada kullandıkları yöntemi anlattı. TÜİK çalışanı yaptıkları revizyonun doğru olduğunu savunarak, ülkenin 2009 yılından bugüne büyüdüğünü, ekonominin güçlendiğini iddia etti. TÜİK çalışanlarına yayınladıkları verilerin doğru olmadığı akademisyenler tarafından detaylarıyla anlatılırken, Tuncer Bulutay TÜİK çalışanlarına karşı, “Buraya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Ama neden bugün geldiniz? Keşke verileri hazırlamadan önce gelseydiniz” dedi.
Korkut Boratav ise, “Verileri hazırlarken harcadığınız emekle derdimiz yok. Ancak sizler de hata yaptığınızı kabul edin. Bu verileri kamuoyuna sunmak sakıncalır. Bilim yapmanın önünde büyük engel bu veriler. Konuyla ilgili yazmış olduğum eleştirilere yazılı olarak cevap vermenizi rica ediyoruz” ifadelerini kullandı.