Türkiye’nin en temel ekonomi problemlerinden biri de kamu harcamaları olarak gösteriliyor. Kamu harcamalarının kısılmaması toplam talebi canlı tutuyor bu da enflasyonun düşmesinin önündeki engellerden biri olarak gösteriliyor. İktisatçı Mahfi Eğilmez, bir takipçisinin MB’nın rezervleriyle ilgili bir sorusu üzerine bu konuya değindi ve şunları yazdı: “Kamu kesiminde harcamalar hiçbir şekilde kısılmıyor, dolayısıyla maliye politikası MB’ye yardımcı olmuyor.”
İktisatçı Mahfi Eğilmez, Merkez Bankası rezervlerinde son durumu tablo halinde paylaştı. Buna göre brüt rezervler 183 milyar dolar. Net rezervler ise 72,7 milyar dolar. Mahfi Eğilmez, Swap’lar hariç net rezervleri ise 57,1 milyar dolar olarak hesaplamış.
Bir takipçisinin, “Hocam; Bence son yıllardaki en iyi merkez bankası olduğunu düşünüyorum. Tüm olumsuzluklara rağmen ellerinden geleni yapıyorlar, ne dersiniz?” sorusu üzerine Mahfi Eğilmez şunları yazdı: “MB’nin tek başına yapacakları sınırlı onu da yapıyorlar ama kamu kesiminde harcamalar hiçbir şekilde kısılmıyor dolayısıyla maliye politikası MB’ye yardımcı olmuyor.”
Mahfi Eğilmez ne demek istiyor?
Para politikası (MB) tarafı sıkı… Faiz artırıyor, krediyi pahalılaştırıyor, TL likiditesini kısıyor. Eğilmez, “MB’nin tek başına yapacakları sınırlı!” derken, enflasyonu düşürme gücünün tek başına yetmeyeceğini vurguluyor.
“Maliye politikası yardımcı olmuyor…” Kamu harcamaları (maaş artışları, transferler, yatırımlar, garanti ödemeleri, yönetilen fiyat zamları) kısılmıyor. Yani bütçe talebi canlı tutuyor. Bu da MB’nin ‘frenine’ karşı ‘gaz’ etkisi yaratıyor.
Sonuç olarak toplam talep yüksek kalıyor, fiyat baskısı sürüyor, enflasyon beklentilerinin düzelmesi zorlaşıyor. Enflasyonun düzenli olarak düşmesi için para ve maliye politikası ‘sıkı’ durmalı.
Örneğin, Merkez Bankası faizi yükseltip kredi kartı/nakit avans tavanlarını düşürüyor. Bunu da talebi kısmak için yapıyor. (Talebi kısarak enflasyonu düşürmek istiyor.) Ancak aynı dönemde kamu, ücret/transfer/garanti ödemelerini güçlü artırırsa piyasaya yine yüksek gelir akışı oluyor. MB’nin yaptığı hamlenin etkisi zayıflıyor. Enflasyon da görüldüğü üzere zor düşüyor.
İşte Türkiye’nin Sefalet Endeksi tablosu
Ekonomist Mahfi Eğilmez’in paylaştığı Sefalet Endeksi verileri, Türkiye ekonomisinin son yıllardaki kırılganlığını gözler önüne serdi. Eğilmez, enflasyon oranı, işsizlik oranı, 10 yıllık tahvil faizi ve büyüme oranı dikkate alınarak hesaplanan endekse ilişkin çarpıcı tabloyu paylaştı.
Türkiye’nin Sefalet Endeksi grafiğini ‘Türkiye’nin son durumu’ olarak paylaşan Eğilmez, hesaplama formülünü de vererek yorumu okuyucularına bıraktı.
Sefalet Endeksi grafiği ne anlatıyor?
Enflasyon oranı, işsizlik oranı, 10 yıllık tahvil faizi ve büyüme oranı dikkate alınarak hesaplanan endeks, 0 seviyesine yaklaştıkça iyi, 100’e yaklaştıkça ise kötü bir tabloyu ifade ediyor.
2017’de 26,8 seviyesinde olan endeks, 2021’de 60,7, 2022’de 78,2’ye yükselerek istikrarsızlığın sinyalini verdi. 2023 yılında ise 94,8 ile zirveye çıkarak Türkiye’nin en ağır ekonomik sıkıntı yaşadığı dönemi işaret etti. Bu dönemde hem enflasyon hem de faiz oranları sert biçimde artarken, büyümenin katkısı yetersiz kaldı.
2024’te 76,8 seviyesine gerileyen endeks, 2025 için öngörülen 66,7 değeriyle kısmi bir iyileşmeye işaret ediyor. Ancak bu rakam, hâlâ yüksek enflasyon ve işsizlik sorunlarının devam ettiğini, ekonomik refahın ise sınırlı ölçüde toparlandığını ortaya koyuyor.
Sefalet Endeksi’nin kalıcı olarak düşük seviyelere inebilmesi için fiyat istikrarının sağlanması, işsizliğin azaltılması ve sürdürülebilir büyümenin yakalanması gerekiyor.
Sefalet endeksi nedir?
Amerikalı iktisatçı Arthur Okun tarafından geliştirilmiş bulunan sefalet endeksi; işsizlik oranıyla enflasyon oranının toplanmasından oluşan bir gösterge. İşsizliğin yükselmesi geliri olmayanların sayısının arttığını, enflasyonun yükselmesi yaşamın pahalandığını gösterdiği için endeksin yükselmesi sefaletin arttığını, dolayısıyla ekonomide bozulma ortaya çıktığını gösteriyor. Zaman içinde endeks, Nobel ödüllü Amerikalı iktisatçı Robert Barro tarafından yeniden formüle edildi. Bu haliyle Barro Sefalet Endeksi (Barro Misery Index – BMI) adını alan endeksi şöyle bir denklemle ifade etmek mümkündür:
BMI = (Enflasyon Oranı + İşsizlik Oranı + Faiz Oranı) – Büyüme Oranı
Eğer büyüme oranı pozitifse yani ekonomi büyümüşse bu oranın düşülmesi gerekiyor, çünkü ekonomik büyüme sefaleti azaltıyor. Tersine büyüme oranı negatifse yani ekonomi küçülmüşse o zaman bu oranın da toplama eklenmesi gerekiyor, çünkü eksi büyüme sefalet artışı getiriyor.
Endekste yer alan faiz oranı olarak uzun vadeli tahvil faizini almak gerekiyor. Türkiye açısından bu konuda geçerli faiz 10 yıllık Devlet Tahvilinin faizi.
Endeks, ABD ekonomisi öngörülerek hazırlanmış ve yakın zamanlara kadar da yalnızca ABD ekonomisine uygulanmıştı. Son yıllarda bir başka Amerikalı iktisatçı Steve Hanke tarafından ABD dışındaki ekonomilere de uygulanan endeks bu sayede dünyada popülarite kazandı.
Sefalet endeksini artıran kalemler enflasyon, işsizlik ve faizlerdeki yükseliştir. Yani bu üç kalem endeksi olumsuz yönde etkiliyor. Buna karşılık büyüme oranı artışı da endeksi olumlu yönde etkiliyor.