Ekonomik kriz içerisinde olan Türkiye’de koronavirüs salgını sonrası Merkez Bankası’nın rezervleri 20 milyar dolar eridi.
AKP hükümeti, koronavirüs salgınının yarattığı likidite sorununun hafifletilmesi için çözüm arayışında. Onlardan biri de yabancı ülkelerin swap hattına dahil olmak. Şimdi, Türkiye’nin gündeminde “ABD Merkez Bankası Fed’den swap imkânı sağlanabilir mi?” sorusu var.
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) dış finansman operasyonlarını yürüten New York biriminin eski başkanı William Dudley’e göre ise bu bir “hayal”.
Sözcü’nün haberine göre William Dudley, “Türkiye’de swap hattına ihtiyaç duymasının nedenleri Fed’in hedefleriyle uymuyor. ABD ile inişli çıkışlı ilişkileri olan bir ülkeye Fed’in swap hattı açacağını hayal etmek de zor” dedi.
Dudley, yeni dolar swap hatları kurmak konusunda Fed içinde “önemli ölçüde isteksizlik” olduğuna dikkat çekti.
Dudley’e göre swap hattının önündeki en büyük engel, Ankara ve Washington arasındaki jeopolitik gerilim. Dudley, ABD Başkanı Donald Trump’tan gelecek güçlü bir desteğin Fed’in Türkiye’ye kaynak sağlayıp sağlamama kararını etkileyebileceğine de dikkat çekti.
Döviz rezervlerindeki azalış nedeniyle nakit sıkıntısı ve yüksek borç yükümlülükleri ile karşı karşıya olan Türkiye, Fed dolar swap hattına dahil olmak için başvuruda bulunmuştu.
Fed, mart ayında koronavirüs salgınıyla mücadele için daha önce swap imkânı sağladığı ülkelere ek olarak Brezilya, Yeni Zelanda ve Güney Kore ile de swap hattı kurmuştu. Ancak swap anlaşması olan ülkeler arasında Türkiye yer almadı.
Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, 6 Mayıs’ta yaptığı açıklamada Türkiye veya başka ülkelere Fed ile para swap imkânı tanınması hakkında, ancak “karşılıklı güven” ilişkisi tesis edilen ülkeler ile Fed’in swap anlaşması yaptığını söylemişti.
Piyasa uzmanları, Türkiye’nin dış finansman ihtiyacını karşılamak için önündeki en önemli seçenekler arasında swap anlaşmasıyla sağlanacak kaynak olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye’nin swap anlaşmasına dahil olması halinde, dolar likiditesinin artırılabileceği ve 7,26’yı aşarak tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaşan Dolar/TL kuru üzerindeki satış baskısını da hafifletebileceği belirtiliyor.
Swap, kelime olarak değiş-tokuş veya takas anlamına geliyor.
Finans piyasalarında ise; iki tarafın belirli bir zaman dilimi içinde farklı faiz ödemelerini ve/veya farklı para birimlerini karşılıklı olarak değiştirdikleri takas anlaşmasına “swap sözleşmesi” deniyor.
Swap piyasasında ağırlıklı döviz swapları ile faize dayalı swap sözleşmeleri işlem görüyor.
2000’lerin sonundaki küresel likidite krizi sırasında sıkça başvurulan swap hattı uygulaması ile merkez bankaları kendi para birimlerini diğer bankalara verip, yabancı para birimi alabiliyor.
Böylece piyasaya likidite sağlanarak, herhangi bir ülkenin döviz bulma ya da ödeme yapma sıkıntısı yaşamasının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Koronavirüs salgını öncesinde Fed’in swap hattına sahip olduğu ülkeler Kanada Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası (BoE), Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japonya Merkez Bankası (BoJ) ve İsviçre Ulusal Bankası olarak sıralanıyordu.
Fed, 19 Mart tarihinde yaptığı açıklamayla, bu swap hattı anlaşmalarına Avustralya Merkez Bankası, Brezilya Merkez Bankası, Danimarka Ulusal Bankası, Kore Merkez Bankası, Meksika Merkez Bankası, Yeni Zelanda Merkez Bankası, Norveç Merkez Bankası, Singapur Para Kurumu ve İsveç Merkez Bankası’nı da dahil ettiğini duyurdu.
Açıklamada, Avustralya, Brezilya, Güney Kore, Meksika, Singapur ve İsveç’e 60’ar milyar dolar; Danimarka, Norveç ve Yeni Zelanda’ya da 30’ar milyar dolar likidite sağlanacağı belirtilmişti.
Böylece, toplamda 450 milyar dolarlık bir likiditenin sağlanması amaçlanıyor.