Bayram tatili sonrası döviz kurlarında hızlı bir artış yaşanırken Türkiye ekonomisinin 2019’da küçüleceği öngörüleri artıyor. Uzmanlara göre, durgunluğun en büyük faturası küçük şirketlere çıkacak.
“Bu yıl sonuna kadar 5 milyon dolar borç ödemem gerekiyor. Yıl başında bu borç 19 milyon TL ediyordu. Şimdi ise borcum 30 milyon TL’nin üstüne çıktı. İşler de durma noktasında. Bu kadar borcu ödeyemem. Ne yapacağımı bilmiyorum.”
Bu cümleler, İstanbul’da tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir iş adamına ait. Adını vermek istemeyen iş adamı, birkaç ay içinde neredeyse iki katına çıkan dolar borcunu ödeyebilmek için 120 çalışanından en az yarısını işten çıkarmaya hazırlandığını söylüyor. İş adamının en büyük korkusu ise, kurlardaki artışın sürmesi halinde iflas seçeneği ile yüz yüze gelmek.
Deutsche Welle Türkçe servisinden Aram Ekin Duran’ın haberine göre, şu anda Türkiye’nin dört bir köşesinde binlerce şirket, bu çaresiz işadamı ile aynı endişeyi paylaşıyor.
2019’DA KÜÇÜLME RİSKİ ARTIYOR
Türkiye’deki şirket sayısı 3,5 milyon civarında. Bu şirketlerin yüzde 90’dan fazlası küçük ve orta ölçekli işletmelerden (KOBİ) oluşuyor.
Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası tarafından son birkaç haftada alınan bir dizi önleme karşın, bayram tatili sonrasında dolar kuru 7 TL, Euro kuru ise 8 TL seviyelerini test etmeye devam ediyor. Bu durum, Merkez Bankası’nın olası bir faiz artışına rağmen ekonomide ciddi bir soğumanın yaşanacağına işaret ediyor. Pek çok ekonomist, Türkiye’nin 2018’i yüzde 3-4 civarında bir büyüme ile bitirse dahi, 2019’da ekonominin küçülme tehdidi ile karşı karşıya olduğu görüşünde.
ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan da Türkiye’nin Temmuz 2019’a kadar ödemesi gereken toplam dış borcun 179 milyar dolar olduğu tahmininde bulunurken, bu miktarın Türkiye’nin gayrısafi yurtiçi hasılasının yaklaşık dörtte birine karşılık geldiğine işaret etti. Banka, bu durumun da ekonomide keskin bir küçülme riski yarattığını kaydetti.
Türkiye’de faaliyet gösteren tüm ticari kuruluşların üyesi olduğu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Ticaret ve Sanayi Odaları Konseyi Başkanı Necdet Takva’ya göre de, TL’deki değer kaybı Türkiye’nin büyümesine ağır darbe vurabilir.
Deutsche Welle Türkçe’ye konuşan Takva, “Ekonomimiz bir örümcek ağı gibi ve her şirket birbirine bağlı halde. Şirketlerin borcu, 81 milyon Türkiye vatandaşının borcu haline geldi” diyor.
EN KRİTİK SEKTÖRLER İNŞAAT VE ENERJİ
Takva’ya göre TL’deki değer kaybı ile birlikte birkaç ay içinde on milyarlarca dolar artan dış borç miktarı konusunda en riskli sektörler ise inşaat ve enerji.
Türkiye’nin 16 yıllık AKP iktidarı döneminde sürekli desteklediği bu iki sektör, şimdi ağır bir borç yükü ile karşı karşıya. Çünkü her iki sektörde de dış borçlar, toplam borçların neredeyse tamamını oluşturuyor ve her iki sektörde de döviz gelirleri yok denecek kadar az.
Özellikle inşaat sektörünün tek başına 160 ayrı sektörü etkileyen bir yapıya sahip olduğuna işaret eden Necdet Takva, şöyle konuşuyor:
“Türkiye ekonomisi uzun yıllardır inşaat üzerine yükseldi. Mobilyadan tekstile, beyaz eşyadan elektroniğe kadar her sektör için inşaat itici güç oldu. Şimdi ise inşaatta alarm zilleri çalıyor. Bu da 160 sektörü doğrudan olumsuz etkileyecek. Devletin bir an önce bu çöküşe engel olacak adımları atması gerekiyor.”
‘ASIL TEHLİKE İÇ TÜKETİMİN DURMASI’
Türkiye’nin 82 kentinde farklı sektörlerde faaliyet gösteren 2 milyonun üzerinde kayıtlı girişimciyi temsil eden Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken’e göre, Türkiye’de küçük şirketler özellikle akaryakıt ve enerji maliyetleri nedeni ile sıkıntı yaşıyor.
Türkiye’de şirketleri bekleyen en büyük tehlikenin döviz borcundan çok yurtiçi tüketimde yaşanacak bir küçülme olduğuna vurgu yapan Palandöken, “Türkiye’de insanlar alışveriş yapmayı azalttıkça, şirketlerin durumu daha da kötüye gidiyor. Devletin mutlaka Türkiye’de ticareti artıracak önlemler alması gerekiyor” diye konuşuyor.
‘KÜÇÜK ŞİRKETLER SAVUNMASIZ’
Önümüzdeki günlerde Türkiye’yi bekleyen en büyük sınav ise, Eylül ayının ilk günlerinde açıklanması beklenen yeni Orta Vadeli Program’ın (OVP) içeriği olacak. Ayrıca kurlardaki artışı frenlemek için, Merkez Bankası’nın 13 Eylül’deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında keskin bir faiz artışı yapmasına ilişkin beklentiler artmış durumda.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı’ya göre, Türkiye’deki küçük şirketlerin sermayeleri büyük bir hızla erirken, iç talepte yaşanacak durgunlukla birlikte şirketlerin artan borçlarını ve maliyetlerini karşılamaları imkansız hale gelecek.
Bu dönemde şirketlerin yeni kaynak bulmak konusunda da çok zorlanacağını kaydeden Prof. Günçavdı, şunları söylüyor:
“Mevduat faizlerinin yüzde 25’lere, 2 yıllık gösterge faizlerin yüzde 28-29’lara çıktığı bir ortamda küçük şirketler tamamen savunmasız hale gelmiş oluyor. Büyük şirketleri kurtarmak için İstanbul Yaklaşımı gibi çareler aranıyor ama küçük şirketlere ne olacağı belirsiz. Bu şirketlerin hayatta kalmaları giderek zorlaşabilir.”