Türkiye 2001 krizinden sonra en zor günlerini yaşıyor. Ekonomistler yaklaşan krizin 2001 krizinden de sert olacağı görüşünü paylaşıyorlar.
Hemen her yerde krizin ayak sesleri hissedilmeye başlarken sağlıktan tarıma farklı sektörlerde iflas bayrakları çekiliyor, vatandaş ise kredi borcunda batağa düşmüş durumda. Kiraların ise ödenemez hale geldiğini sigorta şirketlerinin raporlarından öğreniyoruz. Yakın zamanda borcunu ödeyemediği için Ziraat Bankası’nın önüne gidip kendisini yakmaya çalışan çiftçinin videosu infiale yol açmıştı. BirGün’den Erk Acerer’e konuşan o çiftçi, “Memleketi peşkeş çektiler, bizi aç bıraktılar, artık evimize ekmek bile götüremiyoruz” diyor ve ekliyor:
“AKP’ye oy vermiştim. Keşke ellerim kırılsaymış. İş yok, ekmek yok, ruh sağlığımız bozuldu. Ailem zor durumda. Çocuğum okula gitmek istemiyor.”
Yer Malatya
Çiftçi kredi borçlarını ödeyemediği için kendisini ziraat bankası önünde yakmaya kalkıştı. Çiftçiyi bu duruma getirenleri Allah belâlarını versin pic.twitter.com/OXvaLmTP9p— Koc_Bir (@KocBir1) May 22, 2018
“Yol yapmışlar, baraj yapmışlar ama çiftçinin sesini duymuyorlar” diyen çiftçi Metin Çelik, “Bu ovanın hepsi boş bu sene. Çiftçinin tek yıllık bitkileri ekmesi yasak. Bunların içinde tütün, şeker pancarı, fasulye, mısır var. Yurtdışından gelen ürünler pazarda. Böyle üretim politikası olur mu? İflas eden tarım uygulamaları çiftçiyi de bitirdi” sözleriyle isyanını dile getiriyor.
Çiftçi Çelik, Malatya Doğanşehir’deki Ziraat Bankası’nın önünde iflas ettiği ve borçlarını ödeyemediği için hem traktörü ve içindeki tütününe hem de kendine benzin dökerek yakmaya kalkışmıştı.
Çelik’in iki ayrı depoda bulunan yaklaşık 7 ton tütünü öylece bekliyor ve satış yapamıyor.
“Sorun sadece çiftçinin sorunu değil, memleketin sorunu. Korkmayın, konuşun, eleştirin, hakkınızı alınterinizi Amerikalı Coni’ye, Türkiye’deki boynu kalına peşkeş çektirmeyin” diyor Çelik ve her yerin tütün dolu olduğunu söylüyor ve “Amerikalının, İngilizin tütününü getirip sattıracağımıza, kendi, katkısız saf tütünümüzü satmamıza izin verin” çağrısı yapıyor.
Cebinde sadece birkaç kuruşu olduğunu belirten çiftçi, “Kelimenin tam anlamıyla paramız yok” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Ben, bölgedeki çiftçiler arasında nisbeten iyi durumdaydım. Bağım, bahçem, tarlam var ama neye yarar? Mahsülümüzü satamıyoruz 8-9 aydır herkes mağdur. Ben bu haldeysem, arkadaşlarımın durumunu düşünemiyorum bile. Gazeteciler neden derdimizi anlatmıyor? Ürün yok, para yok. Depolar, ahırlar bomboş.”
Metin Çelik, kendisini yakma girişimine neden olan kredi borçlarıyla ilgili olarak ise, “Bankalar peşimizde, kredi borçlarımızı ödeyemiyoruz. Tarım kredilerimize erteleme yapıyorlar ama yüzde 16-17 faizle; tamamen çaresiziz” ifadesini kullanıyor.
Kendini yakma noktasına kadar gelmesini “Bunalmışım, cinnet getirmişim, bu noktaya gelmişim, kendimi ateşe vermeye kalkmışım” diyerek anlatıyor çiftçi:
“Bir kişi de çıkıp ‘Ne oldu hemşerim?’ diye sormamış, ne bir AKP’li bakan ne de vekil ilgilenmiş. Demek ki bunların kişiliği bu kadarmış. AKP’ye oy vermiştim. Keşke ellerim kırılsaymış. İş yok, ekmek yok, ruh sağlığımız bozuldu. Ailem zor durumda. Çocuğum okula gitmek istemiyor.”
Metin Çelik’i arayıp durumunu soran ise CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce…
Çiftçi Çelik, durumun sadece kendisi ile alakalı olmadığını, bulundukları beldede neredeyse herkesin borç batağında olduğunu vurguluyor. “Çiftçi tarlasını ekip biçemedikten sonra evine ekmeği nasıl götürecek, çocuğunu okula nasıl gönderecek?” diye soran Çelik, “Borç batağına saplandık, çıkamıyoruz. Yetmezmiş gibi bir de bizleri seçim malzemesi yapıyorlar. Oysa durum yok ciddi, elbirliği ile çözüm bulmalıyız” görüşünü dile getiriyor.